• - ne kadar vaktim kaldı doktor?
    - 10.
    - 10 mu? 10 ne? ay, yıl?
    - 9, 8..

    (bkz: çok özlemek)
  • - babanın bir böbreğe ihtiyacı var.
    - böbreği mi iflas etti?
    - hayır, 3 böbrekle daha havalı olacağını düşünüyoruz.
  • karakteri sherlock holmes tabanlıdır. bir iki örnek verecek olursak.

    sherlock holmes: sadece insanlara bakarak onlar hakkında pek çok yargıya varabilir.
    gregory house: sadece insanlara bakarak onlar hakkında pek çok yargıya ve hastalıkları hakkında tanıya varabilir.

    sherlock holmes: karakteri bir doktordan temel alınmıştır.
    gregory house: kendisi bir doktordur.

    sherlock holmes: ismi sanki "homes" diye telafuz edilir.
    gregory house: ismi "home" kelimesinin diğer adıdır.

    sherlock holmes: katillerle mücadele eder.
    gregory house: mikroplarla, virüslerle ve bunlar dışında pek çok ölümcül hastalıkla mücadele eder.

    sherlock holmes: can sıkıntısından kaçmak için kokain kullanır.
    gregory house: bacağında ki ağrıyı dindirsin diye vicodin kullanır. lakin kendisi de belki holmes gibi can sıkıntısından muzdariptir.

    sherlock holmes: en yakın arkadaşlarına bile soyadıyla hitap eder.
    gregory house: etrafındaki herkese soyadıyla hitap eder.

    sherlock holmes: kibirlidir. "tevazu yalandır" der.
    gregory house: aşırı derecede kibirlidir.

    sherlock holmes: gazetedeki taziye sütunlarını okur.
    gregory house: dizi izler, bilgisayar oyunu falan oynar.

    sherlock holmes: bir vakada bulunmadığı anlarda tembel ve uyuşuktur.
    gregory house: bir şeyler hakkında meraklanmayana kadar tembeldir.

    sherlock holmes: en yakın arkadaşının bacağında bir rahatsızlık vardır.
    gregory house: bacağında bir rahatsızlık vardır.

    sherlock holmes: müzik hayatında çok önemlidir. keamn çalar.
    gregory house: müzik hayatında çok önemlidir. piyano çalar.

    sherlock holmes: tek arkadaşı olan oda arkadaşı dışında ki herkese ilgisizdir.
    gregory house: en yakın arkadaşı wilson hariç, herkesle arasına bir mesafe koyar.

    sherlock holmes: 221b baker st. de oturmaktadır.
    gregory house: 221b'de oturmaktadır. sokağının adını henüz bilmiyoruz.
  • house yalnızıkla bağdaşmış bir karakter. hatta bir bölümde wilson ''yalnızsın house, hayatın boyunca yalnız oldun.'' diyor. anlaşılması zor biri olduğu için böyle olduğunu söylüyor. ancak aslında bizim bildiğimiz house yalnız değil. buna yakın bile değil. evet duygusal boşlukları umursamıyor, hayatında sevdiği, onu seven biri olmaması dert edeceği bir durum değil ama o, yalnızlığın sadece bir boyutu. yalnızlık tek boyutlu bir kavram da değil.

    her şeyden önce pek az insanın sahip olabileceği türden bir dostu var. wilson gibi bir dosta sahip insan sayısı fazla değildir. house'un her şeyini bilen, yüz ifadesinden ne olduğunu anlayan (örneğin 5x24'te house'un wilson'ın odasına girdiği an) ne yaparsa yapsın onu affeden, bütün sinir bozucu davranışlarını görmezden gelen veya çok da büyütmeyen, sırf rahat etsin diye daha büyük bir ev kiralayıp house'un ihtiyacı olduğu için onunla beraber yaşayan ve tüm düzenini house için değiştiren, eğer ihtiyaç duyarsa bundan daha fazlasını da yapabilecek bir dost. arkadaş kelimesini kullanamıyorum. wilson ile house arasındaki dostluğu tanımlamak için arkadaş kelimesi çok yetersiz kalıyor çünkü. house, dolaylı yoldan kız arkadaşının ölümüne sebep olduğunda bile onu affetmesi üç bölüm sürdü. ''seni suçlamak için her şeyi düşündüm ama bulamadım'' dedi üstelik. house suçlu değildi ama tam olarak suçsuz da değildi, dolaylı olarak olaya dahildi. buna rağmen wilson ile ilişkileri daha da güçlendi. insanlar gecenin bir yarısı rahatlıkla arayabildikleri kişilere dostum diyorlar. wilson gibi bir dostu olan kaç kişi vardır emin olamıyorum. wilson, yalnızlık mefhumunun birkaç boyutunu birden tek başına tarumar edip bırakıyor.

    wilson ile konuşmadıkları bölümlerden birinde yeni ''arkadaş'' edinme çabası edinmişliği de vardır üstelik. wilson'a yaptığı şeyleri başka doktorlara yapıp (işin mizah yönü de vardı elbette bunun farkındayım) onlarla arkadaş olmaya, wilson'a yaptığı şeyleri yapmaya devam etmek istiyordu. psikyatri kliniğine yattığında en başta doğal olarak aksilik çıkarıyordu fakat daha sonra oradaki herkesle rahatlıkla anlaşabilen birine dönüşüyordu. alvie ile arkadaş olabiliyor, dr. nolan ile farklı bir frekanstan başka bir arkadaşlık ilişkisi kurabiliyordu. hatta dr. nolan'ın babası ölmek üzereyken house'u çağırıyor, house da ona ''şimdi hayatındaki arkadaşa en yakın kişi benim, bu yüzden çağırdın beni'' diyordu. orada olmak zorunda olmamasına rağmen orada kalıyor ve nolan'ın acısını paylaşabiliyordu. veya başka bir bölümde (6x17) house'un dosyasını kabul etmediği ve artık ölmek üzere olan bir profesör ile aynı odada kalıyor, en başta yine klasik house tepkileri ile agresif bir tutum sergiliyor fakat bölümün sonunda ''dosyanı kabul etmediğim için üzgünüm'' diyebiliyordu. bunu samimiyetle söylediğini anlayabiliyorduk. gerçekten üzgündü. orada profesör ile arkadaş olduğunu house'un ciğerini bilenler hemen anlayıvermişti.

    house'un yalnızlığı sevdiğine dair argümanlarımız olmakla birlikte sevmediğine dair argümanlarımız da var. arkadaş olabiliyor, bağ kurabiliyor, çizilen ''umursamaz, kimseyi sevmez, sadece kendisini düşünür'' profiline tezat düşen yüzlerce hareketi vardır.

    keza duygusal ilişkiler konusunda da fena değildir. birçok kadınla duygusal bağ kurabilmiştir. ilişkilerinin yürümemiş olmasının da house ile pek ilgisi yoktur. neticede birçok kişinin ilişkisi bir şekilde yürümüyor. house da bu konuda herkesten çok farklı değil. sevgilileri, flörtleri olması bir yana ''bir şekilde'' evlenmişliği bile vardır. hatta bir bölümde (4x11 olması lazım) sadece görüntülü konuştuğu cate milton karakterinden çok çabuk etkilenmiş, bölüm boyunca onunla flört etmiş ve bölümün sonunda üzgün olduğunu gizleyememiştir. keza lydia (6.sezon) karakteri ile kurduğu ilişki de çabuk ve çok derinden olmuştur. öyle ki house onun acısını yıllar sonra bile yeniden dillendirecektir. kaldı ki wilson ve chase ile birlikte gittikleri ''hızlı görüşmeler''de, yanlarındaki chase kağıtları tomarla toparken bile house o gece görüşme talebi almıştır. kadınlarla ilişki kurmayan biri değil, sevgili olabiliyor ve flört edebiliyorsa ve dahi sevebiliyorsa, istediği takdirde ilişkiler de kurabilecek bir karakter. duygusal ilişkilere tamamen kapalı değil.

    her an yanında olan benzersiz bir dostu var, arkadaş olabiliyor, bağ kurabiliyor, derin veya yüzeysel fark etmeksizin duygusal ilişkiler de kurabiliyor. house'un yalnızlığı bunun neresinde? house sadece acı çektiği için huysuzlaşan ve insanlarla ilk andan agresif tavırlarla konuşan biri. sonrasında tavırları yumuşuyor ve bir şekilde herkes ile iletişim kurabiliyor. bence ruhsal, duygusal, fiziksel fark etmeksizin yalnızlıkla pek alakası yok.
  • - dr. house. i've heard your name.
    - most people have. it's also a noun.
  • aldığı şeyin parasını yanındaki kişiye ödetip para üstünü kendi alan insan.
  • gregory house a.k.a. manipulative bastard.

    --- spoiler ---

    birinci sezonun sondan bir onceki bölümünü izlememis olanlar icin spoiler ibaresi kullanmak zorunda kaldim. yoksa gayet basit bi tanim olacaktir bu. house, new jersey'in en prestijli hastanesinde calisan bir differential diagnosis uzmanidir. bölümünün basi olup, 4 kisilik bir takimin basindadir. takimda, her alan icin bir uzman bulunmaktadir. nöroloji alaninda foreman, labaratuar alaninda cameron, operasyon ve ameliyathane kisminda chase ile beraber calismaktadir. her ne kadar bagimsiz insanlar olarak gozukseler de bir case uzerinde calisirken hepsi bir takim halinde calismaktadir. kendisinin b aston ile gezmesinin sebebi, sag ayaginin ust kisim kaslarindan birisinin, bir pihti ile tikanan bir damar yuzunden kismen alinmasi ve bacaginin gucsuz kalmasidir. bu yuzden kendisi baston ile gezmektedir. gerekli ve daha genis bilgi icin (bkz: three stories)*.

    --- spoiler ---

    oncelikle house'u kisi olarak incelemek gerekir. house aslinda egoist, acinasi olmayi seven, igneleyici fakat bir o kadar zeki ve meslegini severek yapan bir doktordur. kendisini perry cox'tan ayiran bariz ozellik acinasi olmayi sevmesidir (bkz: make room for cripple). kendisi bacaginin sakat olmasini cok basarili sekillerde kullanabilir, fakat eksikligini hissetmez. aslinda her ne kadar eskisi gibi saglikli, iki bacaga sahip bir insan olmak istese de, her sabah uyandiginda agri kesicilerini icmeden once yurumeyi denese de, aslinda kendisi ile bir sekilde barisik bir insandir.

    hayatta en sevdigi olay kisileri ignelemektir. cuddy ve wilson ile yaptigi diyaloglar, takim elemanlarini is yaparken asagilamasi; ozellikle foreman'a zenci oldugu icin takilmasi (i'll take my coffee black, like my half brained norologist. - gregory house , s2ep22) en goze carpan mevzularidir. hayat felsefesi herkesin yalan soyleyebilecegi/soyleyecegi uzerine kuruludur. ozellikle tum hastalarin yalan soyledigi felsefesini benimseyen bir insan olarak hicbir zaman bir hasta ile yuzyuze gorusmez, sadece testlere gore hareket eder. genellikle hakli cikar.

    her ne kadar yanliz yasamayi seven bir insan olsa da, hic bir zaman eski karisi stacy'i unutmamistir. kendisine yaptiklarina ragmen (s1ep24) hala onu sevmekte etmekte falan filandir.

    bir doktor olarak house, sınırları zorlamayi super seven bir insandir. bir hastaya gidip de "4 saatte mi 14 saatte mi ölmek istiyorsun, ona gore uzerinde tedavi denicez" diyebilicek kadar yuzsuz olabilir, kafasina kursun saplanmis bir hastayi mr'a sokup sokamayacagini anlamak icin morg'daki bir cesedin kafasina bir kursun sıkıp once onun uzerinde mr denemesi yapabilir, akabinde mr aletini bozup "zaten isimize yaramayacakti" diyerek egoistlik konusturabilir. kendisi dizideki hastaneden once cok fazla hastaneden kovulmustur, lakin en soonunda degeri anlasilmis olacaktir ki cuddy tarafindan ne yaparsa yapsin kovulmamakta, kovulamamaktadir.

    kendisi uyusturucu bagimlisidir. bacagindaki sakatlik yuzunden gunde sayamadigim kadar cok kez agri kesici almaktadir, bazen abartip kendine morfin vurmaktadir. fakat buna ragmen super zeki bir doktor olup, saplanti yapip, kafaya taktigi mevzulari yillar sonra da olsa cozmektedir (s2ep19* ; bölüm adi all in). yillar once cozemedigi bir olay olsun, dosyayi ezberler, yillar sonra karsisina ciktigi anda oturur cozer.

    --- spoiler ---

    bunun disinda ikinci sezonun 5 ya da 6. bölümünde bir adet honda yaris motoru alakarak karizmanin amina koymakla kalmamistir, bir sekilde kendimi house sanmama, icimde buyuyunce house olmak istemek durtusunu ortaya cikartmistir.

    --- spoiler ---

    kanimca inceden laf atma konusunda tek rakibi al bundy'dir, super quote'lara imza atan bir insandir.

    house : and there's a bullet in his head.
    cameron : is he shot ?
    house : no, somebody threw it at him.

    diyip adami yarabilir. lakin son zamanlarda foreman dis kulvardan ataga kalkmis ve kendisine rakip olabilmeye baslamistir. misal, house'un departman odasindaki tahtaya kendisinden baska kimsenin yazmamasi konusunda saplantisi vardir. foreman kalem ile tahtaya yazi yazmaya baslar ;

    house : give me the pen. there's a reason they call it white board.
    foreman : and there's a reason they call this black marker.

    seklinde bambaska diyaloglar ortaya cikar. ozellikle wilson'i yemek yedigi donemlerde yakalayip yemeklerinden otlanmak gibi pis bir huyu vardir. bunu wilson, ikinci sezonda ; "is there a light that turns red when i'm eating?" seklindeki bir soru ile ozetler.

    --- spoiler ---

    bunun disinda steve mcqueen adinda bir faresi vardir -ki fareyi stacy'nin evinde yakalamis olup, boynundaki bir hastaligi teshis ettikten sonra öldürmeye kiyamamistir- ; super muzisyendir. cok basarili piyano calar. hic caldigini gormedim, ama piyanosunun arkasindaki duvarda iki adet elektro gitar vardir. gorebildigim kadari ile birisi fender telecaster'dir, fakat digerini hic goremedim. onemli not olarak, evet; kesinlikle perry cox ile bir crossover bölümde karsilasmasi gereken insandir* (bkz: perry cox/@polifonik osuruk).

    simdilik ara vermistir, 5 eylul 2006'da ucuncu sezonu ile tekrar ekranlara donecektir. daha ayrintili bilgi ve yaran house replikleri icin http://www.fox.com/house adresine gidebilirsiniz. ben yazmaya baslarsam bitmez.

    today's trivia : internette cok ciddi cameron/house chase/cameron cuddy/house shipperları(bu kisiler arasinda iliski olmasini isteyen hayranlar) mevcut oldugunu, hatta hatta kimi hayranlarin wilson/house arasinda bir iliski istedigini de biliyor muydunuz ?

    (bkz: copy paste degil alin teri)

    edit : "hic caldigini gormedim ama ki adet gitari var" kismini guncellemek amaci ile, 4. sezon birinci bölümünde bir adet gibson flying v'de van halen teknigi calisarak gitar konusunda da yetenegini gostermistir.
  • - thorazin fayda etmediğine göre psikotik rahatsızlığı olmadığı kesin, diğer şıkkımız kanserdi. hemen cat scan yapın hastaya.
    - cat scande sıra var, anca 3 ay sonraya gün veriyorlar.
    - zenci patrona kızıp sskya gelen aklıma edeyim.
    - hastaya naapalım
    - bepanten sürün baştan ayağa.
  • kadinlar hakkinda cok guzel bir tespiti olan kisidir. 1. sezon 19. bolumde soyle der: 'the eyes can mislead, a smile can lie, but the shoes always tell the truth. only an incredibly shallow, insecure woman would rather be in pain all day long than wear a decent-looking, comfortable shoe.'

    turkce meali soyle: gözler insani yaniltabilir, gulumseme yalan olabilir, fakat ayakkabilar her zaman dogruyu soyler. sadece inanilmaz derecede sig bir kadin iyi gorunumlu, rahat ayakkabilar giymektense butun gun acı icerisinde olmayi tercih eder.
  • komik adamdir. bir sezon boyunca everbody lies diyerek hastalarla muattap olmayip akabinde soyle bir diyaloga girebilir ;

    g.h. : go check the patient's family history.
    cameron : we talk to patients now ? what happened to everybody lies?
    g.h. : well, i lied.

    (bkz: karizmanin tepe yaptigi anlar)
hesabın var mı? giriş yap