• not: kendim sistematik şekilde öğrenmek için güvendiğim kaynaklardan özet çıkarıp entry girmeye başladığım alandır, eksik-yanlış görürseniz uyarırsanız düzeltirim

    uzun vadeli ilişkilerde eş seçimi

    eş seçimi, cinsel seçilim teorisinden kaynaklanır. intraseksüel rekabet, aynı cinsiyetten üyelerin karşı cinse cinsel erişim için rekabet etmesidir. erkekler ve kadınlar, en çok arzu edilen ortağa ulaşmak için rekabet eder. onların da kendilerini arzu etmesi için belirli özelliklerini ortaya koyar. evrimsel süreç bu özellikleri destekleyip kalıtsal hale getirmiştir.

    erkekler ve kadınlar, uzun vadeli bir eşte zeka, nezaket, karşılıklı çekim ve sevgi gibi nitelikler isterler. 37 kültürde bu konuda evrensel tercihlere dair kanıtlar var.
    kadınlar erkeklerde daha çok statüye önem verir. statü kavramı erkeğin para kazanma-güçlü olma-lider olma-genetik-para kazanma kaynak edinme kapasitesi-ihtimali, yaşça büyük(ortalama 3-4 yaş büyük) ve olgun olması potansiyellerini taşır.
    erkekler ise fiziksel çekiciliğe(açık ten, simetrik-bel kalça oranına sahip kum saati vücut tipi, ortalamanın biraz üstü büyüklükte göğüsler, ortalama üstü büyüklükte kalçalar), dişilik özellikleri daha fazla olan, genç(ortalama 3-4 yaş küçük, ikinci evlilikte daha da genç kadınları tercih ediyorlar) , iffetli ve sadakatli kadınları tercih ederler.

    ek olarak, dinin önemi, sosyal statü,bekaret ve hırs gibi bazı nitelikler kültürler arasında oldukça değişkendir. örneğin türkiye’de erkekler sosyal statüsü düşük kadınları tercih ederken, avrupa’da sosyal statüsü yüksek kadınları tercih etmektedirler. yine ortadoğu ülkelerinin çoğunda bekaret önemli bir kavramken çin’de bekaret önemli değildir. başarılı bir ilişkiye sahip olmak için ayrıyeten duygusal istikrar-stabilite de önemlidir. birinin strese nasıl tepki verdiğini değerlendirmenin bir yolu olarak, alışılmadık bir ortama birlikte seyahat etmeyi önerilir.

    eş seçimi söz konusu olduğunda insanlar genellikle sosyal medya profillerinde-arkadaşlık sitesindeki online yazışmalarında-görüntülü görüşmelerinde yalan söyler. erkekler genellikle gelirlerini, durumlarını ve boy uzunluklarını abartır ve kadınlar genellikle kilolarından 6-7 kg az çıkmak ve boylarının da uzun görünmesi için uğraşırlar. erkekler bir kadına karşı olan hislerini, ortak benzerliklerini olduğundan fazla göstererek abartma eğilimindedirler.

    çiftleşme becerisi ve statü bağlantıya sahiptir. çalışmalar çekici olmayan bir erkeğin şaşırtıcı derecede güzel bir kadınla birlikte olması durumunda, insanların onun yüksek bir statüye sahip olduğunu varsayacağını göstermiştir. arzu edilen eşlere sahip olmak kişinin statüsünü arttıracak ve haliyle daha geniş potansiyel bir eş havuzuna erişimini sağlayacaktır.

    tek gecelik ilişkilerde eş seçimi

    cinsel partner seçimi açısından, kadınlar için fiziksel özellikler erkeklere göre daha önemlidir. erkekler kısa vadeli eş seçiminde standartlarını düşürmeye ve her önüne gelenle birlikte olmaya eğilimliyken , kadınlar "kötü çocuk" özelliklerine,popüler olmaya,ünlülere benzemeye öncelik verirler. kadınların erkeklere duydukları çekicilik,duruma ve bağlama olabilir. ancak erkekler, bağlama bakılmaksızın genellikle fiziksel ipuçlarına odaklanırlar. görünür dövmesi olan kadınların kısa süreli ilişkiye sıcak baktıklarına dair çalışma vardır.

    kaynaklar:
    dr david buss how humans select & keep romantic partners in short & long term huberman lab 48.bölüm
    https://twitter.com/…red/status/1612509611533254657
    https://twitter.com/…red/status/1450916946300620811
  • cinsel sadakatsizlik

    sadakat gerektiren ilişkilerde sadakatsizlik genellikle gizli tutulan bir şeydir, bu nedenle ne sıklıkta meydana geldiğini belirlemek zordur. kinsey çalışmalarına göre, evli kadınların yaklaşık %26'sı ve evli erkeklerin yaklaşık %50'si evliliklerinde bir noktada sadakatsizlik yapmıştır. erkekler için ana motivasyon genellikle üreme kapasitelerini-ihtimallerini arttırmak ve cinsel yenilik, kadınlar için ise duygusal ve cinsel olarak partnerlerinden mutsuz olmalarıdır. kadınların neden sadakatsizlik yaptıklarına dair birbiriyle yarışan iki hipotez vardır: ikili çiftleşme stratejisi hipotezi ve eş değiştirme hipotezi. eş değiştirme hipotezi, daha faydalı eşlere geçiş lehine maliyetli(sıkıntılı-problemli-yetersiz) eşleri tespit etmek ve terk etmek için tasarlanmış psikolojik uyarılarla desteklendiği uzaklaşma-çekip gitme strajesidir. ikili çiftleşme teorisi(stratejik çoğulculuk) kadınların yumurtlama döngülerinin doğurganlık aşamasında "iyi genleri" veya fiziksel olarak daha erkeksi ve çekici erkekleri tercih ettiğini ileri sürer. bu, tercih kısa vadeli ilişkilere eğilimde kadın davranışını etkileyebilir. kanıtlar eş değiştirme hipotezinin kadınların sadakatsiz eğilimlerini açıklamada daha doğru olabileceği sonucuna varmıştır. ikinci hipotezi doğrulayan genetik aldatma oranları ise %2-%3 civarındadır. aldatmalarda kadınlar genellikle erkeklere göre daha uzun süreli ilişkiler yaşama eğilimindedirler ve erkekler genellikle tek gecelik ilişkiler yaşarlar. kadınlar, ilişki partnerleriyle duygusal bağlar kurma eğilimindeyken, erkekler genellikle birden fazla ilişki partnerine sahiptirler. erkekleri daha çok cinsel sadakatsizlik rahatsız ederken, kadınları duygusal sadakatsizlik rahatsız etmektedir.

    tek eşli olmayan-geleneksel olmayan ilişkiler

    doğamız gereği cinsel olarak esnek olduğumuz için çok eşlilik aslında evrimsel bir durumdur. erkekler cinsel çeşitliliği arzuladıkları için ve kadınlar ise genellikle bir eş tutma taktiği olarak çok eşli bir ilişkiyi kabul eder.

    kaynaklar:
    dr david buss how humans select & keep romantic partners in short & long term huberman lab 48.bölüm
  • kıskançlık

    kıskançlık, insanları bir arada tutma ve ilişkide yaptıkları yatırımları kaybetmekten koruma amacını taşıyan evrimleşmiş bir duygudur. kıskançlık şu durumlarda tetiklenir:
    1.aldatma-sadakatsizliğe dair ipuçları
    2.eş değeri tutarsızlıkları: romantik bir ilişkideki iki partnerin potansiyel eşler olarak farklı seviyelerde arzu veya çekiciliğe sahip olduğu durumlardır. örneğin, eşlerden biri kendisini diğerinden fiziksel olarak daha çekici veya başarılı olarak algılıyorsa, eş değerlerinde bir tutarsızlık olabilir
    3.kaçak eş avcıları: başka biriyle zaten kararlı bir romantik ilişki içinde olan birini cezbetmeye ve peşinden gitmeye çalışan kişilerdir. bu kimseler kişiyi partnerinden uzaklaştırmaya çalışmak için çeşitli taktikler,duygusal yakınlık, iltifat, hediyeler vb. araçlarla amacını gerçekleştirmeye çalışır.

    insanlar kıskançlığa farklı şekillerde yanıt verebilirler. hiç tepki vermemekten şiddet uygulamaya kadar değişen skalada tepkiler verilebilir. partner şiddeti ilişkilerde maalesef sıkça görülen bir durumdur ve erkekler genellikle partnerlerinin algılanan eş değerini azaltmak için şiddet kullanma yoluna başvururlar. çok yaygın olmamakla birlikte, kadınların belirli durumlarda partnerlerine şiddet uyguladığına dair kanıtlar da vardır.

    eş tutma taktikleri

    bireylerin eşlerinin onları terk etme veya aldatma olasılığını azaltmak için kullanabilecekleri çeşitli stratejilere, davranışlara ve eylemlere atıfta bulunur. bu taktikler, şefkat göstermek ve sevgiyi ifade etmek gibi olumlu davranışlardan kıskançlık, sahiplenme ve şiddet gibi olumsuz davranışlara kadar değişebilir. bireyler, ilişkilerine yaptıkları yatırımları korumak ve yavrularının hayatta kalmasını sağlamak üzere programlanmış olduğundan, insanlar da dahil olmak üzere tüm türlerde gözlemlenen evrimsel bir olgudur.
    partnere uygulanan şiddetin şekli duruma bağlı olarak değişir. ilginç bir gerçek ise bir kadın hamile kaldığında fiziksel şiddete daha açık hale gelmesidir. erkek, kendisinin babası olmadığı şüphesi varsa, genellikle darbeleri hamile eşinin karın bölgesine yönlendirir. bu şiddetin işlevinin, rakip bir erkek tarafından gebeliğin sonlandırılması olduğu ve kadının sadakatsizliğinden veya mevcut ilişkisinden ayrılmasından caydırmak yerine kullanıldığı düşünülmektedir. ayrıca, şiddetin kadını tecrit etmek ve onu sadece kendisine sahip tutmak için kullanıldığı düşünülmektedir.

    takip etme

    takip etme, birden fazla motivasyonu olan bir taciz biçimidir, ancak en sık görüleni çiftleşme motivasyonudur. takipçilerin yaklaşık %80'i erkek ve %20'si kadındır.takip etmenin en korkunç yönlerinden biri işe yarayabilmesidir. psikolojik tohumlar ekerek veya potansiyel talipleri tehdit ederek işe yarayabilir ve potansiyel talipler korkutulursa uzun vadede bile işe yarayabilir.ancak vakaların sadece yaklaşık %15'inde işe yaradığı için genel olarak çok başarılı değildir. takip genellikle, takipçinin eş değeri kurbandan daha düşük olduğunda ve takipçi kurbanın daha iyi bir eş bulmasını engellemeye çalıştığında ortaya çıkar.(you dizisi ?? )

    kaynaklar:
    dr david buss how humans select & keep romantic partners in short & long term huberman lab 48.bölüm
    https://podcastdisclosed.com/…erman-lab-podcast-48/
  • karanlık üçlü

    karanlık üçlü, üç kişilik özelliğinden oluşur bunlar narsisizm, makyavelizm(başkalarınınmanipülasyonu/sömürülmesi) ve psikopatidir."insan nüfusunun ne kadarının bu özellikleri barındırdığı belli değil; fakat yapılan çeşitli çalışmalar ve tahminler, oranın yüzde 1 ile yüzde 10 arasında bir yerde olduğunu gösteriyor.bu kişilerin ilişkileri genelde kötü davranış ve kontrol içerir. romantik partnerler (eşler), bu kişilerin gözünde birdenbire değerlerini yitirirler ve nihayetinde terk edilirler; ancak öncesinde dtp'li kişiler bu partnerleri kötüye kullanır ve deli olduklarına inanmaları için manipüle edilirler. narsistler, psikopatlar ve sosyopatlar, empati duygusuna sahip değillerdir, empati duygusu geliştirmezler ve geliştirmeyeceklerdir. bu yüzden çocukları dahil herhangi birini asla gerçekten sevemezler.dtp hastaları, çocukları kendilerinin bir uzantısı ve mülkü olarak görmeye eğilimlilerdir örneğin narsistler çocuklarına derdini anlattıkları bir kulak olarak davranır."

    narsistler düşük özsaygısı olan, aşırı mutsuz,kendilerini aşırı beğenen, diğer insanlardan zeki ve üstün gören, tek ilgi odağı olmak isteyen, aşırı kibirli, herkesin onlarla ilgilenmesini isteyen, güç elde etmek için uğraşan, kendi sahip oldukları nitelikleri-kazanımları abartan, başarı için çabalayan ve başarıyla övünen,hatalarını kabul etmeyerek başkalarını suçlayan, dünyaya sadece kendi bakış açısının doğruluğundan bakan kendine aşık kimselerdir. bu kimseler kendilerine eleştiri geldiğinde aşırı tepki vermeye açıktır ve empati yetenekleri zayıftır.

    sosyopat-psikopatik kişiler çoğu zaman empati yoksunu kişiler olduklarından insanların ne hissettikleri onlar için önemsizdir. manipülasyon uzmanıdırlar,genelde retorikleri iyidir,şiirsel bir dile sahiptirler ve zekidirler, insanlara psikolojik baskı yaparak onları ikna etmeye çalışırlar. yalan söylemek konusunda üstadtırlar,çok gerçekçi yalanlar söyleyebilirler, bundan ötürü hiçbir ahlaki rahatsızlık hissetmezler,vicdansız ve duygusuzdurlar. yalanları ancak detaylarda bocaladıklarında,sürekli kendileriyle çeliştiklerinde tespit edilebilir.utanma, suçluluk veya pişmanlık duymazlar. aslında beyinlerinde bu duyguları işleyebilecek bir merkez yoktur; varsa bile bozuktur. hayal aleminde yaşarlar,sürekli onları yok etmek isteyen düşmanları vardır,en doğrusunu her zaman onlar bilirler. bu düşmanlarını yok etmek,onlardan intikam almak isterler. bu insanlar genelde karizmatik-çekici olurlar, etraflarında onlara hayran olan kolay kandırılabilir insanlar-müritleri vardır. özeleştiri yapmazlar,özür dilemezler,her zaman başka insanları ve durumları suçlarlar.davranışlarının sorumluluğunu almazlar,kendilerinde hiçbir kabahat görmezler.aşırı dürtüseldirler,bağımlılık eşikleri düşüktür,zorbadırlar,eleştirildiklerinde şok geçirip fazla tepki verirler, kendilerine komplo kurulduğunu iddia ederler. sevme ve aşık olma yeteneğinden yoksundurlar. istediklerini elde etmek için -mış gibi yaparlar. riskli davranışlar içinde bulunurlar,sosyal normlara veya yasalara saygı duymazlar. çoğu zaman abartıya kaçarlar, yaptıkları her şey bir kahramanlık destanıdır,kendileri insanüstü varlıklardır,şöhret-ünlü olmak peşinde koşarlar. toplumun yüzde 4ünü bu tür insanlar oluşturur,çoğu siyasetle veya ünlü-popüler olabilecekleri diğer işlerle uğraşırlar,devlet yönetiminde veya işinde en üst kademelere çıkar. büyük çoğunluğu tedavi olmaz ve hasta olmadıklarını düşünmezler.

    makyavelist kişilik özelliğine sahip kimselerin insan doğasına alaycı bir bakışları ve geleneksel değerleri yok sayma eğilimleri vardır. manipülatif davranışlar sergileme, başkalarını kontrol etme ve güç kazanma isteği ile karakterize edilen bir özelliktir. makyavelist kişilik özelliğine sahip kişiler, kendi çıkarları için diğer insanları kullanma ve manipüle etme konusunda beceriklidirler. genellikle insanların duygularını ve isteklerini göz ardı ederler ve kendileri için faydalı olan şeyleri yapmaya çalışırlar.makyavelistler, insanları kullanarak güç, para ve diğer kaynaklar elde etmek için taktikler kullanırlar. başkalarını manipüle etmek, yalan söylemek, tehdit etmek veya şantaj yapmak gibi yöntemlerden çekinmezler.makyavelist kişilik özelliği, özellikle iş dünyasında veya siyasette başarılı olmak isteyen insanlar arasında sıkça görülür.

    karanlık üçlü sahibi kimseler salt cinsellik yaşamak maksadıyla manipülatif, cinsel tacizciler ve cinsel şiddet failleri olma olasılığı daha yüksektir. karanlık üçlü erkeklerde kadınlardan daha fazla görülür. kadınların tahmini olarak %1'i ve erkeklerin %4'ü klinik düzeyde psikopatik eğilimler sergiliyor. daha kısa boylu olan ya da kısa boylu olduğunu düşünen kişilerde karanlık üçlü kişilik özellikleri daha sık görünüyor. karanlık üçlü (narsisizm, psikopati, makyavelizm) kişilik özelliklerine sahip kişilerin başkalarıyla empati kurma becerileri var, ama böyle bir motivasyonları yok. bu kişiler herhangi bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünmediklerinden tedavi olmaya genellikle yanaşmazlar. yani, başkalarının acılarını anlayabiliyorlar ama çok da umurlarında değil. bir çalışmada karanlık kişilik özelliklerine sahip kimselerin sadece fotoğraflarına dahi bakarak tespit edilmesinde katılımcılar %50'den fazla başarı sağlamıştır.

    kaynakça:

    dr david buss how humans select & keep romantic partners in short & long term huberman lab 48.bölüm
    https://evrimagaci.org/…ial&utm_campaign=as-twitter
    (bkz: #149305941)(geçmişte kendim yazdığım bu entrydeki kaynaklardan istifade ettim özellikle psikopati-sosyapatlık konusunda)
    https://twitter.com/…us/1210868788394115072?lang=da
    https://twitter.com/…er_/status/1299676166429847555
    https://twitter.com/…red/status/1609555499279650817
  • eş değeri belirleme süreci

    eş seçimi, kişinin kendi eş değerini ve potansiyel eşlerin eş değerini değerlendirmeyi içeren karmaşık bir süreçtir. kişinin özgüveni, karakteri, benlik saygısının yanında o toplumun-grubun şartlarında kabul edilen görüşlere göre eş değeri değişebilmektedir. bunlara ilaveten eş değerini bireysel tercihler de değiştirebilmektedir. örneğin müzikten anlayan bir eş isteyen biri bu kişisel isteğini eşi değerlendirmede ek bir kriter olarak kullanacaktır. eş değerini doğru bir şekilde değerlendirmek, eş değerinin oluşturan bileşenlerin sayısı ve karmaşıklığı nedeniyle zordur.

    çocukların eş değeri değerlendirmelerine etkisi

    eş değeri tutarsızlığı, ilişkilerde önemli bir rol oynar ve çocuk sahibi olmak, bir kadının eş değerini olumsuz etkileyebilir. kadınlar genellikle sosyal medya profillerinde bakım yeteneklerini göstererek anaçlıklarını göstermek isterler. bu, kendilerini yetenekli ve ilgili bir ebeveyn olarak tanıtmalarına yardımcı olur.genel olarak, çocuk sahibi olmak, potansiyel eş için bir fayda değil, bir maliyet olarak görülür çünkü onlar için kaynak ve zaman harcamak zorunda kalacaklardır.erkekler genellikle daha genç olan eş adaylarını tercih ederler çünkü daha önce çocuk sahibi olma olasılıkları daha düşüktür. daha yüksek eş değeri olan başarılı erkeklerin çocuklu kadınları çekme olasılığı daha yüksektir çünkü onlara yatırım yapacak kaynakları vardır.

    kaynaklar:
    dr david buss how humans select & keep romantic partners in short & long term huberman lab 48.bölüm
    https://podcastdisclosed.com/…erman-lab-podcast-48/
  • "insan doğası her ne ise, sahip olduğu tüm yönleriyle biyolojik bir fenomendir."

    evrimsel psikoloji, psikoloji, sosyoloji, antropoloji ve felsefe disiplinleri için devrim niteliğinde bir alt disiplindir. iyi okunmalıdır.

    evrimsel psikoloji çerçevesinde kapsamlı bir tarama yaparsak; din sosyolojisinden (dinlerin kaynakları) insan psikolojisi ve davranışlarına(fanatizm, muhafazarlık, sosyalist kişilik tipi), cinselliğe (cinsel yönelimler, fetişizm), kültürden politikaya (liderler ve toplumların liderlere bakışı, sürü davranışları, kitlelerin psikolojisi), biyolojiden iktisat teorilerinin oluşmasına birçok farklı alt disipline kadar her konudaki problemin ve olgunun şifrelerini alabiliriz.

    bu konuda bir periyodik bir derleme yapabiliriz. eğer bu alanda çok sıkı bir araştırma yapılmış ise etrafımızdaki tüm olguları ve gördüğümüz şeyleri, bu alt disiplin bağlamında açıklayabilir ve bize karşı öne sürülen argümanları çürütebiliriz.

    bilim camiasında geç keşfedilmiş ancak üzerine yapılan araştırmalar ile baya etkili sonuçlara ulaşılmıştır.
    evrimsel psikolojiye göre insan ve davranışları tesadüfen evrimleşmiştir. günümüzden binlerce yıl önce bugün, insan ve davranışlarının yarattığı herşeyin kaynağı ve özü bulunmaktadır.

    din mesela; evrimsel psikoloji çerçevesinde; insanoğlunun bir dine, dinlere, kendinden üstün varlıklara inanması, üreme ve hayatta kalma avantajı sağlamıştır. ortak amaçlar yaratmış ve toplulukları amaçlar etrafında toplayıp harekete geçirmiştir. ölüm korkusunu azaltmış ve motivasyon kazandırmıştır. günümüzde hala etkisi devam eder. haçlı seferleri, din olgusunun tamamiyle dışında, primat atalarımızdan bize kalan miras nedeniyle gerçekleşmiştir. muhafazakarlığın kaynağında da bu vardır, sosyalizmin kaynağında da benzer bir faktör vardır.

    muhafazarlık, evrimsel psikolojide birçok hayvan türünde gözlemlenen bir davranış özelliğidir. muhafazakarlık, bir bireyin, değişikliklerden kaçınmak ve mevcut düzeni korumak için güçlü bir eğilim göstermesidir. insanların doğal seçilim sürecinde hayatta kalma ve üreme şanslarını artırmak için tesadüfen evrimleşmiştir. sosyalizmde de benzer bir olgu var. insanların sorumluluklarını paylaşma ve çocukların hayatta kalma şansını artırma ihtiyacıyla bağlantılıdır. eşitlik ilkesi, grup içindeki farklılıkların azaltılmasını ve grup üyelerinin birbirleriyle daha fazla dayanışma içinde olmasını sağlar ve bu da daha fazla hayatta kalma ve daha fazla üreme imkanı sağlar.

    din sosyolojisi mesela; din, insanların gruplarını belirleme ve birbirleriyle bağ kurma yoludur. bu da din savaşlarını ortaya çıkarmıştır. insanlar, evrim süreci boyunca rekabetçi ortamlarda yaşamışlardır ve hayatta kalmak için kaynakları ele geçirme, rakipleri alt etme ve diğer gruplarla savaşma gibi stratejiler geliştirmiştir. din ve kitle psikolojisi: gustave le bon kitleler psikolojisi kitabında bu konuya azcık değinir.

    fanatizm: evrimsel süreçte, insanların ait oldukları gruplarla işbirliği yapması ve bundan dolayı zamanla kimlik edinmesi ve ilerleyen zamanlarda, herhangi bir tehlike ya da savaş durumunda bu grupla hareket edip kimliğini korumaya çalışması, evrimsel psikoloji açısından grup kimliği koruma davranışı olarak ele alınır. grubun hayatta kalmasını ve üremesi fanatiklik seviyesi ile doğru orantılıdır ve bu evrimsel bir kalıtımdır. sosyal deney olarak türkiye'yi inceleyebiliriz muazzam sayıda örnek var.

    gombe şempanze savaşı, tanzanya'daki gombe milli parkı'nda 1974 yılında yaşanan bir olaydır. bu savaş, bir grup şempanze erkeğinin, diğer bir grup şempanze erkeği grubuna saldırması sonucu gerçekleşmiştir. bu saldırı sonucu 10 şempanze ölmüş ve bazıları da yaralanmıştır.
    kaynakların kıt olduğu zamanlarda, kabileler ve gruplar halinde yaşama eğilimi, güç ve kaynakların dağıtımı üzerine çatışmalar, diğer grupları ele geçirme ve fethetme dürtüsü gibi faktörler günümüzdeki modern savaşlarda hala geçerlidir.

    yıllar evvel bir belgesel izlemiştim. belgeselde; goril olması lazım öyle varsayalım; çok güçlü bir goril, diğer erkek gorilleri dövüyor, eşlerini zorla kendisine alıyor, herşeyi yapıyor. daha sonra bazı goriller kendi aralarında anlaşıp bu diktatöre toplu şekilde saldırıp öldürüyor akabinde başka bir goril lider olarak başa geçiyor ve yeni lider eskisinden beter oluyor. günümüzdeki uyarlamasını bolşevik devrimi olarak gösterebiliriz.

    engels'in ailenin, devletin ve özel mülkiyetin kökeni adlı kitabı birçok şifre barındırır. aile denilen kavram, mülkiyet yapısının korunması ve geliştirilmesi için oluşturulmuş ve evrimleşmiştir ve akabinde devlet de öyle. büyük aileler bir araya gelerek devletçikleri oluşturmuştur. insanların birbirleriyle rekabet ettiği ve öldürdüğü bir vahşi ortamda, güçlü bir liderin ortaya çıkması ve diğerlerinin ona itaat etmesi mümkündür. güçlü lider sorumluluk alarak daha fazla yiyeceğe, daha fazla eşe sahip olur. günümüzde bireyselleşme sürecini aşamamış birçok toplum özellikle doğu toplumları, bu şekilde yönetilir.

    hem genetik miras hem de kültür farkı olarak kalmıştır. kendi yerine düşünen, hareket eden, sorumluluğu savuşturabileceği, istediğinde hesap sorabileceği bir lider arar ve lider ne kadar yıkıcı ve vahşi olursa inadına onu seçer. bu evrimsel bir mirastır. toplumların da stockholm sendromu vardır. kişilerin ve toplumların yaşadığı stockholm sendromu, evrimsel psikolojide, insanların hayatta kalma stratejilerinin bir sonucudur. kişiler ve toplumlar, kendisini tehlikede hissettiği durumda, düşmanı veya saldırganı dost olarak algılamaya başlar. bu bir evrimsel kalıtımdır. örnekler çoğaltılabilir.

    bakunin şöyle der: "sıkı bir devrimciye iktidarı verin, azılı bir çara dönüşür." bu da evrimsel bir kalıtımdır.
    evrim sürecinde birçok primat türünde soylu primatlar vardır. modernleşme sürecinde soyluluk kavramının oluşması, elitizm, roma'da görülen soylu sınıfı, asker sınıflarında görülen soylu askerler hepsi evrimsel kalıtımdır.

    yani tüm bu örneklerin içerisinde temel olarak primat ataların içgüdüleri ve dürtüleri, cinsel yönelimleri ve üreme arzusu yatar. modern insanı yaratan da bu olgulardır. insanoğlu evrim sürecinde kendisiyle beraber birçok alanda da cinsel yönelimlerinin tezahürü olarak birçok şeyi evrimleştirmiştir. mesela fetişizm olgusunun evrimi şöyledir: kadınların geniş kalçaları veya erkeklerin kaslı vücutları, evrim sürecinde üreme başarısını artırmak için tercih edilmiştir ve eşleşme için karşı cinste belirli bir nesne veya özellik aranmıştır. bu belirli nesne ve özellikler, evrimsel olarak karşı tarafın uygun bir eş olarak algılamasına neden olmuş ve cinsel olarak uyandırıcı hale gelmiştir ve yüzyıllar boyunca devam etmiştir. fetişizm olgusunun kökeni budur. bdsm olgusunun kökeninde de evrimsel psikoloji yatar. bsdm aktivitelerinde insanlar, sahip oldukları sosyal hiyerarşi düzenini taklit eder. sosyal statü farklılıklarının ve üstünlük ilişkilerinin bir yansımasıdır. cinsel seçilim, türün hayatta kalması ve yayılması için gerekli olduğu için bdsm, bu açıdan, insanların eş seçimindeki güç ve kontrol isteğinin bir tezahürüdür, cinsellik çerçevesinde potansiyel eşlerine, kendilerinin güçlü, üstün ve kontrol sahibi olduğunu gösterirler çekiciliklerini artırırlar. birçok primat türünde gözlemlenebilir.

    velhasıl, evrimsel psikoloji iyi okunmalıdır.
  • birçok araştırmacı, evrimsel psikolojinin gelişimi için 'yalan söyleme'yi mihenk taşı kabul eder. çünkü insanın yalan söylemeyi keşfetmesi, evrimsel psikolojiyi geliştiren alanlardan biri olmuştur. yalan söylemek ve akabinde dolaylı olarak nörotransmitterlerin evrimi.

    nörotransmitterlerin kimyasal yapısı da evrimsel süreçte gelişmiştir. örnek olarak dopamin, serotonin örnek verilebilir. yalan söylemek, beyindeki nörotransmitterlerin bazılarının düzeylerini etkiler. yani, yalan söyleyerek beyinde dopamin nörotransmitteri salınımı artar. yalan söyleyen kişi, yalanı söylediğinde ödül aldığını hisseder ve sürekli yalan söylemeye başlar. sürekli yalan söyleyerek insanları kandırdığını, etkilediğini, kazıkladığını, manipüle ettiğini keşfederek bunu sürekli hale getirir. bu kendini kandırmakla da ilişkendirilir. kişinin, sürekli kendine yalan söylemesi 'sosyal benlik koruma' olarak nitelendirilir.

    insanoğlu, yüzyıllar boyunca yalan söyleyerek hayatta kalmıştır; hem kendine hem başkalarına; bu sadece karşıdaki birine basit anlamda yalan söylemek değil. asıl kastedilen yalan, evrimsel süreçte insan zihninin hayatta kalmak için zoraki olarak oluşturduğu fenomen olarak yalandır. yalanlar, putperestliği ardından dinleri, kültürleri, ticareti, birbirini kazıklamayı, ele geçirmeyi, ikna sanatını, ilişki biçimlerini bazen de üzerine tartışılamaz, söz söylenemez gelenekleri oluşturmuştur.

    yalan söylemenin kaynağı: insanların sosyal etkileşimlerinde çıkarlarına uygun hareket etme ve kendilerini koruma ihtiyacı nedeniyle gelişmiş bir davranış.

    geçerli bir örnek:

    politikacılar, en güvenilmez insanlardır. her politikacı yalan söyler. sofist filozoflar hiçbir politikacıya güvenme der. politikacıların sürekli yalan söylemesinin sebebi, kişinin statüsünü yükseltmek, başka insanların kaynaklarını ele geçirmek, çevresindeki insanlarla rekabet etmektir. politikacıların sürekli yalan söylemeleri ve ikna kabiliyetleri, iktidarı ele geçirme şansını artırır. binlerce yıl önce mızrakla, ateşle, silahla yapılan şey bugün politika sanatı ile yapılır. eğer politikacı, insanları ikna etmekte zorlanıyorsa ve yalan söyleme mekanizması çok gelişmemişse ve iyi bir hatip değilse, ne kadar iyi biri olursa olsun başarılı olamaz. insanlar sürü psikolojisi ve belirli nörotransmitterlerin etkisi nedeniyle bu politikacılara inanır, kendisini inandırır. politikacıların, sürekli iktidar arzusu, hem nietzsche'nin güç istenci kavramı ile hem de evrimsel psikoloji açısından açıklanabilir. politikacı yalan söyler, manipülasyon yapar, hile yapar. bunu daha iyi kaynaklara erişebilmek, daha iyi partnerler bulabilmek ve statülerini yükseltmek için yapar. yüzyıllardan beri durum bu şekilde ilerler.
  • psikoloji ile doğa bilimi olan biyolojinin kesişme noktası. tüm psikolojik deneylerin, tüm davranışların açıklanabildiği bilim dalı. insan biyolojik bir varlıktır, psikolojiyi biyoloji olmadan açıklamak hep eksik kalır.

    mesela şu deneyde grup psikolojisi şöyle böyle der. ama neden böyle davrandı deneydeki insanlar? işte evrimsel psikoloji neden sorusuna cevap verir.

    evrimsel psikoloji bir insanın bilmesi gereken en önemli alanlardan birisidir. bu bilinmeden her şey biraz anlamsız, eksik ve temelsiz kalır. evrimsel psikoloji tüm davranış biliminin temelidir. vazgeçilmezdir.
  • yukarıdaki yazar çok haklı. zaten algının kendinden bile emin olamadığımız düşünce dediğimiz şeyin özellikle bu şekilde ortaya çıkması ile sanrı ve yanılgılarla çözmeye çalıştığımızı sandığımız her şeyin “hata”lı (?) bile olamayacak kadar hatalı olduğunu algıladığımızı sanıyoruz ve bu muhtemellikten bile emin olamayız. spesifik olarak biyoloji ve alt dalları için değil, bütün fen ağırlıklı doğa bilimleri için geçerlidir bu durum.

    örneğin evrimsel psikolojiyi cidden üstünkörü şekilde bile anlamak istesen, kesinlikle biyokimya, sitoloji, genetik ve evrimsel biyolojiyi lisans düzeyinde öğrenmek zorundasın.

    doğa, akılalmazlığın yetersiz kaldığını bilemediğimiz derecede karmakarışıktır… biz öyle sanıyoruz yani…

    düzenleme: ek.
  • bunu amatör bir biçimde yaptığını iddia edip sosyal medyada paylaşanların gece baskını ile evden alınıp adaya felan kapatılması gerekiyor
hesabın var mı? giriş yap