16 entry daha
  • modern siyaset literatürüne rus marksistleri tarafından dahil edilen ancak antonio gramscinin yaygın dolaşıma soktuğu bu kavram hem gramscinin kendisi hem de-ve özellikle-takipçileri tarafından oldukça sağa sola çekilmeye müsait, muğlak şekillerde kullanılmıştır. rus marksistleri, özellikle lenin ve plehanov, hegemonyayı devrimin bir gerek şartı olarak işçi sınıfının ezilen sınıfların diğer unsurları üzerinde belirleyici siyasal etkisi anlamında kullanmıştır. gramscinin ilk dönem yazılarında da bu kullanıma rastlamak mümkünken, sicilyalı abimizin asıl katkısı sözcüğü bir siyasal birim dahilinde egemen sınıfların ezilen sınıflar üzerindeki iktidarının kritik unsuru olarak kavramsallaştırmasıdır.

    burada hegemonya, en genel anlamıyla batı toplumlarındaki burjuva iktidarının özgül bir unsuru olarak rıza mekanizmalarıyla eşlenmiştir. yani, doğuda egemen sınıf kendi iktidarını bir zor aygıtı olan ceberrut devletin egemenliğine (domination) borçlu iken, batıda zor aygıtı görece daha önemsiz olup iktidarın gücünü aldığı asli unsur, ezilenlerin kendilerini ezen sisteme rıza göstermeleridir.

    bu kullanımın bir implikasyonu hegemonya ve egemenliğin işlediği mecralar konusundadır. buna göre, egemenlik siyasal toplum olarak tanımlanan devlet aracılığıyla icra edilirken, hegemonyanın nüfuz kanalı sivil toplumdur. bunun da en önemli siyasal implikasyonu devletinin zor gücünün belirleyici olduğu doğuda işçi sınıfının siyasal iktidarı fethetmesi yeterliyken, batıda sivil toplum üzerinde bir karşı hegemonya oluşturulmadan devleti ele geçirmenin-mümkün olup olamayacağı ayrı bir tartışma- kalıcı bir devrim anlamına gelmeyeceğidir.

    bu kullanım, egemen sınıf iktidarının işleyişinde genel olarak kültürel alanın- gelenekler, sağduyu haline gelmiş toplumsal kalıplar, gündelik pratikler- önemine vurgu yapar ve marksist teorinin daha önce çok bulaşmadığı alanlara açılmasında önemli bir milat teşkil eder. buna kimse hayır diyemez, ancak hem günümüzde iyiden iyiye geçersizleşmiş batı-doğu ikiliği hem de keskin bir devlet-sivil toplum ikiliği oldukça önemli problemlerdir zannımca.

    ancak, hegemonya yine gramsci tarafından bu sefer zor ve rızanın sentezi anlamına gelecek şekilde de kullanılmıştır. burada her iktidarın belirli dozlarda zora da rızaya da ihtiyaç duyduğu vurgusu vardır. ayrıca, ilk kullanımın aksine, devlet, yani siyasal toplum, zor aygıtı olmanın yanı sıra rızanın sağlanması açısından da kritik bir işleve sahiptir.

    işte bu ikinci kullanımın en önemli noktası da burjuva iktidarının, onu önceki iktidar biçimlerinden ayıran, özgüllüğü konusundaki implikasyonlarıdır. her tahakküm biçimi az ya da çok ezilenlerin rızasına başvurur, ancak bu rızanın kaynağı kapitalizm öncesinde ezenlerin doğal ya da ilahi üstünlükleridir. burjuvazi de bu üstünlük nosyonunu belirli anlamlarda devam ettirmekle beraber, iktidarının kritik halkası, perry anderson'un da dediği gibi, tüm yurttaşların eşit haklara sahip olduğu, devlette kendisini temsil edebileceği iddiasıdır. yani bu iktidar gücünü, egemen sınıfın doğal üstünlüğünden çok, ezilen kitleleri bir egemen sınıf olmadığına ikna etmesinden alır. bir diğer deyişle, burjuvazinin en önemli rıza jeneratörü, hür demokratik parlamenter sistem ve onun getirdiği toplumsal meşruiyettir. (1)

    bu anlamdaki hegemonya, devlet-sivil toplum ikiliği ve onun getirdiği kuramsal/siyasal sakatlıklara mahal vermez.

    şimdi biraz kestirme de olsa şöyle iddiada bulunacağım.. gramscinin birinci kullanımına sarılanlar, ki sayıları hiç de az değildir, siyasal iktidardan önce işçi sınıfının karşı hegemonya kurması gerektiği düsturuyla başlayıp emek siyasetinden tamamen kopuk bir demokratikleşme, sivilleşme, radikal demokrasi, ceberrut devletin tahakkümüne karşı özgürlükleri genişletme siyaseti güzergahından liberalizme eklemlenmeye meyyal hale gelirler. bunun ülkemizdeki en tipik örneği tahmin edilebileceği gibi murat belgedir ve kendisi günümüzde solla ilgisi kalmamış siyasi konumuna aynen böyle bir güzergahtan geçerek gelmiştir.

    ancak hegemonyayı ikinci anlamıyla değerlendirenler, bu tuzağa karşı bağışıklık geliştirme, kapitalizmin aşılamaz olduğuna ikna olmama ve bağımsız sosyalist siyaset geliştirme çabasını koruma konusunda daha donanımlı olurlar.

    1 - perry anderson, antionomies of antonio gramsci, nlr 1/100

    bu uzun entari vesilesiyle hepinizin geçmekte olan 14 şubat uzun entari bayramını da tebrik etmek isterim.
45 entry daha
hesabın var mı? giriş yap