5130 entry daha
  • afad gönüllüsü olmama, gerekli eğitimleri almama rağmen deprem günü afad ile hiçbir şekilde irtibata geçemedik. gerek geçmişte inşaat tecrübemiz olması, gerekse tüm ekipmanları hilti, demir makası, spiral, jeneratör vb. tüm araçları kullanmayı biliyor olmam nedeniyle oradaki çaresizliğe daha fazla dayanamadığımdan 2 gün bekledikten sonra, 08.08.2023 günü sabah 06.00 uçağı ile 4 kişi adıyaman'a gittik.

    adıyaman havalimanına indiğimizde ilk mağduriyet ile karşı karşıya kaldık. erzaklarla dolu, fazlasıyla parasını ödeyip bagaja teslim ettiğimiz hiçbir bavulumuz adıyaman havalimanına getirilmemişti. sadece el bagajlarımız ile havalimanından ayrıldık. havalimanı dediysem de personel falan kalmamış ortada, askerler oraya el koymuş gibi, hasta yaralı yüzlerce insan çocuk uçak kuyruğunda bekliyordu.

    havalimanından indiğimizde zaten dünya ile iletişimimiz koptu. havalimanından şambayata kadar telefon kesinlikle çekmiyordu.

    havalimanından indikten sonra, bir araca otostop çekip şehir girişine kadar kendimizi bıraktırdık, ondan sonra arkadaşımın dayısının enkaz altında kaldığı ve hiçbir ekibin olmadığı sümerkentteki apartmana kadar yürüyerek devam ettik. yürümemizin sebebi ise, yolların tamamen enkaz nedeniyle kapalı olmasıydı.

    4 gün boyunca enkazda çalıştık. başımızda ne jak vardı ne de afad. işin zor kısmı biz enkazın içinde açtığımız deliklerden girerken de deprem olması ve sürekli binanın çöküp, bizim de enkaz altında kalmamız. sadece kendi tahminlerimiz ve ailelerin yönlendirmesi ile nerede olabileceklerini düşüne düşüne her gün farklı farklı delikler açıp bir çatıdan başlayarak, bir yandan girerek cenazelere ulaşmaya çalıştık. dün itibariyle çok şükür toplam 17 cenazemizi aile yakınlarına teslim ettik, defin işlemlerinde yardımcı olduk.

    yazacak çok şey var ama burada bir utancımdan bahsetmek istiyorum. yıllardır tüm çevreme trabzonu da trabzonluları da sevmediğimi söylerdim, onlarla iş yapmaktan dahi imtina ederdim. ancak omuz omuzda çalıştığımız trabzonlu inşaat işçilerinin nasıl çalıştığını, nasıl fedakarlıklar yaptığını, kaç kez birbirimizi sakatlıktan kurtardığımızı, bir sıcak çayı, bir ekmek parçasını bölüştükten sonra, bugüne kadarki tavrımdan dolayı bütün trabzon halkından özür diliyorum, hepsinin ellerinden yüreğinden öpüyorum.

    oradaki şartları bahsedeyim, elektrik yok, barınacak yer yok, su yok, tuvalet yok, ısınacak birşey yok. hava gece -10 dereceleri görüyor. çatılardan söktüğümüz odunları yaka yaka ısınıp, onların başında uyuduk çoğu zaman. müsait olduğu zamanda oradaki insanların arkadaşların akrabalarının arabasında.

    insanlar ellerinden birşey gelmeden cenazelerini beklerken, her yer ölüm kokarken, insanlar yakınlarını o halde görmesin diye insanları ikna etmeye çalışırken hep empati kurdum, ve sanırım hayatım boyunca unutamayacağım anlardı.

    ancak karısını, kızını kaybeden bir babanın kırık bir migros arabasında yakınlarını mezarlığa götürmeye çalışmasını görmek, baba ile kızın enkaz altında sarılarak donarak öldüğünü görmek, bunlar işte ne kadar çaresiz olduğumuzu gösterdi.

    bir çok ders çıkardık gördüklerimizden, deprem anında ve sonrasında hayatta kalmak için değil de geride kalanları mağdur etmemek için de yapılması gereken şeyler varmış, onları daha sonra yazarım.

    adıyaman'dan bugün ayrıldık. orada tanıştığım birinin arabası ile niğde'ye kadar geldim. oradan otobüs ile ankara. şimdi de ankaradan istanbul'a güzel eşimin yanına dönerken otobüste bu satırları yazıyorum, kendime bir not olarak.

    allah geride kalanların yardımcısı olsun, allah düşmanımın bile başına böyle bir çaresizlik vermesin.

    geçmiş olsun adıyaman, keşke seninle böyle tanışmasaydık ama güzel günlerde tekrar buluşacağız.
2537 entry daha
hesabın var mı? giriş yap