• son gerçekleşen 2020 macaristan gp sonrası yeni başlayan birine formula 1'i anlatmak ve yarış esnasında çok ayrıntılı araştırma yapmamış bir seyircinin kafasında çok fazla soru işareti kalmaması için geniş bir "bilinmesi gerekenler" temalı bir entry girmeye karar verdim. çayınızı kahvenizi alıp okuduktan sonra formula 1 hakkında hap bilgilerle şu anki grid* durumu, geçmişteki kilometre taşı olayları, formula 1 dünyasının önemli isimleri ve antin kuntin birkaç konu hakkında bilgi sahibi olmanızı umuyorum. şimdiden sevgili suserlara sabır ve iyi okumalar dilerim*.

    --- genel teknik bilgiler ---

    günümüzde formula 1 araçlarında 1.6 litre çift turbo beslemeli v6 hybrid motorlar kullanılmaktadır. sadece içten yanmalı motordan 800 beygire yakın güç elde edilirken hybrid güç ünitesi buna ek olarak egzoz gazlarından ve frenlemeden gelen ısı enerjisini elektrik enerjisine dönüştürürerek depolamakta ve gerektiği durumlarda 150-200 beygire kadar ek güç desteği sağlamaktadır. bu içten yanmalı motor ve hybrid bileşenlerinin tamamı güç ünitesi olarak adlandırılmıştır ve 2020 itibariyle toplam 1000 beygire ulaşıldığı konuşulmaktadır. 2014'den önce atmosferik v8*, v10* ve v12* motorların kullanıldığı dönemler kükreyen motorları seven birçok f1 izleyicisi tarafından özlemle anılsa da yeni nesil güç üniteleri daha verimli ve çevreci olduğundan bu özlemin giderilmesi öngörülmemektedir.

    aerodinami: formula 1 araçları çok yüksek hızlara çıktığı için hava ciddi manada sürtünme* kuvvetiyle araca karşı koymaktadır, drag arttıkça aracın son hızı olumsuz etkilenmektedir. bunun yanı sıra hava formula 1 araçlarının kompleks yapısı sayesinde bernoulli prensibi'nden yararlanarak yere basma kuvveti*üretilmektedir. bu kuvvet arabayı yere adeta yapıştırdığı için (arabanın ağırlığının 2 katından fazla büyüklükte bir kuvvetten bahsediyoruz) viraj hızını arttırmakta en büyük etkenlerdendir. bu iki kuvvetin katkıları genelde birbirleriyle ters orantılı işlemektedir, yere basma kuvvetini arttırmak için drag'in de artması göze alınır, drag'i azaltırken yere basma kuvvetinden de bir miktar feda edilir. aranan denge pist karakteristiğine ve pilotun sürüş tekniğine göre değişmektedir. bu ve birkaç ince ayarın toplamı "setup" olarak da adlandırılır. formula 1'de aerodinami genel olarak havanın yarattığı bu iki kuvvetin etkisi üzerine çalışmaktadır. bir de vorteks kavramı vardır, türbülans vardır, kirli hava vardır tam ayrıntısıyla değinmek saatler sürer ancak ilerleyen kısımlarda bir miktar daha değineceğiz.

    drs*, 2011 sezonuyla f1 kurallarında kendine yer bulmuş temelde arka kanadın açılarak hava sürtünmesinin azaltılması prensibine dayanan bir tenolojik sistemdir. kullanımı pistlerde belirlenen düzlüklerle sınırlandırılmıştır. antrenman ve sıralama turlarında her daim, yarış esnasında herhangi bir aracın mesafesi fiziki olarak önünde bulunan araçla 1 saniyeden az ise kullanlmaktadır. drs'in kullanılıp kullanılamayacağı pilota duyacağı bir "bip" sesiyle iletilmektedir. yarışlarda 2. turdan sonra aktif hale gelmekte, yağışlı havalarda ve güvenlik aracı periyotlarında kullanılmamaktadır. pist üzeri geçişleri kolaylaştırdığı iddiasıyla sevilmese de şu an için en iyi seçenek gibi duruyor. örnek drs görseli

    lastikler: formula 1'de kuru hava lastikleri bizim yol lastiğimizden farklı olarak dümdüz** bir profile sahiptir. bu lastik kuru zeminde maksimum yüzey alanı sağladığı için avantajlıdır. 2011 yılından bu yana pirelli f1 lastiklerini üreten tek firma konumunda olduğu için geçmiş sezonlardaki* gibi lastik savaşları yaşanmamaktadır. pirelli günümüzde 5 farklı kuru zemin lastiği üretmektedir ve bunlar en sertten en yumuşağa c1-c5 olarak isimlendirilmiştir. pirelli her yarışa 3 farklı lastik hamuru getirmektedir* ve lastiklerin en serti hard*, orta derece olan medium* en yumuşağı soft* olarak adlandırılmaktadır. bunun yanısıra intermediate* denilen az yağışlı ve wet* olarak adlandırılan tam ıslak zemin lastikleri
    de bulunmakta ve gerektiği durumlarda yine pirelli tarafından sağlanmaktadır. lastikler ayrıca çeşitli örtülerle ısıtılıp ideal çalışma sıcaklığına getirilmektedir. bunun yanı sıra ek bilgi olarak lastik hamurlarının sertleştikçe genellikle daha yavaş ancak daha uzun ömürlü olduğunu belirtelim.

    pit stop: pit stoplar genellikle lastik değiştirmek için yapılan, pistte start/stop düzlüğüne paralel kendine ait şeridinde gerçekleşen hamledir. formula 1'de her sürücünün yarış boyunca en az bir kere pit stop yapması ve başlangıç lastiğinden farklı bir hamura geçmesi zorunludur. pit stoplar aynı zamanda gerekirse ufak kanat ayarlamaları yapmak için de kullanılır. günümüz yarışlarında pit stoplar strateji için çok büyük önem arz etmektedir ve belki pistte kazanılamayan çok değerli saniyelerin kazanılmasına yahut kaybedilmesine sebep olabilmektedir. pit stoplarda yakıt ikmali 2010 sezonundan beri yapılmamaktadır.

    halo: 2018 yılında kurallara eklenen, kokpiti saran, görüş açısında incelen profilli güvenlik elemanı. çoğunluk tarafından çirkin bulunsa da 2018 belçika grand prix'i esnasında oluşan bu görüntü sonrası tartışmaları büyük ölçüde dindirmiştir.

    dual axis steering (das): mercedes'in 2020 sezonuna bomba gibi bıraktığı inovasyonu. ufak bir direksiyon hareketiyle tekerlek açısını değiştirdiği için sahip olduğu büyük avantajını genişletti ve 2021 sezonu için şimdiden illegal kılındı.

    direksiyon: formula 1 araçlarının direksiyonları adeta uzay aracı gibidir desek yanlış olmayız. pilotlar sadece vitesi ve debriyajı değil, diferansiyel ayarlarını, fren dengesini, motor gücünü, hava/yakıt karışımı gibi birçok parametreyi de direksiyon üzerinden kontrol eder. aynı zamanda direksiyon üzerinden yarış mühendisleriyle konuşabilecekleri bir düğme vardır. şuraya bir video bırakayım.

    --- genel teknik bilgiler ---

    genel teknik bilgileri geride bıraktığımıza göre artık yarış takvimine ve yarış haftasonu işleyişine geçebiliriz. diye düşünüyorum. formula 1 takvimi son yıllarda epey yoğun geçmektedir, 2019 yılında 21 yarış yapılırken 2020 sezonu için 22 yarış planlanmış ancak covid-19 yüzünden belirsiz bir takvimle devam edilmektedir. efsaneleşen pistlerin yanı sıra ara ara yeni pistler ya da revize edilmiş pistler de takvimde kendine yer bulmaktadır. takvim genellikle martın 2. haftası civarında başlayıp temmuzun son/ağustosun ilk haftasonu macaristan grand prix'ine kadar olağan işleyişinde devam eder ve ağustosun son/eylülün ilk haftası gerçekleşen belçika grand prix'ine kadar 1 aylık tatile girer. kasım sonu ya da aralık başına kadar sezonun devamı gerçekleştirilir. bir sezon bir takvim yılı içerisinde gerçekleştiği için sezonlar futboldaki gibi iki seneyle* anılmaz, gerçekleştiği seneyle* anılır. bir pistin takvimde yer alması genellikle duygusal meselelerle orantılıdır.

    --- yarış haftasonu işleyişi ---

    yarış haftasonu kavramı genellikle cuma gününden başlayan ve pazar günü yarışla sona eren 3 günlük bir süreci işaret etmektedir. takımlar genellikle salı ya da çarşamba piste varıp garajlarının kurulumunu yaparlar, pist yürüyüşü gerçekleştirip pr çalışmalarında bulunurlar. back to back denilen, iki haftasonu üst üste yarış olduğu durumlarda bu süreç büyük titizlikle yönetilmektedir. yarış haftasonlarında pist aynı zamanda formula 3, formula 2 ve porsche supercup gibi destek serileriyle doldurulur. f2 serisi formula 1'den önceki son durak olduğu için yakından takip ediliyor. çoğu sürücünün kariyerinin nasıl şekilleneceği, ne kadar yeteneği olduğu orada belli oluyor. porsche supercup eurosport ve f1 tv üzerinden yayınlanıyor ve sosyal medyada formula 1 kadar aktif olmadıkları için biraz kayıp bir seri ancak milli gururumuz * yarıştığı için çok uzaktan da olsa takip ediyorum.

    ortalama bir yarış haftasonu aşağıdaki şekilde gerçekleşir:

    cuma: free practice adı verilen birer buçuk saatlik 2 antrenman seansı koşulur. bu antrenman seanslarının asıl amacı pisti tanımak, veri elde etmek ve tabii ki yarışa olabildiğince iyi hazırlanmaktır. birçok takım bu seanslarda sezon boyunca geliştirdikleri ön kanat, burun, arka kanat gibi parçaları da test etme imkanı bulur. ayrıca bu seanslarda as kadroda bulunmayan ancak rezerv* statüsündeki pilotlar da ara sıra formula 1 aracıyla turlamaktadır. cuma günü seansı monaco grand prix'inde perşembe günü gerçekleştirilmektedir.

    cumartesi: cumartesi günü bir saatlik üçüncü bir antrenman seansı koşulur. bu antrenman seansı gözlemlerime göre sıralama turlarına biraz daha odaklıdır. bunun sebebi üçüncü antrenman seansının bitiminden 2 saat sonra sıralama turlarının koşulmasıdır. sıralama turları işleyişi bakımından biraz karmaşık gözükse de izlendiğinde anlaşılan bir formata sahiptir. q1-q2 ve q3 olarak adlandırılan üç bölmeden oluşur. q1'de bütün pilotlar tur atma hakkına sahiptir ancak seans sonunda en yavaş 5 pilot bir daha tur atma hakkı elde edemez. kalan pilotlarla q2'ye geçilir. q2'deki en yavaş 5'li de elendiğinde kalan grupla q3'e geçilir. q2'de atılan en hızlı turda kullanılan lastik aksi bir durum söz konusu olmadıkça yarışta da başlanılacak lastiktir. q3'te seans sonunda en hızlı turu atmış olan pilot 1. sıradan başlar ve buna pole pozisyonu denir. sıralama turları yarışın başlangıç sırasını belirlediği için fazlasıyla önemlidir ve bilgiyle izlendildiği takdirde fazlasıyla zevkli geçmektedir. sıralama turlarından sonra araçlar parc fermé olarak adlandırılan kapalı park pozisyonunda beklerler. bu durumda araçlarda herhangi bir ayar değişikliği yapmak yasaktır ve yapıldığı takdirde ceza almaya sebep olacaktır.

    pazar: ve beklenen gün! yarış günü, puanların alındığı, alınan risklerin doğrudan sonucu etkilediği gün. yarışlar pistin uzunluğuna göre belirlenmiş tur sayısına göre koşulur ve 2 saat limiti vardır. eğer yarış bir şekilde aksar ve pist üzerindeki yarış süresi bu süreyi aşarsa damalı bayrağı o an birinci giden pilot almış olur.

    olumsuz hava koşulları bu işleyişin akışını bozabilir.

    --- yarış haftasonu işleyişi ---

    yarış haftasonuna ve genel teknik bilgiye sahip olduktan sonra sıra 2020 takımlarına, sürücülerine ve yakın geçmişte gerçekleşen olaylara geldi. birçoğumuz ferrari kırmızısına aşina olsak da siyah beyaz haas, pembe racing point gibi orta sıra takımları yeni yeni bilinir oldular. netflix yapımı drive to survive'ın buna etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum. yine de formula 1'i yeni başlayan birine anlattığımızı varsayarak bu kısmın olmazsa olmaz olduğunu düşünüyorum.

    takımlar formula 1'de kabaca ikiye ayrılır: fabrika takımları ve müşteri takımlar. fabrika takımları aracın her şeyini kendi üretirken müşteri takımlar motoru dışarıdan alırlar. bu motor mercedes gibi halihazırda yarışan bir takıma ait olabileceği gibi honda gibi bağımsız bir üretici de olabilir. genellikle müşteri takımlar motor sağlayıcıları ismiyle birlikte anılır.

    --- takımlar ve pilotlar ---

    mercedes: 2014 senesinde değişen kurallardan sonra 6 sene üst üste hem takımlar hem pilotlar şampiyonasını kazanmış, tarihin belki de en dominant takımı. kesinlikle çok çalışıyorlar ve gridin 450 milyon dolarla en yüksek bütçeli takımı. hem dev kaynaklar hem iyi yönetim hem muhteşem sürücüler olunca 2022'e kadar 2 kere daha duble şampiyona kazanacak gibiler.
    lewis hamilton-44: 2008'de kazandığı ilk şampiyonadan sonra 2014'e kadar beklemiş ve 2016 hariç son tahlilde sürekli şampiyon olmuş bir isim. 6 şampiyonluk (ki muhtemelen 8 olacak) ile schumacher'ın rekoruna* yaklaşan, bunun haricinde bazı istatistiklerde tarihin en iyisi. seveni de sevmeyeni de çok. sürekli kazanmasına bayıldığımı söyleyemem ama kesinlikle saygı duyuyorum.
    valtteri bottas-77: kariyerine 2013'te başlayan fin sürücü 2017'de mercedes koltuğuna geçme şansı buldu. kesinlikle çok kaliteli bir pilot ancak lewis'in gölgesinde kaldığını düşünüyorum. ara ara lewis'e yol verirken gördüğümüz ancak şimdilerde dişiyle savaşan bir pilot diyebiliriz.

    ferrari: gridin en eski takımı. o kadar eski ki, her sene "long standing team" adı altında bonus bir para dahi alıyorlar. bütçesi mercedes'inkiyle yarışacak derecede olsa da (belki de daha fazla) şampiyonluk açlıklarını dindiremediler. en ikonik takım olsa dahi 2008'den beri gün yüzü göremediler ve şimdilerde tam-italyan kadro takıntısıyla yanlış adımlar atıyorlar. ayrıca bu takımın hayranlarına tifosidenir.
    sebastian vettel-5: daha önce red bull'da gördüğü 4 şampiyonluğun ardından ferrari'ye geçip idolü schumacher'ı taklit eden ancak umduğunu bulamayan, son 3 sezondur şanssız pilot. hem kendi hataları hem takımın hatalarıyla kaçan en az bir şampiyonluğu olduğunu düşünüyorum. ferrari'de son sezonu, umarım güzel biten bir macera olur.
    charles leclerc-16: monaco'lu yıldız 2019'da henüz kariyerinin ikinci sezonundayken takıma geldi ve tecrübeli vettel'i şampiyonada geçmesi takımın ona inancını arttırdı. büyük gelecek vaad ediyor.

    red bull racing (honda): 2005'de "parti takımı" gibi kurulan red bull 2009 kurallarıyla kendisine fırsat bulmuş, 2010-2013 arasında vettel'le hem pilotlar hem takımlar şampiyonlukları tatmış ve o günden beri ilk 3'ün müdavimi olmuş takım. tasarımcıları adrian newey gibi bir dahi ve büyük bütçeleri varken sırtları kolay kolay yere gelmez diye umuyorum.
    max verstappen-33: 17 yaşında kariyerine başlayıp 2016'da sezon ortasında takıma gelmiş ve hemen yeteneği keşfedilmiş, belki de gridde en ateşli hayranları olan pilot (öyle ki verstappen tribünü biye bir şey var). gelecek neslin umut vaad eden isimlerinden. red bull, geleceğini onun çevresinde inşa etti.
    alexander albon-23: çaylak sezonu olan 2019 ortasında takıma terfi edilmiş bu pilot gridin belki en saf, en mülayim ismi olabilir. son 2 yarıştır biraz yavaş kalsa da yeteneğinin çok yüksek olduğu kanaatindeyim.

    mclaren (renault): griddeki en eski ikinci takım, nice efsaneler, ara ara dominant seneler geçirdikten sonra gizliden düşüşe geçmiş ve 2015'te honda motoruna geçerek tam anlamıyla çökmüştür. 2018'den beri renault motoruyla kademe kademe yükseldiler ve uzun süre sonra iki kez podyum gördüler. turuncusuna hastayım, tuttuğum takımdır aynı zamanda.
    carlos sainz jr-55.: babası ralli efsanesi carlos sainz, kendisi de yetenek havuzundan payını almış gibi. şanssız geçen sezonlar sonrası 2019'da mclaren'e geçti ve çok başarılı bir sezon sonrasında ferrari'den 2021'de yarışmak için kontrat aldı. yolu açık olsun matadorun.
    lando norris-4: gridin belki en sempatik ismi, geçen seneki çaylak sezonuyla kendini göstermişti ve 2020'ye de daha güçlü başladı. mclaren'de geleceği parlak gibi gözüküyor.

    renault: devasa bütçeye, kaynağa, iyi sürücülere rağmen elindekinden daha azını almayı başarabilen ilginç bir takım. iyi yönetilmediğini düşünüyorum. sürekli 2005-2006 senelerindeki şampiyonluklarına özlem duyuyorlar, öyle ki 2021 için yaşlı kurt fernando alonso'yu imzaladılar bile.
    daniel ricciardo-3: 2018'de red bull'u bırakarak büyük umutlarla geldiği takımdaki 2. sene sonunda mclaren'e gidecek pilot. kesinlikle çok yetenekli ancak istediği şampiyonluğu alamayacak gibi.
    esteban ocon-31: eskiden force india'da yarışırken takımın el değiştirmesi sonucu bir sene koltuksuz kalan fransız pilot memleketinin takımında kendine yer buldu. yetenekli ve tutkulu ancak renault'ta bunu sergilemesinin kısa vadede zor olduğunu düşünüyorum.

    alpha tauri (honda): 2020 sezonundan önce scuderia toro rosso olarak anılan bu takım aslında red bull takımının italyan küçük kardeşi. genelde red bull akademisinden pilotlar burada kariyerlerine başlayıp yeterince yetenek belirtirlerse şartlar olgunlaşınca ana takım red bull'a geçiyorlar.
    daniil kvyat-26: çalkantılı kariyeri sonunda eski takımında 2019'da koltuk buldu ve gördüğü poduyum ve gelişim onun kalıcılığını arttırdı. ortalamanın biraz üstü olduğunu düşünüyorum.
    pierre gasly-10: toro rosso'da umut vaadeden başlangıcı ardından 2019'da red bull'a terfi edilmişti ancak takım arkadaşı max verstappen'den tur yiyince bardağı taşıran son damla oldu. 2019 ortasında albon'la yer değiştirdi ve ilginç bir şekilde performansı yükseldi. çok kalıcı bir pilot olacağını sanmıyorum.

    racing point (mercedes): eski adıyla force india, batmanın eşiğindeyken sergio perez'in eforları sayesinde ve güncel pilotlarından*lance stroll'ün milyarder babasının* hisse almasıyla kurtarılıp racing point adını alan takım kanımca gridin en antipatik takımıdır. seneye aston martin adı alacağı söyleniyor. 2020 sezonunda, 2019 mercedes aracına çok benzer bir araç tasarladığı için başarılı gidiyor ancak tepkiler de büyüyor.
    sergio perez-11: 2011'den beri yarışan, ara ara kendini göstermiş ancak bekleneni verememiş bir pilot. arkasında meksika'nın en zengin adamı carlos slim helu desteği var, racing point'te kontratı uzun ancak formula 1'de her an her şey olabilir.
    lance stroll-18: gridin belki en sevilmeyen pilotu. yeteneksiz diyemem ancak vasat olduğu genel kanıyla kabul görmüş, babasının parası takımı kurtarsa da canını dişine takan ocon'u koltuksuz bırakmış pilot. eski takımı williams'la bir kere podyuma çıkmıştı.

    alfa romeo (ferrari): eskiden sauber olan takım 2019'da alfa romeo ismini almıştı. sauber birçok başarılı pilotun başlangıç noktası bir alt-orta sıra takımıyken yavaş yavaş yapılanmıştı. son 2 sezondur ivmesini tekrar kaybetti.
    kimi raikkönen-7: gridde belki sevmeyeni olmayan, en az olan pilottur. 40'ına merdiven dayamış yaşlı kurt 2001'de sauber'de başlamıştı. 2005 türkiye grand prix'ini kazanmasıyla ayrı, 2007'de ferrari'nin son dünya şampiyonu pilotu olmasıyla ayrı sempati beslediğim pilottur. griddeki en tecrübeli pilot, buz adam.
    antonio giovinazzi-99: italyan kontenjanından takıma girdiği düşünülen, hakkında karışık görüşlere şahit olduğum pilot. kanımca gridde 1-2 sene daha kalır ondan sonra sönük bir kariyerle ayrılır. sempatik ancak şanssız diyebiliriz.

    haas (ferrari): griddeki tek amerikan takım. belalı sürücü ikilisiyle sürekli yarış dışı kalmaya oynuyorlardı, halen daha aynı sürücü ikilisiyle devam ediyorlar. 2018'de çok güçlüyken 2019'da adeta sahte sponsorluk anlaşmasıyla dolandırılmaları takımı baya çöktürdü. böyle giderlerse ne olacakları meçhul.
    kevin magnussen-20: griddeki en kopuk iki pilottan biri bence. diğer pilotlarla iletişimsiz olduğunu düşünüyorum. yetenekliydi ancak şimdi memur gibi pilotluk yapıyor.
    romain grosjean-8: doğru gününde başarılı olmuş ancak uzun zamandır vasatın altında giden pilot diyebiliriz. güvenlik aracı varken kendi kendine duvara çarpıp başka bir pilotun çarptığını düşünen bir pilottur. nasıl her sene kontratı uzuyor anlayamıyorum.

    williams (mercedes): birçok şampiyonluk ve zafer tatmış ancak en az 10 yıldır tek başarısı bir yarış zaferi olan takım şimdilerde maddi çırpınışlarda. sir frank williams'ın tırnaklarıyla kazıdığı takım son birkaç yıldır kızının ellerinde ve her sene daha kötüye gitti. 2020'de gelişme gösterdiler ve uzun zaman sonra sıralama turlarında iki araçla q2'ye kaldılar.
    george russell-63: mercedes destekli bu pilot jenerasyonunun en heyecan verici ismi olabilir zira kendisini kanıtlayacak bir araca sahip olamadı. bekliyoruz efendim, yeteneğinden şüphe duyan azdır diye düşünüyorum.
    nicholas latifi-6: takıma kocaman "sofina" sponsorunu getiren* başka bir zengin çocuğu pilot. .çok yetenekli ya da kalıcı olacağını düşünmüyorum, zaten 3 yarış haftasonunda da en az bir kere spin atarken gördük.

    ek bilgi olarak pilotlar yarış numaralarını kariyerlerine başlarken seçmektedir ve numaralar pilot 2 sezon üst üste ara verene kadar başkası tarafından alınamaz. 2014 öncesinde şampiyon pilotun 1 numarayı aldığı ve kalan numaraların takımların bir önceki sezondaki şampiyona sıralamasına göre verildiği (13 hariç) bir düzen vardı. günümüzdeki sistemde şampiyon pilot isterse 1 numarayı kullanma hakkına sahiptir. 2014 japonya grand prix'inde kaza geçirip 2015'te hayatını kaybeden mehrum jules bianchi'nin hatırasına 17 numara emekli edilmiştir.

    bir de t-cam denen, aracın üzerinde bulunan kameralar her takımın iki aracında da farklı renktedir (siyah ve sarı) örnek görsel. yarış esnasında vızır vızır geçen arabaların numarasını, kask şeklini seçmek zor olduğundan t-cam rengine bakarak araçlar büyük kolaylıkla ayırt edilebilmektedir. t-cam rengi genellikle gayriresmi olarak pilotun takımdaki konumuna işaret eder. sarı t-cam genellikle ikinci pilotlara verilir ancak bunun arkasındaki geçer sebep, takımların sürücü listesini sunarken üstte sunduğu pilotun siyah kamera almasıdır, ek bilgi olarak dursun.

    --- takımlar ve pilotlar ---

    takımlar ve pilotlar konusunu da işlediğimize göre artık bir yarış prosedürü, puanlama, şampiyona ve güvenlik aracı gibi konulara geçebiliriz. sabredin az kaldı, bir sonraki yarışa kadar bilmeniz gereken her şey birazdan...

    --- yarış prosedürü ve kurallar ---

    yarışlar garajdan çıkan araçların gride dizilmesiyle başlar. yarıştan önce pilotları mühendislerle aracın etrafında görürüz. daha sonra formasyon turu atılır, bu tur pistteki mühendis ve görevlilerin çekilmesi için vakit tanırken lastikleri de ısıtmak için bir fırsattır. 5 kırmızı ışık sırasıyla yanar ve hepsi aynı anda söndüğünde işte o beklenen an gelir, yarış başlar.

    yarışa diziliş sırası daha önce bahsettiğim sıralama turlarıyla belirlenir ancak çeşitli sebeplerden bir ya da birkaç sürücü ceza almış olabilir. bu cezaların uygulanması buradaki videoda yeterince ayrıntılı işlenmiş.

    yarış esnasında fia komiserler kurulu denen, 3 kişiden oluşan -ve genelde yanlı karar veren- bir ekip yarışı sürekli denetler (hakem gibi düşünülebilir). gerekli görülünce (ferrari hata yapınca*) 5 saniye, dur-kalk cezası gibi cezalar verilir. 5 saniye gibi süre bazlı cezalar yarış bitiminde pilotun süresine eklenir ve eğer arkasında 5 saniyeden yakın pilotlar varsa ceza alan pilotu onların arkasına düşürür. bu gibi cezalar fazlasıyla tartışmalıdır*. dur-kalk gibi cezalar yarış esnasında uygulanır ve sürücü pit alanına girip normalde lastik değiştirdiği alanda verilen süre kadar durmak zorundadır. çoğu zaman bu cezayı alan pilot fırsattan istifade lastik de değiştirir ancak durma süresi bu değişimden sonra uygulanır.

    yarışta pilotları bilgilendirmek amacıyla birçok bayrak kullanılır. bunlardan en çok kullanılanlarından bahsetmek gerekir:

    damalı bayrak: yarış/seans bitti.

    sarı bayrak: tehlike arz eden bir durum var, (bir pilot pist dışına taşmış ve piste dönecek olabilir, hafif bir kaza olabilir) yavaşla. öndeki arabayı geçmek* yasak.

    çift sarı bayrak: pisti bloke eden bir durum var, yavaşla. öndeki arabayı geçmek yasak.

    yeşil: (sarı bayraktan sonra) durum ortadan kaldırıldı, pist güvenli ve temiz.

    mavi: arkadaki araba tur bindirecek, yol ver.

    beyaz: önde yavaş bir araç var.

    kırmızı: seans tehlikeli bir durumdan dolayı iptal/geçici süre için durduruldu.

    siyah: diskalifiye.

    bunun haricinde güvenlik aracı(sc) sarı bayrakların tek başına yeterli görülmediği durumlarda (ör. yolu kapatan büyük bir kaza durumunda) tahliye edilir ve pilotlar hızını düşürmek zorundadır. güvenlik aracı girdiğinde pilotlar adeta ip gibi dizilir ve tehlike geçene kadar, birbirlerini pist üzerinde sollayıp sağlamadan gitmek zorundadırlar. güvenlik aracı lastik değiştirmek için de çoğu zaman bir fırsattır ancak pite giren bir araç pozisyonunu kaybedebilir. güvenlik aracı'nın fiziken çıkmasının gerekli görülmediği ancak sarı bayrakların da tamamen yetmediği durumlarda sanal güvenlik aracı (vsc) prosedürü uygulanır. genellikle çifte sarı bayrakla vsc birlikte uygulanır. vsc prosedürünün temel farkı pistte gerçek bir güvenlik aracı olmamasıdır.

    yarış bittiğinde pilotlar bitirme sıralamalarına göre aşağıdaki gibi puan alır. bu puanlara ek olarak, ilk 10'da bitiren bir sürücü yarışın en hızlı turunu atmışsa +1 puan daha kazanır.

    1.-25
    2.-18
    3.-15
    4.-12
    5.-10
    6.-8
    7.-6
    8.-4
    9.-2
    10.-1

    bu puanlar sürücünün hem pilotlar hem de sürdüğü takımın takımlar şampiyonası puanlarına eklenir. sezon sonunda en çok puanı toplayan pilot şampiyon pilot, en çok puanı toplayan takım da şampiyon takım olur.* takımlar, takımlar şampiyonasında elde ettiği dereceye göre ödül parası alırlar.

    --- yarış prosedürü ve kurallar ---

    artık 2020 ve 2021 kurallarına dair birçok şeyi -en azından temel şeyleri- biliyorsunuz. ekranda izlediğiniz yarışlar hakkında biraz daha derinlemesine bilgi sahibisiniz. bundan sonrası 2022 kuralları ve triviatadında bilgilerle dolu.

    --- değişen kurallar ---

    2021 için gelmesi beklenen kurallar pandemi süreciyle askıya alındı ve 2022'ye ertelendi. bu esnada takımların araç geliştirme operasyonları büyük ölçüde durdu. takımlar çok kısıtlı geliştirme yapabilecek, bu da bizi seneye çok benzer bir sezon karşılayacak demek. 2022 için gelmesi planlanan kurallar büyük ölçüde mercedes dominasyonunu bitirip tekrar rekabetçi yarışlar görme hedefiyle belirlendi. formula 1 tarihinin değişen kurallar ve değişen krallarla yazıldığı göz önünde bulundurulunca 2022'nin de heyecana olumlu etki göstermesini umuyoruz.

    daha önce vorteks ve kirli hava kavramının adını anmıştım. günümüzde formula 1 araçları yüzeyden gelen temiz (düzgün diyelim) havanın yere basma kuvveti oluşturması prensibine dayanıyor. formula 1 araçları da daha çok yere basma kuvveti üretirken arkalarında türbülanslı (vorteks oluşumu arkada türbülansa yol açıyor), tahmin etmesi ve modellemesi zor (belki imkansız),bir hava bırakıyorlar. bu da takip eden araçların büyük ölçüde yere basma kuvveti kaybetmesine sebep oluyor. düzlükte arkalarında az hava taneli (dolayısıyla az hava sürtünmesi yaratan) ve arkadaki aracın yaklaşmasına biraz yardım eden bir etki oluştururken, virajlarda kaybolan yere basma kuvveti pist üzeri geçişleri zorlaştırıyor. ön kanatlarda vorteks oluşturucular büyük ölçüde azaldığı için son senelerin bu konuda daha iyi olduğunu söyleyebiliriz yine de.
    2022'de yapılması planlanan ise yer etkisiyle (aracın tabanındaki hava akımından yere basma(ya da emme diyebiliriz) kuvveti yaratmak. bu sayede takipte olan aracın hızını büyük ölçüde koruması ve pist üzeri rekabetin artması amaçlanıyor.
    bunun yanı sıra 145 milyon dolar bir bütçe limiti (pilot ve birkaç en yüksek personel hariç) getirilecek. bu bütçe limitinin de mercedes gibi devasa bütçeli takımların her istediği konsepti denemesini ve büyük dominasyonları uzun vadeli olarak engelleyeceği düşünülüyor. aynı zamanda rüzgar tüneli testleri de daha başarısız takımların avantajına olacak şekilde sınırlandırılacak, bu da araçları büyük ölçüde eşitleyecek gibi duruyor. umarım vaatler gerçekleşir ve formula 1 tekrardan rekabetçi bir ortama sahne olur. hazır popülaritesi eksponansiyel artıyorken, belki dünyada en çok izlenen spor dalı olabilir.

    -- değişen kurallar ---

    --- trivia ve diğer bilgiler ---

    bu kadar anlattın, nasıl izleyeceğiz derseniz ülkemizde yarışları s sport kanalından ya da s sport plus üyeliği alarak takip etmek mümkün. bunun dışında f1 tv pro üyeliği alarak da izleyebilirsiniz. s sport plus üyeliğini gayet uygun fiyatlı gördüğüm için kaçak yayın aramaktansa almanızı tavsiye ediyorum, içinde başka spor dallarının da yayınları var ayrıca.

    gelelim trivia kısmına. formula 1 hakkında belki ilginizi çekecek kısa bilgiler:

    -1950'lerden önce formula 1 takımları grand prix yarışlarına katılıyordu, 1950'de silverstone'da yapılan ilk yarışla bu dağınık yarışlar bir sisteme oturtuldu ve şampiyona halini aldı.

    -uzun yıllar boyunca en başarılı isim arjantinli juan manuel fangio'ydu. 50'lerde 5 kere şampiyon olmuştu. ona en yaklaşan isim 93'teki zaferiyle alain prost olmuştu. geçen ilk isim ise hepimizin bildiği michael schumacher.

    -ilk başta pistlerin çoğu 2. dünya savaşı'ndan kalma uçak pistlerinden bozmaydı ya da normal vakitte halka açık yollardı.

    -tarihte efsaneleşen birçok pilot tabii ki var*** ancak benim için niki lauda'nın yeri her zaman ayrıdır. çok ağır bir kazada ciddi derecede yanmış, yine de şampiyonayı son yarışa taşımış ancak sonra hayatını riske atmayarak rakibi james hunt'a şamiyonluğu vermiştir (sonraki sezon tekrar şampiyonluğu almıştır ama). bu rekabet rush filmine de konu olmuştur.

    -formula 1'de artık ölüm hatta yaralanma riski oldukça azaldı. en son 2019'da f2 yarışında antoine hubert adına bir genç pilotu kaybettik. ondan önce 2014'te japonya grand prix'inde jules bianchi ölümcül bir kaza geçirdi. ondan önce ise ölen isim efsanevi ayrton senna (1994). buradan yarış tutkusunda hayatını kaybeden tüm pilotları saygıyla anıyorum.

    -ayrton senna hakkında kısa bilgi verilecek birisi değil, senna isimli belgeseli izlemenizi öneririm. ya da sizi şu entry'e alalım: (bkz: #111218809)

    -formula 1 yönetimi 90'ların ortasından itibaren bernie ecclestone tarafından yürütülüyordu. 2017'de amerikan menşeili liberty media'ya geçti ve beklenildiği üzere elite mahsus bir organizasyondan daha şov odaklı bir spor halini aldı.

    -michael schumacher halen daha en fazla zafere ulaşmış isimdir ancak senna'nın zafer sayısıyla eşitlendiğinde gözyaşlarına hakim olamamıştır. videosu.

    -bugünün pilotları max verstappen'in babası jos verstappen ve kevin magnussen'in babası jan magnussen 1998 sezonunda stewart takımında beraber yarışıyorlardı.

    -eski (60'lar) formula 1 sezonlarının nasıl geçtiğin hakkında da fikir sahibi olup nostaljik bir film keyfi yaşamak isteyenler için 1966 yapımı grand prix filmini öneririm.

    -bazı ikonik mücadeleler:
    50'ler:
    juan manuel fangio vs. sir stirling moss
    60'lar:
    jim clark vs. graham hill
    70'ler:
    james hunt vs. niki lauda (ne yazık ki bu dönem hakkında çok bilgim yok ancak jackie stewart, emerson fittipaldi gibi isimler bu dönemde yarışmıştır.)
    80'ler:
    alain prost vs. ayrton senna (özellikle 1988)
    nigel mansell vs. nelson piquet
    90'lar:
    alain prost vs. ayrton senna
    michael schumacher vs. damon hill
    michael schumacher vs. mika hakkinen
    ferrari vs. mclaren
    2000'ler:
    michael schumacher vs. david coulthard, juan pablo montoya,fernando alonso
    kimi raikkönen vs. fernando alonso(2005)
    2010'lar:
    sebastian vettel vs. fernando alonso
    lewis hamilton vs. nico rosberg
    sebastian vettel vs. lewis hamilton

    -son 15 yılın en heyecanlı sezonları kanımca 2005, 2007, 2008, 2010 ve 2012'dir.

    formula 1 hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isteyenler için birkaç youtube kanalı tavsiye edeyim:
    formula 1
    chain bear
    wtf1
    driver 61
    aldas
    --- trivia ve diğer bilgiler ---

    buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. artık siz de formula 1 yarışlarını izledikçe daha çok zevk alacak, ferrari stratejistlerine sövecek ve mercedes'i takdir edeceksiniz. bir sonraki entry'me kadar, görüşmek üzere.
  • netflix sayesinde kendine yeni ve genç bir kitle yaratan oluşum.

    kitle genç olduğu için geçmişi bilmiyor. geçmişi bilmediklerinden f1'in magazinsel arka planından haberleri yok. dolayısıyla f1'in %80 entrika, %15 bu entrikalardan ortaya çıkan magazin, kalan %5'in ise ancak yarıştan ibaret olduğunu daha bilmiyorlar.

    onlara yol göstermek adına çok kısa özet geçmek istiyorum.

    formula 1, williams'ın fw15c kasa kodlu fantastik arabasının ortaya çıktığı 1992'ye kadar benzer süreçlerden geçti. ilk seneleri saymazsak, kendine geldiği 1960'lardan itibaren, yalnızca şampiyon pilotlar listesine bakarak bile, çeşitliliğin ne denli bol olduğunu görürsünüz. fw15c çıktığında bile bu çeşitlilik 10 yıl kadar bozulmamış ve hatta williams fw15c'in ekmeğini ağız tadıyla yiyememiştir. fakat yiyicilere güzel bir ilham olmuştur.

    f1 ortaya çıktığı 1950'lerden, fw15c'nin icat edildiği 1992'ye kadar

    yaylı ya da hidrolik süspansiyona sahip, normal direksiyonu olan, 6 vitesli, yıllara göre v12, v10 hatta ve hatta bir kaç yıllığına turbo motorlu araçlardan oluşuyordu.

    şimdi size, fantastik fw15c'ye kadar bir f1 aracını kullanmanın nasıl olduğuna dair fikir verebilecek video paylaşıyorum:
    https://www.youtube.com/watch?v=auxfahhnsfo
    bir f1 aracını kullanmak, yaklaşık 40 yıl yukarıdakine benzer karakteristik özelliklere haizdi.

    şimdi size fw15c'den sonra, yani 40 yıl sonra değişen sürüş karakteristiklerini görebilmeniz için 2. örneği bırakıyorum:
    https://www.youtube.com/watch?v=pk4rh8faues

    araç sürüş deneyimi, 1992'den 2013'e kadar yukardaki gibidir. pilotlar daha konforludur ama yeteneklerinden bir şey kaybetmemiştir.

    1992-2013 arası periyoda baktığınızda, şampiyon sürücüler ve şampiyon takımlar arasında bulunan çeşitliliğin artık kaybolduğunu görürsünüz.

    burda da gözünüze msc'li ferrari ve vettel'li rbr çarpar.

    hakkinen'li mclaren mercedes'i 2 kere, red bull'u 4 sene üst üste şampiyon yapan aracı tasarlayanla, williams fw15c'yi tasarlayan kişi aynı kişilerdir: (bkz: adrian newey)

    ferrari'yi üst üste şampiyon yapan ise tek bir kişi değildir. ross brawn ve msc'nin kimyalarının tutması burdaki asıl unsurdur. ross brawn iyi bir mühendisten ziyade iyi bir koordinatördür. mühendisliği iyidir ama newey gibi uçuk kaçık değildir.

    şimdi.

    bazı f1 taraftarları newey'den nefret eder. etme sebepleri, kendisinin ürettiği fantastik araçların, klasik f1'i yok etmesidir.

    fakat newey'in tek suçu deha olmasıdır.

    şimdi gelelim 2009'a.

    2009'da ne oldu?

    olaylı 2008'sonrası honda pılı pırtı toplayıp çekilmiş, brawn'ın elinde 2008'e ait şasiden başka bir şey kalmamıştı. yalvar yakar mercedes'ten default bir motor aldı. button'la birlikte şampiyon oldular.

    bunun üzerine mclaren'le senelerdir hayalini kurduğu şeylere ulaşamayan mercedes, brawn'a teklif sundu. ron dennis de madem öyle 5 sene sonra mclaren'den siktir olup gidersiniz dedi. anlaşma yapıldı. herkes mutlu.

    mercedes gp oyuna katılmış oldu. rahmetli niki lauda sayesinde msc'yi geri çağırıp koltuk verdiler. rosberg barbisi de yanında. takılıyorlar.

    geçen sene şampiyon olan araç, ron dennis'in ahı sayesinde dökülmeye başladı. mercedes gp 5 ve 7. sıraların vazgeçilmez takımına dönüştü. 2012'ye kadar bu böyle devam edince msc marka değerini yitirmeye başladığından daha fazla dayanamayıp 2. emekliliğini gerçekleştirdi. inanılmaz bir hayal kırıklığı, büyük bir enkaz. mercedes'le ipler gerildiğinden ross brawn'da kendi takımından, bakınız burası çok önemli, kendi takımından siktirip gidiyor ve williams'a vampir dişlerini gömen toto wolf takımın başına geliyor.

    bu 5 ve 7. sıra takımı wolf'le birlikte bir takım demeçlerle gündeme oturuyor.

    bakınız toto wolf'ün ağzından aktarıyorum.

    1. newey sporu öldürüyor.
    2. kurallar değişmeli
    3. v tipi motorlar çağ dışı
    4. maliyetlerimiz çok yükek

    ve 5.

    "eğer kurallar değiştirilmezse, hem mercedes gp olarak formula 1 den çekiliyoruz, hem de bir daha formula 1 de bulunan hiç bir takıma motor tedarik etmeme kararı alıyoruz"

    bu iğrenç tehditten sonra fia ile anlaşmaya varıldı. burda garip olan şey, fia wolf'ün önerisini tüm takımlara oylattı.

    takımlar kabul ettiler. evet. tüm takımlar kabul ettiler. gerizekalılar.

    ferrari, alfa romeo ve fiat'tan ötürü turbo motor konusunda sıkıntı yaşamayacağını düşündüğü için olumlu oy verdi.

    renault, hali hazırda mercedes'le turbo motorlar üzerine anlaşmaları olduğu için ve turbo konusunda diğer tüm markalardan en çok deneyime sahip olanı olduğu için olumlu oy verdi.

    bmw ve o dönem için alt takımı jaguar çıkış yaptı. honda ve toyota zaten çıkmıştı. zira fia'nın mercedes korkusu da bundan dolayıydı. bu tertip bu yüzden düzenlendi. newey yüzünden marka kalmamıştı formula 1'de. vettel hasebiyle izleyici oranları da iyiden iyiye düşmüştü. zira o dönem alonso, hamilton, raikkönen, msc gibi isimler hala yarışıyordu ve kimse newey'in aracıyla kolay şampiyonluklara ulaşan vettel'den haz etmiyordu. tıpkı bu günkü gibi gençler tutuyordu daha çok.

    burayı geçelim. asıl noktaya gelelim. bu tehdit üstüne oylama yapıldı 2014'de bambaşka bir mevzuya yelken açıldı. ama bundan hemen önce, hamilton yuvası olan mclaren'den, kendini hamilton yapmış ron dennis'in şefkatli kollarından ansızın ve inanılmaz şok edici bir kararla ayrılarak, 5-7. sıraların vazgeçilmez takımı mercedes gp ile imza attı. 2013 senesine bakarsanız ne demek istediğimi de anlarsınız. hamilton da devamlı 5. sırada falan bitiriyordu zaten.

    tabi 2014 yılında neye uğradığımızı şaşırdık. formula 1 daha evvel de defalarca turbo motor devri yaşadı, en yakın tarihli olanı: https://www.youtube.com/watch?v=4jixpqgwqhk ama hiç bu kadar leşiyle karşılaşmamıştık. mevzu turbo değil, mercedes'in bmw'den alenen çaldığı mgu k ve h teknolojilerinin hibrid bir biçimde motora entegre edilmesiydi. ve bunu maalesef sadece mercedes başardı. ne garip, bmw'nin çıkmasından hemen sonra, yapılan tehditler neticesinde.

    o sebeple toto wolf nerdeyse, oraya temkinle bakın sayın gençler.

    https://www.youtube.com/watch?v=pd0lmh6yija
  • kendi düşünceme göre izlediğim en iyi sezon 2007 yılında kimi raikkonen'in şampiyon olduğu sezondur. son iki yarış kala puan durumu aşağıdaki şekildeydi;

    1.hamilton 107
    2.alonso 95
    3.kimi 90

    birde o zamanlar birinci olup 25, 26'lı puanların alınmadığı dönemler birinci 10 puan ikinci 8 puan sekizinci 1 puan falan alıyordu öyle bir durum vardı. bu durumda kimi'nin artık şampiyonluk şansı kalmadığı hamilton'un şampiyonluğuna garanti gözüyle bakıldığı anca bir hata yaparsa belki alonso'nun şampiyon olabileceği bir durum vardı ortada.

    sondan ikinci yarış olan çin grand prix'in de hamilton pol pozisyonunda başlamıştı yarışın ortalarına doğru kimi'yle hamilton öyle bir yarışıyor ki ayakta izliyorum çekişmeyi en sonun kimi şak diye geçti hamilton'u o geçişten sonra hamilton'un ayarları bozuldu yanlış hatırlamıyorsam ya bir ya iki tur sonra hamilton çakıllara girdi bir türlü çakıldan çıkamayıp yarış dışı kalmıştı. ya öyle bir durum var ki ortada hamilton beşinci altıncı falan olsa kimi'nin hiç şampiyonluk şansı kalmıyor. kimi çin'de birinci olurken alonso ise ikinci sırada bitiriyor yarışı ve her şey son yarışa kalıyor.

    son yarış brezilya grand prix'ne gelindiğinde puan durumu;

    hamilton 107
    alonso 103
    kimi 100

    şeklinde hamilton dördüncü bile olsa şampiyon oluyor. şu yarışı öyle heyecanlı bir şekilde bekledim ki hani olur ya bazen zaman mutfağa gider bir su içersin, balkona çıkarsın bir türlü yerinde duramazsın zaman ne yaparsan yap geçmez. öyle öyle bekledim bu yarışı. içimde hep o kırmızı arabaya karşı bir tutku var ama kimi'nin işi çok zor ümitlenmek de istemiyorum. neyse sıralama turlarında galiba massa birinci hamilton ikinci kimi üçüncü alonso dördüncü oluyordu. start sırasında hamilton baya kötü başlayıp ilk virajdan sonra dördüncülüğe falan düşüyordu sonra o moral bozukluğuyla birlikte alonso'yu geçeyim derken arabayı kilitleyip pist dışına falan çıktı ve bu olaydan bir 10 tur kadar sonra arabasında bir güç kaybı oldu ve sağdan sağdan yavaş yavaş gitmeye başladı. sonra bunun arabası düzeldi ama sonunculuğa kadar düşmüştü herhalde ama arka sıralardan herkesi geçe geçe hayvan gibi geliyordu. ön sıralarda massa birinci kimi ikinci alonso üçüncü sırada bu şartlar altında alonso şampiyon gibi görünüyordu. sonlara doğru ferrari bir pitstop oyunu yapıp kimi'yi massa'nın önüne geçirdi yarışı kimi birinci massa ikinci alonso üçüncü hamilton yedinci bitirdi. son yarışla birlikte puan durumu;

    1. kimi 110
    2. hamilton 109
    3. alonso 109

    şampiyon kimi raikkonen.
  • 3.altın dönemini yaşadığını düşündüğüm spor. ilk altın dönem senna, prost, mansell, piquet’nin aynı gridde bulunup kapıştığı ve senna vs prost rekabetinin coştuğu 80’lerin sonu 90’ların başı.

    2.altın dönemi schumacher vs hakkinen rekabetinin ortalığı kasıp kavurduğu, sporun globalleştiği ve tv ratinglerinin rekor üstüne rekor kırdığı 90’ların sonu ve 2000’lerin başı.

    ve 3.altın dönem ise günümüz. 7-8 yıl önce f1 nerdeyse bitme noktasına gelmişti. 2000’lerin başına göre ratingler %70-80 oranında düşmüştü. hem dünyada hem de türkiye’de unutulmuş niş bi spor dalı haline gelmişti. sözlükteki 2013, 2014, 2015teki yarış başlıklarına bakabilirsiniz. hepsi 1-2 sayfa. günümüzde daha cuma günkü antrenmanlarda 10 sayfayı geçiyor :d bu çöküşün birden fazla nedeni vardı tabi. pilotların çok heyecan verici isimler olmaması, çirkin arabalar, sıkıcı yarışlar ve sezonlar, inanılmaz köhne bi yönetim. bernie ecclestone’un diktatör yönetimi mahvediyordu f1’i. 2015’e kadar f1’in youtube hesabı yoktu, o kadar eski bi kafa yapısıyla yönetiliyordu.

    işte tam da o günlerde çok kritik bi kaç bir şey oldu ve öldü bitti denilen formula 1 bi anda günümüzdeki 3.altın dönemini yaşamaya başladı.

    önce max verstappen spora giriş yaptı ve 17 yaşında daha ehliyeti yokken f1 tarihinin en genç sürücüsü ve en genç puan alan ismi oldu (1 yıl sonra da 18 yaşında tarihin en genç yarış kazanan ismi oldu) daha önce f1’le nerdeyse bir alakası olmayan hollanda gibi ülke bi anda milli takım destekler gibi fanatik bi şekilde max’ı desteklemeye başladı. daha önce kimseye yapılmayan tribün ortamı yarışın yapıldığı her ülkede onun için yapıldı, uğruna şarkılar yazıldı ve f1 bi anda hollanda gibi çok iyi bi pazar elde etti. zaten 70’lerden sonra ilk defa hollanda gp’si f1 takvimine girdi, tamamen max sayesinde.

    sonra liberty media, f1’i bernie ecclestone’dan satın aldı. bütün yönetim şeklini değiştirdi ve günümüze uygun hale getirdi. sosyal medyanın çok iyi kullanımı, drive to survive..

    sonra max’ın taa çocukluktan beri en büyük rakibi olan charles leclerc spora adımını attı. bu 2 karizmatik, yetenekli, heyecan verici genç sporcunun varlığı, aralarındaki rekabetin çok eskiye dayanması f1 için pazarlanabilecel müthiş bi noktaydı ve bunu da yaptılar. 2019’da leclerc’in ferrari’ye geçmesiyle 2’si arasındaki müthiş mücadeleleri izlemeye başladık.

    ardından 2020’de gelen pandemi herkesi eve kapattı, insanlar vakit geçirmek için bir şeyler ararken f1’i keşfetti veya eskiden izleyen ama yıllar önce bırakmış olan eski f1 fanlarını geri döndürdü “bakın ben yeniden eğlenceliyim” dedirtti. ayrıca o dönemde bir çok ülkede kısıtlama olduğı için yarışlar her yerde yapılamadı. bu sayede türkiye, portekiz gibi uzun yıllardır yarışın olmadığı yerlerde yarışmak zorunda olmak o pazardaki insanlara da kendilerini yeniden hatırlattı.

    üstüne 2021’de verstappen ve hamilton bize belki de f1 tarihinin en iyi sezonunu izletti, 2022’deki kural değişiklikleriyle de arabalar güzelleşti ve 3.altın dönemi yaşamaya başladık.

    açıkcası f1’in önü bundan sonra çok açık, birçok ülkede 1990’larda kalmış rating rekorları yeniden kırılmaya başlandı, takım ürünleri yok satıyor, biletlere korkunç ilgi var, bu seneki avustalya gp avustralya tarihinin en çok izlenen spor etkinliği oldu, 1 ay sonra yapılacak ingiltere gp’sine bilet isteklerği hayvani seviyeye çıktığı için yeni tribünler koyup fazladan bilet satıyolar, 2020’de yapılan concorde anlaşması sayesinde de tüm takımlar tarihlerinde ilk defa hiç olmadığı kadar kar ediyorlar, yeni yatırımcılar yeni takım kurmak istiyorlar, ülkeler pistlerini takvime sokmak istiyolar, abd seneye 3 yarışla takvime girecek, suudi arabistan 2. yarışı istiyor, güney afrika 30 yıl sonra ilk defa takvime girecek. kolombiya tarihinde ilk kez f1 yarisi duzenlemek icin calismalarini surduruyor.

    gridde de verstappen, leclerc, russell gibi elit genç yetenekler var. norris ve gasly de iyi. albon, ocon, tsunoda da fena değil. yetenek kaynıyor grid. gelecek emin ellerde.

    işin ironisi ise tüm bu değişimin ilk adımı olan ve hala daha 24 yaşında olan genç verstappen, 1-2 yıl içinde hamilton, vettel, alonso, ricciardo gibi isimlerin f1’den ayrılmasıyla f1’in en yaşlı/tecrübeli birkaç isminden biri olacak :d
  • dünyanın en zor, en tehlikeli ve en pahalı sporudur. ayrıca sporcusu olmanın en zor olduğu spor kategorisindedir. çünkü yalnızca 20 kişi o koltuğa sahip olabilir ve bu 20 kişinin asla seneler boyu f1 koltuğu üstünde yarışacağının garantisi yoktur, kötü performans gösterirlerse koltuğu alttan yetişen yeni pilotlara kaptırma riskleri bulunur, diğer hiç bir spor dalında bu kadar kısıtlı bir kontenjan yoktur.

    yıllarca birçok sporcu yarışırken hayatını kaybetmiştir, her an kaza yapma riski bulunur ve her yarış illaki kaza olur, birçok pilot canını ortaya koyarak yarışır.

    pilotlar yarışırken birçok şeye hakim olmak zorundadır ve bu hakimiyeti 70 tur boyunca kusursuz bir şekilde devam ettirmeleri gerekir. strateji, saldırı, savunma, pilotaj, lastik koruma, en hızlı tur, g kuvveti, yağmur, sıcak, soğuk, radyo, pit stop, drs, ers, overtake, vites, kalkış, frenleme vs. gibi birçok etkeni 300km ve üstü hızla giderken hepsini aynı anda ve 1-2 saat civarında konsantrasyonlarını kaybetmeden sürdürmeleri gerekmektedir. o sırada tuvaletleri gelebilir, burunları kaşınabilir, kask vizörüne herhangi bir cisim yapışabilir hepsinin üstesinden gelmeleri gerekmektedir.

    hiçbir yarışı kaçırma lüksleri yoktur, nba'de veya futbolda olduğu gibi yedek kulübesinde geçirebilecekleri tek bir yarış yoktur, hasta olsalar veya yakınlarını kaybetseler bile dünya şampiyonluğu için o yarışa çıkmak zorundadırlar.

    sadece bunlarla da bitmiyor, yarışanlar bir robot değil veya pit ekibi yapay zeka değil. herkesin bir karakteri olduğu için, duygular, hırslar, stratejiler birbiriyle yarış halinde oluyor. her pilotun karakteri dünya şampiyonu olmayı kaldıracak kadar güçlü olmuyor veya her pit ekibi en sağlam pilota ve araca sahip olsa dahi onu şampiyon yapacak zekaya sahip olamıyor.

    işin arka boyutu da çok büyük öneme sahip. mühendisler, takımı ve pilotu birinci yapabilmek adına en iyi şekilde arka planda çalışıp kusursuz bir araç yapmaya çabalıyorlar. araçlarda hatalar olabiliyor, sezon boyu bu hataları düzeltmek için çalışıyorlar. bu hatalar dünya şampiyonluğunun elden alınmasına sebep olduğu gibi, kusursuz bir mühendis ekibi takımın ve pilotun şampiyon olmasını sağlayabiliyor.
    sponsorluklar ve alınan yatırımlar da takımların hayatta kalabilmesi için önemli bir etkendir. yeterli yatırımı bulamayan takım veya bütçesinin sınırlarına gelen takım şampiyonluk mücadelesinden kopabilir, hatta takımı satma noktasına bile gidilebilir.

    her takımda iki yarışçı bulunur ve bu iki yarışçının mücadelesi de büyük önem taşır. bazen iki yarışçı birbiriyle de rekabet eder, bazense pilotlardan biri ana pilottur ve ikinci pilotun onu diğer pilotlara karşı çok iyi savunması gerekir. şampiyonluk mücadelesinde takım arkadaşının bile önemi çok büyüktür.

    günün sonunda bütün bu unsurları kusursuz şekilde yapan 20 pilot ve takım, bir sene boyunca her yarışta ilk 3 sırada yer almaya çalışarak dünya şampiyonluğuna oynar. tabi ki bunun mümkün olması için de en iyi araç ve en iyi pit ekibi ile uyum içerisinde çalışması gerekir.

    bize niye formula 1'i sevdiğimizi soruyorsunuz veya anlamlandıramıyorsunuz ya, işte tüm bu unsurların bizi aşırı derecede heyecanlandırmasından dolayı.
  • 2021 macaristan gp'den itibaren yeni "güvenlik önlemleri" kapsamında pit stoplar yavaşlatılacakmış. neymiş, böylelikle her şeyin tam ve doğru yapıldığından emin olarak riskleri azaltacakmışız... evet çünkü şu ana kadar her yarışta lastiği takamayan mekanikerler yüzünden kan gövdeyi götürüyordu. meraklısı için ingilizce link şurada

    fanboyluk müessesesini sevmem, elimden geldiğince objektif olmaya çalışırım ve şu an için red bull'a bir gram sempati duyuyorsam bunun sebebi yalnızca mercedes hegemonyasını sonlandırmaya en yakın görünen takım olmalarıdır ama yuh be kardeşim bu kadar da belli etmeyin her şeyi mercedes için yaptığınızı.

    baktılar red bull iyi başladı, hemen adamların en büyük avantajlarından biri olan pit stoplara el attılar. bu kadar şerefsizlik olmaz.
  • şampiyonlukları mercedes sıralarken mercoboy'ların bir sorun görmediği, ama bütçe tartışmaları çıkınca f1'in ve fia'nın çok kötü olduğunu yeni fark ettikleri organizasyon.

    mercedes'in ve dahi taraftarlarının konuşmaya zerre hakları yok.

    yıl 2008. dünyada kriz patlamış, büyük sıkıntılar yaşanıyor, formula 1 de zora düşmüş vaziyette. 2009'da büyük kural değişiklikleri yapılacak, kers sistemi spora adapte edilecek. fakat bazı büyük üreticiler krizin de etkisiyle ayrılma hesapları yapıyor. ilk ayrılan honda fabrika takımı. rekabetçi tasarlanmış bir otomobil de motorsuz kalıyor tabi.

    bu takımı ross brawn alıyor, mercedes imdada yetişerek bu takıma motor tedarik ediyor, araca çift katmanlı difüzör denen bir icadı adapte edip sezonun ilk yarısını süpürüyorlar. bu tasarım, ne hikmetse yasaklanmasına rağmen 2009 sezonu için serbest bırakılıyor (das vibes). brawn gp bu difüzörle sezona o kadar dominant başlıyor ki red bull ve diğer takımlar otomobilleri adam edene kadar brawn gp atı alıp üsküdar'ı geçerek, sezonun sonlarında zayıf kalmaya başlasalar da başta oluşan devasa puan farkı sayesinde bir peri masalıyla şampiyon oluyorlar.

    sezon sonunda bmw ve toyota da honda'dan sonra ayrılanlar kervanına katılıyor. f1'de doğru dürüst üretici kalmamış, mclaren ve ferrari gibi kültürden dolayı yarışan ekipler dışında dişe dokunur üretici yok. renault zaten 2008 singapur nedeniyle cezalı ve kendi ismini kullanamıyor.

    derken mercedes, tüm üreticilerin uzaklaştığı bu spora gireceğini ilan ediyor. bunun için seçilen takım da brawn gp, önceki sezonun şampiyon takımı. ross brawn da takımın patronu olacak.

    ilk yıllar pek hoş değil, 2010'da pek iyi sonuçlar alamayan takım 2011'de de pek ortalarda gözükmüyor. takıma yatırım yapan daimler ag başarısız sonuçlardan ötürü takımın varlığını sorgularken, 2012 biraz daha iyi geçen bir yıl oluyor ve schumacher sene sonu bırakıyor. mercedes'in 3 yılda ürettiği otomobillerin en büyük sıkıntısı da pirelli lastikleri.

    2013 yılında catalunya'da esrarengiz bir pirelli testi yapılırken, mercedes testten sonraki ilk yarış olan monaco sıralama turlarında ilk 2 sırayı kapatıyor ve nico rosberg ile polden zafere rahat kazanıyor. bu test herkesin malumu 1000 km'lik düpedüz illegal lastik testi.

    tabi bununla sınırlı kalmıyor. 2013'te lastik hamurlarında da değişime gidiliyor. lastikleri en iyi kullanan takım olan lotus, değişimden sonra bir miktar geriye düşerken, yeni hamurlardan en büyük faydayı gören pilot lewis hamilton. hamilton hem lastik koruma hem de genel sürüş karakteristiği bakımından kendisine eldiven gibi uyan bu yeni lastiklerle tırmanışa geçiyor.

    önden kaymayı tercih eden pilotlardan biri olan hamilton'ın mclaren yıllarında ve mercedes'te lastik testinden önceki dönemlerde lastikleri kullanma bakımından herhangi bir özel yeteneği görülmemişken, ne hikmetse 2013 ortalarından itibaren bu konuda en iyisi haline geliyor. pirelli'nin halen 2013 yılında yeni getirilen hamurları baz alarak slick lastik ürettiğini söylemeye gerek yok diye düşünüyorum. tabi pirelli aynı zamanda kamber açılarına da kısıtlama getirerek, değişik setup denemek isteyen pilotların seçeneklerini de güzelce azaltmıştı, sebep ise "güvenlik" :)

    tabi bu sırada spora hibrit turbo motorlar girmek üzere. nitekim, mercedes'in herkesin çekip gittiği f1'e girme sebebi en başından beri yeni güç üniteleri. herkesin sonradan öğreneceği üzere, söz konusu güç ünitesi yıllardır zaten tasarlanıyor ve diğer tüm üreticilerden evvel çalıştırılmaya başlanmış bile.

    yine sonradan öğrenileceği üzere, mercedes yeni güç ünitesi kurallarının detay bilgilerine herkesten önce hakim. üstelik kurallara ucube bir "jeton" sistemi de getiriliyor. yani bir üretici yeni çağa kötü başlarsa, toparlaması için jeton sistemini kullanması lazım. bu da şu demek; "farkı kapatacak bir şey bulduysan bile bunları taksit taksit kullanabilirsin, bir anda kullanamazsın."

    2014 yılında mercedes vs. gp2 araçlarıyla başlayan sporun yeni çağında, yıllar sonra o yıllarda mercedes yarış takımının patronu paddy lowe'un itiraf ettiği üzere, mercedes zaman zaman 30sn. üzerinde farkla kazandığı yarışlarda bile motoru düşük güçte kullanıyordu. üstünlük o kadar büyüktü ki, mercedes yeni kuralların tartışmaya açılmasını istemediğinden motoru en düşük güç modunda çalıştırıyordu. diğer zavallı takımlar, her ne kadar bu kuralları büyük bir hatayla seve seve kabul etseler de, avel avel bakıyorlardı.

    2017 yılında kadar formula 1, mercedes vs. gp2 araçları şeklinde geçen bir seri haline gelirken, 2017 yılında ferrari bir nebze rekabet edebilecek hale geliyor. tabi ferrari güç ünitesinde mercedes'e yaklaşınca, mercedes "yağ yakma" dediğimiz bir çözüm keşfediyor ve o dönemler iyi bildiğimiz "q3 parti modu" da o dönem sıklıkla kullanılıyor. fıa kurallarda netleştirmeye giderek, yağ yakımını 100km'de 0.9 litre olarak açıklıyor.

    fıa aynı zamanda, kuralı netleştirirken, bu kural devreye sokulmadan önce üretilen güç ünitelerinin bu kuraldan etkilenmeyeceğini beyan ediyor. kuralın devreye girmesi ise belçika gp'den bir süre sonra gerçekleşecek. bu açıklanır açıklanmaz, mercedes belçika'ya şak diye yeni spec motorla geliyor :)) bu sayede, mercedes 0.9l yerine 1.2l yağ yakabilme serbestliğine erişiyor. muhteşem istihbarat :)

    2018 yılında ferrari - mercedes kapışması son hız devam ederken mercedes yeni bir jant tasarımı getiriyor. 2012'de red bull'un bulduğu delikli jantlar, "hareketli aerodinamik parça" olarak yorumlanıp yasaklanırken, 2018 mercedes tasarımı ise serbest bırakılıyor. açıklama ise şu minvalde; "aeroyu o kadar da etkilemiyor, lastik ısılarını düşürmek için yapmışlar canım, ne var bunda?". ayrıca o sezon almanya'da pit yoluna kafasına göre girip çıkan hamilton'a hiçbir ceza verilmiyor ve hamilton yarışı kazanıyor.

    2019; ferrari efsane bir güç ünitesi ortaya koyarken, bu ünitenin yasallığı ile ilgili mercedes önderliğinde bir sorgulama başlatılıyor. esasında ferrari çok rekabetçi bir araç ortaya koyduğu 2018'den itibaren anında fıa tarafından sorgulanmaya başlarken, (mesela esnek taban iddia edilmişti aynı 2022 gibi), araca takılmadık sensör kalmıyor. sonuç olarak ferrari'nin güç ünitesi, halen kimsenin bilmediği sebeplerle yasaklanıyor ve ferrari motoru baştan tasarlamak zorunda kalıyor.

    2020'de mercedes das'ı icat ediyor. akıl almaz bir şekilde bu tasarım onay alırken, en baştan beri zaten fıa ile bu tasarımı görüştüklerini ifade eden mercedes yanlış bir şey yapmadıkları konusunda emin. daha parc ferme kurallarına bile uymayan bu tasarımın nasıl onay aldığını kimse açıklayamazken, daha da tuhafı tasarım ertesi sezonlar için yasaklanıyor. yani bu tasarımı diğer takımların geliştirmesinin de önüne geçilmiş oluyor. buyurun size 2009 difüzörü :)

    2021; hamilton bahreyn'de 29 kez keserek döndüğü virajda verstappen'e aynı yöntemle geçilince fıa müdahale etmeye karar veriyor ve hamilton yerini geri alarak yarışı kazanıyor. silverstone; copse'ta verstappen'i bariyerlere yollarken rakipsiz kaldığı yarışta aldığı 10sn'lik ceza değil ödülle beraber yarışı kazanarak 25 puan fark kapatıyor, ve suçlu verstappen ilan ediliyor. suudi arabistan'da hamilton drs'yi vermemek için max'e arkadan çarptığında bile cezayı max alıyor.

    son yarışta atak yeyip geçilmek üzere olan hamilton virajı pazardan dönerek yarım saniyelik farkı 2 saniyeye çıkarırken de hiçbir yaptırım gelmiyor. yarışın sonunda sc içeri girerken, fıa skandal bir karar vererek sc arkasında turların geri alınmayacağını söylüyor. ne hikmetse son anda düzgün bir karar almaya yeltenen masi zaman da kalmadığı için sadece liderlerin kapışması amacıyla aradaki araçları çekiyor. red bull doğru kararla max'i pite aldığı için mercedes'i mağlup ederken mercedes ve hamilton aylar sürecek olan mağduru oynama tiyatrosuna başlayarak, skandal bir hatayla hamilton'ı pite almamalarını unutturmayı başarıyorlar.

    nitekim, hamilton'ın pite alındığı ve max'in pite girmediği senaryoda bile hamilton'ın önde lider kalacağını mercoboy ve hamboylara açıklayabilmek adına haftalarca/aylarca dillerde tüy biterken, bunu kabul edecek hale gelmeleri bile aylar sürüyor (vsc vs sc arkasında saniye farkı açılır, çünkü hız(v) düşer).

    basit fizik kurallarını bile anlamaktan aciz olan bu taraftar grubu, yukarda tüm yazdığım olaylardan sonra (hatırlamadığım ve artık bu yoruma sığmayacak kadar çok olan birçok irili ufaklı kollama/kayırma da dahil olmak üzere), şimdi buraya üşüşüp "şike" diyorlar :) gerçekten komiksiniz.

    bu bütçe haberleri hakkında konuşacak bir taraftar grubu varsa o da sadece tifosidir. mercedes'in 8 yıl süren kol kanat gerilmeden sonra tek söz konuşmaya hakkı olamaz.

    öte yandan, bariz bir bütçe sınırı aşımı varsa ilgili ceza neyse verilmelidir.
  • olayları sonuca göre yorumlamayı bırakırsanızdaha sağlıklı olur.

    masi bu kararı f1'i birkaç yıl sonra bırakacak hamilton'dan ziyade milyonlarca takipçiyi kaybetmemek adına almış olsaydı olay buraya kalmaz,ilk turda ilk sektörü kestirmeden geçen hamilton'a ceza vererek yapardı!

    zira son 5 tur kala latifi'nin kaza yapacağını, aracın uoldan çekilip pistin yarış bitmeden temizlenmesini,son turdan önce sc'nin pistten çıkmasını siksen denk getiremez/öngöremezsin.

    yine bütün bunlardan önce max yumuşak hamurla pite girdiğinde 1 tur sonra mercedes'in orta hamurla(hala lastik ömrü varken!) pite sırf max ile pist üzerinde karşılaşmamak için girmesini istemeyen, daha hızlı araca sahipken sert hamuru vsc varken değiştirip geriye düşsen bile taze lastiklerle liderliği tekrar alabileceğin riskini almayan mercedes pit duvarını siksen denk getiremezsin!

    sonuca bakıp son turda şampiyonluk verstappen'e verildi demek şu spora,redbull'un (biraz da pozisyonuna bağlı olarak) aldığı kararlara/risklere ayıp etmektir.

    max'in kazandığı hamilton ve mercedes'e rağmen(!) tertemiz bir şampiyonluktur.

    yarışın ortalarında masi'ye telsizden “no safety car” diye ayar çeken toto wolff'e gelsin…

    “yeah max, fuck them all”
  • bir çok formula 1 izleyicisi aslında bu araçların nasıl sürüldüğünü, ne tip teknikler kullanıldığını, pilotların neler yaptığını bilmiyor, belki bilmek de istemiyor. ancak bilerek izlediğinizde aslında seyir zevki daha da artacaktır.

    çoğu insan yarış denen olguyu gaza köklemek ve sonra frene köklemek sonra tekrar gaza basıp gitmek gibi basit görüyor.

    doğrusu şu ki bu araçlarda abs yok yani freni çok hassas biçimde kullanmak gerekiyor. momentumunuz azaldıkça frenajın şiddetini azaltmanız lazım yoksa araç kaymaya başlar. buna lock up diyorlar. lastikte flat spot denen aşınma kısımları oluşturur, lastiğin daha da ısınmasına neden olur böylece aracın tutunma seviyesini aşağıya çeker. öte yandan araç kaymaya başlayınca fren mesafesi de uzuyor slick lastiklerde.

    yine modern formula 1 araçlarında traction control yasak ve bu araçlar rwd(arkadan çekişli). yani viraj çıkışında gaza fazla basarsanız spin atarsınız. az basarsanız tur süresi kaybedersiniz ve ne kadar basmanız gerektiği her virajda her tur biraz daha değişir.

    arabayı limitte sürmek diye bir tabir var ya hani. işte o limit çok belirsizdir sırf bu iki olgu nedeniyle. aslına bakarsanız takımların simülasyonlarında atılan tur süreleridir limit çünkü kaza riski yoktur. yarışta limitte sürmek diye bir şey olduğuna ben şahsen inanmıyorum. zaten yarış ve hotlap çok farklı iki şey. hatta limit denen şey setup, sıcaklık, rüzgar, pistin durumu ve pilotaja göre gayet değişen şeyler.

    bunlar çok kaba çok basit kısmı işin. gelelim setup kısmına. kokpit kameralarında sık sık görürsünüz direksiyondan bir şeyler ayarlar pilotlar her viraj öncesi. ne bunlar?
    1. brake balance. ön arka fren şiddeti dengesi
    2. diferansiyel kilit ayarı
    3. hybrid şarj şiddeti

    elbette bir tek bunlar yok. direksiyon üstünde onlarca tuş var içecekten telsize pit limiterden drs kers üstüne info ekranı ayarlarına dek.

    brake balance çok hayatidir. frenajın fazlası öndedir doğal olarak. ancak arka frenaj gücünüzü arttırırsanız ciddi manada trailbrake (bkz: trail braking) yapabilirsiniz. bunun aşırı fazla olması durumunda aracın arkası kontrol edilemez hale gelir. virajdan viraja ve lastiğinizin durumuna göre bu fren dengesi değişkenlik gösterir bu yüzden pilotlar sürekli optimumu ayarlamaya çalışırlar. mesela monza'da t1'de düşük bb istersiniz ama lesmo1-2'de ve parabolica'da çok fazla istemezsiniz.

    diferansiyel kilidi de yine aracın oversteer understeer dengesiyle alakalıdır. viraj çıkışında gazı erken köklemek istediğiniz bir virajda preload arttırabilir veya diff kilidi azaltabilir böylece patinaja düşmeden erkenden gaza yüklenebilirsiniz. bu durumda araç understeer hale gelir, throttle steering yapmazsınız. bazı virajlarda ise o ekstra viraj giriş ve apex kısmı ekstra dönüş kabiliyetine ihtiyacınız vardır. bu durumda da kilidi arttırırsınız. yarış öncesi setuplarda da bu ayarlar yapılır ama değişken kısmı budur. preload değiştirilemiyor sanırım.

    3. hybrid sistemin şarj dinamosu motor freni yapmaya yarar aynı zamanda. gazı bıraktığınız anda arka tekerlerde şarj esnasında oluşan ısıyı elektrik enerjisine çevirir kısaca. ancak arka frenajı arttırdığı için aracın dengesini bozar fazlası. az yaparsanız da araç şarj olmaz kers için. bu frenajdan faydalanmak istiyor da olabilirsiniz. işte bunlar için her virajda her turda ayarını değiştiriyorlar.

    yarış esnasındaki her küçük detay tur sürenizi etkiler. downshift ritminden tutun da upshift zamanlamanıza kadar. trail braking kabiliyetinizden, arka kanadın 1derece açısına kadar, rake angle'ın 1 derece değişmesi size tur başına 0.3 sn'ye mâl olabilir. 50 tur attığınız bir yarışta tur başına 0.2sn kaybettiğiniz bir hatadan 10sn geriye düşmüş olursunuz ve yapabileceğiniz belki yüz tane hata var profesyonel bir f1 pilotu olarak. üstüne bir de setup hataları veya uyuşmazlıklarını ekleyin. üstüne bir de mühendislik/üretim hatalarını ekleyin. seri üretim olmayan, her şeyi prototip olan bu araçlarda en ufak şeyin hatalı üretiminde aracın etkilenmesi sözkonusu.

    lastikler bitti lafı da biraz burdan gelme. lastiklerin bittiğini anlamak bir yana ekranda lastik sıcaklığını ve basıncını görüyorsunuz. sıcaklığa göre basınç değişiyor ve ideal sıcaklık ve basınç bellidir bunu tutturmak zordur değişen pist sıcaklığı ve aşınan lastiklerin değişen karakteristiği nedeniyle. hatta hava sıcaklığı bile motorun ürettiği güç ve engine map üstünde etkilidir. farklı sıcaklıklarda farklı tur süreleri çıkar.

    ben şahsen artık f1 izlemiyorum çünkü çok fazla drama ve bullshit var. çok soslu bir tv show'u yarıştan ziyade. ama arkadaki teknik detaylar ilginizi çekebilir. dünya genelinde çok sayıda farklı motorsporu klasmanı var ve emin olun bir çoğu aslında f1'den daha zevkli zira medya baskısı yok ve daha çok ilgilisi anlayanı izliyor.
  • turkiye'de sayisiz fani bulunan motor sporu. ancak bu fanlarin cok cok kucuk bir kismi formula 1 hakkinda haberler okuyor, kurallari ogreniyor, isin teknik kismi ile ilgileniyor.

    her yaristan sonra cok begenilen, yanlis bilgiler iceren entryler oluyor. bunlardan debeye giren bir tanesi bugun dikkatimi cekti (bkz: #116238499). yazar pistin guvenli olmadigini, pist ekibinin berbat oldugunu soyluyor. bu elestirinin ikinci kismi cok buyuk oranda dogru olsa da, pistin guvenli olmadigini soyledigi kisim bilgisizlikten kaynaklaniyor. yazarin elestirileri sunlar:

    "-bu pist sorunlu bir pist. tur boyunca cogu arac sallantida, yere surte surte gitti."

    araclar her pistte yere surtuyor. formula 1'de araclar yuksek yere basma gucu uretmek icin mumkun oldugunca yere yakin uretiliyor. araclarin yere cok yakin olmadigindan emin olmak icin fia arac tabanlarinda "skid block" denilen bir tabaka konulmasini zorunlu tutuyor. eger bu parca yaris sonunda belirli bir seviyeden fazla asinmissa arac diskalifiye ediliyor. takimlar aerodinamik avantaj saglamak ve skid block tabakasinin asinmasini engellemek amaciyla 2015 yilindan itibaren tabanda titanyum parcalar kullanmaya basladi. yarislar sirasinda gorulen kivilcimlarin sebebi de bu.

    gelelim bahreyn pistine. araclarin yere surtmesi temel olarak uc sebepten oluyor. 1) fazla yakit yuku, 2) rakim degisimi (bkz: spa'daki eau rouge ve raidillon veya cota pisti), 3) yuksek yere basma gucu uretmek icin arac yuksekliginin minimuma indirilmesi. fazla yakit yuku her pistte olan bir durum. rakim degisimi yonunde ise bahreyn pisti en duz pistlerden biri. duzlukleri sebebiyle bahreyn'de takimlar yere basma gucu tercih etmiyor. yani bahreyn pistinde araclarin yere surte surte gitmesi icin diger pistlere gore ozel bir sebep yok. yaris sirasinda gorulen kivilcimlar ise neredeyse her yarista oluyor. ancak bahreyn, singapur ve abu dhabi yarislari gece oldugu icin bu pistlerde kivilcimlar daha cok belirgin oluyor.

    araclar sallantida gidiyor derken yazarin ne kastettigini bilmiyorum ancak bu buyuk ihtimalle dusuk yere basma gucu kullanilmasi ile alakali bir durum. sezarin hakki sezara, sunu da soylemek lazim, bu pistte kumdan dolayi yol tutus seviyesi cok iyi degil.

    "bariyerler piste cok yakin. lastik, cakil havuzu gibi hic bir guvenlik onlemi yok.( istanbulda araclar kayip durdu. boyle bir durum yasadik mi ? super bir yaris yonettik)"

    karsilastirma icin iki pistin de krokisi: istanbul , bahreyn

    goruldugu uzere her iki pistte de yuksek hizda donulen virajlarda ve uzun duzluklerin ardindan benzer sekillerde asfalt ve cakil kacis alanlari mevcut. pist genisligi olarak da bahreyn istanbul park ile ayni genislikte ortalama olarak.

    zaten kacis alanlarinin buyuklugu ve dizayni, bariyerlerin yerlesimi fia kurallarina uymak zorunda. her bir virajin donulme yonune, her bir duzlugun maksimum hizina gore bu dizaynlar yapiliyor. formula 1'de yaris yapilacak her pist her yil denetimden geciyor, bu pistlerin fia kosullarina uymalari zorunlu.

    gelelim grosjean kazasina ve o metal bariyerlere. kazanin buyuklugu sebebiyle pek konusulmasa da bu kaza tumuyle grosjean'in hatasi. 3. viraj cikisinda 220 km/saat hizla giderken ani bir sekilde saga kirdi ve sag arka lastigi kvyat'in sol on lastigine takildi. bunun uzerine arac saga dogru neredeyse 90 derece dondu ve bariyere dik olarak girdi. bu sekilde bir kazanin yasanma ihtimali genel olarak cok dusuk. grosjean'in kazasinda kritik olan nokta aracin yonunun yaris yonune gore dik olmasi.

    oradaki metal bariyer de bahreyn pistinin hatali olmasindan kaynaklanmiyor. o metal bariyer ve kacis alani ucuncu viraji alamayan suruculerin yandan carpacagi sekilde dizayn edilmis. ki bu sekilde dizaynlar neredeyse her pistte mevcut ve fia kurallarina uygun. sunu anlamak gerekiyor ki bariyeler ve kacis alanlari tum pistlerde surus yonune gore dizayn ediliyor. silverstone'daki 2. yarisin ters yonde yapilmasi bu sebepten reddedildi mesela. bu kaza sekli (grosjean'in durduk yere 90 derece donmesi) bahreyn'e ozel degil ve muhtemelen bu kazanin ardindan fia tum pistlerde bu tarz tasarimlari gozden gecirecek.

    standardizasyonun pek de onemsenmedigi donemlerde bu tarz kazalar pistlerle alakali olabilirdi. ancak su yillarda bu duzeyde tehlikeli kazalar pistlerden ziyade siradisi kosullarin olusmasi ile oluyor. bkz. bianchi'nin guvenlik araci altinda yoldan cikip vince carpmasi, correa'nin kaza yapmis pistin ortasinda duran hubert'e carpmasi.

    ana konuya kisaca donersek; formula 1'in bu kadar sevilmesi, bir formula 1 entrysinin debe'ye girmesi sevindirici ama bu yorumlarin isin teknik konusunda detay verilmeden, desteklenmeden yapilmasi uzucu.
hesabın var mı? giriş yap