• 1861 ilk basımlı bir fyodor mihailoviç dostoyevski romanı. bir paragrafında şöyle yazar, durgunluklar getirir insana;

    "...gerçi her şeyi açıkça konuşmalı: sinirlerim bozuk olduğundan mı, yeni evimi yadırgadığımdan mı, yoksa yakında geçirdiğim bir üzüntüden mi ne, karanlık basar basmaz yavaşça mistik korku adını verdiğim bir ruh hali gelir üzerime ... son derece iyi, ama zayıf, sinirli kişilerde ara sıra böyle olur; iyiliklerine rağmen üzülmek, öfkelenmek, onları sanki sarhoş eder, bundan zevk alırlar ve mutlaka başkalarına, suçsuz, çoğunlukla da en yakınlarından birine çatarlar. örneğin kadınlar, ortada incir çekirdeğini dolduracak bir sebep yokken kendilerini mutsuz, kırgın hissetmek ihtiyacı duyarlar. pek çok erkek de böyle durumlarda kadınlara benzer, üstelik ruhça zayıf, kadın tabiatlı erkekler de değildir bunlar."
  • eee, vanya,
    yürümekle bu yolun biteceği yok.
  • erken kaybedenlerdir. pedagojisi paolo freire tarafından yapılmıştır (bkz: ezilenlerin pedagojisi).
  • yazarının sonraları 50 kadar sayfasını sevdiğini ama tamamından memnun olmadığını notladığı dostoyevski eseri. en başarılı romanlarından biridir, aynı zamanda çıkış romanlarından biridir. sürükleyici başlar temposunu sürdürür ama sonlara dek koruyamaz. özyaşamsal izler taşır, yani; ivan petroviç (vanya) dostoyevskinin gençliğini çağrıştırır.

    ezilenleri aşağılanmışları anlatır ismine nazır. hem şundan da bahseder; kendimize bile itiraf etmekten kaçındığımız şeyler vardır belki bazen zor da olsa itiraf edebildiğimiz yine de bir ikincilliğe müsade edemeyecek kadar korkunç ve herkes bunları açığa çıkarıcak olsa dünyayı sarıcak o pis kokuda hepimiz boğuluruz. işte bunların hepsini vanya'nın suratına prens'le oturduğu içki masasında bir bir vurur. kanımca kitabın en ateşli diyalogunu içerir.
  • bir aslanı gün boyu takip etseydiniz
    ve aslanın yaşamak için verdiği mücadeleye tanık olsaydınız,
    günün sonunda bu aslanın bir ceylan yakalayıp yemesi sizi mutlu ederdi.
    aynı hikayeye ceylanı takip ederek başlasaydınız ve ceylanın yaşamak için verdiği mücadeleye tanık olsaydınız,
    günün sonunda bu ceylanın bir aslan tarafından yenmesi sizde bir öfke uyandırırdı.
    yani başlangıç noktasını farklı seçersen, aynı olay kişide iki farklı yargı oluşturabilir. bu yüzden kişinin içindeki adalet duygusu hangi hikayeyi ne kadar süreyle takip ettiğine bağlıdır.
  • 'en iyisi senden söz edelim.okudum ruhum,okudum;
    ben de okudum. senin ilk romanından söz ediyorum dostum.
    okuyunca az kalsın adam oluyordum. az kalmıştı; sonra düşündüm taşındım, namussuz kalmayı yeğledim...böyle işte...'
    (bkz: dostoyevski)
  • bir dostoyevski eseri, filmi de mevcuttur nikita mikhalkov 'un yonettigi.once filmini izledigim icin hayiflaniyorum acikcasi, acayip guzel cikarimlar vardir hayat ve ask adina, ama tabi ki filmde cok yuzeysel kalmis.

    agir bir sekilde ruscaya maruz kaliyorsunuz film boyunca ben bi tek "da"yi anladim acikcasi, hobi olarak izleneblecek filmlerden, kitabi hemen okumaliyim dedirten cinsten.
    --- spoiler ---

    filmdeki cikarimlardan bazilar su sekilde :
    ask nedir ? ask bir kavramdir, sen onu yasatirsan ask olur.
    hepiniz hastaliklisiniz, aciyla besleniyorsunuz, aci sizi yukseltiyor saniyorsunuz.
    --- spoiler ---
  • içerisinde pek çok rus edebiyatına ait kitaptan alıntı vardır. en beğendiğim de şu: "bazen ikinci olmakla yetinmeyi bilmek, en büyük kahramanlıktır." (bu söz turgenyev'in bir kitabında geçmekte imiş.)
    kitap özelinde ise, dili gayet akıcı, kurgusu insanı içine alıyor. 1 haftada rahat rahat okunur.
    nelli, bize onurlu yaşamanın dersini vermiştir kitapta. nemeçek'le seni asla unutmayacağım nelli. ışıklar içinde uyuyun.
  • biz de aşk acısı çektik ama sabah kalktık işe gittik ancaaak bu romandaki karakterler öyle yaşıyorlar ki bu acıyı yataklara düşüyorlar bayılıyorlar günlerce yataktan kalkamıyorlar. bizim yaşadığımız mı aşk değildi diye sorgulama neden olan dostoyevski eseri
  • “temelli yitirdiğimizi yeniden bulmaktan umudu kesmeliyiz.”
    “...gülümser gibi oldu. içinden gelen iyi bir duyguyla savaşır gibi garip bir bakışla beni süzdü...”
    ..para birçok durumda insana karar verme rahatlığı sağlar.”
    “ birçok insan mutlu olduğunu bilmediği için mutsuzdur.”

    ...kitabın bitmesiyle; ne tekme, ne yumruk ne de tokat yemiş gibi oldum. şöyle füturlu bir şamarla son satırını okuyarak kitabı kapattım.
hesabın var mı? giriş yap