• uyku düzenimi dahi ayarlayamıyorum.
  • anlayamazsınız muhabbetini anlamıyorum.
  • geçen bankada ufak bir işim dolayısıyla bir cümlelik yazı yazdım dekonta. gişedeki memur doktor gibi yazınız var ne güzel deyince bim'de çalışıyom ben yeaa diyemedim tabi gururumdan tıp okuyorum dedim. ses tonunuz da güzelmiş keşke sinema okusaydınız dedi hatun bana mı yürüdü nedir anlamadım hala. ama bankada herkesin bir bakışı var bana o an kendimi çok möhim çok ünlü gibi hissettim ne yalan diyeyim 5 dakika da olsa güzel bir şeydi.
  • bim poşetiyle karşıdan karşıya geçerken araba çarpar da ölürsem, insanlar beni böyle hatırlar diye uykularım kaçıyor.
  • çekip gitme isteğim kendimi bildim bileli peşimi bırakmıyor, insanın parçası mıdır mutsuzluğun mu bilmiyorum.
  • itiraf ediyorum. bazen böyle tatlı tatlı küfretmek istiyorum; tatlı tatlı küfretmek nasıl olur demeyin, ben edince öyle oluyor. birkaç kez denedim oldu.tabi bunlar öyle ağır ağdalı küfürler değil, herkesin gün içinde, laf arasında kullanabildiği küfürler. ama bunu istediğim zaman yapamıyorum, çünkü duruşum,mizacım ve biraz da konumum dolayısıyla benim gibi biri küfredemezmiş; olmazmış yani bilinçaltıma öyle işlenmiş.
    neyse nedenini niçinini bir kenara bırakalım, ben bazen küfretmek istiyorum, hem iyi oluyo bi rahatliyo insan, bende yeri geldiğinde ediveriyorum tatlı tatlı, üzerimdeki şaşkın bakışlara aldırmadan. ama bazen işte,her zaman olmuyor. napcan kader..
  • geleceği için doğru kararı veremeyecek kadar korkak, beceriksiz, yenilikten çekinen aptalın tekiyim. kendime bile itiraf etmekten uzak durduğum bu gerçeği yazarsam daha kolay kabullenir ve belki doğru olan için harekete geçebilirim, diye düşünen umutsuz bir vakayım ayrıca. kendime bir cehennem kurdum, çevresi aşılmaz duvarlarla örülüymüş gibi kıpırdamadan bekliyorum. herkes beni cesur bir adım atmışım gibi görüyor ama dediğim gibi tam tersi, perişanım mutsuzluktan.
  • bazı kadınlar reddedilince, veya kendisine o gözle bakılmadığını anlayınca, karşısındakinin sürekli onun egosunu okşayacak bir meriç olmadığını anlayınca insanlıktan çıkıyor. bunlardan sözlükte bile bir sürü var. son 1 yılda buradan tanıştığım ve yakınlaşmak istediklerinde karşılık bulamayan 4 kişi şu yukarıda yazdığım şekilde davranıyor. her şeyi denediklerini düşünüp, sonunda bir şey olmayacağını anlayınca bir anda konuşmayı bırakan, arkadan konuşan, atıp tutan, her fırsatta çekiştiren, hatta haberim olmayacağını düşünüp erkekliğime, zekama, şerefime, kültürüme, nezaketime laf eden, olduğumun tam tersi biriymişim gibi anlatıp hakaret eden, hatta sadece o kişilere anlattığım özel hayatımı burada alenen ifşa eden birden fazla "kadın" var. bunları bir erkek reddedildiği bir kadın için yapsa, buraya, bu başlığa bile gelip ağlarlar, "erkek değil mi, hepsi aynı" modlarına girer, hınçlarını bütün erkeklerden çıkartmaya çalışırlar. gerçi şu halde bile hınçlarını erkeklerden çıkartmaya çalıştıklarının haberlerini alıyorum.

    çok ilginç yaratıklarsınız gerçekten. önüne gelene abaza diyen, "kadınla erkek arkadaş da olabilir yea" diye gezinip, iki kelam ettiği insandan duygusal karşılık bekleyen, sevgilisi olsun olmasın, hatta evli olsun olmasın karşısındakinin ondan mutlaka hoşlanması gerektiğini, hatta peşinden koşması gerektiğini düşünen o kadar çok insan var ki.. hatta olmayanların sayısı daha azdır eminim. sonra bir de bunlar aldattıkları sevgililerini ne kadar çok sevdiklerini, çok romantik olduklarını falan anlatmaya kasarlar. zaten o kadar romantik olsanız gelip onları burada anlatmaya uğraşmazsınız.. sizin için o kadar kıymetliyse, özelse, sizde kalır onlar. sağda solda duyurma çabası içine girmezsiniz. bunu aldattığınız kişilerin bir şeylerden haberleri olursa kanıt göstermek için da yapıyor olabilirsiniz tabii, orasını bilemem. her durumda namuslu ayağına yatmayı iyi bilirsiniz çünkü.

    hatta aranızdan bir tanesi var ki, aradan neredeyse yıl geçmesine rağmen bütün yedek hesaplarından benim veya hayatına girmeye çalışıp beceremediği diğer erkeklerin ne kadar seçici olduklarımızdan yakınmış*, ama başka yerlerde de "nefes alsın yeter" mantığında olduğumuzu savunmuş. e hani tutarlılık demezler mi sana aşk böceğim? ya abazayımdır, ya çok katı kuralları olan seçici biriyimdir? ikisi birden nasıl oluyor? demek ki ikisinden birinde yanlış değerlendirme yapmışsın.. e seni seçmediğimize göre yanlış değerlendirme yaptığının hangisi de belli oluyor buradan bakınca..

    insanlar açık konuşulmasına, samimiyete, doğruculuğa alışkın değil. hiç değil hem de. siz içinizden geldiği gibi, hiç bir yalana, riyaya, gösterişe, abartıya, egoizme yer vermeden kendinizi açtığınızda - ki herkese karşı böyle olan birisiniz diyelim - karşınızdaki insan daha önce alışık olduğu türde insanlara, yani ona yazan*, alttan alttan mesajlar yollayan, nefes alsın yeter mantığında bakan insanlara karşı nasıl davranıyorsa size de öyle davranıyor. daha sonra gerçekte daha önce karşılaşmadığı türden birisi olduğunuzu anladıklarında bu egolarına ağır geliyor. çünkü onlar birer prenses. onlar birer düşes. onlar birer leydi. ama nasıl leydilerse artık, sizin gündelik hayatınızda kadınlara karşı nezaketinizi gördüklerinde dumura uğruyorlar, onlardan hoşlandığınız için o şekilde davrandığınızı düşünüyorlar. nasıl leydilerse, hiç görmemişler böyle erkekler. "ilk defa bu kadar nazik bir erkek görüyorum" diyorlar. "senden böyle bi insan çıkmasına gerçekten şaşırdım" diyorlar. metalci tipimiz var ya, saçından tutup sürüklemeliyiz sanki kadınları... siz her kadına o şekilde, aynı nezakette, aynı duyarlılıkta, kibarlıkta, centilmenlikte davranıyorsunuz aslında ama, onların derdi bu değil. bütün bunları görüp "bu nasıl bana yazmaz" modunda takılmaları. her şey istediğiniz gibi olmuyor işte sayın düşesler, leydiler, prensesler. buna şükredeceğinize, dünyada böyle adamlar da varmış diyeceğinize, bizim geçmiş sevgililerimize, bugün hoşlandıklarımıza, hatta gelecek sevgililerimize bok atmak gibi yanlışlara düşüyorsunuz. bu kadar iyi insanlar karşısında da kabalık yapmak bu sefer de kendi bünyenize ağır geliyor ama egonuz da ağır basıyor ve bu yaptıklarınıza başlıyorsunuz işte. bu sizin sorununuz. gerçi buna bile ağır cevaplar gelecektir oradan buradan, eminim. lütfen bizi de daha fazla rahatsız etmeden kendi içinizde halledin. troll'lere eklesek bile birileri gelip bize haberlerini veriyor "seninki sana giydirmiş yine" diye*. "benimki" nereden oluyorsa.. neyse.

    bu da son günlerde her entry'mi eksilemek için kendini harap eden seovi'me gelsin: benim karmam yok ki miniğim? rastgele entrylerimi eksilemen benim zararıma değil, zaman kaybediyorsun sadece*. öptüm. kıps.
  • bu başlığa ilk defa entry giriyorum.
  • cahillik mutluluktur. bilmemek özgürlüktür her zaman.

    tuttuğum takım yüzünden, oy verdiğim parti yüzünden, doğduğum şehir yüzünden, fikirlerim ve düşüncelerim yüzünden, dinlediğim müzik yüzünden, kullandığım herhangi bir eşya yüzünden, hatta ve hatta doğduğum yıl üzerinden kategorize edilip küfür yemekten bıktım artık. 2 ay önce toplantı için yurtdışına çıkan bir abimin anlattığı medeniyet örnekleri karşısında ağzım 1 karış açık öyle bakakaldım. hatta tam kavşaklarında refüj olmamasından bahsederken 60'la ters yöne giren bir arkadaş üzerine tüy dikti muhabbetin. ne bok yediğini bilmeyen, sadece kendi statükosunu korumaya yönelik yaşayan milletimden iyice uzaklaştım artık, atamın toprağı artık hiç olmadığı kadar yabancı geliyor bana. her öğrendiğim bilgi beni daha da uzaklaştırıyor, daha da soğutuyor buralardan.

    ait olmadığım bir yerde kapana kısılmış durumdayım, nefes dahi alamıyorum. ve ne yapacağım hiç bilmiyorum.
hesabın var mı? giriş yap