4 entry daha
  • kaçınılmazın gerçekleşeceği an yaklaşırken insan zihninin çalışması ve insan düşünceleri hakkında dostoyevski'nin yazdıkları dikkat çekicidir.. budala aslı eserinde hakkında idam kararı verilmiş ve idama doğru ilerleyen bir mahkumun hislerini ve düşüncelerini anlatır.. düşmanla karşı karşıya kalmış, kendisine silah doğrultulmuş bir askerin bile yaşama ihtimalinin olduğunu bu yüzden ölümünün kaçınılmaz olmadığını, ancak idama giden mahkumun birkaç dakika sonra "kesinlikle" öleceğini bilmesinin mahkumda yarattığı etkinin, o çaresizlik hissinin en büyük işkence olduğunu söyler..

    kaçınılmaz olan şeyi illaki ölümle ilişkendirmemek lazım.. insanın hayatı boyunca her anında bir seçim söz konusu olmalı diye düşünürüm.. hayatta yapılan her seçim kendi hayatımızı çizer şüphesiz ki ancak bizim seçimlerimizin başkaları üzerinde etkisi de yadsınamaz.. bir insanın yaşamı bu kadar seçimler üzerine kurulmuşken her şeyden kaçınılabilir gibi duruyor.. ancak sonucun öyle olmadığı aşikar..

    kadere inanmam.. yani geleneksel anlamıyla kadere inanmam.. ama insanın hayatındaki bütün seçimleri aynı yere çıkıyorsa bu bir anlamda kader olarak nitelendirilebilir.. ancak ilahi bir güç tarafından değil de bir başkası tarafından, devlet tarafından, yasalar tarafından önüne konulmuş bir duvardır bu..

    şu an o duvarın dibinde, kaçınılmaz tırmanışıma başlamak için gün sayıyorum.. nasıl ki idama mahkum edilmiş bir insan hakkında yazılı bir karar varsa ve o adam kesinlikle idam edilecekse benim ve benim gibi olanların hakkında çıkmış kararı elimde tutuyorum şu an.. bunu ölümle benzeştirmek değil amacım ama bu analoji de hatalı sayılmaz.. idam mahkumundan tek farkım kendi seçimlerimin bile eninde sonunda beni bu noktaya getirecek olmasıdır.. idam mahkumu suçu işlemeyerek şu an onun için kaçınılmaz olandan kaçabilirdi.. ancak bir erkek vatandaş olarak yapabileceğim hiçbir seçimin benim hayatımdan belirli bir sürenin alınıp koparılmasını engellemeyecek olduğunu bilmek, bunun kaçınılmaz olduğunu bilmek hayal kırıcı..

    ajan smith neo'ya "it's inevitable mr. anderson" dedikten sonra bile neo ortamdan ceylan gibi sekerek uzaklaşabilmişti.. matrix'te bile kaçınılmazdan kaçabilen insanoğlu bu sınırlarda bunu yapamıyor..
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap