132 entry daha
  • günümüzde "hakikat" mertebesine yükselmenin en kolay yolu, "acz ve fakrini" bilmektir.

    buna göre kişi,

    olgunluğu kendinin eksik olduğunu idrakte,

    kuvvetini "acz"de,

    zenginliğini "fakr"de,

    bilmelidir.

    neden böyle?

    çünkü insanın gücünün limitleri bellidir. eğer o cüzi güce dayanacak ve güvenecek olursa, kendi haline terk edilir; evrensel kudret onun yardımına gelmez. esasen o cüzi güç bile emaneten gelmiştir ve onu sahiplenmek ve ego'ya iliştirmek bir tür şirk suçu içerir ve onu bütünden koparır ve cezaya müstehak hâle getirir.

    bizi de fiillerimizi de, el an yaratan allah olduğuna göre, "la havle ve la kuvvete illa billah-allah'tan başka güç ve davranış sahibi yoktur" deyip, tüm gücü asıl sahibine iade edelim.

    bunu başardığımız takdirde, evrenin tüm güçleri bize dost olacak ve yardımımıza koşacaktır. hem maddi, hem de spritüel kuvvetler bize hizmet etmeye başlayacaktır. tüm kainat bize arka çıkacaktır.

    tam tersi bir manayla kuşanan inkarcılar, tüm varlığa düşman gözlerle bakarlar, çünkü birlik şuurundan yoksundurlar ve her şey gözlerine tehdit olarak görünür. depremler, virüsler, seller, göktaşları, hırsızlar, kâtiller, kazalar...dolayısıyla, kainat da onlara düşman olur. kuran bunu şu ayetle açıklıyor:

    "gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi."(duhan 29) yani yer ve gök, bir inkarcının ölümüyle seviniyor, inananın ölümüyle ise üzülüp arkasından ağlıyor.

    tabii burada münkirimiz hemen gülmeye başlayacak ve "yer ve gökün ağlaması" ifadesi ile alay edecektir; çünkü materyalist kafası bu hakikatleri çözmek için yeterli gelmez.

    her insanın, spritüel boyutu itibariyle, bedeni etrafında belirli bir titreşimde(zikir sayısı) manyetik alan benzeri bir yapısı mevcuttur. bu yapı o kişideki spritüel gelişmişliğe göre büyük veya küçük bir hacimde olabilir. kimisininki bedeninden bir kaç cm, kimisininki bir kaç metre, kimisininki de binlerce km öteye uzanabilir. işte bu yapı, titreşim frekansına göre, madde aleminin spritüel boyutuna olumlu veya olumsuz etkide bulunur.

    düşük titreşimler, gücüyle orantılı olarak, tüm varlığa negatif etkide bulunur; yani onları irrite eder, incitir, kendine düşman eder. yüksek titreşimler ise tam tersine varlıklara olumlu etkide bulunur ve onlara katkı sağlar; dolayısıyla bir nevi onlar tarafından sevilirler. öldüklerinde bu olumlu etki son bulduğu için, varlıklar onların arkalarından bir nevi ağlarlar; yani eski olumlu etkiden mahrum kalırlar.

    ve son olarak kişi zenginliğini fakr'de bilmelidir; yani, gerçek manada "la ilahe illallah" demeyi başarıp, kendi cüzi varlığından geçen kimse, tüm varoluşa bağlanır. dolayısıyla tüm varlık, bir nevi, artık onun mülkü olmuş olur. damladan vazgeçen, okyanusa kavuşur.
220 entry daha
hesabın var mı? giriş yap