905 entry daha
  • hayatım boyunca ırkçılıktan nefret ettim ve ırkçıları küçümsedim, adeta ırkçılara karşı ırkçılık ederek mükemmel bir oxymoronu vücuda getirdim. bunu niye açıklıyorum, yaptığım şeyi bana yaptıranın, daha doğrusu söylediğimi söyletenin hayat görüşüm ve yaşantımın bir yansıması olmadığı anlaşılsın diye.
    yer ankara, aylardan cehennem, ben boyun düzleşmesi ve fıtıkla ağrıdan ölüyorum, doktor halime acıdı, mr ve röntgene baktı dedi ki "kaskatısınız bu zor geçer, 20 dozu yeterli görmüyorum" ve 30 doz fizik tedavi yazdı. tedavi klasik tedaviye ek kuru iğneleme denen metod, garip bir cihaza girmek ve el masajı da içeriyordu, hem de her gün, tabii devlet ödemiyor bunu, oradan da güzelce içeri girdim, neyse bu başka entri konusu.
    üstelik fizik tedaviye iş saatlerinde gidiyorum ve taksiyle gidip gelmek durumundayım, her yönden boktan. yine böyle aşırı sıcak bir günde zor gelen asansöre bindim, asansör 8 kişilik aslında ama covid önlemleri kapsamında 4 kişi biniyor, zaten tekerlekli sandalyeli ve bebek arabalıya rastlarsanız o da olamıyor. neyse, bindim, köşeye geçtim, minik bir kız ve babası, kızın annesi burada bekleyiniz yazan köşelere geçtik, alnız maske, o sıcak, nem, asansör çıldırtıcı... 4. kata bastım, zank diye birinci katta durdu, en ayar olduğum durum, ortalık saunadan beter, gözeneklerimizden fışkırıyor ter.
    karşımızda iki çok ama çok iri yarı afrikalı adam ve çarşaflı iki kadın belirdi, hani böyle 1.80 üzeri kadınlar var ve fizikleri ortadoğululardan daha farklı, popoları bele çıkmış gibi olanlardan, önden de göğüsler bir o kadar, korkunç bir çap. adamları hiç sormayın, kadınlar baktı dolu, geri çekildiler, çocuğun babası "sadece bir kişi gelebilir" dedi, parmağıyla da bir işareti yaptı belki anlamazlar diye, sağdaki iri afrikalı adamın gözler döndü, kadınları itelemeye başladı, ben de "dolu binemezsiniz " dedim bir yandan da cinlenmeye başladım tabii. o ara, adam şu an bile gülme-hiddetlenme arasında gayet net hatırladığım bir arap bacı aksanıyla "şana ne, şan mi vardin paraşini, kimşin şan, tarbiyasis, binariz" diye bağırdı. bir an yirmili yaşlardaki halim içimden çıktı, "evet ben verdim, siktirin gidin hayatımızdan allahın belaları" dedim, kapı da kapandı. ama nasıl pişmanım ve utanıyorum, özellikle de küçük kızdan, yukarı çıktım elim ayağım titriyor hem onlara hem kendime olan öfkemden. lan diyorum kendi kendime, dunya gezagani şanin mi tarbiyasis, bokuni şikarma, irkçi it...
    fizyoterapist ve masajcı kadına olanı anlattım, onlar benden dertliymiş, bunlar gelip mesela 5 dakikayla sınırlı el masajını uzatmak istiyorlarmış, masaj tedavisi yazılmayanlar dürtükleyerek ve işaret ederek kalçalarına bile masaj istiyormuş, özellikle de kadın erkek "üstünüzü çıkarın, uzanın" denince sadece sırt ve boyun bölgesini açmaları yeterli olsa da altta dondan başka bişiy olmadan uzanmalarından çok şikayetçilermiş. bazısı da karısına kadın, kendisine erkek terapist gelmediğinden yaygara çıkarıyormuş. bunları duyunca iyice öfkelendim tabii.
    neyse işte ilk ırkçılığımı ifa etme hikayem budur, o gün bugündür şana ne şan mi vardin paraşini tarbiyasis dilime, yaptığım çok mu insanlık dışıydı hissiyatı yüreğime yapıştı.

    bakın valla ben ırkçı değilim, covid çılgın atıyordu, hava sıcaktı, asansör dardı, ben premenstrual vaziyetteydim, tedavi cüzdanımı sikmişti ve afrikalılar çok iriydi. ama bak aksanları efsane, arapların türkçe konuşması sapık tarikatçıları andırırken bunlar şirindi, bana tarbiyasıs derken bile...
    edit: aksandaki harf yanlışı giderildi.
207 entry daha
hesabın var mı? giriş yap