7 entry daha
  • yaptıklarının siyaseten, vatan, millet ve sakarya adına, atatürk devrimlerine göre doğru veya yanlışlık durumlarını kenara koyarak dar da olsa bir perspektif oluşturmak gerekirse dp türkiye'de çok şeylerin geri dönüşsüz değişimine öncülük etmiş bir partidir.

    çok şeyler derken kastettiklerim nelerdir mesela? öncelikle türkiye'de devleti toplum gerçeğiyle yüzleştirmiştir. siyasetin en azından sosyal yapısı o dönemde izin vermediği için halkın tabanda meydana getirdiği oluşumlardan, yarattığı gerilme ve esnemelerden bağımsız yürütülemeyeceğini göstermiştir. 1950lerde türk ulusu -doğru veya yanlış- tarikatlardan, şeyhlerden ve bunun gibi kitle etkileşimine yön veren dinamiklerden ayrı düşünülebilecek bir toplum değildir. hatta, bugünün sosyal yapısının (yarım kalmış ve bozunmaya başlamış şehirlileşme, tarımla işin tüm verimsizliğine rağmen iştigal etmekte sakınca görmeyen halinden memnun geniş bir kırsal kitle vesaire) bile gösterdiği şudur ki bu tür oluşumlar toplum gerçeğini yansıtsa bile yeraltı kalmaya mahkum olacaktır. demokrat parti tüm bunları göz önünde bulundurarak din odaklı siyaseti demokrasi tanım ve kapsamının içinde memleket ortamına eklemlemeyi faydacı bir yaklaşımla tercih etmiştir. takip eden 50 senede aksi yönde bir görünüm zuhur etmemiş siyaset yelpazesi açılarak dini odak almasa bile bir alt düzlem olarak içselleştirmiş ve kullanmıştır.

    bir başka nokta ise devlet elitinin kendini sosyal gerçeklikle, tabandan yükselerek meydana çıkan siyasetin getirdikleriyle yüzleşerek anlamak zorunda kaldığı devlet ideolojisi denen şeydir. genç bir cumhuriyet olarak türkiye cumhuriyeti 1950lerde henüz kuruluşunu karmaşasını normalize etmeye, bir adet dünya savaşını ve bunun neden olduğu zorluk ve eksiklikleri yenmeye çalışırken kendini kategori dışı, taraflar üstü bir noktada konumlandırmış, karşısında gerçek anlamda talep eden bir halk görmekten ziyade koruyucu, sorun çözen bir kimlik almayı tercih etmiştir. (mustafa kemal'in liderlik ettiği dönemi ve devrimlerini 1923-1950 döneminde tüm bu devlet-millet-demokrasi-haklar-ödevler-talepler-hayal kırıklıkları diye uzayıp giden bol kırılmalı eksenin dışında tutmak gerekir. zira mustafa kemal'li dönem kendi şartlarını yaratan ve hayallerini gerçeklştiren bir erkin hakim olduğu bir dönemdir.) demokrat parti'nin ortaya çıkışı ve hükümet dönemi ve hatta bunun sonuçları devletin -devlet elitinin- kendisine bir noktada yer seçmesi gerektiği kendi ideolojisini belirlemesi ve buna göre hükümet politikalarının da üzerinde bir noktada konumlanması gerektiği gibi boyutları cumhuriyet sürecine işlemiştir. bu gereksinimlerle kastettiğimiz, aslında demokrat parti deneyiminin türkiye'de -liberal ideolojiden beslenme noktasından uzakta dursa da- dini hassasiyetini odakta tutan bir muhafazakarlıkla bezeli bir toplumsal eğilim ve bir anlamda da gerçekliktir. bunu dikkate almak zorunda kalan devlet eliti demokrat parti veya onun uzamında kalan/ileride de onun uzamına düşecek partileri ve daha geniş anlamda böyle bir siyaseti bastırmayı gerekli görmüş ancak bu toplumsal gerçeklikle yüzleşmesi gerektiğini göz ardı etmemiştir. işte bu yüzden türkiye'de devlet ideolojisi diye bir kavramdan bahsedilecekse bunun sağ tarafa daha yakın olduğu söylenebilir.

    yukarıda sunduğum belki de yeni olmayan önermeler ışığında dönemi, partiyi ve ve türk siyasetini yeniden okumaya çalışmak anlamlı olacaktır kanaatindeyim. ancak ve ancak bu şekilde, akp iktidarını, bir türlü gelmek bilmeyen sosyal demokrasiyi, siyasi bağlamda gerçeküstücü bir yaklaşım sunmaya devam eden chp'yi yeniden yorumlamak mümkün olacaktır.
270 entry daha
hesabın var mı? giriş yap