• 6 yıllık fatih maceramdan sonra taşındığım yeni ilçe.. istanbul'un tüm boktan ilçelerine yerleşmek hobimdir.
  • özellikle son yıllarda hani yalandan da olsa yeşillendirilen semt. her boşluk park bahçe yapılıyor neredeyse. lakin güngören gibi aslında bildiğimiz istanbul'un dışında kalan semtlerin bir acaip özelliği var. buraların yeşilinin tonu. ne hikmettir bilemem buraların ana rengi gri. bir gri baskınlığı hissediliyor.

    adamlar sağa sola çim yaymış, çiçek ekmiş falan filan ama yok arkadaş, grilik buraların ruhuna işlemiş.
  • oturduğum semt. light varoştur. birincil ilişkiler ön plandadır. aç kalsanız komşular yemek getirir, sokakta saldırıya uğrasanız esnaf eline testeresini aldığı gibi fırlar. ancak gökdelen semtlerindeki gibi her gece parti verip eve dilediğinizi getirirseniz de laf olur. ee artıları da var eksileri de.ayrıca hiçbir yerde bulunmadıgını düşündüğüm "beleş kebap salonu" da güngören merkezdedir. adı gerçekten "beleş"tir.
  • bu amk ilcesi gencligimi caldi resmen, biz de isterdik tabi daha iyi bir semtte dogmayi, buyumeyi ama maalesef buyuksehirde isci cocugu olarak gungoren'de yasiyorsaniz hayat oyle cokta kolay gecmiyor.

    89-90'lar gibi iyiydi aslinda kendi halinde ve herkesin birbirini tanidigi sahiplendigi bir yerdi. dogudan goc aldiktan sonra ve refah, akp belediyeciligi ile iyice yasanmaz bir hal almisti.

    sokagimizda pazar kurulurdu ve aksaminda insanlar coplerini evlerinin balkonundan asagi atardi, ta 5. kattan cop atanlar vardi sokaga, her mahallenin bir serserisi, torbacisi illaki vardi. ortalik cakal dolu olurdu 2 dakika arkani kollamazsan her an hersey gelebilrdi basina. sacma sapan mahalle baskisi olurdu. butun kahveler issiz, gucsuz insanlarla dolup tasar en buyuk aktivite batak ve okey masasinda donerdi. hafta sonlari ise full sigara dumani altinda kahvede izlenen maclar.

    kotuydu ya insan o sartta anca hayatta kalmaya calisir. kendimi gelistireyim diye bir cabasi olmasi imkansiza yakindir.

    bazen arada gidiyorum gungorene hatiralar guzel gibi olsada yinede neden gungoren diye soruyor insan.

    not: kutuk gungoren.
  • doğduğum, büyüdüğüm ve hala yaşadığım yerdir. her çeşit bölgeden insan vardır. kimi yerde karadeniz halkı çoğunluktayken, bazı mahallerde sivas halkı çoktur.biraz daha aşağı inerseniz kürtler istila etmiş gibidir. muhafazakar oldukları gibi klasik mahalle düzeni burada vardır. camlarda, kapılarda kim ne yapıyor, kimin kızı kiminle takip ederler, konuşurlar. köşe başlarında mahallenin delikanlıları(!) vardır. kendini reis, ağa, fedai hisseden insanlar çoktur buralarda. en bilinen caddesi geçtiğimiz yıllarda bomba patlayan, trafiğe kapalı olan menderes caddesidir. en büyük alışveriş merkezi kale center, en güzel kebapçısı bağdatlı kebap, en meşhur okulu izzet ünver lisesi olarak sayılabilir. ayrıca istanbul'un en kalabalık ilçeleri arasında yer alır. yaşaması zor bir yerdir, kız olun erkek olun öyle geç saatte dışarı çıkmak biraz göt ister. yerleşmeyi düşünen varsa burada yaşamak kolay değildir.

    not: bir dost
  • eğer zamanında anadolu çomarları akın etmeseydi yeşilliği, ırmakları, bağları, bahçeleriyle istanbul'un dışında güzel bir gezi alanı olarak kalabilirdi. sonra onlar geldiler ve vidos'u kendi karaktersiz çirkin şehirlerine çevirdiler. nasıl ki şimdi tarihte istanbul'daki latin istilasından bahsediyoruz yüzyıllar sonra da anadolulu istilasından bahsedilecek belki de kim bilir.
    baştan sona katıksız olarak refah, fazilet, ak parti belediyeciliğinin eseridir. hani belediyecilikte iyiler diyorlar ya...
  • yanlız ve güzel ülkemin bağcılar ile birlikte en nezih semt ikilisini oluşturan über ilçe. allah gecinden versin bi iç savaş çıksa bağcılar-güngören ittifakı 2-3 günde tüm ülkeyi fetheder lan.
  • ismine inat her geçen gün daha da karanlığa giden 28 yıllık ikamet adresim.

    her ne olduysa 1992'de ilçe yapılmasıyla başladı her şey. gelişmiş bir ilçe değildi ama bir bağcılar, esenler de değildi.

    sonra betona boğulmaya başladı yavaş yavaş. çocukluk maceralarımızı yaşadığımız arsalar bir bir yok oldu ve o zaman fark ettik ki bir tane parkımız yokmuş oynayabileceğimiz.

    akabinde insanlar değişmeye başladı. lüksümüz yoktu ama güvenliğimizden şüphe etmezdik önceden. köşe başlarını kayıp gençlik sardı. torbacıların değişmez mekanı oldu.

    ana caddelerinden birinde, evimin önünde kafası güzel bir grubun ben içindeyken arabama saldırması da son noktayı koydu.

    artık bir an önce doğup büyüdüğüm ilçemi terk etmemin zamanı geldi.
  • "ilçemizdeki 3 okulu imam hatipe çevirdik, haydi gençler imam hatipe." yazılı kocaman afişleri ilçenin heryerine asmış bir beldiyeye sahip ilçe. keşke eskiden de birşeyler yapılsaymış. mesela, "haydi gençler bali çekmek yerine okula, haydi gençler sokak merdivenlerinde boş boş oturmak yerine okula, haydi gençler gaspa çıkıp elinizde kelebek çevirmek yerine okula v.b" daha düne kadar sanayi köşelerinde geberttiğiniz gençler ne zaman sizin için bu kadar değerli oldu. demek ki eğitim imam hatipde olunca önemli.
  • icinde bi meydani var, nizipli ocakbasinin ve onlarca aktarin, antep lokantasinin bulundugu o meydana hastayim.. taa ebesinin bilmem neresinden arabayla onca trafige girip gittik gene nizipli ocakbasina, sonra karsisindaki tatlicida antep katmeri ve kunefe yedik, kurabiye aldik, aktarindan nane kekik aldim.. 26 yillik istanbulluyum, hatiri sayilir semtlerde okudum yasadim; fakat son bi kac ay icinde maddi manevi (maas, araba, eslik edecek insan) olgunluga ulastim.. zamaninda istanbuldaki mekanlar diye aratip , bakip kapattigim mekanlara artik "tamam hadi suraya gidelim " diyerek gidiorum., allaha sukur.. ama ne kolcuoglusu, ne develisi, ne efendim dostlar sofrasi vs. hic birisi su gungorendeki kebapcilarin tadini veremedi.. fiyati cok uygun, iki kisi 50 tlye kalktik ki yediklerimiz; yarim ciger x2, patlican kebabi x2, ezme salata, coban salata, 2 icli kofte, 2 cigköfte.. icindeki garsonlarin light varos ama inanilmaz iyi niyetli tatliliklari da cabasi..

    bilen bilir turkiyeden de kulturunden de hazetmem.. fakat, bu gungoren hayatta kactigim ne varsa, lafta temsil etmesine ragmen (sark kulturu, ataerkil kebap toplumu, baskicilik, gettolasma vs) aynen selami sahin sevmem gibi nedensizce bagladi beni kendine.. hafif yagmur ciselerken, sari isikli sokak lambalari yanmisken gidip ocakbasindan birinde oturmak.. bisiler yemek.. harika bi deneyim..

    eger turkiyeye esiniz dostunuz gelecekse yurtdisinda, tiki mekanlara alternatif alin goturun oralara.. fakat davulun sesi ancak uzaktan hos gelir, yakindan da kulak zari deler.. o birbirinin dibindeki evlerdeki hayatlar, o baskici mahalle, cok muhabbete girince bokunu hemen ciakracak samimiyettekiler kolay olmasa gerek..

    bi kac gunlugune, ayda yilda birligine turist olarak gtmek icin gungoren iyi bi yer.. ucuza bi suru dukkani var, ve nice ben kebapciyim diyenler daha guzel tat ve fiyat olarak ocok makul.. yukarida ozellikle yazdim ki, bi cok insan once parasina gore seciyo mekani.. tika basa yiyip az odeyip kalkiyosunuz.. ama iste, orda yasayanlara sorsam gungoreni, bu entryi okuyup kufrederlre bana..

    turistler istanbulu cok seviyo.. nedeni gungoren.. gidip gormeyen kisiler bi ugrasin.. degmeden, degdirmeden gidin tadin.. oneririm kesinlikle..
hesabın var mı? giriş yap