• "zanaat insanı onurlandırır; güzel ve iyi yapın
    hayata gerekli olan şeyleri. yalnız para için değil
    kendi iyiliğiniz için. eser allah tarafından istenir
    eser öte dünya için bir salih ameldir.

    ve alet simgedir ve sanat ta böyledir
    zanaatın ve sanatın ilk örnekleri semavidir. dikkat edin
    çift sürdüğünüzde ve tohumu serptiğinizde de -
    sizin yaptığınız şeyi allah yapmıştır."

    frithjof schuon'un "bilgelik şiireleri'nden";
    çevirenler: mahmut kanık, munise yetim.

    (bkz: frithjof schuon/@invulnerable)
  • çocukluğumu, gülüşlerimi, hayallerimi, mutluluklarımı gözüm kapalı emanet ettiğim en sevgili arkadaşım. şimdi çok uzaklarda. o kadar uzaklarda ki ona verdiğim emanetleri almam mümkün değil artık. bu yüzden büyüdüm, daha az gülüyorum, hayal kuramıyorum belki de. gelsin, bana onları çoğaltmış olarak geri versin. yokluğu beni büyüttü, varlığı yeniden çocuk eylesin. bir an önce gelsin...
  • işte bunun baskısını kırabilene ve dahi kaygısından kurtulabilene rastlamadık. öyle ki henry darger gibi münzevi bir adamın sahipsiz bir ceset olarak kalmasına izin vermedi. cioran bile direnemedi ki, kendisinden haberimiz ve şahsına ziyadesiyle eyvallahımız oldu: özellikle "çürümenin kitabı" şeklinde ifşa ettiğinde kendisini, hele hele "ezeli mağlup" ile faş olduğunda (merhum pir'im bahusus kaçınıyordu bu işten üstelik. çok direndi fakat o da üstesinden gelemedi).

    esersiz kalmayı başarabilmek hakikaten zor iş. "zeitgeist"ın ıskaladıkları bir yana, bilen ve gören ve birikimini zihninde adamakıllı tasnif edebilen nice esersiz dahi geldi geçti, geçiyor. ben onların huzurlarında bütün samimiyetimle temenna ediyorum. helal olsun onlara.
  • biten bir eserin sancıdoğumu ardından, uykusuz uykuların uyunduğu gecelerin, kilitlenip kalan gündüzlerin hepsini unutturacak tarifsiz bir duygusal doyum, ılık bir dinginlik yaşanır ki, sanatçıyı yaratmaya iten bir düşünsel orgazmdır aslında. yaratısıyla kafasında imgelendiğinde biraz yaklaşan sanatçının eserini tamamladığında yaşadığı bu kısacık sarhoşluk ve zenginlik* başka hiçbir şeyle kıyaslanamaz.
  • bir cesit genelleme
    or: buralar cok ruzgarlidir, hep eser
  • kızlarda erkeklere nazaran daha az rastlanan isim.

    zordur bir şeyi, bir yapıtı hani yapılmış bir şeyi eser olarak adlandırmak, o kaliteye şayan görmek (bu böyle denir mi bilemedim ama) hani höttöröö, her kitaba, her şarkıya denmez mesela; edebi anlamda diyorum yoksa evet, yapılma süreci eserinde oluşan herşey eser ve emeğe saygı diye bir şey var......

    o yüzden de pek garip bir isim çocuga verilmek için..hani ana-baba düşünüyor, niye bunu seçiyor... aslan-kaplan-kaan isimlerinden çok mu farklı? sanki daha bir asil daha bir kalite gerektirdiğiinden gereksiz performans kaygısı yaratır çocukta gibi geldi..sadece savaşçı olmanın da yetmediği isimle çocuğun genleri ne yapsın...
  • kaçak bir sigara markası. son zamlardan sonra zaten pek sigara tüketmeyen şahsım diğer herkes gibi bırakmayı denedi. lakin sigara bu, ha deyince bırakamıyorsun, insanın canı ufaktan çekiyor. büfecinin de gazıyla dalı 25 kuruştan denedim bu sigarayı, 2 dal içtim. allah sizin nasıl bir belanızı versin var ya, öyle böyle değil ama. arkadaş tamam zaten fiyat performans açısından çok iyi bir şey beklemiyorduk ama bu kadarını da hiç beklemiyordum.

    kısacası sigarayı bırakmak isteyenlerin başlaması gereken sigara.
  • bir ali asker barut şiiri.

    eser

    tutup bir sürü çiçek adı sayıyorsun
    bir yerlerinden düzelmeye başlıyor sanki dünya

    sıcak bir bakış fırlatıyorsun sokaktaki adama
    yer çekimini kaybediyor o dakika

    gecikmiş bir tren giriyor yavaşlayarak gara
    hüzünle karşılıyorsun yaklaşan akşamı orda

    nerde seninle bir masa kurulsa
    konu iki kişi arasında aşktır mutlaka

    ve mutsuzluk diyorsun
    besliyor mutluluğu alttan alta

    nasıl bilmiyorum, seziyorum ama
    insanı ayakta tutan ne kadar iyi şey varsa
    seninle akraba

    deminden beri yüzünü sevdirttiğin şu gül yaprağı var ya
    gökkuşağının ana rengi gibi açıyor gözyaşlarının ortasında

    adın çağrılır çağrılmaz bir leylak bolluğu kapıda
    yok dedirtemezsin artık kendini aşka
  • yapıtı meydana getirenin ederini de ortaya koyduğu için eder de denilebilir.
    örneğin mesnevi mevlana hazretlerinin ederi denilse teşbihte hata olmaz.

    buna göre eserlere bakılıp onun bir şeyleri estirmekte olduklarını da hissetmemiz tabi ki mümkün. sıcak mı soğuk mu, hoş mu yoksa pis mi. mütekabiliyet ölçüsünce.
  • canım ismim.
hesabın var mı? giriş yap