17 entry daha
  • kimseyi propagandaya boğmadan 20.yüzyıldaki siyasi gelişmelerin özeti bu kadar güzel çıkarılabilir, izlediğim en oturaklı, en tarafsız, en çarpıcı ve gerçekçi politik film, yönetmen bir halkın özgürlük mücadelesi ile bir devletin üniter yapısını koruma gayretlerini aynı potada bağımsız olarak müthiş bir şekilde işlemiş, her iki taraf içinde kullanılan yöntemler (fnl’nin sivillere yönelik terörist eylemleri, fransızların işkenceleri) “haklılığa” gölge düşürürken , her iki tarafın halkının açık yahut üstü kapalı talepleri (cezairli’lerin bağımsızlık fransızların sömürgeye devam talepleri) kısır döngüyü tekrar ettiriyor. aradan geçen 50 senede değişen hiçbirşey yok, cezair ve fransa'nın başından geçenler hali hazırda onlarca ülkede görülmektedir, neticeyi kendi haklılığında direnenlerin iradesi belirlemektedir. izleyin, izlettirin

    --- ağır spoiler ---

    film hem askerler hemde kimine göre terörist kimine göre kurtuluş mücadelesine soyunmuş örgütler için ders kitabı niteliğinde.
    bence filmi özetleyen en güzel 3 sahne aşağıdadır.

    sahne 1 fnl dünya kamuoyu ve bm'nin dikkatini çekebilmek için ksabah bölgesini organize ederek 8 günlük greve yapar, fnl’den silahlı eylem taraftarı ali ile fnl’nin başı ben m'hidi arasındaki konuşma

    ben m'hidi : grev hakkındaki düşüncen ne?
    ali la pointe : başarılı olacak.
    ben m'hidi : ben de öyle düşünüyorum. iyi organize edildi.
    ali la pointe : ama fransızlar?
    ben m'hidi : açık ki, kırmak için herşeyi yapacaklar.
    ali la pointe : bundan fazlasını yapacaklar.
    ben m'hidi : onlara bu fırsatı verdik. kastettiğimi anlıyor musun? artık el yordamıyla hareket etmeyecekler. her grevci tanınabilir bir düşman bir itiraf etmiş suçlu olacak. ve onlar saldırıya geçecekler. bunu düşünmüş müydün?
    ali la pointe : hayır.
    ben m'hidi : cafer senin grevi onaylamadığını söylüyor.
    ali la pointe : hayır, adamlarım da öyle.
    ben m'hidi : neden?
    ali la pointe : çünkü silah kullanmamalıyız diyorlar.
    ben m'hidi : öfke ile savaşları kazanamazsın. ne savaşları ne de devrimleri. başlarda terörizm işe yarar. ama sonra, halkın kendisi harekete geçmelidir. grevin arkasında neden bu. tüm cezayir'lileri harekete geçirmek, onları saymak. gücümüzü saptamak.
    ali la pointe : bm'ye mi göstermek?
    ben m'hidi : evet, bm'ye de. çok yararlı olmayabilir ama en azından bm gücümüzü görebilecek. yani, ali bir devrimi başlatmak zordur. sürdürmek daha da zordur.ve en zoru kazanmaktır onu. ancak sadece ondan sonra, kazandığımızda gerçek güçlükler başlar. kısaca, hala yapacak çok şey var.

    sahne 2 ben m'hidi yakalanmış ve gazeteciler önüne çıkarılmıştır.

    gazeteci : bay ben m'hidi masum kurbanlara saldırmak için bombaları taşımakta kadınların sepetini kullanmak alçakça değil mi?
    ben m'hidi : korumasız köylere napalm bombaları atarak binlerce kişi öldürmek, daha alçakça değil mi? uçaklarımız olsaydı|bizim için daha kolay olurdu. bize bombardıman uçaklarını verin ve o zaman sepetler sizin olsun.
    gazeteci : bay williams bilmek istiyor|size göre fln'nin hala fransız kuvvetlerini yenme olasılığı var mı?
    ben m'hidi : onların tarihin akışını değiştirmesinden daha çok şansı var.

    sahne 3. fnl lideri ben m'hidi yakalanışının ardından öldürülmüştür. albay mathieu gazetecilere mülakat verir:

    gazeteci : albay mathieu sömürge bakanı'nın sözcüsü, m. gorlin'in dediğine göre ben m'hidi hücresinde kendisini asmış, gömleğini yırtıp|bir ip haline getirerek ve penceredeki demir çubuklara bağlayarak. daha önceki bir açıklamada ayni sözcü demişti ki tutuklu ilk fırsatta kaçacağını açıkladığı için el ve ayaklarının sürekli bağlı tutulması gerekli görülmüştür. sizin görüşünüze göre, albay bu durumdaki bir insan gömleğini yırtıp, bir ip yapabilir ve kendisini onunla asabilir mi?
    albay mathieu : bunu sözcüye sorun. açıklamaları ben yapmadım.ben kendi şahsıma, ben m'hidi'nin moral gücünü cesaretini ve ideallerine bağlılığını takdir ediyorum. ve bu yüzden, ve temsil ettiği büyük tehlikeye rağmen anısına saygı gösteriyorum.
    gazeteci : albay mathieu bu çok konuşuldu, sadece paraşütçülerin başarıları değil ama kullandıkları söylenen yöntemler de. bu konuda bir şey söyleyebilir misiniz?
    albay mathieu : başarılı sonuçlar bu yöntemlerden gelir. biri mantıken diğerini gerektirir.
    gazeteci : hissediyorum ki meslekdaşlarım aşırı dikkat göstererek dolaylı sorular sorup duruyorlar siz de onları ancak dolaylı yanıtlayabiliyorsunuz. bence adını koymak daha doğru. eğer işkence ise, öyle diyelim.
    albay mathieu : anlıyorum. ve siz? sizin sorunuz yok mu?
    gazeteci : sorular soruldu. yanıtları istiyoruz.
    albay mathieu : daha kesin olalım. 'işkence' emirlerimizde yoktur. biz sorguyu gizli bir örgüte karşı geçerli tek polis yöntemi olarak kullanıyoruz. eğer yakalanırlarsa fln, üyelerinden sadece 24 saat susmalarını istiyor. sonra konuşabilirler. bu arada fln, verilecek her bilgiyi yararsız yapabiliyor. ya biz? şüphelileri nasıl sorgulayalım? mahkemeler gibi, birkaç ay sonra mı?
    gazeteci : bu yasalara uygun olmayabilir.
    albay mathieu : kamusal alanları bombalamak yasal mıdır? ona sorduğunuzda ben m'hidi'nin ne dediğini hatırlayın. bana inanın, beyler, bu pis bir döngü. saatlerce boşuna konuşabiliriz çünkü sorun bu değil. sorun şu fln bizi cezayir'den atmak istiyor ve biz kalmak istiyoruz. farklı görüşler olabilir ama sanırım hepiniz kalmamız gerektiğini kabul edersiniz. ayaklanma başladığında görüş farklılıkları yoktu. tüm gazeteler, solcu olanlar bile, onun bastırılmasını istedi. o yüzden buraya yollandık. biz ne deli ne de sadistiz. bize "faşist" diyenler çoğumuzun direniş'te ne yaptığını unutuyorlar. bize "nazi" diyorlar ama bazılarımız dachau ve buchenwald'tan sağ kalanlar. biz askeriz. görevimiz kazanmaktır. o nedenle, açığa kavuşturmak için ben size bir soru soracağım. fransa cezayir'de kalmalı mı? eğer yanıt hala "evet" ise bunun gereklerini kabul etmelisiniz.

    --- ağır spoiler ---
22 entry daha
hesabın var mı? giriş yap