116 entry daha
  • bizim aileye bir kız borcu olan memlekettir.
    karadeniz; gücendim sana...

    3 nisan 2001, ankara, yenimahalle…

    laz kızı: ne yapıyorsun, aramadın bugün.
    ben: oğuzlardayım, hüseyin’ in arkadaşı var ya sizin alt dönem, maç izleyeceğiz beraber, kontörüm yoktu babam yarın yatıracak parayı.
    laz kızı: ben de acaba yemek mi yeriz diye düşünmüştüm, aba’da, hem de konuşurduk.
    ben: iyi olurdu ama söz verdim şimdi.
    laz kızı: neyse ben de ablalarla kitap okurum o halde
    ben: tamam görüşürüz yarın, uğrarım ben kampüse.

    3 nisan 2001 galatasaray real madrid maçı ’nı yenimahallede bir kahvehanede izledim. memleketten arkadaşım hüseyin ve onun sınıf arkadaşı oğuzla beraber. maçı hatırlayan hatırlar, 2-0 dan 3-2 ye gelmişti. her şey ikinci yarıda değişmişti, fatih akyel ve mario jardel o gecenin yıldızlarıydı. o gece eve geldik, hüseyin “açıl ulan artık şu kıza” dedi. “zaten her şey ortada”. tamam dedim. ertesi gün söz kardeş.

    4 nisan 2001, bahçelievler metrosu...

    yeni mahalleden yurda geldim, yurtta üstümü başımı toparladım, en bayramlıklarımı giydim, hatta ali diye yozgatlı bir oğlan vardı, ondan deodorant bile aldım. normalde sevmezdim, şerefsizin tekiydi zannımca, ama değerdi, işin ucunda laz kızı vardı.

    babam eskinin hızlı ülkücülerinden, dedim ki para istemek için yalakalık yaparım hem, beşevler’ de inmeyeyim de bahçelievler’de ineyim metrodan.alparslan türkeş ’in mezarının önü kesin kalabalıktır. o gürültüde pederi arayayım hoşuna gider.

    ben: baba merhaba
    babam: merhaba evlat, ne o ulan arkadan kuran sesi geliyor, camiye mi gittin.
    ben: yok ya kuzeni görmemiştim uzun zamandır, onun yanına gidiyorum, hadi gene iyisin türkeşin mezarının yanından geçiyordum senin yerine bir fatiha okudum. çok kalabalık.
    babam: afferim aferim, parayı yatıracağım öğlen sana.
    ben: ya baba bir spor ayakkabısı alayım diyorum, durumlar nasıl?
    babam: tamam kaç para lazım.
    ben: sen harçlıkla beraber 120 yolla işte (o zamanlar haftada 50 milyon harçlığım var, güzel para ha metro 400 bin lira o zamanlar bir öğrenci tarifesi)
    babam: oha ulan 70 liraya ne ayakkabısı alıyon pezevenk, ben bu yaşımdayım daha giymiyorum o ayakkabıyı.
    ben: yav baba, tamam sen 100 yolla o zaman ama pahalı ayakkabılar.
    babam: tamam tamam, ocağıma incir ağacı diktin eşşoğlu eşek. öğlene yatırırım parayı
    ben: sağ olasın baba.

    konya yolunda bayrak kafenin o kavşaktan geçerek, gazi hastanesinin oraya gittim. hava serin ama güneşliydi. üzerimde o zamanların değişmez modası kaşe bir mont var, gazi hastanesinin önünde bir adama çarptım içimden laz kızıyla konuşacaklarımı hızlı hızlı son kez tekrardan geçerken. dayıdan özür diledim, ters ters baktı. takılamadım, ben okula gitmeyecektim o gün zaten. meğer dersi o gün alacakmışız, hem de tarihi dersi.

    gaziye ana kapıdan girdim, rektörlüğün arkasından dolandım, tenis kortlarının oradan geçerken ingilizce öğretmenliğinin önünde foto aliyle karşılaştık, selam sabah derken “abi kusura bakma acelem var “ dedim. eyvallah ettik ayrıldık. fen edebiyatın yanından hızlıca yürüyerek mavi binanın önüne geldim. servet dedikleri reis tip o gün mezarda olduğundan binanın önünde normalde olduğundan fazla kız vardı. zaten erkeklerin çoğu kimi seve seve, kimisi ise mecburen mezarlığa gitmişti. kuzenimi binanın sol tarafında kalan çöp kutularının orada, bankta otururken gördüm, yanında sınıfından iki kız vardı, bir tanede ayakta, ayaktaki kızın sırtı bana dönüktü, başörtülüydü, o zamanlar karşılıklı anlayışla gazide başörtüsü sorun olmazdı. yaklaştığımda yüzüne dikkat etmedim kızın.

    ben: selam kızlar ne haber? okul size kalmış ?
    kuzen: sorma be kuzen hayırdır?
    ben: özledim kızım bir haftadır görüşemiyoruz. hem dersin yoksa ayakkabı almaya gideceğim gel sende. sizin de işiniz yoksa gelin kızlar.
    kapalı kız: biz gelmeyelim mi (gülerek)
    ben: ggeeeeeelliinnn tabii canım (bu ne ulan)

    hikayenin aslı bu işte. meğer dün gece ani bir kararla bizim laz kıznın rüyasına ak sakallı dede girmiş, zaten çok uzak değildi ama görüştüğümüz de beraber bara da gidiyorduk, konsere de hatta hakan peker konserine gitmiştik 19 mayıs salonunda. neyse o kız görüşmediğimiz o süreçte kapanmaya karar vermiş. tamam beni çok ilgilendirmiyordu ama bir anda da şok olmuştum. tabiki o şokla laz kızıyla konuşamadım. hep beraber merkez kampüsten çıktık. vakıfbank’ tan para çektim, köprünün altından metroya kadar yürüyecektik. ben mavi binadan mesleki eğitime kadar en arkada yürüdüm. hiç konuşmadım, sade düşünüyordum “nasıl lan”…

    ülküalan pasajına gittik, soldan ikinci dükkana girdik,spor ayakkabısı denedim. adidas goodyear spor ayakkabısını aldım. o zamanın parasıyla 90 milyona, sağlam paraydı şerefsizim. arkasından aba piknikte lahmacun yedik, ben çok az konuşuyordum. kuzenim olanları anladı, gerçi herkes anladı, eşek değildi sonuçta kimse.

    ben yurda çıktım. hemen kimseyle konuşmadan yatağa girdim, kıyafetlerle hem de, ayakkabı kutusunu yatağın altına attım. kulağıma walkmani taktım. içinde üç hürel ’ in efsane yeniden kaseti vardı. gitme gel şarkısında kalmış en son kaset, hemen başa aldım. sigara yaktım ve uyuya kalmışım.

    sabah uyandığımda ilk ayakkabıya baktım. orada olmamasını çok istedim. bir gün önce yaşanan her şeyin yalan olmasını, kafamı ranzanın altına uzattım, ayakkabı oradaydı, maalesef bir gün önce yaşananlar gerçekti. ondan sonra zaten kayış koptu bende, bir süre daha takıldım laz kızıyla, sonuçta onu inançları için sevmemiştim ben. ama içindeki cemaat ona öyle görevler vermişti ki zamanla uzaklaşmıştı benden. sonra denedik bir süre, en sonunda beni yeteri kadar dindar olmamakla itham edip ayrıldı. sonrası perişanlık zaten.

    o ayakkabıyı içime sinerek giymedim hiç. bir sokak köpeğinin salyalı ağzında ben uyurken çalındı gitti babaannemlerin evinin önündeki sekiden. görmediğim bir yere gömdü herhalde, aramadım da zaten nerde diye, giyerken iyiydi de, şimdi düşünüyorum iyi ki çalmış köpek onu. sevindim yemin ederim canım sıkılmadı, 90 milyona aldık, unutulması gerekenleri de bir sokak köpeğinin ağzında unuttuk, canı sağ olsun. hem sokak köpeğinin hem de laz kızının.

    kuzenim daha sonra karadeniz' e gelin gitti, karadeniz hiç doymadı bir de kız kardeşimi aldı gelin oalrak, bizim sülalenin kızlarından memnunlar belli ki, allah var biz de onlardan memnunuz. bir tanede amcamın oğluna kız aldık karadeniz' den, bir kız alacaklıyız anlayacağınız.

    hakkımı sakla koynunda karadeniz, unutma anteke' li adam hakkını ne zaman olsa alır...

    kal sağlıcakla...
163 entry daha
hesabın var mı? giriş yap