24 entry daha
  • yazlık partileri, kışın çaylar, sonra kayalıklarda bira içmek, belediye otobüslerinde pil değiştire değiştire walkman’le okuldan dönmeler, gür akad, zihni... gençliğimizin müziği.

    rock tabii “rock ’n’ roll”un kısaltması. ama epey evrim geçirmiş. rock ’n’ roll zamanında gayet ayıpmış, aykırıymış ve yasakmış. oysa bizim gözümüzde “rock” fiil bile değildi, addı: kaya. nitekim fransızlar da “rock”u fransızca kaya anlamındaki ad gibi okur: lö rok. (kşz: rococo) herhalde rock zamanla cinsel faaliyet anlamından sıyrılıp jeolojik bir anlama kaymış (bkz: hard rock), sonra metalürjiye el atmış (bkz: metal), sonunda kimyada karar kılmış. (bkz: heavy metal) zamanla siyahtan beyaza dönmüş, hareketten katılığa, organik yaşamdan inorganikliğe dönmüş. (kşz: punk)

    yani rock’u biz dar biçimiyle tanımışız. amerika’larda bir rock’çının, bir “harley davidson” motorsikletçisinin, bir “blue bird” hastasının tutucu bir işgal yanlısı olmasına bugün daha az şaşırıyorum. oysa rock ya da metal diyince aklımıza ilk gelen şarkılardan biri “run to the hills”di.
129 entry daha
hesabın var mı? giriş yap