• haluk'un amentüsü

    bir kudret-i külliye var ulvî ve münezzeh,
    kudsî ve muallâ, ona vicdanla inandım.

    toprak vatanım, nev'-i beşer milletim...insân
    insân olur ancak bunu iz'ânla, inandım.

    şeytan da biziz, cin de, ne şeytan ne melek var;
    dünyâ dönecek cennete insânla, inandım.

    fıtratta tekâmül ezelîdir; bu kemâle
    tevrat ile, incil ile, kur'ân'la inandım.

    ebnâ-yi beşer birbirinin kardeşi... hülya!
    olsun, ben o hülyaya da bin canla inandım.

    insân eti yenmez; bu teselliye içimden
    — bir ân için ecdadımı nisyânla — inandım.

    kan şiddeti, şiddet kanı besler; bu muâdât
    kan âteşidir, sönmeyecek kanla, inandım.

    elbet şu mezar ömrünü bir hasr-i ziyâ-hiz
    ta'kîb edecektir, buna imânla inandım.

    aklın, o büyük sâhirin i'câzı önünde
    bâtıl geçecek yerlere hüsranla, inandım.

    zulmet sönecek, parlayacak hakk-ı dırahsân
    birdenbire bir tâbis-i burkanla, inandım.

    kollar ve boyunlar çözülüp bağlanacak hep
    yumruklar o zincîr-i hurûsânla, inandım.

    bir gün yapacak fen şu siyah toprağı altın,
    her şey olacak kudret-i irfanla... inandım

    yani diyor ki;

    bir yaratıcı güç var, yüce ve temiz,
    kutsal ve yüksek, ona vicdanla inandım.

    yeryüzü yurdum, insan soyu ulusum...insan
    ancak insan olur bunu anlamakla; inandım.

    şeytan da biziz, cin de, ne şeytan, ne melek var;
    dünya dönecek cennete insanla, inandım.

    yaradılışta evrimin başı yok; bu olgunlaşmaya
    ben tevrat ile, incil ile, kur'an ile inandım.

    insan oğulları birbirinin kardeşi... hayal bu!
    olsun, ben o hayale de bin canla inandım.

    insan eti yenmez; bu avuntuya içimden
    bir an için atalarımı unutmakla inandım.

    kan şiddeti, şiddet kanı besler; bu düşmanlık
    kan ateşidir, hiç sönmeyecek kanla, inandım.

    elbet şu mezar hayatını aydınlık bir kıyamet
    izleyecektir, buna tam inançla inandım.

    boş inanç yerin dibine geçecek, yok olacak,
    aklın, o ulu büyücünün hüneriyle, inandım.

    karanlık sönecek, parlayacak hakkın ışığı
    birden, bir yanardağ patlayışıyla, inandım.

    kollar ve boyunlar çözülüp bağlanacak hep
    yumruklar, o şangırdayan zincirle, inandım.

    bir gün yapacak teknik şu kara toprağı altın,
    her şey olacak bilim gücüyle... inandım.
  • böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
    en uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
    laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
    birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
    ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
    sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
    bütün kara parçalarında
    afrika dahil

    aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
    yatakta yatmayı bildiğin kadar
    sayın tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
    boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
    ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
    her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
    bütün kara parçaları için
    afrika dahil

    senin bir havan var beni asıl saran o
    onunla daha bir değere biniyor soluk almak
    sabahları acıktığı için haklı
    gününü kazanıp kurtardı diye güzel
    birçok çiçek adları gibi güzel
    en tanınmış kırmızılarla açan
    bütün kara parçalarında
    afrika dahil

    birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
    boynun diyorum boynunu benim kadar kimse
    değerlendiremez
    bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
    iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
    böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
    zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
    bütün kara parçalarında
    afrika dahil

    burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
    kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
    padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
    aklıma kadeh tutuşların geliyor
    çiçek pasajında akşamüstleri
    asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
    bütün kara parçalarında
    afrika hariç değil
  • durakta üç kişi
    adam kadın ve çocuk

    adamın elleri ceplerinde
    kadın çocuğun elini tutmuş

    adam hüzünlü
    hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü

    kadın güzel
    güzel anılar gibi güzel

    çocuk
    güzel anılar gibi hüzünlü
    hüzünlü şarkılar gibi güzel

    cemal süreya
  • "seni seviyorum,
    ama nasıl,
    avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
    parmaklarımı kanatarak
    kırasıya
    çıldırasıya..."

    (bkz: nazım hikmet ran)
  • bu özlem saçlarında dağılmayacaksa
    bu hasret sana ermeyecekse
    kendimle de çok kalamam zaten
    bilmediğin bir yerde,
    bilmediğin bir zamanda,
    sana sevdalı, sana özlemli,
    sana kırgın ölürsem,
    sana sarıldığım günü unutma,
    ölene kadar özlemini çekeceğin ev orası..

    (bkz: aykut özcan)
  • “desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır,
    rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
    sende seyrediyorum denizlerin en mavisini.
    ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
    senden kopardım çiçeklerin en solmazını.
    toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
    sende tattım yemişlerin cümlesini.
    desem ki sen benim için,
    hava kadar lazım,
    ekmek kadar mübarek,
    su gibi aziz bir şeysin;
    nimettensin, nimettensin!
    inan bana sevgilim inan,
    evimde şenliksin, bahçemde bahar;
    ve soframda en eski şarap.
    bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
    rüzgarlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
    günlerden sonra bir gün,
    şayet sesimi farkedemezsen
    rüzgarların, nehirlerin, kuşların sesinden,
    bil ki ölmüşüm.
    fakat yine üzülme, müsterih ol;
    kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini.
    ve neden sonra
    tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede,
    hatırla ki mahşer günüdür,
    ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.”

    c.s.t.
  • ne doğan güne hükmüm geçer,
    ne halden anlayan bulunur;
    ah aklımdan ölümüm geçer;
    sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur..
  • uzaktı dön yakındı dön çevreydi dön
    yasaktı yasaydı töreydi dön
    içinde dışında yanında değilim
    içim ayıp dışım geçim sol yanım sevgi
    bu nasıl yaşamaydı dön

    onlarsız olmazdı, taşımam gerekti, kullanmam gerekti

    tutsak ve kibirli -ne gülünç-
    gözleri gittikçe iri gittikçe çekilmez
    içimde gittikçe bunaltı gittikçe bunaltı
    gittim geldim kara saçlarımı öylece buldum

    kestim kara saçlarımı n'olacak şimdi
    bir şeycik olmadı - deneyin lütfen -
    aydınlığım deliyim rüzgârlıyım
    günaydın kaysıyı sallayan yele
    kurtulan dirilen kişiye günaydın

    şimdi şaşıyorum bir toplu iğneyi
    bir yaşantı ile karşılayanlara
    gittim geldim kara saçlarımdan kurtuldum

    gülten akın
  • ah benim nergis kokulu cehaletim...
    ruj lekeleri bıraktın bardaklarda
    anlatmak isterdin kendini durmadan
    bir bardağa bile olsa.
    ne diyecektin, ne söyleyecektin
    şairlerin şahı olsan,
    bir ah'dan başka.
    ah benim nergis kokulu cehaletim
    bana yıllarca, bunca sözü boşa söylettin.
    ah!
  • herşeyi düzeltmeye kalkışmanın yok ettiği

    ismet özel
hesabın var mı? giriş yap