1 entry daha
  • buca'da idi bir zaman.
    karşısındaki parkta dolaşılır, çapraz üstündeki temple'da bilardo-okey oynanırdı.
    bodrum katında masa tenisi oynanan kuru bir binası vardı.
    ögrenci işlerinde ışık mıdır nedir, hakkında göte girmeyecek tanım yapması zor bir memur mesai harcardı.
    arada bir kantinimsisindeki sol tandanslımsı öğrencimsilerin sazlı sözlü eylemimsileri polislerce engellenir, akabinde kendileri fakülte ve kampüsten dışarı çıkarılırlardı. tüm olan biten kadrolu polis amatör fotoğrafçı birince şakır şakır fotoğraf karelerine alınırdı.

    masalara ve ağaçlara çakıyla bişeyler yazanları, pike çekenlerle taş çalanları, raketlerin kaplamalarını koparıp toplara "abanan"ları, burnu kalkık memurları, kantindeki bayat çayları, akortsuz bağlamayla kafa sikenleri* ve patlayan flaşları sevmezdik.
    oysa merhamet belki ince belli bir bardaktaki tortudaydı, belki parktaki sinsi rüzgara boyun eğen akasya fidanınındı gelecek ey sevgili..

    (bkz: cezmi ersöz gibi yazi yazma rehberi)
    yahut
    (bkz: nihat genç gibi yazi yazma rehberi)
66 entry daha
hesabın var mı? giriş yap