42 entry daha
  • efendiiim. malum hepimiz öyle yada böyle öğrencilik yıllarının tadına baktık. bakılmadıysa bile mutlaka sabahın o ilk ışıklarını görmek zorunda kalmışızdır. evet bu gibi zamanlarda da canımız sıkıldığından değil de uyanık kalmamız için bir yoldaş arayışına girmişizdir zannediyorum ki. işte bu noktada biraz temkinli davranmak lazım. kar zarar dengesini iyi kurmak lazım ki uyanık kalacağız diye zamanımız yoldaş bildiğimize gitmesin. işte tam da bu anda kahveyi keşfetmişiz. evet kahvenin keşfi böyle gençler. bu yalan bilgiyi de kakaladıktan sonra gelelim bu yoldaşı neden seçtiğimize;

    az miktarda kullandığımız zaman kendisini ufak çaplı baş ağrılarımın geçmesine, uyarıcı özelliği sayesinde konsantrasyonumun artmasına neden olurken miktarının artmasıyla parabolik olarak uykuyu kaçırırken migreni tetikliyor. böyle bir çarpıntı hali, el ayak titremesi, minör hareketleri yaparken ayarın şaşıp kendini parkinsonlu hissetme, mide yanması gibi yan etkileri de yok değil. kontrollü deney yapıp kişinin fizyolojisine göre miktarını iyi ayarlaması gerekiyor anlayacağınız.

    zor zamanlarımızda yanımızda olan, bu sebeten sevdiğimiz, yine bu sebepten bağrımıza basıp fazla tükettiğimiz bu kahvenin bize neler yapabileceğine, yüzümüze gülüp arkamızdan nası iş çevireceğine bir bakalım, ne dersiniz?

    kahvenin bir göz kırpışına yenik düşüp onu sevdiysek eğer araştırmalar sonucu ispatlanan bağımlılık yapma özelliğine de yenik düşmüş olabiliriz. bu sebepten yakalanmamız an meselesi olan bir bağımlılıktır kendisi.

    içerdiği antioksidanlar sebebiyle kansere yol açan hücrelerin çoğalmasını engelleyen, beyin uyarımı ile konsantrasyonu arttıran, karaciğer hastalıklarına pozitif, safra taşı üzerine negatif etki göstern, cildin yenilenmesini sağlayıp portakal kabuğu görüntüsüne son diyen, spremler üzerine uyarıcı etkisi ile "hadi goçum" diyerek onlara gaz verebilen ve uzaktan bakıldığında "aman tanrım!! ne mucizevi bir içecek" şeklinde nidalara sebep olabilen bu maddenin gelelim uzun vadede yatırımcıya olan etkilerine;

    kalbin ritmini olumsuz yönde etkiliyor. kalbiniz "pırpır" atıyorsa ve kahve içtiyseniz eğer aşık olduğunuz zannetmeyin. (eh boşuna aşk=hormon demiyoruz). hızlı ve düzensiz atımlara neden olabilir, kalp hastaları aman dikkat!! araştırmalara göre yüksek miktarda kahve tüketiminin tansiyonu hızla yükselttiği görüldü. zaten alkol ile genişleyen damarlar kahve ile eski büzük hallerine geri döndürüldüğüne göre çok şaşırılmaması gereken bir sonuç o yüzden aman dikkat!! ülsere neden olmasa da midenin asit salgılamasını uyarmasından ötürü böyle bir ekşime, geğirme isteği, bir yanma hali vuku bulabilir. kötüleştirebilir, kanser bile olabilirsiniz (korkutalım da yaklaşırken dikkat edilsin) aman dikkat !! vücudun demir ve diğer besinleri emmesini engelleyebilir, kalsiyumun idrar ile vücuttan atılmasına neden olabilir bu da osteoporoz riskini arttırabilir. yani menapoza giren teyzelerimiz hazır östrojen de yok "beni çok kırıyorlar" diye başkasına suç bulmayın, aman dikkat!! kafeinin doğurganlığı olumsuz yönde etkilediği biliniyor. günde üç fincan veya daha fazla kahve içmek, kadının doğurganlık oranını azaltıyor. nedeenn? çünkü yumurtlama olumsuz etkileniyor. sınavlar, uykusuz geceler, iş stresi bir de kahve ne yazık ki "çocuk da yaparım kariyer de" sözleri tarih olacak bu gidişle. kafeinin anne karnındaki bebeğe de zararlı olduğu biliniyor. uzmanlar, hamile kadınların günlük kafein tüketme sınırlarının 300 mg olduğunu belirtiyorlar. yine de "haşmet daha 50 mg açığım var yap 2 acılı türk kahvesi" diyerek eşinize yüklenmeyin ne olacağı belli olmaz.

    evet sayın okurlar. demek neymiş? davulun sesi uzaktan hoş gelirmiş, her bıyıklıyı amcamız sanmayacakmışız. köprüyü geçerken ayıya dayı demeye gerek yokmuş zira sınırı aşmamız tehlikeliymiş. o bakımdan rot balans ayarımızı yaptırıp yola öyle çıkarken yedek lastiklerimizi kontrol edecekmişiz. iyi yolculuklar diler, esen kalmanızı temenni ederiz. öpt.kib.bye.
345 entry daha
hesabın var mı? giriş yap