• 1980'li yılların sonunda o zamanın fransa büyükelçisi ile zülfü livaneli arasında kehanet gibi bir diyalog geçmesine sebep olmuş baş belası.

    büyükleçi: ben türkiye'ye gelmeden önce farklı düşünürdüm. bazı ülkelerde iktidara gelen islami hareketlerin, türkiye'de asla başarılı olamayacağı fikri vardı bende. çünkü atatürk devrimlerinin bu meseleyi kökten çözdüğünü sanıyordum. ama gelip gördükten sonra, bu ülkenin de dini bir yönetime doğru gittiğini görüyorum.
    livaneli: peki, neden dolayı fikir değiştirdin? türkiye'de ne gördün ki atatürk devrimlerinin bu işi çözmemiş olduğunu anladın
    büyükelçi: imam hatipleri gördüm. bu okullar rejimi değiştirmek üzere programlanmış. sonunda buradan çıkanlar türkiye'de yönetimi ele alacak
    livaneli: peki bu iş için bir zaman verebiliyor musun?
    büyükelçi: on beş - yirmi yıl diyebiliriz. bu okullardan çıkanların kendilerine yer yapmaları ve devlet içinde örgütlenmeleri bu kadar süre içinde tamamlanır. daha sonra da ele geçirme hızlanır...

    edit: bu entry, 3 sene önce yazdığımda en sevilen entrylerimden biriyken bugün itibariyle zamanın ötesine geçmiş olmasını türkiye'nin gerçekten de değişiyor olmasına mı bağlasam acaba?
  • hepsi kapatilmasi gereken irtica yuvalari
  • fatih'in carsamba/draman semtindeki istanbul imam hatip lisesinde sekiz yil (ortaokul birinciyi cift dikis gectim!) sabah yediden aksam bese kadar pinekleyen ve onun kalabalik siniflarinda matematikten edebiyata, tarihten cografyaya, astronomiden fizige, kimyadan biyolojiye, sanat tarihinden resme, felsefeden sosyolijiye, arapca ve inglizce'den farsca'ya, kuran dersinden tefsire, hadis usulunden fikih usulune, akaitten ilmihale, siyerden tecvite kadar duzinelerce ders almis biriyim. bir kismi melek, bir kismi sizofren, ve bir kismi psikopat hocalardan...

    o zamanlar benden bir iki sinif ilerde okuyan tayyip erdogan siir yarismalarinda necip fazilin sakarya siirini okuyarak birincilik kazandiriyordu bize... tiyatrocu huseyin goncagul cumartesi geceleri bizi "bizbize" geceleriyle eglendiriyordu... daha sonra suleymaniye kursusunde seriatci nutuklariyla unlenecek ve bu arada "islam ve seks" baslikli bir kitapla sansasyonel olacak ali riza demircan da bizim yasimizla ters orantili ve ozentili can sıkıcı vaazlar veriyordu...

    istanbulun fethinin yildonumu torenlerinde mehter takimimiz iki ileri bir geri adimlarla bizi yeniceriler ve kazaskerler donemine goturuyordu... ceddim deden neslim baban; hep kahraman turk milleti... iki geri bir ileri padisahimiz ne ulkeler fethetti... mehter takimiza bir rakip yoktu. gures takimimiz onune cikan liseleri tusluyor, munazara ekibimiz ise yarismalarda tum liseleri hasliyordu... ben o zamanlar evden okula ve okudan eve hep ayni caddeleri ve sokaklari tepinen, sinifin on siralarinda oturan ve arka siralardaki sinifin hababam takiminin diline ve tavrina tumuyle yabanci bir kucuk inek idim...

    babam benim kendisi gibi bir molla, bir muftu veya bir vaaz olmam icin beni imam hatibe vermisti. ne var ki babama inat ben orta okul sonda makina muhendisi olmaya karar vermistim. benim ilham kaynagim mnp ve daha sonra msp'nin kurucusu motorcu necmettin erbakandi... o donemde erbakani destekleyen babam benim kararima razi olmus ve hatta beni tesvik etmisti. devr-i daim makinesi icat etmenin ruyalarini gorerek baslamistim ruyalarima... kafamda tahayyul ettigim bir devr-i daim makinesi duzenegi uzerinde fizik hocasiyla kara tahta onunde yaptigim tartismayi hala animsiyorum. zavalli hoca beni "surtunme" denilen seytanla bir turlu tanistiramamisti... evin bir odasini laboratuvara donusturmus ve orada metin kardesimle birlikte tahta mahta kullanarak canli filim gosteren bir projeksiyon makinasi yapmistim... filmi laboratuvarimizin duvarinda gordugumuzde yasadigimiz heyecani hala animsarim. demire sardigim tellerin ucunu prize sokarak guclu miknatislar elde ediyor ve bu arada sık sık sigortalari attiriyordum.... eger katolik olsaydim ve vatikan beni saint (evliya) yapip yapmamayi tartissaydi sanirim evimizi yakamamam ilk mucizem olarak degerlendirilecekti... sifirdan motorlar ve jeneratorler insa ediyordum... neyse burada keseyim bizim hikayeyi de imam hatibe doneyim.

    o donemde imam hatip liselerini kendilerine rakip gordukleri icin bize acaip gicik olan suleymancilar bizi deccal ordusu olarak cagiriyorlardi. okulumuzu ise imam hatip yerine imam hatap olarak isimlendirmislerdi. yani imam-odun! yani, suleymancilara gore ben, odun kafali imamlar yetistiren bir okulda ogrenim goruyordum. ne var ki, sonunda "murted" olup komure donusecektim...
  • her sene 19 mayıs gösterilerine hazırladıkları kareografiler ile tam bir görsel şölen oluşturuyorlar.
  • eski bir imam hatip lisesi öğrencisi, son tartışmalarla ilgili olarak bir mektup yazmış ismet berkan'a. o da yayınlamış köşesinde aynen. ben de buraya aynen yapıştırayım dedim, belki birilerinin bu insanlara uzaydan gelmiş yaratıklar gibi bakmaktan vazgeçmesine yardımcı olur, ismet berkant ise bu mektuptan faydalanır ve "güç dengeleri"nin gerektirdiği dongoz bakış açısından uzaklaşıp meselenin özüne bakar mı bilemem.

    "sizi çok meşgul etmeden son günlerde gündemimizden düşmeyen imam-hatipler konusunda birkaç şey söylemek istiyorum.
    bunları söylemeye hakkım var gibi hissetmemin sebebi, benim de bir imam-hatip mezunu olmamdır.
    o okulda 7 yılımı geçirdim, gidişim ailemin (babamın) arzusuyla olmuştu.
    izmir'de yaşıyorduk.
    7 yıla çok şey sığmıştı, tartışmalar, baskılar, dostluklar, fikir ayrılıkları, ergenlik bunalımları. ama sınıfımızdaki 38 kişiden belki sadece 4-5'i ciddi olarak demokratik sistemi değiştirmeye hayatlarını adamak üzere mezun oldular. geri kalanımız kendi hayatları ile ilgiliydi. çoğu ev kızı oldu, üniversiteye giderlerse başlarını açmak zorunda kalırlar diye. (ben hiç başörtüsü takmadım.)
    o okul bir toplumdu, şu anda içinde yaşadığımdan farklı olsa da. ama kurtarılmış bir kale, bir militan üssü ya da şeriatın işlediği başka bir ülke değildi.
    biz de sadece 18 yaşın altındaki zapt edilmesi zor, okulu kıran, kuran derslerinde bile (!) kopya çekmekten çekinmeyen, kendimizce haşarılık saydığımız işlerden zevk alan çocuklardık. orada olmaktan mutlu muydun derseniz, değildim. oraya kendi irademle gitmemiştim, pek çok arkadaşımın gitmediği gibi.
    ama bir gün biteceğini ve kendi kurallarımı koyacak kadar büyüyeceğimi biliyordum.
    liseyi bitirip üniversiteye geçmek için o kadar çalıştım ki, matematik, türkçe, tarih gibi sınava yönelik derslerin haftalık saatleri düz lise tabir edilen liselerde verilenlerin altında olmasına rağmen, küçük çapta bir türkiye derecesi yaparak (117. oldum)
    9 eylül üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü'ne girdim.
    bu arada benim üniversiteye girdiğimden sonraki sene ağırlıklı ortaöğretim puanı uygulaması başlatıldı ve meslek liselerinin katsayıları düşürülerek mezunların üniversiteye girişleri zorlaştırıldı. bu engele ben de takılabilirdim ama şanslıydım.
    okula uyum sağlamam uzun sürmedi, hazırlık ile birlikte 5 yıl boyunca bir çocuktan bir yetişkine dönüştüm, hayattan neler istediğimi daha iyi anladım.
    arkadaşlarım arasında benim çekingenliğim dışında pek bir sorunum olmadı. ama acı gerçekle mezun olduğumda karşılaştım. girmek istediğim kurumların yazılı sınavlarını kolayca geçiyor, ama mülakatta özgeçmişim okunduğunda salonda buz gibi bir hava esiyordu.
    arkadaşlarım birer birer yeni işlerine başlıyor, ama ben nedense bir işe giremiyordum. neden mi? şu meşhur domuz bağlı hizbullah cesetleri o tarihlerde bulunmuştu da ondan.
    neyse uzatmayalım ben de turizm sektöründe bir işe girdim ve bodrum'a yerleştim. hayatımı burada yeniden kurdum, önceden planladığım gibi kendi kurallarımla. pek kolay olduğunu söyleyemem.
    bugün bilen bilmeyen pek çok kişinin imam-hatipler ve imam-hatipliler hakkında yaptığı tartışmalar içimi sızlatıyor. onları düşman bir ülkenin askerleri gibi görenler mi ararsınız, buldukları ilk fırsatta herkesin birer birer elini kesecek katiller mi...
    onlar çocuk. nasıl eğitirseniz öyle olacaklar. imam-hatipleri kapatırsanız bu aileler çocuklarını okula göndermeyecek.
    evlerde eğitecekler. sonuç daha mı iyi olacak sanıyorsunuz?
    hadi kapatmayalım mı dediniz. üniversiteye girmelerini engellerseniz, onların hayallerini yıkarsanız, kendilerini gerçekten de başka bir ülkeye ait gibi hissetmelerine sebep olacaksınız.
    ben tek çözüm görüyorum. imam-hatiplerin müfredatları sıkı kontrolden geçirilsin ve mezunları da üniversiteye eşit şartlarda girsin, ayrımcılık yapılmadan. dışlanmadan sisteme dahil edilsinler.
    herkesin benim kadar şanslı olması beklenemez. istemediği hayatları yaşayan o kadar çok kişi var ki etrafımızda..."
  • başta söyleyeyim iyi bir imam hatip lisesinden mezun oldum ve şu an agnostikim (git-gel yaşadığım bir dönemin ardından, önce deist, sonra agnostik oldum). (normalde direkt mezun olduğum lise adına açılmış sayfaya yazacaktım ama sonra vazgeçtim).
    söylenecek o kadar çok şey var ki; nereden başlayacağımı bilmiyorum.

    muhafazakar bir aileden geliyorum. lise tercihini aile zoru ile değil, gidip okulu gezdiğim ve beğendiğim için kendi isteğimle yaptım. okulun fiziki imkanlarını beğenmiştim; belki de tek sebep buydu. imam hatipler hakkında aman aman bir bilgim yoktu. (okul sadece erkek öğrenci alıyordu ve yatılıydı. eğer birazcık işin içindeysen hangi okul olduğunu anlamışsındır zaten).

    ve şu söyleyeyim ki hayatımın en berbat dört senesini yaşadım. cehennemdi resmen. lisede intihar etmeyi düşündüğüm günler oluyordu. bunu yapmadıysam tek sebebi o zamanlar inançlı biri olmamdır herhalde. ama şu an zihinsel olarak çok sağlıklı olduğumu düşünüyorum.
    gelelim lisedeki problemlere (kendi gördüklerimi anlatacağım, sizinkiler farklı olabilir):
    1- okulda ciddi bir ispiyonculuk sistemi var. bir olay mı olmuş hemen ertesi gün idarenin kulağına gidiyor.
    2- namazlara katılım gönüllülük esasına değil zorunluluk esasına göre yapılıyor. (oraya giden zaten namaz kılan kişilerdir demeyin, isteyerek kılan bile bir süre sonra namazdan soğuyabiliyor)
    3- okulda verilen sayısal dersler çok yetersiz. okula matematik dehası olarak giren çocuklar bile sözel veya eşit ağırlık bölümler seçti. (doğru düzgün fizik kimya görmediği için seçmek zorunda kaldı daha doğrusu)
    4- okuldan mezun olanların büyük bir çoğunluğunun öz güven problemi yaşadıklarına eminim. karşı cinse yol sormasını bilmeyen insanlar bunlar...
    5- kuran ezberleri yapılmasına rağmen (şu an hepsini unuttum), anlamına hemen hemen hiç girilmiyor. papağan gibi tekrarlıyor öğrenciler sadece bunu.
    6- özellikle baba zoru ile gidenlerin büyük çoğunluğu dinden büyük oranda soğuyor, tanrıya küsüyor, kendini içkiye kıza veriyor. (dinle ilişkisini tamamen kesmiş biri olarak bunu kötü bulmuyorum ama yine de çocuğunuza baskı kurmadan önce birkaç kez daha düşünün derim. zaten en kaliteli ateistler falan hep buralardan falan çıkıyor diye düşünüyorum. çevremde çok var böyle...)
    7- verilen arapça eğitimi gramer odaklı ve bizim dönemden lisede doğru düzgün arapça öğrenmiş kimse yok. (sonradan değişmiş olabilir). ingilizce eğitimi arapçadan da kötü.
    8- genelde her şey ezbere dayalı. öğrenci hiçbir bilgiyi içselleştirmiyor.
    9- öğrencinin sosyal hayatı sıfıra yakın. hepsi ot gibi yaşayıp gidiyor. (eğer nargile içmeyi etkinlikten saymazsan...)
    10- ha birde veliniz okuldayken veli ile kanka olan iki yüzlü yavşak idareciler/ öğretmenler veliniz gidince bir anda gardiyana dönüyor. (ciddi ciddi bağırıp çağırma, yurtta sabah çocukları kapılara vurarak uyandırmalar falan... neler neler... o yaştaki çocuklar üzerinde nasıl bir psikolojik baskı oluşturduklarını anlatamam...) çocuklar ciddi sevgisiz büyüyor.
    11- her şey ama her şey tribüne yönelik: bir çocuk üniversite tercihi yapmayıp bir sene daha hazırlanacaktı... sonra müdür eğer tercih yapmazsan seni mezun etmem demişti. amaç: üniversiteye öğrenci sokma oranını %100 tutmak. orospu çocuğu... o bölümleri kazanan öğrencilerin kaçı kendi kapasitesi doğrultusunda tercih yaptı, kaçı bölümünden/ üniversitesinden memnun ona da bak istersen...
    12- doğru ne olursa olsun idarecilerdir. öğrencinin fikri sorulmaz kendini ifade etmesine izin verilmez. düşünmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen, itiraz etmeyen öğrenciler yetiştirmeyi hedefliyorlar. (asla ve asla başaramayacaklar. izin vermeyeceğiz.)
    13- burada okuyan öğrenciler mezuniyet sonrası ciddi problemler yaşıyor. düşünsene dört sene bir fanusun içinde yaşamışlar... ideolojik olarak kendileri gibi düşünmeyen kimse ile tanışıp konuşmamışlar... normal bir lisede solcusu, kemalisti, şusu busu ile falan karşılaşacak iken burada dünyayı kendinden ibaret sanıyor. (hoş oradaki idareciler ve öğretmenler bile böyle... hatta bu kozmopolitliğe bile sahip olmayan bir çok üniversite(!) var günümüzde)
    14- okulda askeri bir disiplin var. hiçbir şekilde esnetilemez bir sistem... tamam, okula giriş saatlerini katı olması falan belki anlaşılabilir o yaştaki çocuklar için... ama en azından günün 11 saatinde de(1 sabah etütü/ 8 ders/ 2 akşam etütü) bir sırada oturmasını bekleyemezsin... bekleme bir zahmet... kaldı ki bu etütler bir işe yarasa gerçekten gam yemeyeceğim... sadece ve sadece zaman kaybı. zorla çocukları sınıflara tıkıp orada oturmasını sağlıyorlar. hocalar gelince sessiz oluyorlar sadece, sonra yine gırgır şamata... bari müzik / spor dersi falan olsa bazıları... gerçi haklarını yemeyeyim müzik dersleri spor imkanları var ama çocukların pestili çıkıyor zaten vakit bile bulamıyorlar ona...
    15- okulun öğrencilerine kendi ayakları üzerinde durmalarını teşvik eden bir şekilde eğitim verdiğini çok düşünmüyorum... dışarıdaki bir dershaneye gittiği için bile öğrenciler düşman olarak lanse edilebiliyor. halbuki o da bir birey değil mi? senin tapulu malın değil...
    16- okulda birkaç kadın öğretmen dışında herkes erkek olduğu için bunların hepsinin (öğrenciler, öğretmenler, idareciler) ağzı fena bozuktur. yarısı küfürsüz cümle kuramaz... (okula italyan lisesinden kızlar geldiğinde hepsinin ağzının suyu akarak cama yapışmasından falan bahsetmiyorum tabii. dünyaya doyurulmamış cinsellikleri ile bakan bu herifler size camide vaaz falan verecek ileride...)
    17- kendilerini sürekli olarak galatasaray lisesi ile falan kıyaslayan bu kafayı anlayamıyorum açıkçası... tiyatro festivalinde, müzik festivalinde, resim/ spor yarışmasında herhangi bir festivalde/ projede bir başarı mı göstermiş acaba öğrencileri?? ne yapmışlar ya acaba güzel kuran okuma yarışması kazanmak dışında??

    not: huzur agnostisizmde.
    not2: aklıma geldikçe yazarım.
  • türkiye'nin kötü huylu tümör'ü
  • liselerarası güreş müsabakalarında "imamlar camiye" çerçevesindeki tezahüratlara karşılık "elbet birgün öleceksin, imamın önüne geleceksin" sloganını geliştirip herkesi allak bullak edenlerin lisesidir.
  • milliyet gazetesinde yayimlanan arastirmaya gore(1), "universitede hangi bolumu tercih edeceksiniz" sorusuna eser miktarda(2) ilahiyat fakultesi, "neden imam hatip lisesini tercih ettiniz" sorusuna da yogun miktarda(3) "aile baskisi" cevabini vermis genc nesilleri barindiran ve cumhuriyetin ilk yillarinda kesinlikle bir ihtiyac olmamis(4) olan egitim kurumsulari.

    gorundugu kadariyla sagda, solda ve burada* "bu okullar gerekli kardesim, millet dinini ogrenmek istiyor" diye kicini yirtan bir ton insana karsin, bu liselerin icindeki dimaglar kesinlikle dinlerini ogrenmek derdinde degil oncelikle hayatlarini kurtarmak derdindedirler(5). yine bu arastirmadan, hadi inanmadik cevremizden, algiladigimiz kadariyla boyle okullari tercih eden nesiller aslinda toplumun geri kalanindan farkli yetismek istememekte; "normal insanlar"* olarak okumak ve hayatlarina devam etmek arzusunu tasimakta ve kendilerine emredilmis, belki agir belki hafif baskiyla kabul ettirilmis bu hayati cok da benimsemedikleri ve kader olarak boyun egdikleri gorulmektedir(6). turbanli gencler konusunda ise durum oldukca vahimdir kanaatimce; halen bir cok aile kizinin basini daha cocukcagiz dort yasindayken ortmekte ve turban icin tehlike olarak gordugu duz,meslek,ticaret liselerine alternatif olarak imam hatip lisesini tercih etmektedir(7). dolayli olarak, sadece babasi basini ortmesini istiyor diye bir cok genc kizin onu bastan kapatilmis olmaktadir ki bu durumda, universiteye gelinse bile bu defa okula,sinavlara,yerle$kelere girememe gibi daha feci durumlar da ortaya cikmaktadir. bazi donemlerde devlet, di$ini gostermek icin cok gec kalinmis kararlar almis (ornegin turbanin yasaklanmasi gibi), gerginlik en olmayacak zamanda tirmandirilmistir. genel olarak bu nesiller konusundaki en onemli tehlike ise toplumun "modernle$en" geri kalani tarafindan kolaylika kabul gormeyi$leri, yuksek egitim basvurularinda diger okul kaynakli adaylardan daha geriden yari$a ba$lamalari ve hizla geli$en bilgi toplumunda, ne kadar ba$arili olurlarsa olsunlar, hep farkli muamele gormeleri sebebiyle zaman icinde topluma ragmen ve topluma karsi bir guc olarak ortaya cikmalarina ve gecmise orneklerini gordugumuz uzere bir takim agzindan salyalar sacan iktidar cevreleri tarafindan, kolaylikla, baskilanmaya calisilan toplum cevrelerine karsi kullanilabilmeleri olmustur bence*(8). bu durumun benzerlerini de gecmiste alevi-sunni, laik-antilaik, ulkucu-komunist tartisamalarinda sikca gormus olmaliyiz.

    toparlarsak;
    - imam hatipler turk toplumunda inanilmaz boyutta bir ihtiyac degildir(8.2), bu ihtiyaci iktidarlar cesitli toplum kesimleri uzerindeki tuning'ler ile kendileri yaratmislardir, turk toplumu 50 sene icinde birdenbire asiri inancli,dindar veya din-bilmez bir toplum olmus degildir. bu iktidarlarin olmadigi durumlarda ataturk ve cumhuriyet tabusu-dokunulmazligi yaratan iktidarlarda da ayni suc ve sorumluluk bulunmaktadir.*
    - devletin dogal yapisi geregi`** ortaya cikan bazi hukumler bu okullar ve mezunlari ile direk husumet yasatmis, bu devlette yasayan insanlar bu devletin kurallarini tanimaz hale gelmislerdir.
    - devlet uzerine dusen gorevi yeterince yerine getirememis, egitimi modernlestirememis, universite girislerinde asiri rekabetci cikislarinda ise asiri yogunlukta arzdan ortaya cikan problemler yasanmis, insanlar en kolay yoldan koseyi donmek arzusuna kapilmistir. otuz sene once her mikrofonu eline alan sarkici olmaya, her ipini koparan popstara katilmaya cesaret edemez, bunu basta gururuna yediremezdi. dolayisiyla islami egilimli iktidarlarlarin ortaya ciktigi donemlerde imam hatip liselerinde yigilmalar olusmus, insanlar beklenti icerisine sokulmustur.
    - ve son olarak bilim ve teknolojiye yeterince onem verilmeyen ve ekonomik gucluk ya$ayan her toplumda ortaya ciktigi gibi bizim toplumumuzda da dinci,maneviyatci egilim son yirmi yilda asiri ivmelenmis, bireysel yasayistan sosyal ya$ayi$a yansimaya baslamistir. du$unuldugu gibi turkiye turkleri'nin yuzde doksani musluman filan degildir. oyle oldugunu iddia eden varsa, bu toplulugun neden dininin en temel konularinin yer aldigi bir kutsal kitabi bastan sona okumak zahmetine katlanmadigini aciklamak zorundadir.

    kanimca kisa vadede imam hatip liseleri tamamen amacina uygun hale donu$turulmeli; ancak oncelikle ogrencilerinin bu okullari tercih sebepleri iyice arastirilmali ve olu$an yanli$ligin onune gecilmeye calisilmalidir. uzun vadede ise diyanet isleri baskanligi "sunni musluman i$leri" ba$kanligindan gercek bir diyanet i$leri ba$kanligi'na donu$turulmeli ve kadrosunu turkiye'de ya$ayan butun dinlerin temsilcileri alinmalidir. bu tip demokratik cali$malar gunun birinde "degi$medim geli$tim" diyen bir ba$bakanin cikip da "millet dinini ogrenmek istiyor" diye sacmalamasini onleyecek, boyle bir durum olsa bile kendisine "madem dinini ogrenmek isteyenler var, devlet liselerindeki din bilgisi derslerinin mufredatini guclendirip, zenginle$tirip secmeli hale getiriniz; ilahiyat fakultesine temel olma amacindaki imam hatip liseleri'ni kullanmaniza ne gerek var?" denilebilmesini saglayabilecektir. nasil ki ogretmen lisesini tercih etmi$ bir ogrenci "ben doktor olmak isteyince puanimi du$uruyorlar, bunun onune gecilsin" derse komik duruma du$uyorsa imam hatip lisesi'ne giden ki$i de ogretmen olmasinin onunde bir takim teknik engeller olu$turulmasinin nedenini kafasina sokmalidir.

    demokratik bir toplumda yasiyorsak eger, bir takim $eyleri zorla yapamayiz tabi ki ancak oncelikle bu insanlarin onune butun imkanlarinizla genis yelpazede bir alternatifler sepeti koyun bakalim yine imam hatip lisesi tercih ediyorlar mi. eger tercih degismezse gelin yuzume tukurun.

    ----------

    (1) cok uzulerek belirtiyorum ki milliyet gazetesi ara$tirmasi'ni ar$ivde bulamadim. ancak tesev'in 14 haziran 2004'te yayimlanan imam hatip liseleri efsaneler ve gercekler ba$likli ara$tirmasini kaynak olarak kullanabilirim saniyorum. ilgili ara$tirma ru$en cakir, irfan bozan, balkan talu tarafindan 5 merkezdeki (adana, erzurum, diyarbakir, samsun, istanbul kagithane ve istanbul uskudar) 6 imam hatip lisesi'nde 59 oğrenci, 13 ogretmen, 8 idareci, 38 mezun ve 24 veli ile yapilan goru$meler ve devlet ar$ivleri ile bilim adamlarini onceki yillarda yapilan ara$tirmalarini kapsiyor. ilgili ara$tirmaya http://www.tesev.org.tr/ adresinden ula$ilabilir.

    (2) 1990 yilinda yapilan ara$tirmaya gore universiteye giri$ tercihleri $oyle : hukuk (%32), kamu yonetimi (%18), ilahiyat (%9,3). tusiad'in ayni yil yayimladigi ihl raporunda $u carpici ifadeler yer aliyor* : “türk toplumunun ihtiyacı olan din görevlilerini yetiştirmek amacı ile açılan imam hatip okullarında kuruluş amacı dışında aşırı bir kapasite yaratılmış, üstelik çok sayıda kız öğrenci alınmıştır. bu gelişme ihl’nin temel eğitim kademesinden başlayarak genel eğitim kurumuna dönüşmesine, böylece ikinci bir genel eğitim kanalının oluşmasına yol açmıştır. gelişme devam etmektedir. iki kanal arasındaki sınır gittikçe büyümektedir. birinci bölümde demokrasi faktöründe açıklandığı gibi, ayırıcı kanallarda kültürel kimliği, milli benliği, değer yargıları, yaşam biçimi, giyimi, dünya görüşü, kısaca eğitim profili çok farklı iki ayrı gençlik kuşağı yetiştirilmesi, tevhid-i tedrisat ilkesine aykırı bir gelişmedir. bu gelişme, eğitim sisteminin demokrasiye yapısal uyumunu olumsuz yönde etkilemektedir. ihl’nin tevhid-i tedrisat ve milli eğitim kanunlarının özüne uygun olarak, temel eğitime dayalı ve ayrı meslek okulları olarak düzenlenmesi ve öğrenci sayısının istihdam kapasitesine göre sınırlandırılması gerekmektedir.”

    (3) ihl ogrencileri arasinda 1998 ve 1999 yillarinda yapilan ankette "neden imam hatip lisesini tercih ediyorsunuz?" sorusuna ogrencilerin %50'si "kendi istegim" yanitini vermi$. ancak tesev ara$tirmasi yapilirken sorulan sorularda ogrenciler ailesinin goru$unu aldigini ancak tercihi kendilerinin yaptigini soyluyor. bir cogu da ihl mezunu olan aile uyelerinden, tandiklarindan etkilendigini belirtiyor. milliyet gazetesi'nin ara$tirmasinda da aile etkeninin oldukca dikkat cekici bir bicimde goze carptigini hatirliyorum, bulur bulmaz buraya ekleyecegim. bununla birlikte "aile baskisi" tabirinin yanli$ anlamaya sebebiyet verecek olcude sert olabilecegini kabul ediyorum. "aile yonlendirmesi" daha dogru bir tabir olacaktir. ama dikkat cekilmek istenen asil nokta ogrencilerin cogunlugunun kendi hayatlarina dair karari kendilerinin vermemi$ olmasidir.

    (4) raporlara gore yillara gore imam hatip liselerinin adedi ve ogrenci sayisi :
    - 1923 (29)(2258),
    - 1924 (26)(1442),
    - 1925 (20)(1009),
    - 1926 (2)(278),
    - 1927 (2)(200),
    - 1928 (2)(100),
    - 1929 (ogrencisizlikten kapatildi)
    - 1929-1948 arasi din egitimi diyanet i$leri ba$kanligi'na bagli kuran kurslarinda verildi,
    - 1949-1951 yillari arasinda imam hatip kurslari acildi,
    - 1951-1971 demokrat parti iktidariyla birlikte imam hatip okullari olarak tekrar acildi. bu yillar arasinda toplam 72 okul egitime ba$ladi. (53-54 yıllarında toplam oğrenci sayisi 1719 iken 1969 yilinda toplam 36655 oldu),
    - 1973'te imam hatip okullari'nin adi imam hatip lisesi olarak degi$tirildi. 1974'te chp-msp koalisyonu iki yıl once 4 yıla indirilen ogrenim suresini 7 yıla çıkardı ve 10 ayda 29 yeni ihl egitime ba$ladi. - 1975-1977 arasında birinci ve ikinci mc hukumetleri 230 yeni ihl açtı.(1974 yilinda 49bin, 1980 yılında 180bin ogrenci),
    - 1996 yilina gelindiginde 601 orta, 402 lise kisimda 511bin oğrenci egitim goruyordu,
    - 1997 yilinda sekiz yillik kesintisiz zorunlu temel egitim kanunu cikinca sayilari hizla du$meye ba$ladi ve surekli gerileyerek 2002de 64bine geldi. (akp iktidariyla tekrar yukseli$e gecti.)

    (5) imam hatip lisesi mezunlarinin universiteye yerle$imi konusundaki cali$mada izleyen sonuclara varilmi$ : 1986 yilinda mezunlarin %18,7'si egitim fakulteleri ile egitim meslek yuksekokullarina girmi$, yani ogretmen olmu$lar. ilahiyat fakultesi'ne yerle$en mezunlarin orani %18,6'da kalirken fen-edebiyat fakultesi'ne yerle$enlerin orani %6,2 olmu$. 1998 yilina gelindiginde yerle$me oranlari
    %60 ogretmenlik, %31,6 ilahiyat-din kulturu ve ahlak bilgisi ogretmenligi, %8 hukuk ve siyasal bilimler $eklinde dagilmi$. ayni yil, ogretmen lisesi ciki$li adaylarin ogretmenlik bolumlerine yerle$im orani %8,8'de kalmi$. buradaki uyumsuzlugu farkeden yok ayni yil $u aciklamayi yapmi$* : “yukarıdaki durumdaki çarpıklık şudur: öğretmen lisesi çıkışlı adayların doğal ilerleme ve yükselme alanı öğretmenlik programları, imam-hatip lisesi çıkışlı adayların gideceği doğal alan ise din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği ile ilahiyat fakülteleridir. ancak, burada tamamen tersi bir durum olmuş ve imam-hatip lisesi çıkışlı adaylar, din ültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği ve ilahiyat fakültelerine gideceğine öğretmen lisesi çıkışlılardan daha fazla sayıda öğretmenlik programlarına yerleşmişlerdir. benzer çarpıklık diğer meslek liselerinde de yaşanmaktadır. bu örnek mesleki ve teknik ortaöğretim ile yükseköğretim arasındaki çarpık ilişkiyi tüm açıklığı ile ortaya koymaktadır. bu çarpıklık 1999 yılında yürürlüğe giren yükseköğretim giriş sınavı ile kısmen doğal seyrine dönüştürülmüştür." 1999 yilinda devreye giren katsayi uygulamasi egilimi biraz olsun olmasi gereken seyre sokarak ilahiyat fakultelerinde ihl mezunlarinin oranini %82'ye, hukuk ve siyasal bilimler'de %6'ya, ogretmenlik bolumlerinde de %5,7'ye du$urmu$. ancak bu referansin verildigi cumlede vurgulanan egilim kendisini 2002'de tekrar belli etmi$ ve ilahiyat'taki oran %62'ye du$erken ogretmenlikteki oran %22,7'ye hukuk ve siyasal bilimlerdeki oran da %8,4'e yukselmi$tir.

    1999'da yapilan ara$tirmada "hangi meslegi secmek istiyorsunuz?" sorusuna erkek ogrencilerin %11,4'ü kiz ogrencilerin ise %0,5'i "din gorevlisi" yanitini vermi$. ilgili ara$tirmada tercih edilen meslekler de daha cok garantisi olan meslekler yonunde belirtilmi$. ayrintili bilgiye (1) numarali dipnottaki linkten ula$ilabilir.

    (6) 23 $ubat-7 mart 2004 tarihleri arasinda ogrencilerle yapilan roportajlari iceren saha ara$tirmasi dokumanina ba$vurulabilir.

    (7) altunsaray 2000 tarihli ara$tirmada yuzde degerleri verilmeksizin ozellikle erkek ogrencilerde aile baskisinin imam hatip lisesi tercihinde etkili oldugu; kiz ogrenciler turban takabildigi ve siniflarda erkek-kiz ogrenci ayrimi oldugu icin imam hatip liselerinin tercih edildigi sonucuna yer verilmi$. durumun daha vahim olan tarafi ise "eger turbana izin verilmeseydi nasil okula gidecektiniz?" sorusuna "gitmeyecektim" cevabinin verilmi$ olmasi.

    (8) 1.imam hatip liseleri'nin bir takim siyasal amaclar ugruna kullanildigi du$uncesi cok yeni bir du$unce degildir. bu konunda yapilan ara$tirmalarda ihl ile siyasi guc arasinda sicak bir temas noktasi tabi ki yakalanamayacaktir ancak bir takim veriler bu du$uncelere i$ik tutar niteliktedir. 1998'de yapilan bir ara$tirmada ogrencilere "okulda dini grupla$ma var midir?" sorusu yoneltilmi$. %44,53 "dini grupla$ma vardir" derken; "bir cemaate uye misiniz?" sorusuna %22,4 oraninda "evet" cevabi verilmi$. burada sozluk okuyucularina ek bir bilgi vermekte yarar goruyorum turkiye'deki imam hatip lisesi binalarinin ancak %25'i devletin. bu binalarin %65'i dernek,vakif ve kurulu$larca yapilmi$. bu durumda bir ihl'nin devlete maliyeti sifir. ayni zamanda milli egitim bakanligi'na bir bina bagi$layip okul yaptirilmasini isteyen bir ki$i "ihl olacak" derse devletin elinden ba$ka bir $ey gelemiyormu$.yani kisaca imam hatip liselerinin %65'inin sahibi aslinda devlet degil.

    2. bunun yaninda 1999 yilinda tbmm'de dc dr ali $im$ek tarafindan yayimlanan bir raporda* “genel ortalama itibariyle imam hatip liselerinde okul başına 295 öğrenci düşmekte, bu oran normal imam hatip lisesinde 363, anadolu imam hatip lisesindeyse yalnızca 40 olarak gözlenmektedir. başka bir deyişle toplam 107 anadolu imam hatip lisesinin her biri neredeyse bir sınıftan oluşmaktadır. dahası, böyle bir okulun dört yıl eğitim yapacağı ve bu nedenle, en az dört ayrı sınıfının olacağı düşünülürse, sınıf başına 10 öğrenci düşmektedir. mezunlarının ekonomik üretime doğrudan katılmadığı ya da hizmetin yaşamsallığı açısından çok büyük önem taşımayan bir alanda bu tür okullaşmayı savunmak bilimsel yönden olanaksızdır.” denilmektedir. $imdi durup vicdanimiza kulak verelim: ihtiyac olmadigi halde kapasitesinin cok cok altinda ogrenciyle egitim veren bu okullari niye aciyor ve diyanet i$leri ba$kanligi'nda yalnizca %20 oraninda istihdam edildigine gore kalan %80'lik kismi nerelerde kullaniyoruz?
  • imam hatip liseleri ciddi olarak incelenmesi gereken bir oluşumdur. çünkü diğer bütün meslek liselerinden farklı olarak, bu okuldan mezun olanların çok büyük bir kısmı, kendilerini ayrıcalıklı olarak görmekte ve sürekli ekstra haklar istemektedirler.
    neden böyle bir hisse kapıldıklarını merak ettiğim için öncelikle meb nin sayfasında ilan edilmiş olan bir takım ders programlarına göz atalım.

    http://maol.meb.gov.tr/…ari/grafik_fotograf_dc.html
    http://maol.meb.gov.tr/…_programlari/makine_dc.html
    http://maol.meb.gov.tr/…ari/ihl_ders_cizelgesi.html

    bu adreslerin ilki grafik ve fotoğraf alanına, ikincisi makina teknolojisi alanına, üçüncüsü imam hatip lisesine ait. bu adreslerdeki haftalık programlar biraz dikkatli incelendiğinde ciddi bir gariplik olduğu ortadadır.

    lise adlarından kısaltarak bahsedelim yazının bundan sonrasında, çünkü çok kullanmamız gerekecek.

    dil ve anlatım dersini, makina ve grafik alanındaki öğrenciler 9, 10, 11 ve 12. sınıflarda haftada ikişer saatten almaktalar. ne güzel. türkçe’yi iyi konuşabilmek ve okuduğunu anlayabilmek çok önemli. imam hatip öğrencileri ise bu dersi sadece 9. sınıfta haftada ikişer saat alıyorlar ve bu dersle işleri bitiyor.

    türk edebiyatı dersi, makina ve grafik alanındaki öğrencilere 9. ve 10. sınıflarda haftada üçer saat veriliyor. ne kadar ilginçtir ki imam hatipliler bu dersi de daha az alıyorlar. 9. sınıfta haftada üçer saat türk edebiyatı gördükten sonra bu dersle de işleri bitiyor.

    din kültürü ve ahlak bilgisi dersine geldi sıra. makina ve grafikte okuyanlar bu dersleri mezun olana kadar her sene haftada bir saat alıyorlar. imam hatiplilerde böyle bir ders yok tabii ki, çünkü zaten meslekleri bu. buradaki ilginçlik ise şu: makine ve grafikte okuyan öğrenciler; fizik, kimya, biyoloji, sağlık bilgisi, felsefe, milli güvenlik gibi alan derslerinden olmayan dersleri eşit miktarda alırlarken, din kültürü ve ahlak bilgisi dersini diğer alan dışı derslerin iki katı kadar almaktadırlar.

    coğrafya dersi de bundan öncekilerden farklı değil ne yazık ki. makina ve grafikçiler 9. ve 10. sınıflarda bu dersi haftada ikişer saatten alırken, imam hatipliler yalnızca 9. sınıfta haftada ikişer saat alıyor. yani bu dersi de birileri eksik ya da birileri fazla alıyor.

    fizik, kimya, biyoloji, sağlık, felsefe, yabancı dil, milli güvenlik bilgisi, trafik ve ilkyardım derslerinin sayısı çok şükür ki aynı!

    şu anki durumda imam hatipli öğrencilerin daha az ders aldığını düşünebilirdik, tabii sayfanın sonuna bakmasaydık. görüyoruz ki bu üç okulun ders saatleri birbirine eşit. hatta imamhatip lisesi 9.sınıf öğrencileri, diğerlerinden 5 saat daha fazla ders yapıyorlar. demek ki alan dersleri bu öğrencilere daha fazla veriliyor ki, eksik saatleri tamamlamakla kalmamış, 5 saat üstüne çıkmışlar. bunu da herhalde seçmeli derslerle sağlıyorlar. makine ve grafikte okuyanların alabilecekleri seçmeli ders en fazla 6 saat iken, imam hatipliler 13 saate kadar seçmeli ders alabiliyorlar. iki katından bile fazla...

    şimdi bu durumda anlıyoruz ki imam hatip liselerinin kendilerini farklı görmeleri ve hissetmeleri, onlar öyle olmak istedikleri için değil, zaten meb kanalıyla diğerlerinden ayrı tutuldukları için.

    bu yüzden imam hatip mezunlarının çoğu, kendilerini, o işin eğitimini almamış olsalar bile her mevkiye uygun görmektedirler belki. herhangi bir meslek lisesi mezunundan farklı olarak sürekli dalları dışında işler yapmak istemeleri de aldıkları seçmeli derslerin fazlalığından kaynaklanıyor olsa gerek. genel kuralları, sadece onları dışlamak için konmuş kurallar olarak görmeleri ve heryere, olur olmaz kıyafetlerle girmek istemeleri bundandır belki.

    onlar devletin kayırdığı meslek liseliler olma yolundalar...
    onlardan birkaç nesil önce mezun olanlar ise şu an devleti ele geçiriyor...
hesabın var mı? giriş yap