7 entry daha
  • bu entry sosyal bilimlerle sınırlıdır.

    son derece faydalı olmakla birlikte, biraz da akademik bencilliğimin etkisiyle diyebilirim ki sosyal bilimler alanındaki çalışmalarda sosyolog olmayıp da sosyolojinin engin kaynak ve yorumlarından faydalanmak isteyenlerin projelerine bu alandan kişileri katmasını sağlayan anlayıştır disiplinlerarasılık. buradan bakılınca böyle görünüyor tabi, başka yerden bakınca başka da görünebilir. bir de, ingilizcesi interdisipliner olan bu disiplinlerarası olayınn da modası geçti biraz, şimdi transdisipliner anlayıştan daha çok bahsediliyor. bunun ne olduğundan da tam emin değilim. aslında interdisipliner çalışmalar bile tartışmaya açık bence.

    diyelim psikoloji, sosyoloji ve iktisat disiplinlerini birlikte kullandığımız bir interdisipliner çalışma yapacağız. iyi güzel de sonuç bu çalışmanın veri toplama aracı ile her üç disipline hitap eden verilerin toplanması ve herkesin verileri kendi teorileri çerçevesinde ayrı ayrı yorumlaması olur. yok, hepsi birlikte tek bir açıklama yapacaklarsa "bu iş zor yonca" şarkısını göndermek istiyorum kendilerine. nitekim fiilen yapılmış olan interdisipliner çalışmaların sunuşlarını dinlediğimde mesela kitle iletişim sosyolojisi ile iletişimcilerin, yani ortak teoriler kullananların çalışmaları olduğunu görüyorum. teorik bakışınız, yönteminiz farklı iken farklı bir disiplinle nereye kadar ilerleyebilirsiniz? mesela benzer bir şeyden bahsederken psikologa göre o kişilik olabilir, sosyologa göre benliktir mesela ve iktisatçı bunu üretici-tüketiciye ya da başka bir şeye indirger, felsefe özne olarak görür, vs.

    belki de şunu demek lazım, yöntemsel yaklaşımlar açısından ortak olanlar disiplinler arası çalışmayı daha kolay yapar. yani bir iktisatçı ile etnografın değil de pozitivist bir psikologun ya da sosyologun çalışması daha kolay olabilir.

    bu nedenle ben disiplinlerarasılığın bulguları ve sunumu zenginleştirdiğini ama teorik açıdan yeni bir şeyler katmaktan uzak olduğunu düşünüyorum. bu daha çok nicel ve nitel yöntemin dünya hakkında farklı veri toplama yollarından ibaret olduğunu, bu nedenle birlikte kullanılabileceğini ileri süren ve bana matıklı gelen yöntemsel çoğulculuk yaklaşımının uygulanma şekillerinden biri gibi geliyor bana.

    şöyle örneklendirmek istiyorum, bir iktisat kongresinde yoksulluk oturumu olduğunu duydum ve hemen gittim çünkü o sırada ben de bir yoksulluk projesi içinde yer almaktaydım (sosyoloki alanında). sunumlar bana göre tam bir felaketti, her seferinde insanlar powerpointle bir takım formüller gösterip başına da toplam işaretini koyup yoksulluğun "formülünü" gösteriyorlardı. eleştirilerden medet umdum ama eleştiriler de formüldeki katsayılarla ilgiliydi. şimdi bu disiplinle ben nasıl interdisipliner çalışacağım? ben bir yandan genel resmi görebilmek için gelir vs gibi veriler topladım, bir yandan da insanların yoksulluktan ne anladıklarını öğrenmeye çalıştım, diğer proje çalışanları ile birlikte. yoksulluğun nedenini neye bağladıklarını anlamaya çalıştım. hem nicel hem de nitel verilere sahip olan bir çalışma olsa da bu, nicel analizlerimiz hiçbir zaman iktisatçıların indirgeme ve soyutlama düzeyine ulaşmadı. çünkü nihayetinde benim verileri bağlamında yorumlayacağım teori iktisatçılarınkinden farklı. iktisatçının da sosyologun da marksist olduğu bir çalışmayı örnek göstererek buna karşı çıkılabilir, ama bu da aslında interdisipliner değil, sonuçta iktisatın ve sosyolojinin disiplin olarak genel bakış açıları farklı.

    bu nedenle akademik yöneticiler tarafından desteklense, popüler olsa ve ilk duyulduğunda kulağa hoş gelse de bence pek mantıklı değil. sadece şey gibi geliyor, "kadro olarak farklı bölümlerde yer alan ama ortak bir teoriyi paylaşan akademisyelerin birlikte çalışma platformu". evet, tanımlayacak olsam böle tanımlardım. çünkü farklı teorilere sahipseniz ortaklık veriler toplandığı anda biter.
18 entry daha
hesabın var mı? giriş yap