elizabeth the golden age

• walter raleigh elizabeth'e yazıyor muydu, yoksa ben mi yanlış anladım? hem şayet bu bir film abartısı değildiyse, (emin olmayarak yazıyorum, ayrıca utanarak bir dil edebiyat mezunu olarak), demek ki ingiltere tarihi hakikaten haksızlıklarla dolu. bu film sadece elizabeth'in at üstünde şövalye giysileriyle kıçına varan peruğuyla varoluşsal bir nutuk çektiği ve bess'e ve walter raleigh'ye çemkirdiği sahneler ile bile, elizabeth'i gözümüzde meşru kılmaya ve onu bize sevdirmeye yetecektir. ayrıntıları bilmiyorum, merak da etmiyorum. zaten benim gibi cahil cühela işin romantizminde kalsın diye vardır epoch film denen janr. evet işin romantizmasındayım ne yalan atayım yahu: walter raleigh, bana şunun cevabını verin, filmin başında elizabeth'e yazıyor muydu, yoksa gözlerim mi beni yanılttı. sonra kadıncağızın kraliçe kimliğiyle gururunu kırmasıyla birlikte 180 derece dönmeler ve efendime diyeyim kadıncağızın sağ kolunu becermeler ve mutluluktan ölme, süper aile pozları vermeler filan da neyin nesi, he walter efendi, serseri korsan, adi şerefsiz. bu yapılana bir taşla iki kuş vurmak veya çifte ihanet denir. o getirdiğin patatesler var ya, senin götüne girsin. ayrıca karının suratını mayalamışlar da mı kabarmış, lohusalıktan mıdır? ay bana neler dedirttiniz!