• high society filminin basinda dinledigimiz ilk sarkinin da adidir, bazi yerlerde sarki high society calypso olarak da gecer. louis armstrong caz festivali icin dexter*'in evine giderken, yolda grup arkadaslarina arkadasinin hikayesini anlatir:

    just dig that scenery floating by
    we're now approaching newport, rhode i.*
    we've been for years in variety
    but, cholly knickerbocker, now we're going to be

    in high, high so-
    high so-ci-
    high so-ci-ety

    i wanna play for my former pal
    he runs the local jazz festival
    his name is dexter and he's good news
    but sumpin' kinda tells me that boy's nursing the blues

    in high, high so-
    high so-ci-
    high so-ci-ety

    he's got the blues 'cause his wife, alas,
    thought writing songs was beneath his class,
    but writing songs he'd not stop, of course,
    and so he flew to vegas for a quicky divorce.

    in high, high so-
    high so-ci-
    high so-ci-ety

    to make him sadder, his former wife
    begins tomorrow a brand new life.
    she started lately a new affair
    and now the silly chick is gonna marry a square.

    in high, high so-
    high so-ci-
    high so-ci-ety

    but, brother dexter, just trust your satch,
    to stop that weddin' and kill that match
    i'll not toot my trumpet to start the fun
    and play in such a way that she'll come back to you, son

    in high, high so-
    high so-ci-
    high so-ci-ety
  • oyuncuları arasında grace kelly, frank sinatra, bing crosby ve louis armstrongu barındıran, 50 li yıılarda çekilmiş müzikal film ve filmin açılış parçası. konu, o dönemin tüm hollywood müzikallerinde olduğu gibi pembe bi aşk hikayesidir. grace kelly nişanlıdır ve evlenmek üzeredir ama 2 aşk arasında kalarak bir kararsızlık süreci yaşar.* mutlu sona ulaşana kadar bu sorun bize süper şarkılar ve kadife sesler olarak geri döner.
  • the philadelphia story isimli filmin muzikal versiyonu
  • grace kellynin prens rainerile evlenmeden önce rol aldığı son film.
  • 2018 güney kore yapımı film .
    filmde beyaz yakalı bir çift üzerinden " sınıf atlama hırsı" için insanların ne kadar ileri gidebileceği, kilit noktalardaki zenginlerin verdikleri imrenilecek imajın altında sakladıkları pislikler ve çiftlerin kaç yıl birlikte oldukları farketmeksizin , ciddi sınavlardan geçmeden birbirlerini tanıyamayacakları aktarılıyor
    gitgide bireyciliğin öne çıkarıldığı ve üste çıkmak için birilerinin üzerine basmanın mübah olarak gösterildiği kapitalist sisteme modern ve güzel bir özeleştiri ancak filmin genele hitap etmeyeceği aşikar

    -----spoiler-------
    sınıf farklılığının keskin hatları olan kore ' de geçen film; biri profesör diğeri sanat galerisinde müdür yardımcısı pozisyonunda olan çiftin yükselme hırsı üzerinden başlıyor . filmin ilk yarısında ekonomi prof. 'u olan adamın milletvekili olmak için muhafazakar partinin davetini kabul etmesi ve partinin talepleri doğrultusundaki halka şirin pozlar sergilemesi, kılık & kıyafet imajının değiştirilmesi , güzel asistanı ile yatması gibi daha olayın başında yoz davranışlarını izliyoruz. eşinin ise sanat galerisinde müdür olmak için üstü tarafından ezilirken ses çıkarmayıp , altındakini aşağılaması ve yine ; galerideki işini korumak için ünlü bir sanatçı olan eski sevgilisiyle yatması aynı döneme denk geliyor ancak filmin ikinci yarısında müzenin kara para aklayıp partiye aktardığı , partinin ise arka planda tehdit , şantaj , cinayet gibi illegal işlerle meşguliyeti ; "halka ucuz kredi verecek banka kurma " fikri üzerinden vurgun planları ve siyasetin sadece iyi kurgulanmış , halkın " gösterilen yöne koşturulması " sanatı olduğu veriliyor
    realist kurgusu olan filmin gerçekten uzaklaştığı tek yer ; baş karekterlerin filmin sonunda etik olanı yapmayı seçmeleri.

    -----spoiler--------

    bu arada filmde geçen " sadece gerçekten zenginlerin korkmama lüksü vardır " anlamındaki betimlemesi nokta atışı olmuş
  • surekli kafa bir milyon dolasan o kokain senin bu burun benim...bir mal aldim cakarsan kulaklarin oynar eglenceleri icerisinde... o kadar yuksege ciktim ki marsa dokunacaktim diyen insanlarin toplumu bir junky utopyasi
  • bir technicolor mucizesi.. renk tonu, doygunluğu bu kadar göz alıcı olan bir klasik holivut yapımına ender rastlanır.. insanı başka dünyalara, şekerli, kremalı, kokulu hayallere sürüklüyor.. frank sinatra iticiliğini bile çekilebilir kılıyor.. peki ya grace kelly?.. (bkz: yaşasaydı aşık olurdum)
  • bizim "sosyete" dediğimiz tabakaya ingilizcede verilen isimdir...

    bu terimle ilgili komik bir anım vardır... yıllar önce yakın bir arkadaşım ingilizce kursuna gidiyordu, o anlatmıştı o zamanlar... kursiyerler derste çeşitli metinler okuyorlar, işte bunlara ilgili sorular cevaplanıyor falan... neyse, bir metinde bu "high society" ifadesi geçiyor ve ingilizcesi zayıf kursiyer bunu "hay sokayti" şeklinde okuyor ve sınıf kopuyor tabii.. benim de gözlerimden yaş gelmişti arkadaşım anlattığında... hay sokayti... : ))
  • grace kelly'le bing crosby'i dram filmi the country girl'den kısa bir süre sonra tekrar buluşturmuş film. kelly'le crosby, the country girl'de de bir çifti oynamışlardı ama film uyuşturucu bağımlılığını konu alan bir dramdı, kelly fakir ve mutsuz bir köylüyü oynamıştı. high society'deyse tam zıt bir rolde karşımıza çıkıyor: jet sosyeteden, yani zengin mi zengin bir kadın rolünde. film bu kadının eski kocası ve nişanlısı arasında seçim yapmaya çalışmasını işler. komedi türünde. kelly ve crosby'e frank sinatra eşlik etmiş. velhasıl klasikleşmiş bir film, bilhassa kelly'i biraz itici olan rolüne rağmen izlemek keyifliydi, insan, kelly'nin sinemayı bırakıp prenses oluşuna bir kez daha üzülüyor bu filmden sonra. yıllarca filmlerde oynamak, bambaşka karakterlere hayat vermek varken kelly sinemayı erkenden bırakıp prenses olmuştu. filme dönersem... ne yazık ki orijinali the philadelphia story'nin çok gerisinde kalmış. tps çok daha iyiydi bundan. hsociety'i pek sevemedim.
  • (bkz: hay sokayti)
hesabın var mı? giriş yap