• gemiler isimli, herkesin pek bir sevdiği şarkının bestecisi... ayrıca şarkıyı zannımca en dokunaklı söyleyen, en iyi yorumlayan kişi. yazık ki mp3'ünü bulmak bir türlü nasip olmadı.
  • gemiler ve rüyalar şarkısının bestecisi ercüment vural şu şarkının da besteci ve icracısı olabilir mi?

    https://www.youtube.com/watch?v=-n9l-tydttw

    tipi benziyor, o olduğunu iddia edenler var.

    edit: alenen o
  • rüyalar isimli harikulade bir sarkisi vardir ama albümü aldiginiza pisman olmanizi engellemez. ayni sekilde lavinya da muhtesem yorumlanmistir kendisi tarafindan ama klibi bile olmasina ragmen cok nadir yakalanabilir orda burda.
  • fettah can, rüyalar şarkısını canlı olarak yorumladığı bir programda şarkıyı çalmadan önce:

    "rüyaları bilir misiniz? sevgili ercüment vuralın bir parçasıdır. yıllar önce ilk dinlediğimde şuurumu yitirmiştim."

    demiştir. yanlış hatırlamıyorsam yine bu şarkıyla ilgili "bu şarkıyı ben yapmalıydım dediğim tek şarkıdır" gibi bir beyanı da vardı. fettah can'a şuurunu kaybettiren rüyalar şarkısının yazarı/bestecisi ercüment vural'dır. şarkıda özellikle "kapılara odalar açtım" kısmını çok dahice ve güzel bulurum. bu arada kendi tarzında fettah can da çok güzel yorumlamıştır bu şarkıyı.

    bir de gemiler'i orhan atasoy'la beraber doğuran adamdır. zaten iki şarkıya da (gemiler'in orhan atasoy versiyonu ve rüyalar) baktığınızda o benzer güzel sound'u duymanız mümkündür.
  • türkiye'nin kaliteli basçılarından biri olmasının yanıbaşında besteciliğinden de bahsedilmeli, diye düşünüyorum, bilmiyorum.
  • rüyalar gibi bir efsaneyi yazıp bestelemiş, üstüne de muhteşem yorumlamış müzisyen.

    ilk dinlediğimde sanırım ilkokul son sınıftaydım. hande adlı bir sınıf arkadaşıma aşıktım. on yaşındayım ama nasıl seviyorum öyle böyle değil. ilk aşkım. okulun son haftası açılmıştım ona, o da beni seviyormuş meğer. söylerken yanakları kızarmıştı. o bir haftayı nasıl bir mutlulukla geçirdim bilmiyorum. rüyalardan bahsetmiştim ona çok güzel şarkı, bulabilirsen dinle diye. her nasılsa bir türlü denk gelip de dinleyemediğini söylemişti. o zaman şimdiki imkanlar yok tabii. ya kaseti olacak elinde, ya da televizyonda, radyoda falan denk geldin geldin. gelemezsen çok zor. şimdiki gibi yüzlerce televizyon ve radyo kanalı da yok. bu şarkıları çalan kanallar da sınırlı. bir yanda bu şarkı, bir yanda hande'ye olan aşkım, diğer yanda bir hafta sonra mezun olacak olmamızın verdiği buruklukla geçi o bir hafta.

    her eğitim-öğretim döneminin sonunda yıl sonu gösterimiz olurdu. velilerimize şarkılı danslı falan gösteriler yapardık. müzik yeteneği olan enstrüman çalardı, taklit yeteneği olanlar taklit yapardı falan. müsamere işte. her neyse, o sene yıl sonu gösterimiz artık mezun olacağımız için biraz daha kapsamlı ve bir otelde olacaktı. otelin de yolu uzak, herkes arabasıyla gidiyor tabii. gösterimiz çok coşkulu geçti. hakikaten yetenekli bir sınıftık. çok eğlendiğimizi hatırlıyorum. veliler de eğlenmişlerdi fakat zaman ilerledikçe hepimize bir hüzün çökmeye başlamıştı. karneler dağıtılırken artık hepimiz koyvermiş, sınıfça salya sümük ağlamaya başlamıştık. ben ekstra ağlıyordum tabii. karne komple pekiyi. takdir de almışım ama umurumda değil! hande'yi bir daha nasıl görecektim? küçük bir ilçedeydik ama evler o kadar uzaktı ki, o günün onu son görüşüm olacağını bilsem de kabul edemiyordum işte. ikimiz de üzüntüden doğru düzgün sarılamamış, vedalaşamamıştık bile.

    gösterimiz bitince herkes ağlaya ağlaya velilerinin yanına döndü ve mekanı terk etmeye başladık. bir yanımda annem, diğer yanımda babam otelden çıkıyoruz. ben hüngür hüngür ağlıyorum, onlar beni teselli etmeye çalışıyor. tam o sırada hemen arkamızda yürüyen aileyi fark ettim. annesi, babası ve hande. onlar da kızlarını teselli etmeye çalışıyorlar ama nafile. hüngür hüngür ağlıyoruz.

    öyle bir durum oluştu ki, otoparka doğru ilerlemek için kapıdan çıkınca iki aile yan yana yürümeye başladık. ben artık kendimden geçeceğim. bir yandan ağlıyorum, bir yandan hande görüyor diye utanıyorum, bir yandan her adımda sanki daha da uzaklaşıp kahroluyorum, bir yandan da o yol hiç bitmesin istiyorum. bitmedi de. bitemedi çünkü babam arabayı bilmeden tam da kimin arabasının yanına park etmiş ola? evet şaka gibi ama daha bitmedi.

    iki aile arabalarımıza ağır ağır yürüdük. ya da hızlı yürüyorduk, bilemiyorum. benim için bir ömür gibiydi çünkü. arabalara ulaştık. arka koltuklara yönelirken handeyle ikimiz de babalarımızın arabaya binip arka kapının kilidini açmalarını bekledik. o zamanlar otomatik kilitler falan yeni yeni çıkmış, anca lüks arabalarda olan donanımlar. bizimkiler eski araçlar. önden arka kapıya el uzatıp mandalı yukarı çekerek açılıyor kilit. neyse, babalar senkronize hareketlerle arabalara bindiler. anneler de yanlarındaki yerlerini aldılar. o kilitler resmen aynı anda açıldı. handeyle birbirimize bakıyoruz. elde karneler, takdir belgeleri. ben yüzüm buruşuk şekilde ağlıyorum ama ses çıkaramıyorum. sevdiğim kızın yüzüne baka baka ağlamaktan utanıyorum çünkü. hande içini çeke çeke ağlıyor. çenesi titriyor. onu o halde gördükçe daha da üzülüyorum, kahroluyorum. feci uzun geliyor bana babamın arabaya binip arka kapının kilidini açması. halbuki üç saniyelik iş bile değil. nihayet kilit açılıyor ve hande'ye son bir kez el sallayıp arabaya biniyorum. annem hala teselli etmeye çalışıyor beni ama benim gözüm yan arabada. artık hande'nin sadece saçlarını görebiliyorum. saçında beyaz klipsli tokası. ilk önce onların arabası hareket ediyor ve beyaz toka yavaşça gözden uzaklaşıyor. babam arabayı çalıştırırken sessizim. arka koltukta için için ağlıyorum ama hala aynı utançla, sanki hande beni görüyormuşçasına sessizim. onu son görüşüm.

    arabamız yavaşça hareket etmeye başlarken babam radyoyu açıyor. binlerce, on binlerce, yüz binlerce şarkı içerisinde, tüm bu yaşananların üstüne, o gün, tam o saatte, tam o dakikada hangi şarkı çalıyor dersiniz? evet. rüyalar.

    şarkı bitene kadar neler hissettiğimi yazmayacağım, tahmin edebilirsiniz. o güne dair bunca ayrıntıyı hatırlayan ben, eve nasıl gittiğimi, o günün akşamını ve takip eden birkaç günü hiç hatırlamıyorum. o psikolojiden nasıl sıyrıldığımı da. on bir yaşındaydım. on bir! şimdi aradan yirmi yıldan fazla zaman geçmiş. hala her ayrıntıyı hatırlıyorum. hande'nin tombiş yanaklı yüzünü bile. nasıl sevmişsem, nasıl aşıkmışsam artık. çocuksak da sevmişiz işte. şimdiki gibi değil belki, elbette daha çocukça, daha saf hislerle ama demek ki hayata ait bazı şeylerin yaşı falan olmuyor.

    yirmi senenin belki yirmisinde de bana farklı hisler yaşatmayı başarabilmiş bir şarkıdır rüyalar. büyüdükçe, sevginin farklı hallerini gördükçe her satırı daha da değişik kapılar, odalar açmıştır bana. ne yaptıysak da kapatamıyoruz tabii. rüyalara dalıyoruz sevdiklerimiz için, onları arıyoruz her yerde. tüm bunlar sayenizde ercüment abi. yaptığınız bu mabet gibi şarkı sayesinde. var olun, eksik olmayın.

    rüyalarla aşık oldum, sevdim, sevildim, üzüldüm, büyüdüm çok şey yaşadım ben. hala da yaşamaya devam ediyorum ama içimde kalan ve muhtemelen hiçbir zaman bilemeyeceğim tek bir şeyi bilmeyi çok isterdim;

    acaba hande dinleyebildi mi?
  • burada hiç yazılmamış, aynı zamanda türk müziği'nin emektar geri vokallerinden birisidir. özellikle 90'lar sonu 2000'lerin başındaki pop albümlerinde vokal yapmadığı albüm ve şarkıcı pek yoktur. üstte bir yazar "cihan okan'la kankalar sanırım" demiş, türk popunun kalburüstü albümlerinin geri vokal kadrosunda cihan okan ile birlikte yer almasından dolayı (aynı zamanda özkan uğur, tuba önal, sibel gürsoy, yeşim vatan gibi isimlerle birlikte) böyle bir ilişki kurmuş.

    dmc'nin ilk zamanlarında şirketin albümlerinde müzik yönetmenliği ve aranjörlük yaptığı da görülmüştür. ek olarak birçok şarkıcıya vokal koçluğu da yapmıştır.
  • kendisini geçtiğimiz hafta sonu gördüğümde bu yaşta bu ne karizmatiklik demekten kendimi alamadığım, kulağında küpesi, sarı keçi sakalı ve sıfıra kazıtılmış saçlarıyla türkiyenin en iyi müzisyenlerinden olmakla beraber aynı zamanda en coollarındandır...
  • yakında cine 5 ekranlarında piano piano isimli müzik programını erhan seçkin ile beraber sunmaya başlıyak olan zor ama bir o kadar keyifli insan...
  • hiç sanmam (kendisinin bile) rüyalar'ı aşacak bir şarkı daha yapılacak olsun.

    çocuktum bu şarkı güzeldi. büyüdüm hala öyle.
hesabın var mı? giriş yap