17 entry daha
  • bizim evde iki buçuk.

    biri kız kardeşimin piyanosu, diğeri benim gitarım. ikimiz de ikisini çalamıyoruz, ikisi de "bir gün belkimiz." bıyık altından gülenler gülmekte haklılar, ama gene de..

    diğer yarım enstrüman ise gövdesi kırık, telsiz bir mandolin. dedem savaştan sonra (1974, kıbrıs harekatı) dağın karşı yamacındaki boşalan rum köylerini kolaçan etmeye gittiğinde görmüş. köy de, girdiği ev de bomboş camların çoğu kırık, eşyalar döküm saçımmış. hiç böyle adetleri, huyları yoktur ama nereden estiyse her yana saçılmış onca eşya arasından o mandolini alıp saklamış. belki bir gün çalar diye mi? hiç sanmam. dedemin anı biriktirmek, nesnelere anlam yüklemek gibi huyları olmadığını biliyorum. ama onu o mandolini alıp saklamaya iten dürtünün ne olduğunu kestiremiyorum. savaşın herkeste uyandırdığı ikincil kişiliğin bir uzantısı olabilir mi? bomba seslerini, ölüm korkusunu tamiri güç bir enstrümanla yer değiştirmek arzusu? bilmiyorum.

    o köyden gidenlerin hangi şehrin neresine gittiğini çok araştırdım ama kayda değer bir bilgi bulamadım. o insanlar daha sonra kıbrıs'ın diğer yarısında kendilerine kurdukları yeni hayatı da şarkılarla süslemiş midir, onu da kestiremiyorum. belki limasol'da, belki baf'ta başka bir mandolinle yeni bir şarkı söylediler. belki bir daha şarkı söylemek istemediler sustular. içlerindeki suskunlukla alışmak zorunda oldukları yeni yaşama baktılar, ya da susup gözlerini yumarak geride bıraktıkları hayatı içlerinde canlı tutmaya çalıştılar. cevabını öğrenebileceğim kimse yok. savaş sadece coğrafyaları bölmüyor, gerçekler de param parça oluyor. hiç kimse yaşamın yaşamanın bütünlüklü, tatmin eden bir anlamına sahip değil. herkesin payına düşen cevap kendine, ama eksik ama gedik.

    savaştan kırk yıl kadar sonra o mandolini eski, benden önce kimsenin açtığına şahit olmadığım bir dolabın dibinde ben buldum. hikayesi ile birlikte devraldım. o günden beridir odamda. ara ara bazı geceler çalamadığım gitarla çalınamayan o mandolininin sesinin birbirine karıştığını hissediyor ve seslerini daha da iyi duymak için gözlerimi yumuyorum. sonrası çok şey anlatan bir suskunluk, anlatılan ne varsa teker teker susturan bir sessizlik. belki gitarı çalmayı düşlemekten vaz geçmememin nedeni de budur. bilmiyorum.
32 entry daha
hesabın var mı? giriş yap