282 entry daha
  • yanlış cumhuriyet kitabında bu konu hakkında güzel bir açıklama vardır:

    "fakirleşmenin örnekleri, özellikle soyut kavram ve sözcükler alanında son derece belirgindir. yeni türkçe'de kullanılan geniş kapsamlı soyut sözcüklerin hemen hemen her biri için, osmanlıca'da, çoğu eşanlamlı olmayan, yani her biri farklı bir kavramı, nüansı veya mantıksal ilişkiyi ifade eden beş ila yirmi sözcük bulmak mümkündür. ingilizce, almanca, latince, rusça veya benzeri bir kültür dilini tanıyanlar için bu ayrımların değerini kavramak güç değildir; yalnızca yeni türkçe ile eğitim görmüş bir kimse ise, sanırız, bu konulara yabancı kalmak zorundadır.
    gelişigüzel bir kelimeyi, örneğin bir önceki paragrafta geçen çıkarmak sözcüğünü ele alalım. çıkarmak/çıkartmak/çıkarsamak sözcük grubuna karşılık olan osmanlıca kelimelerin bazıları, yaklaşık ingilizce karşılıklarıyla birlikte, şunlardır: ihraç (evict), istihraç, istihlas, i'tisar (extract), azl, tard (expel, discharge), istintaç, istidlal (deduce, infer), ıskat (exclude), tarh (deduct, subtract), neşr, ısdar (issue), ifrağ, ifraz (excrete), istifrağ (vomit), istinbat (derive), hazf (delete, elide), hal' (undress, remove, dismantle), i'la, ref' (elevate). bu listeye, daha, diş çıkarmak, hır çıkarmak, şapka çıkarmak, cıcığını çıkarmak gibi deyim şeklindeki kullanımlar dahil değildir. birbirine iyice yakın anlamdaki karşılıklar arasında bile, türeyişten gelen nüans farkları vardır: istihraç, bir şeyi içeriden dışarı çıkarmayı; istihlas, bağlı olduğu yerden kurtarmayı; i'tisar, suyunu sıkıp çıkarmayı ima eder. istintaçta neticeye varmak, istidlalde bir delilden yola çıkmak anlamları gizlidir. ifrağ ile istifrağ, ihraç ile istihraç arasındaki çaba ve derece farkını, ingilizce gibi olağanüstü zengin bir dil bile neredeyse ifade etmekten acizdir.
    yeni türkçe'deki saldırı/saldırmak deyimi, osmanlıca'da birbirinden net bir biçimde ayrılan en az beş kavramın karşılığıdır: hücum (assault, charge), taarruz (offensive), tecavüz (violation, transgression), tasallut (molestation) ve taaddi (aggression).
    benzer listeler, sayısız örnekte (amaç/erek, bağlı/bağımlı, belirlemek, dayanmak/dayandırmak, doğurmak, dönüşmek, gerekmek, karşılık, kaynak, sonuç, uyarlamak, uygulamak...) tekrarlanabilir. soyut kavramlar alanında arapçanın sağladığı olağanüstü zenginliğe karşılık, insani duyarlıklar ve betimleyici sıfatlar alanında farsçanın dile getirdiği renkler de (perişan, mendebur, pejmürde...), üzerinde durulması gereken bir başka alandır.
    öyle görülüyor ki türk toplumunun son 60-70 yılda yazı dili alanında yaşadığı gerileme, örneğin müzik, mimari, şehircilik ve yemek alanlarındaki, çok yakından tanıdığımız fakirleşme ve yozlaşmadan daha hafif olmamıştır. dildeki fakirleşmeyi ötekilerden bir bakıma daha korkunç ve anlaşılmaz kılan şey ise, bunun, devlet eliyle icra edilmiş ve türk aydınlarının büyük bir kısmının şiddetli coşku ve tezahüratı arasında gerçekleşmiş bulunmasıdır."
994 entry daha
hesabın var mı? giriş yap