1 entry daha
  • bir tanıdığın üç yaşında bir oğlu var. çocuk üç yaşına gelince bakıcıya güvenmediklerinden ve artık pek çok özel kreş bu yaştaki çocukları kabul ettiğinden ufaklığı kreşe göndermeye karar verdi. iyi bir kreş için araştırma yaparken yanında bulunma talihsizliğim oldu. tabii her gittiğimiz yerde müdire hanımlar -ki sanırım zorunluluk kadın olması- bizi pek bir ihtimamla karşıladılar, çaylar kahveler ikram edip okullarını gezdirdiler, "şöyle çalışmalar yapıyoruz, böyle süperiz" filan... derken birisi "ingilizce de öğretiyoruz" diyecek oldu, ben de kendimi tutamayıp "ya üç yaşındaki çocuğa ne ingilizcesi öğretiyorsunuz allah aşkına?" diyecek oldum, sen misin bunu diyen, ingilizcenin günümüzdeki anlam ve önemi, iyi bir gelecek için ne kadar gerekli olduğuna dair bir prezentasyon, bir "aaa, sizler gibi aydın insanlar nasıl bunu der?" tavırları filan, "hiç gereği yok" dedim, sustum.

    sonra bir sürü ince eleyip sık dokuduktan sonra birine karar verdiler. çocuk ilk günlerde kıyametleri koparmış "gitmem" diye, kreş kapısında ortalığı yıkmalar, geri kaçmalar, kendini yere atmalar, artık elinden ne geliyorsa... o günlerde morali çok bozuldu arkadaşın, suçluluk duygusu içine girdi, ama başta öğretmenler olmak üzere etrafındaki hemen herkes "aman taviz verme, nasıl olsa alışır, sonra hepiniz rahat edersiniz" diyerek teşvik ettiler. evet, anahtar kelime rahat etmek. o da vazgeçmedi. sonraları gördüğümde sordum, "evet, sanırım alıştı" dedi. "nasıl, artık isteyerek mi gidiyor?" dedim. "aslında tam değil, biraz kabullendi gibi. sabah kalkıyor, kuzu kuzu giyinip arabaya biniyor ama yüzü hep asık.." dedi. "peki rahat ettiniz mi?" diye soracak oldum, bir şey demedi. sanırım ufaklık bir tür öğrenilmiş çaresizlik içinde durumu kabullenmişti, ama onu oraya gönderen arkadaş bu durumdan daha büyük bir suçluluk duyuyor gibiydi.

    işte bu laf bana hep, o sabah uykusundan uyanıp kuzu kuzu kreşine giden o ufaklığı hatırlatıyor. hani kreşin hapishaneye ne kadar benzediği zaten açık da, üstüne bir de çocuğa gerekli gereksiz bir sürü şey öğretmek, disiplin altına almak, daha kendi ana dilini doğru dürüst öğrenmemiş, o dilin kıvrımlarının, inceliklerinin, oyunlarının zevkine, sevincine varmamışken başka bir dili dayamak, tamı tamına bir siyasi tutukluluk hali gerçekten de. yok "okul öncesi eğitim"miş -sanki sonrası pek matah, ayrı hikaye-, yok "7 çok geç"miş, geçiniz bunları, çocuğu kapat, belli saatlerde yat-kalk yaptır, eğit, başka bir dili öğret, eğ, bük, şekle sok. ulan bu mevzular için yıllardır kavga eden, silah alıp dağa çıkan nice insan var, çocuklara yazık değil mi yahu? üstelik gariplerimin örgütlenip isyan etme durumları da yok, bol bol tepiniyoruz üzerlerinde. çocuklara kıymayın efendiler...
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap