6 entry daha
  • stefan zweig ayni adli * kitabinda soyle anlatir satranci:
    "...krallarin oyununun gizemli cekiciligini biliyordum; insanoglunun dusunup buldugu oyunlar arasinda, rastlantinin her turlu despotluguna karsi koyan zafer kupalarini yalnizca akla ya da daha cok tinsel yetenegin belirli bir bicimine veren tek oyun. ama satranca oyun demekle haksiz bir kisitlama yapmis olmuyor mu insan? satranc ayni zamanda bir bilim, bir sanat degil mi, yerle gok arasinda suzulen muhammed'in tabutu gibi bu iki kategori arasinda gidip gelmiyor mu, butun karsit ciftlerin bir kerelik bilesimi degil mi? hem cok eski hem de yepyeni, duzenegi hem mekanìk hem de dus gucune bagli, hem sabit geometrik bir alanla sinirli hem de bilesimleri sinirsiz, hem surekli gelisen hem de kisir, hicbir seyi hesaplamayan bir matematik, yapitlari olmayan bir sanat, maddesi olmayan bir mimari, bunula birlikte varligiyla butun kitap ve yapitlardan daha dayanikli oldugu su goturmez; butun halklara ve butun zamanlara ait olan tek oyun; can sikintisini oldurmesi, zihni acmasi, ruhu canlandirmasi icin hangi tanrinin onu yeryuzune gonderdigini kimse bilmez. baslangici ve sonu nerededir? her cocuk onun temel kurallarini ogrenebilir, her acemi onda sansini dener, ama yine de bu degismez dar karenin icinde ozel ustalar yaratir satranc, oteki insanlarin hicbiriyle karsilastirilamaz bunlar, yalnizca satranca yonelik bir yetenegi olan insanlar; gorus, sabir ve teknigin tipki matematikciler, sairler ve muzisyenlerdeki gibi belirli bir oranda, ama farkli katman ve baglamlarda etkin oldugu ozgun dahiler..."
208 entry daha
hesabın var mı? giriş yap