921 entry daha
  • yaklaşık 3 yıldır amerika!da yaşayan bir birey olarak, geneli avrupa'da yaşayan vatandaşlarımızın ''türk olmasak daha iyiydi'' demelerine katılamıyorum (avrupada yaklaşık 16 şehire gittim ama uzun süre kalmadığım için gözlemlerim elbet yetersizdir, ama belkide haklılardır ırkçılığa maruz kalıyorlardır ve söylemleri bundandır diye tahmin ediyorum).
    kendimden bahsetmek gerekirse, atalarımızdan birinin adını coffeeshop'uma vererek türk kimliğimi hiç saklamak zorunda kalmadım ve gururla aksettirdim. ''türkiye güvenli bir yer mi? tatile gitmek istiyoruz'' diyen amerikalılara bilet aldırıp türkiye için yaptığım ''ziyaret edilmesi gereken yerler'' listemi kendilerine takdim ederek,tatil dönüşlerinde ellerinde lokumlarla ziyaretime gelmelerini izledim. uzun uzun türk kahvesinin tarihini anlattım, demleme workshopları yaptım. türkiye çöl mü diyen cahiliyle de sohbet ettim ''göbeklitepe'yi biliyormusun? hiç gittin mi? diyen entelektüellerinden de utanarak (çünkü gitmemiştim, ama olsun en azından öğrendim) istifade ettim. ramazan ayında hayırlı ramazanlar ''size ailecek hediyemiz , iftarda yersiniz'' deyip cookie veren dostlarım da oldu, ''şu peperoni( domuz sucuğu) pizzayı bir kere yesen tanrıya domuzu yarattığı için şükredeceksin'' diyen dostlarım da. el ele tutuşup dua ettiğimiz(içimden üç kulhü bir elham okudum), beni çok sevdikleri için hristiyan olmaya (kendi tabirleriyle kurtuluşa ermeye ) davet eden dostlarım da oldu, bir gün kapanışta '' istersen sen kal anahtarı çıkarken kapının kenarına koyarsın'' dediğim de , ''bunu nasıl yaparsın bana nasıl bu kadar güvenebilirsin, deyip benden '' en çok nasıl zarar verebilirsin? hiç bir şey benim değil içerideki, herşey bir emanet, canım dahil'' cevabını alıp ertesi gün bana ''islamı anlatan bir kaç kitap önerir misin'' diyen dostlarım da( sorduğu zor sorular sayesinde dinimi biraz daha araştırıp, kaç tane ayeti okuyup anlamaya çalıştığımı anlatamam). hurricane harvey (harvey kasırgası) zamanında dükkanımı evsizlere barınak olarak açtığımdan dolayı ve kocaman bir alan içerisinde açık olup internet ve taze kahve-yiyecek bulunabilecek bir mekan bulabildikleri için , olayın üzerinden aylar geçtikten sonra beni ailemle markette görüp sarılıp size müteşekkiriz diyenler de oldu, besiktasdervisi ''biliyo musun türk olduğun için senden alışveriş yapmayan çok arkadaşım var'' diyenler de, ama hiç ama hiç gocunmadım ve üzerime de almadım bu sözleri, dolayısıyla üzülmedim de... sabahları günaydın diyerek içeri giren amerikalı müşterilerim de var, türkçe öğrenip komik cümleler kuran amerikalı beşiktaş taraftarı çalışanlarım da. geçenlerde köşe yazarı bir müşterim dünya üzerindeki iyi müzik grupları ile alakalı bir yazı yazacağı için bana ''türkiye'deki iyi sanatçıların listesini her müzik dalında bir temsilci olacak şekilde yazarmısın?'' dedi bende neşet ertaş'tan fazıl say'a varan bir liste yapıp verdim, bir kaç zaman sonra houstonpress te yazısında pentagrama yer ayırışını gururla okudum, bu haberi pentagram grubu ile paylaştım, kendileri de instagram da hikaye olarak paylaştı. elimde her zaman bir hediye ile gittim insanlara, çoğunlukla kahve oluyordu bu o yüzden de coffeeman dediler adıma, çok ta hoşuma gitti ne yalan söyleyeyim, radyo programına da davet edildim, houston'un önde gelen dergilerin birinde röportajım da yayınlandı, hatta öyle ki birgün mtv bile gelip, bir programını grammy ödüllü sanatçı elle king le beraber dükkanımızda çekti, kısa sürede bir çok insan tanıyıp istisnasız hepsinden de saygı ve iyilik gördüm. bulunduğum yerden 3 saat uzaklıkta ki bir mesire yerinden rezervasyon yaparken e-mail adresimi verdiğimde şirket isminden tanıyıp ''aa siz orada mı çalışıyorsunuz, biz ailecek çok seviyoruz sizi'' diyenler mi dersin, markette alışveriş yaparken ''oo coffeeman is here'' deyip yan kasadan gelen benimle tanışan insanlar mı... yanlış anlamayın lütfen maksadım kendimi övmek , reklam yapmak asla değil, ben ankara'lı bir memur çocuğu, mardinli bir ailenin damadıyım, reklamımı yapacak bir yanım da yok hani kasmam kendimi, sadece şunu vurgulamaya çalıştım; milletiniz , ırkınız ,dininiz hepsi aslında sizin bilip içselleştirdiğiniz şeyler, dışarıda ki insanlar sizi duruşunuzla, kendinize olan güveninizle, saygınlığınızla, dürüstlüğünüzle yargılıyor. o sebepten, aslında önemli olan bu kimlik bilgilerinden ziyade sahip olduğunuz ahlak ve kendinizle barışık olma durumudur. kendisi ile barışık olup etrafına, çevresine değer katan insanlar olmalıyız ki saygınlık görelim....
644 entry daha
hesabın var mı? giriş yap