• akp döneminde olmuş acı bir olay .
  • yapı kredi teknolojileri'nde çalışan efe demir çalıştığı plaza binasından atlayarak intihar etti.
    muhtemelen başka sorunları da vardır kendisinin ancak çalıştığı yerde intihar etmesinden dolayı son damlanın taşmasında depremzedelerin kredilerinin ertelenmesini istediği için uğradığı mobbing, baskı, liyakatsizliğin etkisi olduğu yazdığı son mailden anlaşılıyor.
    büyük firmaların çoğunluğu çalışanına değer vermiyor, parasını ödediği için köpek gibi çalıştırıp, etik ahlaki değerleri çiğneyerek ne isterse yapması gereken köleler olarak görüyor. adam kayırma, gerçek üstü hedefler, kişisel zamanlara saygı duymadan atılan mailler ve whatsapp mesajları sebebiyle insanları hayattan soğutuyor . bu düzenin en büyük sorumluları da yönetici olduktan sonra üst yönetime hiç bir sorundan bahsetmeyen, ne istenirse yaparız hallederiz diyen, bir anda patron tarafına geçen karaktersizlerdir.
  • onurlu duruşu ile "kral çıplak" diyebilmiş ve halkının yanında durmuş yazılım emekçisidir.

    patronların ensesindeyiz'in duyurusudur:

    bugün 17:30'da yapı kredi bankası genel müdürlüğü binası (levent, çamlık cd. no:1) önünde buluşulacak. istanbul'daki tüm emekçi arkadaşlarımızı, özellikle bankacılık sektörü emekçilerini ve efe'nin mesai arkadaşlarını, bekliyoruz.

    https://twitter.com/…yiz/status/1637691478913761280

    açıklamaya tkp il örgütü ve milletvekili adayları da katılacak:

    https://twitter.com/…tkp/status/1637703277562286080
  • mutlu bir ailesi , evliliği ve başarıları olan insan bu hale sadece mobbing e maruz kalarak gelebiliyor. çok yazık olmuş çok üzüldüm. sadece tekrar etmemesini umuyorum.

    yapı kredi'nin verdiği cevabı da esefle kınıyorum. adam zaten öldürmüş kendisini daha nasıl bir çıkarı olabilir ki sizden de yalan söylesin? ve orda değilim ama o kadar olabilir geliyor ki. yaşananlar. daha önce gördüğüm başka şeylere benziyor evet kurumsal şirketler çok yardım etti ama nerde bu yardimlar? vergiden düşme opsiyonu vs olmasa gerçekten yaparlar mı? artık tiksiniyorum bir şirket şöyle şöyle yardim ettik diye açıklayınca, logosunu siyaha gök kuşağına mora vs ye değiştirince. bunlar maşallah ne güzel yonetiliyor aferin. keşke aynı özeni aslında birer hayatı olan insanlara da gösterseniz.
  • "neden istifa etmedi?, keşke istifa etseydi." diye soran arkadaşlara cevaben şunları söyleyebilirim. arkadaşı tanımam etmem ama son mailinden anlaşılacağı üzere empati yeteneği azımsanmayacak derecede yüksek birine benziyor. bu arkadaşa genç yaşta sorumluluk verilmiş(başarıları ödüllendirilmiş) ve halihazırda bir ekip yönetmektedir. kendisine uygulandığı ifade ettiği mobbingi ve ekstra çalışma saatlerini ekibine de uygulaması istenmiş olabilir. çünkü bir yerde beraber çalıştığı arkadaşlarının yaptığı fedakarlıklardan bahsediyor. aslında fedakarlık yapmak zorunda olduklarından.belki konu sadece kendisi olsa istifayı basar giderdi ki yetenek avcıları yoluyla veya kendi isteğiyle anında başka yerde iş bulabilirdi. ailesinin durumunun da çok iyi olduğundan bahsettiğine göre belki çalışmaya bile ihtiyacı yoktu. muhtemelen düşüncesine göre kendisi istifa etse yerine gaddar birisi getirilecekti ve tüm düzen olağan hızıyla devam edecekti. kişiler üzerinden değil dayatılan sistem üzerinden okunsa daha mantıklı olurmuş gibime geliyor. buradan kendisini tanımadan etmeden "başka sorunları da vardır" demek çok kolay. başka sorunları olsa bile adam sabaha karşı üstlerine böyle bir mail atsın ve ardından intihar etsin?

    bu hareketi yaparak çözüm fitilini ateşlemeye çalıştığını düşünüyorum. bunun içinde sevenleri adına en acılı yolu seçmiş. bir şeyleri değiştirmek istemiş. çözüm yolu doğrudur yanlıştır bu ayrı konu ama insanların yaşadıklarını küçümsemeyin.

    edit : onemiyok çalıştığı kurumun camından atladığına dair bir bilgi yok diye uyardı. haber sitesi burada haberin ikinci paragrafında "efe demir, iddiaya göre işyerinde uzun saatler boyu çalıştırılmasının ardından sinir krizi geçirip camdan atladı." ibaresi yer alıyor diye öyle düşünmüştüm. ucu açık bir ifade olduğunu varsayarak ilgili kısmı kaldırıyorum.
  • kapitalizmin en can alıcı noktası; işsizlikle çaresizliği mükemmel şekilde eş anlamlı hale getirmesidir.
    sistem seni evlendiriyor, 10-15 yıllık ev ve araba borcuna sokuyor, çocukların okul taksidine mahkum ediyor.
    sonra ne mi oluyor cevap oldukça basit, sermayenin kölesi haline geliyorsun.
    en ufak insanı duyguları bırak eyleme dönüştürmeyi dile bile getiremiyorsun, robotlaşıyorsun.
    duygusuz, duyarsız ve sorumsuz köleden daha kullanışlı ne var şu hayatta değil mi?
    efe demir gibi hassas ruhlara yaşama şansı tanımak için hep dediğimiz gibi sosyalizm, sosyalizm, sosyalizm.
    bir ev, bir araba, ücretsiz eğitim ve ücretsiz sağlık bunlar olmazsa olmaz.
    şimdi aşağıya liboşlar gelip "insalar o zaman neden çalışsın diyecek".
    bizde onlara şöyle sesleneceğiz; 1, 10 yahut 100 milyon dolar serveti olan bir burjuva artık yeter diyor mu, çalışmayı bırakıyor mu, jeff bezos sabahları 7'de sahip olmadığı hangi motivasyon için uyanıyor?
  • mobbing insanı canından bezdirebilir, hele de o işe ve maaşa ihtiyacı varsa kişinin, ama bu olayı mobbing çerçevesinde ele alanlar vasat beyinler.

    çocuk kesinlikle 'sistemi sorgulamış' ve içinden çıkamamış.

    gene vasatlar, sorunun türkiye ile sınırlı olduğunu, türkiye'deki çalışma ortamının toksikliğini (sevmiyorum bu kelimeyi) sorun sanıyorlar. çok uzaksınız anlamaktan.

    biri de "kalsaydın beraber sistemi düzeltmeye uğraşırdık" demiş. iyi niyetli bir yaklaşım, ama insanlığın uzun soluklu sorunlarını o şekilde çözemezsiniz.

    sadece uyum sağlayacaksın hayatta kalmak için. kimseye hayatı zorlaştırmadan da yapabilirsin, elinden geldiği kadar birilerinin hayatını kolaylaştıracaksın. ama depremzedelerin kredi ödemeleri ertelenmiyor diye intihar etmeyeceksin. o zaman anne baban seni boşa dünyaya getirmiş oluyor. bu sorunlar sen doğduğunda da vardı bu dünyada ve onlar da bilerek yaptılar seni.

    çalışma ortamını, şartlarını elbette iyileştirmeye çalışın ama milyonlarca ödeme zorluğu çeken insanın yaşam kalitesini sen düzeltemezsin, kapitalizm bu.

    sen kişisel olarak bir şeyler yapmak istiyorsan da siyaset yapacaksın o zaman. felsefe, iktisat gibi bilimlerle uğraşıp donktrinler ortaya sunmuyorsan, doğrudan uygulamacı siyasetçi olacaksın.

    devlet yönetimi seviyesinde iyileştirme sağlanabilir ancak. onun da en iyisi daha bulunamadı. kuzey kore, küba, çin komünist, iyi mi hayat oralarda? en iyi yaşam kalitesi kuzey avrupa ülkelerinde gibi, onlar biraz sosyalist.

    oralarda da son 3-4 sene 'çok mutlular' güzellemesi yapıldı. ama ben liseye giderken psikoloji derslerinde geçerdi, en çok intihar edenler, kuzey avrupa ülkelerindeydi.

    konu mobbing değil, kısır düşünmeyi bırakın.
    __________
    direnin anlamında diyorum sadece, hayatı biraz hafife almaya çalışın. en ağır geldiği zaman bile yapabileceğiniz, üstesinden gelebileceğiniz kadarına odaklanın. her şeyden kolay vazgeçin de demiyorum, ama sizi aşan konuları büyük dert edinmeyin.

    eminim çocukluğundan beri arkadaşları, ailesi, sevenleri böyle bir insanı tanımaktan çok mutlu olmuşlardır ve herkese güzel duygular yaşatmıştır. o nedenle acısı ağır ve derin olur zaten. bizi en çok, en sevdiklerimiz üzer. tekrar bütün sevenlerine, yakınlarına sabır ve metanet dilerim.
  • başka bir koç şirketinin beyaz yaka çalışanı olarak defalarca "efe demir" noktasına geldim, mailden ziyade masamda bırakacağım not ile şirketteki tüm zorbalalıkları dökmeyi düşündüm belki de mehmet pişkin edasında bir videoyla.
    yarış atına dönüşmeyip insan kalabildiyseniz bir şekilde bu noktaya çok geliyorsunuz ve sonunda biri yapmış bile.

    ne yazık ki ülkemizin en büyük birkaç holdinginden biri olan bu holdingin birçok markasında yaşanılan sorunsal.
    birilerini daha zengin etmek adına açıkça minicik hesaplar yapılıyor, rekabet adı altında böcek yarıştırırmışcasına deneyimlerimiz oluyor.
    mailde yer alan "açık dosya" olayına da bir ik'cı olarak yorum yapmak istiyorum: dosya ne kadar açık veya haklı olursa olsun yukarıdan birilerinin iki sözüne bakıyor ne yazık ki.
    özel sektöre hoşgeldiniz :)
  • emektaşları ve mesai arkadaşları tarafından yalnız bırakılmayan güzel insan.

    https://twitter.com/…tkp/status/1637839059132317696

    efe'ye sözümüzdür:

    insanca yaşayacağımız, sömürünü olmadığı, eşit, özgür ve mutlu yaşayacağımız ülkeyi kuracağız.

    sömürü düzeni batacak, efe'ler yaşayacak!

    görsel

    https://twitter.com/…yiz/status/1637839314380783619
  • geriye biraktigi mektubun tamamini ekliyorum, kimse eklememis.
    görsel

    --- spoiler ---
    degerli yöneticilerim,
    öncelikle size kendimden bahsetmek istiyorum. izmir'de cok egitimli ve basarili bir ailenin küçük cocuguyum. ikisi de akademisyen olan annem ve babam, rol modelim olan meslektasim ve 20 yildir amerika'da meslegini basaryla sürdüren abim ile beraber tam anlamiyla çekirdek denebilecek bir ailenin içinde huzurlu bir ortamda yetistim. bütün egitim hayatimi basarilarla ve derecelerle tolu bir sekilde tamamen burslu bir sekilde tamamladim. mütevazi olmaya gerek yok türkiye standartlarinda her anlamda o kayak tabaka diyebilecegimiz bir kategoride bulundugumu soyleyebilirim. ayrica ekonomik olarak da belki ikinizden de rahat hicbir kaygisi ve sikintist olmayan bir gersekligim oldugunu da söylemek isterim is hayatima yap kredi'de basladim. temas ettigim her kisiyle pozitif iliskiler kurdum, güldüm, güldürdüm, paylastim. oldukça da yogun ve basarli bir dönem oldugunu söyleyebilirim. açikçasi kurumda savundugumuz sözde ilkelerin tamamina uygun bir calisma hayati baslangic divebiliriz. kariyerimde 4 seneyi geride biraktigim noktada artik ekip degisikligi ve daha büyük projede çalisma hevesiyle krediler dünyasina yöneldim. ucap ve scap gibi onemli iki projenin her safhasinda canhiras bir sekilde kip arkadaslarimla beraber yer aldim. her hedefi teker teker gerceklestirdigimiz, ciktilarin benden cok daha iyi bildiginiz basarilarla dolu bu yillar beni bildigim kadariyla kurumun tarihinin en erken yöneticilik pozisyonuna getirdi. bunlan anlatiyorum; cünkü geldigimiz noktanin ne kadar olumlu ve herkesin hayallerini süsleyecek bir nokta oldugunu vurgulamak istiyorum. ayrica bu hayatta en deger verdigim insanlardan birini; degerli esimi de bu kurumda tanidim. ekip arkadasi olarak tanistigim b. ile hayatimi birlestirmeme de burasi vesile oldu demek hic de yanlis olmaz.
    cümleleri burada bitirsek muhtemelen bir tesekkür ve memnuniyet timsali bir mail olacakti; ancak:
    buralara gelirken hep soz de savundugumuz kurum degerlerinin aslinda ne kadar içinin bosaltildigina sahit oldum.
    tedbirli olma kisvesi altinda korkakca davranildiäini gördüm.
    liyakat eksikligi tastyan onlarca yöneticinin yollarca burada çalismasina ve kurumun içini bosaltmasina sessiz kalindigini gördum.
    listelere girmemenin büyük isler yapmaktan önemli hale geldigini gördüm.
    takvim hedeflerine yetismenin hedefin kendisinden cok daha büyük görüldügünü gördüm.
    yöneticisini memnun etmeye calismanin amaç haline geldigini gördüm.
    yüzlerce yalan söylendigini gördüm.
    f.ç. gibi krymetli bir yöneticinin bankanin vizyonsuz yöneticilere gösterdigi hosgörü nedeniyle yol ayriligi noktasina getirildigini gördum.
    e.m gibi krymetli bir insanin yillarca kuruma verdigi emekler göz ard edilircesine, fikir ayriligi nedeniyle yol ayriligi noktasina getirildigini ve yol ayriliginda yalnizlastinildigini ve seçeneksizlestirildigini gördüm.
    bunlar istifa etmem için oldukça yeterli sebepler ve belki bir ay öncesine kadar alacagim karar bu olacakti. ama hepimizin malumu bir deprem felaketi yasadik. bugün de hastanede ibrahim'i ziyaret ettim. daha iyiye gidiyor, insallah bacagini kaybetmeden bu dönemi de atlatir.
    ama deprem sirasinda da yasananlara deginmekte fayda var. ozellikle bizim ekibimizin yer aldig onlarca aksiyon aldik malumunuz. deprem kitlesinin bütün risk stratejilerinden ayristirilmasini saglayan, bulundugu bölgeden subeye, ilden ilçeye her bilgisini besledigimiz bir dönemde alinan banka aksiyonlarini özetliyorum;
    bddk izin verdigi (biraz da zorladigt) icin bütün depremzedelerin kredi kart limit artislarin ×4 kuralina göre degil ×8 kuralina göre otomatik degerlendirdik ve 10 milyara yakin pazar pay yakaladik. müsterilerimize harcama anlaminda destek olmaya çalistigimizi rekabette garanti'ye kars bir hamle oldugunu hepimiz çok iyi biliyoruz.
    kredi ötelemelerini basiretsizce önce otomatik ödeme sonra öteleme gibi yapmaya çalistik günlerce. ne zaman sosyal medyaya düstük ve baska bankalarin daha "müsteri dostu" uygulamalarini gördük; ancak o zaman geri adim atip tan ötelemeye gittik. isletme ve ticari kredilerde hala suyunu sikmaya calisiyoruz müsterilerin bu 1-2 akut aksiyon alindiktan sonra ne yaptik; bütün depremzedelerin risk basvurularint reddetmeye basladik. neden?
    çünkü ödeyemezler, neden. npl riskine girelim ki; malum finansal bir kurulusuz önce kendimiz geliyoruz
    sonra tabi baktik pazar kaybr yasiyoruz o kadar da degil daha detayl bir bakalim herkesi de reddetmeyelim. belirli risk bölgelerini ayristiralim; onlarin ödetebilecegi taksit tutarini yariya düsürelim yine de alabilecek olan zengin müsterilerimiz
    bankadan kredi alabilsin
    ama son aksiyonda tabi önemli bir ticket size kaybettik. bddk tebligi 10 gün öncesinde yayinlanmasina ragmen; umurumuzda olmayan vade kisiti bir anda acil gündemimize geldi. sünkü uzun vade daha fazla kredi tutari anlamina geliyordu hepimiz için.
    toplumsal sorumlulugunu üst seviyede olarak lanse ettigimiz bankamizin yukandaki aksiyonlarin hicbirini depremde zarar görmüs tek bir yurttas mutlu olsun diye almadi. hepsi tamamen ticari ve stratejik hamlelerdi. tabi ıt organizasyonu olarak su sekilde kendinizi rahatlattiginiza eminim, kararlar biz vermiyoruz. peki kararlar etkilemek yönünde bir girisiminiz oldu mu? peki vicdaniniza sigmayan bu kararlarin alindig dönemde bir yerde hiç odaginizi kaybetmeden çalismayi nasil basardiniz:
    bu kismi biraz yakin dönem özetlemesi olarak carpici örnekler oldugu icin vurgulamak istedim.
    gelelim münferit örneklere;
    esim o zamanki yoneticisi l.b'yi ık etigine sikayet ettiginde hem performansi hem de kissel haklara yönelik usulsüzlük oldugunu ilettiginde kurum olarak sessiz kaldik. eminim hala ık sisteminde dosyast açiktir. tabi bu esim özerinde münferit bir örnek diye düsünüp duygusal davrandigimi düsünebilirsiniz. peki hiç l.b'nin ekibindeki son 5 yilda isten ya da ekipten ayrilmis 40 calisma arkadasimizi incelediniz mi? hepsi mi kendisi basarisizdi? ya da sorumlu yoneticisi yilmaz karaca özelinde bir degerlendirme yapmay: düsündünüz mü bugüne kadar?
    ucap projeni sirasinda pandeminin de first bilindigi ve insan haklarint ihlal edercesine 80 satin üzerinde onlarca kisinin çalismasini nasil degerlendirelim? bir amaç ugruna ve basaril bir grubun eseri miydi bu? ya da o arkadaslar bu hedefi basarirken gerçekten mutlu muydu? karsiliklarini aldilar mi? direktörlügün yüzde 50'si turnovera grarken bir proje için size bu deddi mi? ya da inisiyatif sahiplerinin kurum sadakatini kaybettirmeden önce yapilabilecek baska bir sey yok muydu?
    daha verilecek yüzlerce örnek olmasina ra§men uzatmayacadim. deprem gündemi hepimiz icin bir anda geride kaldi, mevcut hedeflere ve takvimlere geri dönüldü. 15 günlük sözde hassasiyet yerini azme degil hirsa, abaya degil sonuca, kaliteye degil takvime birakti. beni en cok yipratan seyi en sonra biraktim.
    ınsana ve calisma arkadasiniza one vermıyorsunuz. kimin ne yasadiaina ne sonus ürettigine bakiyorsunuz
    tek bir seyi iyi yapiyorsunuz, o da görece iyi para veriyorsunuz. yarn bir gün calisan ve çalismayan arkadaslarin primlerini de özellestirirsiniz, somut bir kaynak aktarirsiniz basantli arkadaslarimiza. ama çalisanlarinizin bu paray kullanabilecek zaman ve kaliteli psikoloji icinde olup olmadigini gram önemsemiyorsunuz. bu kurumda basarili olabilecek arkadaslarimizin cogunu kaybedeceksiniz; özellikle de ekonomik kaygisi a olan ya da baska kurumlarda bu kaygry giderme sans olan arkadaslarimizi.
    "siz" söylemini lütfen kissel algilamayin,; gözümde kurumu temsil ettiginiz için bu terminolojiyi kullantyorum. hayatimla ilgili daha tatsiz bir karar almis olmasan sanirim bu sadece istifa niteliginde olacakti, ancak sanirim bu niteligin bir pek de önemi kalmadt. size ve kuruma saygimdan dolayi bu maili genele degil, size ve bana deger verdigini bildigim 3-4 arkadasima atiyorum.
    kral siplak demenin suc addedildigi bir ülkede, ben en azindan kurumum açisindan kral siplak diyorum. bir seyler yoluna koymak için hala cok gec degil.
    saglicakla kalin.
    not: ailemi ve bu maile konu ettigim insanlan rahat birakin. aksi durumda hakkimi helal etmiyorum.
    efe demir
    bireysel krediler tahsis uygulama gelistirme müdürü
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap