• kendisinin ölüm haberinin olduğu başlıkta yazdıklarımı burada, kendi başlığında da yazmak isterim. onun başlığında da bir notum olsun.

    taze başbakan liz truss 2 gün önce kendisini ziyaret ederken çekilen fotoğrafta elinin üstüne bakılırsa zaten kendisine serum takılmış durumdadır. parmak uçlarının sarılığı da dolaşım problemlerinin başladığını gösteriyor gibi. muhtemelen kötüleşen sağlık durumunun yeni başbakanın seçileceği bir ortamda dikkat dağıtmaması için gözden uzak bu yazlık evine geldi ve hayatını da orada kaybetti. bı fotoğraf için de yataktan kaldırıldı, hazırlandı, fotoğraf çekilip kontroller devam etti.

    ınstagram postu

    görsel

    ölümü için "bizi ne ilgilendiriyor ki?" diyenlerin aksine neresinden bakılırsa bakılsın, birleşik krallık ve dünya tarihi için çok önemli bir şahsiyettir ve kaybı dünya siyasetinin gidişini de etkileyecek niteliktedir. ukrayna'daki bir krizin tüm dünyayı açlıkla sınadığı bir dönemde, şöyle ya da böyle 2,5 milyar insana gerek anayasal gerekse de tarihi olarak liderlik eden birinin hayatını kaybetmesini türkiye için önemsiz görmek nasıl bir vizyonsuzluktur bilemedim.

    kendisinin hükümdarlığında birleşik krallık; avrupa'nın türkiye'yi şiddetle eleştirdiği darbeler dönemi ve güncel politikalar da dahil olmak üzere türkiye'ye dair ılımlı bir politika izlemiş ve problemlere akılcı yaklaşmıştır. fransa, almanya gibi her yeni liderde türkiye ile strateji değiştiren ülkelerin aksine kendisinin başında olduğu ingiltere, türkiye ile ilişkileri hep pozitif ya da en azından nötr tutmaya gayret etmiştir, diğerlerine karşın türkiye'yi gözden çıkarılacak bir ülke olarak görmemiş, avrupa'nın sınırını yunanistan'dan değil türkiye'den çizmiştir. üstelik bu siyaseti sürdürürken kendisinin kocası olan prens philip, bir yunanistan prensidir. makamını ve ondan gelen gücünü de zaman zaman hatalar yapsa da saygın ve yetkin bir şekilde temsil etmiş ve yönetmiştir. günümüzde artık adları dahi bilinmeyen, çoğu kukla gibi temsilen duran ve yalnızca para yiyen monarşi ailelerinin içinde çoğu gücü tırpanlasa da evet, belki yine para yiyen ama ülkesi için çalışan, sözü emir telakki edilen, tüm devlet başkanlarının saygı duyduğu, geleneklerine sahip çıkan son isimdi. kendisinin ölümüyle artık ister yeni kral charles iii, ister sonrasında prens william başa gelsin; gücü gerçek anlamda elinde tutan, ülkesini yöneten ve yönlendiren, birliği sağlayan ve ciddi anlamda söz sahibi olan monarşiler de ölmüştür. bundan sonra muhtemelen commonwealth'ten ayrılmak isteyen ülke haberleri, referandum isteyen iskoçya haberleri ve benzer diğer haberler ile tarihinden gelen etki alanı giderek azalan, daha çok amerikanlaşan, birlik duygusu yerine askeri güce dayanan, popülist bir birleşik krallık göreceğiz.

    sevenlerinin ve krallığının başı sağolsun. ben de kişisel olarak dünya tarihine geçen bir şahsiyete veda ettiğimiz için üzüldüm. güle güle kraliçe.
  • kendisinin vefatı ile birlikte, ingilterede en az 3 nesil sürecek bir krallık süreci başlayacak.
    benim ömrüm, ingiltere'nin tekrar bir kraliçe ile yönetildiğini görmeye yetmeyecek.
    bazen garip geliyor bu durum bana.
    charles -> william -> george. en küçüğü şu an 8 yaşında. george'un en kötü 88 yaşına kadar kral oluğunu varsaysak, bir 80 yıl daha kraliçe görülme ihtimali yok. yani en erken 2100 yılı.
    ki bir de george'un ilk çocuğunun erkek mi kız mı olacağı durumu var, o da erkek olursa, bir kral daha.
    bu uzun yıllar sürecek krallığın, ingiltere'deki monarşiye olan sempati ve ilginin çok ciddi azalmasına yol açacağını düşünüyorum.
    kraliçe sempatik oluyor, kral dediniz mi, tarihsel mi, kültürel mi, bilinçaltı mı bilinmez, sempati azalıyor.
    bu anlamda, modern dünyanın son büyük kraliçesi'ne selam olsun.
  • ben de bir devrin kapandığını düşünüyorum. kraliçe ii. elizabeth, çeşitli nedenlerle ölümünden sonra da yy’larca hatırlanıp konuşulacak bir hükümdar olarak tarihe geçti.

    gelmiş geçmiş en şanslı insanlardan biri olduğunu düşünüyorum.

    ingiltere gibi dünyada etki gücü yüksek bir ülkenin sembolik olsa da hala sözü geçen, hürmet ve itaat gören kraliyet ailesinde doğmuş; ailede ikinci erkek çocuk olan babası, amcasının durumu yüzünden kendisini tahtta bulunca elizabeth sıradan bir kraliyet üyesi olmak yerine kraliyetin en tepesine oturma lüksüne erişmiş. dünyada kimler kimler harcanırken ömrü boyunca dokunulmaz olmuş.

    bir yüzyıl yaşamış ve bu yüzyıl boyunca gelmiş geçmiş tüm celebrity’leri görmüş, yüzde doksanını sarayında ağırlamış. son yy’ın tüm o efsane isimleriyle tanışma şansına erişmiş.

    akranları ve küçükleri çeşitli nedenlerle erkenden bu dünyadan ayrılırken, elizabeth onların kaçırdığı bir sürü olayı görme ve deneyimleme şansı elde etmiş. sessiz filmleri de görmüş, netflix’te kendi hayatını anlatan diziyi de izlemiş; hubble’ı da görmüş james webb’i de. telgraf da çekmiş, tweet de atmış.

    oturduğu tahta oturmuş önceki hükümdarların hiçbirine nasip olmayan birçok güzellik yaşamış doğduğu çağın da getirileriyle.

    kendisi hem efsanelerle tanıştığı ve efsanelere şahit olduğu bir hayat yaşamış hem de yazgısı sayesinde kendisi efsane olup yy’larca unutulmamayı garantilemiştir.

    bize de bundan sonraki süreci izlemek düşüyor. hep bugünü merak ederdim, kendisi gidince kim gelecek, ne olacak diye. geldi işte o dönüm noktası. bakalım.
  • 2008'deki ziyaretinden önce 1961 ve 1971'de iki kez daha gelmiş türkiye'ye. 1961'de iran ziyareti dönüşü kısa bir süre ankara'ya uğrayıp esenboğa havaalanı'nda dönemin cumhurbaşkanı cemal gürsel'le görüştükten sonra türkiye'den ayrılmış. o ziyaretten bir kare

    ilk resmi ziyaretini ise 1971'de gerçekleştirmiş. ankara'da anıtkabir'i ve anadolu medeniyetleri müzesi'ni ziyaret ettikten sonra kendi adına düzenlenen koşuyu izlemek için ankara hipodromu'na gitmiş. 1 2
    3

    kraliçe, ankara sokaklarında halkı selamladıktan sonra 1 2 aynı gece çankaya köşkü'nde onuruna düzenlenen resepsiyona iştirak etmiş.

    daha sonra uçakla izmir'e geçip prens philip ve kızı prenses anne ile birlikte kuşadası'nda yedikleri öğle yemeğinin akabinde efes antik kenti'ni gezmişler. otellerine dönerken kendilerine dokunup sevgi gösterisinde bulunmak isteyen vatandaşlar polis çemberine alınınca bu manzarayı gören prens philip ''bu bir halk dansı mı?'' diye sormuş yanındakilere. * otelde kraliçe ve prens philip'e sarımsaklı ve otlu kuzu sırtı, su böreği ve kazandibi sunulmuş.

    kraliçe, izmir'deyken bornova'daki bmc fabrikası'nın da açılışını yapmış.

    daha sonra çanakkale'deki ingiliz mezarlığı'nı ve şehitler abidesi'ni ziyaret edip istanbul'a geçerek başbakan nihat erim'in kendisi için düzenlediği yemeğe katılmışlar. dönemin dışişleri protokol müdürü'nün aktardığına göre; kraliçe tüm davetlilerle bir saat boyunca tek tek tokalaşmış.

    bu ziyaret sırasında kraliçe'yle bir araya gelecek isimlere dağıtılan bilgi notlarında ''kraliçe’nin yanında mokasen ayakkabı giyilmez. kraliçe’yle konuşulmaz. kraliçenin eli sıkılmaz. siyah ve mor giyilmez.
    mor, kraliyet’in matem rengidir.'' tarzı uyarılar yer alıyormuş.

    ayrıca bizim yetkilerin de farkına vardığı epey ilginç bir detay varmış kraliçe'yle ilgili. kraliçe; çantasını katıldığı yemeklerde masanın üzerine koyup ortamdan ayrılmak istediğinde çantayı eline alarak maiyetine sinyal veriyormuş. yabancı basında da ''queen elizabeth's secret bag language'' olarak geçiyor bu hareket. *
  • 1952 yılında taç giyen ingiltere kraliçesi

    ikinci elizabeth’in, tahta çıkışının 50. yılı kutlamaları, haziran ayına kadar çeşitli kentlerde yapılacak yöresel törenlerle sürdürülecek. asıl kutlama ise 1-4 haziran arasında londra’da, buckingham sarayı’nı merkez alan bölgede yapılacak.

    rakamlarla kraliçe ii.elizabeth’in 50 yılının, 40 ilginç bilinmeyen yönü...

    1990 yılına kadar saçlarını düzenli olarak boyatan kraliçe, o yıldan bu yana rengine dokunmuyor.
    1971 yılında bulaşıcı hastalık korkusu ile, kalabalıklara karışmamaya karar verdi.
    1999 yılında italya’yı ziyareti sırasında, milano’da geceliği 4300 sterlin ücret ödeyerek 3 yatak odalı bir otelde kaldı. odalardan sadece birinde kraliçe’nin ayakkabıları ‘kaldı’..
    sohbet ettiği birisinden sıkıldığını göstererek hizmetkarlarından yardım istemek için, çantasını koluna asar.
    düğününde gelen görkemli hediyeler arasında, etyopya imparatorundan bir altın taç, aga han’dan bir kestane rengi kısrak ve çang kay şek’den 175 parça porselen yemek takımı da bulunuyor.

    thames nehri’ndeki kuğu’ların tamamı, ortaçağdan kalma bir gelenek ile kraliçe’nin özel mülkü sayılır. yasalara göre, kuğu eti yeme hakkına da sadece o sahiptir.
    kraliçe ve ailesi, ülkedeki 45 milyon insanın sahip olduğu miktarın tam dörtte biri kadar araziye sahiptir.
    1984 yılında maden işçilerinin grevi sırasında, bir gazeteci ile sohbet ettiği sırada kulağına eğilip, “bütün bunlar bir tek adam için oluyor galiba değil mi ?” diye fısıldadığı rivayet olunur.

    hayvan sevgili bilinmesine rağmen, yaban tavusu avı sırasında, gelenekler.
    banyoda, çocuklar gibi plastik ördek yavrusu yüzdürmeyi sever.
    corgi türü köpeklerinin mamasını bizzat gümüş bir çatal kaşık takımı ile karıştırır. hergün köpeklerine saat tam 5’de bisküi, pişmiş et ikramı yapar.
    sahip olduğu gayrımenkuller ve paha biçilmez sanat kolleksiyonu haricinde kişisel servetinin 300 milyon sterlin olduğu sanılıyor, 1992 yılından bu yana vergi ödüyor. eşi ve annesi ile kendisi haricinde kraliyet ailesinin tamamının, devletin hazinesinden yıllık önedek alması uygulamasına son verdi.
    geçen yıl mori araştırma kuruluşuna bir anket ısmarladı ve anketin sonuçları, halkın sadece 4’te 1’inin “kraliyet mensupları çok çalışıyor” kanısında olduğunu, sadece 10 kişiden 1 kişinin de “verdiğimiz paraya değiyorlar” inancında olduğunu öğrendi.
    her yıl bir puzzle (yap-boz bulmaca) kulübünden 30 sterlin ödeyerek bulmaca kiralar.
    özel masasında yazı yazdığı kağıdın altına özel bir siyah kağıt kullanarak, “kopya” alınmasını ve böylece devlet sırlarının sızmasını önler.
    kızkardeşi (prenses margaret)’nin intihar edeceği söylentilerine karşı, bir keresinde “hiç merak etmeyin, yatak odası zaten birinci katta” dediği rivayet olunur.
    scrabble oyununa bayılır. son zamanlarda internet’te surf yapmaya merak saldığı söylenir. hiç kitap okumaz (atlar konulu kitaplar hariç)
    magenta (morumsu kırmızı) renginden nefret eder.

    eşi prens philip (edinburgh dükü) ile ilk ilgilenişi 13 yaşındadır. 1946 yılında philip uzakdoğu’dan dönüşünde, gramofonda philip’e duyuracak biçimde “people will say we’re in love” (herkes, birbirimize aşık olduğumuzu söyleyecek) şarkısını defalarca çaldığı söylenir. bu şarkıyı dinleyen philip’in ertesi yıl britanya vatandaşlığına geçmiş ve “schleswig-holstein-sonderburg-glucksburg” olan soyadını mountbatten olarak değiştirmiştir.
    eşi ile ayrı yatak odalarında uyurlar ve yorgan yerine pike kullanırlar. fransa’da özel bir partide philip’in bir dostuna “eşimle ilk yıllarımda elizabeth’in seks isteği hayli kabarıktı” dediği aktarılır.
    eşi ile birlikte fotoğraflarının hediye edileceği kişilere göre, çerçeve seçimi yapılır. devlet başkanlarına gümüş çerçeve, daha alt yetkililere mavi deri çerçeve, kahverengi deri çerçeve ile verilir. kendi saray hizmetkarlarına ise çerçevesiz verilir.

    1953 yılında ingiliz milletler topluluğu ülkelerine 6 ay süren ziyaretinden dönüşte, küçük prens charles, kendisini karşılamak üzere kalabalığın arasından koşup geldiğinde, sadece sırtına kibarca dokunarak, “sevgisini” göstermiştir.
    her gece elizabeth arden marka gül kokulu sabunla yıkanır. banyosunda doğal deniz süngeri kullanır. bu sünger her hafta limon suyu ve tuzlu su ile yıkanarak temiz ve taze kalması sağlanır.
    her sabah annesi (ana kraliçe elizabeth) ile telefonla görüşür. arada bir, kavga ettikleri de söylenir. bir keresinde çok öfkelenen ve kızına “sen kendini ne zannediyorsun ?” diye bağıran annesine “the queen, mummy.. the queen.. ” (kraliçe...anneciğim) diye yanıt verdiği rivayet olunur.
    balmoral’daki şato’da, kraliçe yatmaya çıkmadan, hiçkimsenin ayrılmasına izin verilmez.
    fotoğraf çekmeye bayılır. leica makinesi ile arada bir, kimse görmeden fotoğraflar çektiği bilinir.
    son yıllarda kamuoyunda puan toplamak için tasarruf önlemlerine başvurduğu, hizmetkarlarından bazılarının saraya gidiş gelişlerinde benzin masraflarını bile kendi ceplerinden ödemeye başladıkları, bazılarının ise devletten fakirlik yardımı aldıkları söylenir.

    1996 yılında saray’daki bir banyoda, iki erkek görevlinin birarada yıkanırken görülmelerinin soruşturması sırasında “kraliçe’nin tasarruf önlemlerine uyum sağlamaya çalışıyorduk” dedikleri söylenir.
    kraliçe için alışveriş yapılan kurumlara verilen “royal warrant” (kraliyet ailesi onay forsu)’na bir de baca temizleyici layık görülmüştür. her temizlik yaptığında temiz gömlek ve kravat takan bu “bacacı”nın adı kevin giddings’dir.
    kraliyet ailesinin cenaze törenleri için şimdiden resmi kod adları saptanmıştır. ana kraliçe için tay köprüsü, prens philip için forth köprüsü, kraliçe için ise londra köprüsü, kod adları kullanılır.
    eşi prens philip, kraliçe’den “sosis” diye sözeder..
    kraliyet uçağı için saat başına yapılan masraf 11,000 sterlindir.
    başbakan margaret thatcher’dan “buz gibi bir kadın”, başbakan harold wilson’dan ise “kurbağa” diye sözettiği rivayet olunur. başbakan edward heath’i ise “berbat bir hava”ya benzettiği bilinir.
    kraliçe ii. elizabeth ile başbakanların ilişkileri

    en sevdiği devlet başkanı nelson mandela’dır. mandela’nın londra ziyareti sırasında phil collins konserini izlerken, konuk devlet başkanı mandela ayağa kalkıp müzikle dansetmeye başlayınca, inanılmaz biçimde o da kalkıp mandela’yı taklit etmeye çalışmıştır.
    kraliyet treninin bir seferi 30,000 sterline malolur. sadece bir kişi bile seyahat etse bu maliyet değişmez. ortalama 7 vagondan oluşur.
    kraliçe elizabeth de masrafları kısıyor

    buckingham sarayı’nda kaç oda olduğu sorulduğunda, “bilmiyorum ama galiba 600 kadar var” diye tahminde bulunmuştur. doğrusu 609’dur.
    hayvanlara düşkünlüğünün boyutunu anlatmak için şu anekdot kafidir. bir saray hizmetkarı, kızının hasta olduğunu kraliçe’ye yazmış ve “vaftiz annesi” olarak birkaç satır yanıt beklemiştir. nafile.. hiçbir yanıt alamaz. ancak birkaç yıl sonra, kraliçe’nin köpeklerinden biri öldüğünde taziye mesajı gönderir. kraliçe’den 6 sayfalık duygulu bir yanıt gelir...
    prens charles’ın kız arkadaşı (belki de müstakbel ikinci eşi) camilla için “biraz fazla kullanılmış gözüküyor...” dediği, prenses diana için de “çılgın” dediği rivayet olunur.
    geçen iki yılda, hisselerinden 30 milyon zarara uğradığı söylenir.
    askeri bando marşlarına bayılır ve kraliyet rolls royce’unda bu marşların bir kasetini bulundurur.
    kaynak: — zafer arapkirli ntv-msnbc 30 ocak 2007
  • kocayı da gömmüştür. artık o bir dul.

    şaka bir yana kraliçenin 70 yıldır yanında olan 4 çocuğunun babası, kraliçeye sözünü geçiren tek adam olarak anılan prens philip onun için herkesten ayrı bir yerdeydi. herkes göçtü, herkes geçti. kocası hariç. onlarca başbakan yüzlerce bakan gördü bu kadın. her zaman yanında olan sadece kocasıydı. onu asla yalnız bırakmamıştı. ama 70 yılın sonunda zaman buckhingam'a da acımadı.

    artık elizabeth de dayanamaz bu acıya. ne annesine, ne kardeşine benzer bu kayıp. canı gitti kadının. 95 yaşında dahi olsa aklı hala yerinde kraliçe'nin. dayanamaz o da. yakındır vefatı.
  • cogunlukla haftasonlarini windsor castle'da gecirdiginden ve windsor castle da heathrow havalimani'nin kalkis pist baslarinin hizasinda oldugundan (ucaklar kalktiktan sonra yaklasik 1500 2000 ft yukseklikte kalenin uzerinden geciyorlar) ucaklarin motor sesi ve saatini eslestirerek, hangi ucus oldugunu anlayabilmek gibi bir yetenek gelistirmis.

    baya ciddi ciddi "aha united'in san francisco ucusu, aha british kalkti shangai'a gidiyor" diyormus. enteresan bir kadin oldugu muhakkak.
  • sadece ingiltere veya birleşik krallığın değil, tüm commonwealth'in kraliçesi olduğu için aynı zamanda kanada, avustralya ve sürüyle sikindirik ülkenin* de kraliçesidir.
  • bunlar monarşiye karşılarmış. monarşi dedigin 10 kişilik aile senin her tarafin monarkla dolu zaten amk. sokaga ciktiginda sümük gibi kaldirimda yürürken sürüyle adam mersolarla yanindan geciyor, senin bir maaşini bir akşam yemeğine birakiyorlar, sen hala sarayda sömürgeci ariyorsun.
  • savaşı almanlar kazanmış olsaydı, muhtemelen bugün karaköy'de kortej eşliğinde önümden geçmek yerine evlere temizliğe giderek yaşamını sürdürecek olan commonwealth başı
hesabın var mı? giriş yap