• (bkz: emir can iğrek)'in yeni teklisi. söz, müziği kendie ait back vokal'de (bkz: zeynep bastık) var. bana sorarsanız sesleri birbirlerini o kadar güzel tamamlıyor ki, çok huzurlu parça ortaya çıkıyor.

    sözleri de yazalım tam olsun.

    nerde akşam orda sabah
    sensiz olmam akla zarar
    kirpiğin ok bakışın mermi
    facia, facia...

    bir elinde cımbız, bir elinde hayatım
    tıpkı gökteki yıldız gibi kayar hayatım
    seni bulmak anlamını bulmak gibi hayatın
    facia, facia...

    şöyle bir bakınca:

    bu güzellik değil facia
    üstüme toprak atın acil acil
    yüreğimin içi sahil
    uzan üzerine gel

    deniz, mehtap sordu seni
    yok cevabım, yok cevabım
    evin, yurdun yok mu senin?
    istilasın, istilasın
    içimin derinlerine

    söz & müzik: emir can iğrek
    aranjör: yiğit avcı
    mix & mastering: emre kaya
    gitar: raşit pekmezci
    back vokal: zeynep bastık
    artwork: irem yalçınkaya, eren özcan
  • aşık olmak için yeni bir sebep.
    öyle güzel, öyle istekli bir yaz şarkısı.
  • solosu ile aşmış murder king şarkısı. bazen böyle dümdüz söylemek istersin ya bu şarkının sözleri ve solosu o isteğini alıyor arşa çıkartıyor.
    facia
  • (bkz: malmö)
  • bir şey sürekli olduğunda etkisini yitirir. aslında bir anlamda insanlıktan çıkma durumudur bu. bir facia olur üzülürsün, ve bir ders çıkarırsın, bir tane daha olur, üzülürsün, empati kurarsın, daha da kızarsın. ama bin defa faciaya tanıklık ediyorsan artık üzülmezsin, zaten normalleşmiştir, bir olguya dönüşmüştür.

    hollanda'da tren yollarına atlayanlar var, sık sık olur bu, intihar ederler, ölürler. trenler gecikir, insanlar söylenir, "hayat işte" denilip geçilir. bunun doğu ile batı ile bir ilgisi yok. olağanlaşan her şeyde yitiririz insanlığımızı.

    eskiden üçüncü sayfa haberlerindeki kadın cinayetlerine üzülürdüm. fakat katillerine aşık olan bu kadınların bir kısmı, katillerini bizzat seçiyordu. hatta potansiyel agresif insanları, onların agresifliklerinde yeşeren sevgiyi seviyorlardı. bir noktadan sonra üzülmenin manasızlığını gördüm. benzeri bir şey, dünyada yaşanılan başka facialarda da benzerdir. mesela afganistan'da, ortadoğuda, pakistan'da dünyanın gelişmemiş bölgelerinde sürekli bir facia olur, batı medyasında kısmen yer alır ve geçilir. çünkü bu facia, süregelen facialar silsilesinin bir parçasıdır. ve orada yaşayan insanlar, bunu aynen katiline aşık kadınlar gibi alışmıştır, kaderdir, hayatın bir parçasıdır, alın yazısıdır, yapacak bir şey yok.

    sen hiç kendisine kötü davrandığı halde körkütük aşık kadın görmedin mi? görmüşsündür. hatta senin sevdiğindir bu bazen, ve doğruluğunun bir işe yaramadığını, kadının bile isteye, itin peşinden gittiğini görürsün. bunu bir defa görürsün, iki üç beş... ve bir noktadan sonra üzülmezsin. bu bir tercihtir çünkü ve sana afedersiniz bok yemek düşer.

    bazılarımız bir yaşa kadar iyi bir insan olmanın karşılığının mutluluk olabileceğine ihtimal veriyor, hatta bunu gizli gizli bekliyordur. ben de bir iki hafta öncesine kadar böyle biriydim. hayat bana haksızlık yapıyordu, bilmemneydi... hayır böyle değil, hem bu yanlış ve kibirli bir düşünce. bizim sandığımız ahlak, ancak ve ancak kendimiz gibi olan insanlarla beraber kurabileceğimiz bir ahlak. peki o kendimiz gibi olduğunu sandığımız insanlar gerçekten kendimiz gibi mi?

    mesela kendi siyasi fikrinden olan her insanla sevgili olabilir misin? adaletten, sevgiden bahseden insanların gerçekten ahlaklı olduğunu varsayabilir misin? kötü vardır, kötünün kötüsü vardır elbet, burada benim demek istediğim, aslında insanlar siyasi sınırlara göre değil, ruhani sınırlara göre ayrılmaktadır. ve sandığımız dünyadan çok daha farklı bir dünyada yaşadığımızı anladığımızda büyümüş ve kirlenmiş oluruz.

    vicdanımı paklamıyorum, vicdanım bir tarafta, rasyonellik bir tarafta. bunun dengesi önemli. facianın kader olduğu bir yerde faciaya üzülmek, kaderi reddetmektir, kadere inanmamaktır. ben kadere inanılan coğrafyada kadere inanıyorum, kadere inanılmayan coğrafyada rasyonel düşünüyorum zira kader, coğrafyadır kimse kusura bakmasın.
  • 20 yıllık ankaralı rapçi. kendimi bildim bileli bu adam var ama ondan sonra ankara hiphop ortamına girenler; ezhel gibiler kopardı gitti. kendisinin üretim konusundaki kısırlığı sanırım bu tanınmama konusunda kendisine bu sonucu doğurdu. geçmişte orontez'den k.o, ve yeraltı operasyonu albümünden tanıdığımız kuşku ile sıklıkla takılmıştır. yine eskilerde karanfil adlı parçası meşhurdur ancak şu an internette bulamadım. ancak şunu paylaşalım çok sıkıdır, sağlamdır.rap canavarları tüketsin.
  • tamam çok kötü bir olay bahis konusu ama bu kelimeyi seslendirmek durumu daha da feci bir hale sokuyor sanki.
  • uzucu olay veya olumle sonuclanan kaza; felaket, afet. (bkz: fecaat).
hesabın var mı? giriş yap