• genelde troll başlıklarına cevap verilmez zira bilindiği gibi troller insan değildir.

    ama maalesef bu sadece bir trollün dile getirdiği konu değil, islamcı çevrede ciddi ciddi düşünülen, üzerine fikir yürütülen ve buna inanılan bir saçmalıık.

    öncelikle, yunan-türk savaşında, yunan ordusunun sayısı 200 bin civarında ve türk ordusu da hemen hemen bu sayıya ulaşmış durumdaydı, başkomutanlık meydan muharebesinde. yani durum bir önceki sene sakarya savaşında ki gibi değildi, uluslararası şartlardan tutun, ekonomik duruma kadar, türk tarafı belirli bir seviye gelmişti.

    6 7 gün içinde, 200 bin kişilik yunan ordusunun akıbetinden haberi olan var mı? kaçı yunanistan'a geri döndü, kaçı katledildi, yok edildi? net bir bilgi var mı? hayır yok. daha sonra mustafa kemal'in nutuk'ta belirtiği "kurtuluş savaşının en az şerefi sakallı nurettin paşaya aittir" sözü, kütahya ve eskişehir dolaylarında sakallının kitleler halinde, yunan askerini katletmesinden ileri geldiği düşünülür.

    bir tarafta, 200 bin kişilik orduyu, 400 km boyunca yok etmiş bir ordu, diğer tarafta ingilizler. ingilizler'in o dönemde istanbul'da ne kadarlık gücü var? bundan bahsediliyor mu? hayır. ingilizler'in o dönemde türklerle tekrar bir savaşa girmesi, emperyalist düzen açısından bakarsak son derece aptalca bir şey olacaktı. ingilizler zaten prestijinden bir şey kaybetmemişlerdi, zira yenilen yunan ordusuydu ingilizler değil.

    islamcı kesim, o dönemin ingilteresini şimdinin abd'si yapıyor, bunun üzerinden siyaset üretiyor oysa gerçekler bu değil. evet ingiltere gerçekten güçlü bir devletti ama günümüz teknolojisi yoktu, bu nedenle çanakkale'yi geçemediler, musul'da generalleri de dahil olmak üzere 10 bin kişilik bir asker kitlesi ile birlikte türk tarafına teslim oldular.

    yani sahada neyin ne olacağı belli değildi, aynı şey türk tarafı içinde geçerliydi. bir anda tüm kazanımları yitirebilirlerdi, bu nedenle daha makul bir yol izlendi. türk ordusunun, istanbul üzerine yürüdüğü ise islamcı yazarlar tarafından yine gizleniyor. 9 eylül'de izmir'e girildikten sonra, türk ordusu istanbul üzerine yürüdü ve hatta çanakalle dolaylarında ingilizlerle karşı karşıya da gelindi ama ingilizler ateş açmadı, mudanya görüşmelerine geldi. türk tarafı mudanya görüşmelerinde zaten istediği sonucu aldı, hem zaman kazandı, hem de ingilzlere tüm dünyanın gözü önünde geri adım attırdı.

    bu troll arkadaşlar, "yahudi devleti sözü mü verildi" diyor. bu islamcılar kadar iğrenç bir güruh zor bulunur, yahudilerin, yahudi devleti kurmak için, filistin-israil'de öldürdüğü ingiliz askeri, buradan bizim köye yol olur. bu aptallar senelerdir aynı hikayeyi anlatıyor, "ingiltere israil'e devlet kurdurttu" oysa, ingiltere'nin hiçbir zaman, kurulacak bir israil devleti sikinde olmamıştır. bu nedenle, yahudiler, bir çok kez ingiliz birliklerini basmış, bir çok kez ingiliz askerini öldürmüştü. ve hatta, ingiltere'nin filistin valisini öldürecek kadar işi ileri götürmüşlerdi.

    şerefsizlik yapmayın, adam gibi yazın.
  • (bkz: bunu churchill'e sorsana delikanlı)

    (başlığı bırakıp sormaya gitti)
  • gelişleri de kurşun atmadan olmuştu zaten.
    gören de padişah ve şehzadeler elde mitralyöz istanbul'u işgal etmeye gelmiş ingilizlere ta-ta-ta sıkarken silah başında şehit oldular zanneder.

    istanbulu kendilerine ikram eden padişahın kendisinin himmete muhtaç bir dede olduğu görülünce ingilizler "bunun bize de faydası olmayacak anlaşılan, biz bedava işgal için gelmiştik o zaman biz kaçar" dediler, giderken de himmete muhtaç padişaha son bir yardım edip geçerken avrupaya bıraktılar.

    var mı lan öyle üç kuruşa beş köfte, padişah kalsaydı vardı.
  • nasıl olup da tek kurşun atmadan gelmişlerdi yi sormaktan aciz bünyelerin komik sorusu.
  • çünkü ingilizler hep böyledir dostum. nefreti kendilerine çekmezler. o dönemler yunanlıları, anzakları kullandılar. biz yunan düşmanı olduk. akıllı adamlar. çağımızda da amerika'yı kullanıyorlar. pasif görünüyorlar ama hacivat ile karagöz'ü onlar oynatıyor perde ardından.
  • dünya savaşından yeni çıkan ingiliz hükümeti,

    türk ordusunun büyük taaruzdan zaferle dönmesinin ardından mustafa kemalin mudanyaya kadar ilerleyip istanbulu da alacağız demesi üzerine,

    götünüz yiyiyorsa gelin alın dedikleri kayıtlara geçmiştir`:kaynak: götüm`
    bunun üzerine sovyetler birliği'nin yetkililerinin olası bir ingiliz-türk savaşında açıkça türklerin yanında savaşa katılacağını ve bu durumun yeni bir dünya savaşına sebebiyet vereceğini deklare etmeleri`:kaynak: götüm`

    avrasyanın jeopolitik konumu dolayısıyla ruslar gayet haklıydı ve ingiliz hükümeti buna sebebiyet verirse halk nezdinde siktiri yiyecekti zaten`:kaynak: götüm`

    bu durumda ingilizlerin sizi bulacam oglum diyerek götün götün kaçması durumudur. `:kaynak: götüm`

    kaynakça: götüm
  • -almanya’da milliyetçilik akımının hızla yükselmeye başlaması (burada nazilerin 1932'de (ya da 1933) weimar devletini sona erdirmeleri milliyetçiliğin miladı ya da sebebi değildir, aksine yükselen milliyetçiliğin bir sonucudur. yani yükselen milliyetçilik, ingilizler tarafından 1. dünya savaşında dizayn edilmiş bir devlet olan weimar cumhuriyetini yıkmıştır.)
    -rusya'da bolşeviklerin güçlenmesi (@graziani teşekkürler)
    -ingiliz ekonomisinin savaşın ardından hızla bozulması ve kamuoyu’nun ve medyanın askerlerin evlerine dönmeleri hususunda yaptıkları baskılar (yabancı dil bilenler world war 1, daily press, england şeklinde bir arama ile kamuoyu ve halkın tepkisini görebilir.
    -fransa’ya savaş öncesi ingiltere tarafından verilen hiçbir sözün paris barış konferansında tutulmaması sebebiyle dünyanın süper gücü olmalarına rağmen, uzun bacaklıların diplomatik arenada yalnız kalması (david fromkin bu hususta ankara ve moskova anlaşmalarını atatürk’ün çok büyük bir diplomatik başarısı olarak göstermektedir.)
    -üstteki gelişmeleri atatürk’ün çok iyi okuması ve liderliğindeki meclis (daha türkiye cumhuriyeti kurulmamıştı) ordularının yunanlılar karşısında kesin bir zafer kazanması.
    -ingiliz kamuoyunun ve medyasının, “istanbul’da kalmanın türklerle yeni bir savaş başlatacağının ve getirisinden çok götürüsünün olacağı“ yönündeki güçlü kanaati (lloyd george ve churchill’in tüm siyasi manevralarına rağmen ne kamuoyu ne kabine ne de sömürgelerden yeterli destek alınamamıştır.)

    ingiltere‘deki yönetim başbakanına rağmen kesinlikle en akıllıca olanı yapmıştır ve atatürk çevresinde kenetlenmiş bir orduyla savaşmamayı tercih etmiştir (burada da boğazları bırakmamak için hükümet halka rağmen direnmiş ve kendi kendisini bitirerek kısa süre sonra dağılmıştır.

    zaten ingilizler istanbul'daki mevcut kuvvetleriyle savaşmış olsalar dahi (o gün için 20.000 kişilik bir kuvvete sahip oldukları ifade edilmektedir), dönemin en büyük askeri dehalarından birisi olan mustafa kemal atatürk liderliğindeki bir orduya karşı takviye destek olmadan kazanamayacaklarının da farkındaydılar.

    ayrıca, diyelim ki o gün bir şekilde meclis ordularına karşı üstün geldiler, bu asla uzun süreli olmayacaktı. istanbul gibi yüzyıllar boyunca osmanlı hakimiyetinde kalmış ve farklı bir dine oldukça bağlı insanlardan oluşan bir şehri yönetemeyeceklerini görmüşlerdir.

    son olarak ingilizler, ortadoğu’da birkaç arap liderini kandırmayı başarsalar dahi, burada yanına çekebilecekleri bir lider bulamamışlardır (şerif hüseyin’in tüm arap milliyetçi söylemlerine rağmen arapların sadece yüzde 5’i osmanlı’ya isyan etmişti. bu oran ermenilerde yüzde 10’dur)
    (bkz: siyasi tarih)
    (bkz: oral sander)

    edit: @camiden adidas caldim bol geldi isimli suser hindistan’ı hatırlatmış. yanlış hatırlamıyorsam 1915’te gandi’nin hindistan’a gelmesiyle, malumları olduğu üzere, söz konusu ülkede farklı bir tarzda bağımsızlık mücadelesi başlamıştır. bazı kaynaklarda, bu durumunda istanbul’dan çekilme ile bağlantılı olduğu ifade edilmiş. gayet mantıklıdır.

    edit2: @erdik isimli suser’dan gelen mesajı da aynen iletiyorum: “ hindistan meselesine bir parantez acarak pakistan'i da hatirlatmak isterim. o zamanlar birlesik krallik himayesi altinda simdiki pakistan ve hindistan'in olusturdugu tek bir hindistan bulunmaktaydi. gandi nin yani sira pakistan bölgesinde muhammed ali cinnah hind müslümanlarinin lideri konumundaydi ve kurtulus savasi sirasinda da türkler icin yardim kampanyasi düzenleyip para göndermislerdir (tam hatirlamamakla birlikte nutuk'ta yazdigini hatirliyorum). dolayisiyla savasin uzamasi muhtemelen sömürgelerde de huzursuzluk yaratip, o bölgelerin de bagimsizligini kazanmasini hizlandiracakti.”

    edit3: @munzeviseyyah kardeşim de şunları iletmiş, aynen ekliyorum: "mütareke şartları da ingilizlerin istanbulda kalmasına gerek bırakmayacak şekilde onların çıkarlarını koruyordu, montrö'ye kadar istanbul tam olarak bizim elimizde sayılmazdı. ilginçtir mütareke dönemi istanbuluna dair çok az çalışma var. tanpınar romanları en güzel kaynak herhalde dönemin hatiratlari dışında"

    edit4: @orta saha oynayan iguana isimli yazar dan gelen mesajı aynen iletiyorum: “ -1906 da hindistan'da ilk müslüman birliği kuruldu.
    -mohandas gandhi tarafından 1920 de ilk pasif direniş, 1930 ikinci, 1940 üçüncü pasif direnişi yapıyor
    -1940 taki 3. pasif diremiş sonrası m.a.cinnah müslüman birliği vasıtasıyla pakistan'ın kurulmasında ısrar ediyor.
    -1942 gandhi "hindistan'ı terkedin kampanyası" başlatıyor ve artık olay kopuyor.
    -5 yıl sonra ingiltere kendisine avantaj sağlar mı acaba diyerek son kozu oynuyor ve hindistan'ı bölüyor, yani pakistan da müslüman "pak insanların ülkesi" olarak kurulmuş oluyor ve fakat mecliste 14. ağustos 1947'de jawaharlal nehru o meşhur konuşmayı yapıp özgürlüğü kopartıyor.“

    debe editi: siyasi tarih hususunda oral sander’in kitaplarından yararlanabilirsiniz.
    ayrıca, modern ortadoğu’nun nasıl yaratıldığı hususunda david fromkin’in “barışa son veren barış” kitabı şiddetle tavsiye olunur.
    son olarak, haluk levent’e destek verin, çok güzel şeyler yapıyor, iki gözümün çiçeği.
  • çünkü, milli kuvvetler, ingilizlerin açık açık destekledigi yunan ordusunu denize dökmüş, istese, biraz uğraşarak da olsa, ingilizleri istanbulda ayıklayacak güçtelerdi...

    ayrıca atatürk’teki iradeyi de öğrenmek zorunda kaldılar yunan hezimetiyle...

    tabi gözleri kör, kulakları sağır, kalpleri düşman olanlar, atatürk’e ingiliz ajanı demek için sebep ararlar sürekli...
  • çünkü ankara hükümeti anadolu'da direniş göstermekte ve başarılar elde etmekteydi. ankara hükümetinin başındaki isim (bkz: mustafa kemal atatürk) süreci gayet iyi yönetip istanbul hükümetini tanımadıklarını ve istanbul hükümetiyle yapılan anlaşmaların geçersiz olduğunu tüm dünyaya ilan etmişti.

    şimdi ingiliz olsanız, kendi evinizden çok uzakta, cephelerinden savaşarak giremediğiniz ama kendine padişah diyen, toplumda bir karşılığı olmayan birinin davetiyle geldiğiniz yerden savaşarak çıkabileceğinizi düşünür müydünüz?

    hem de ankara hükümeti gün geçtikçe güçlenip, bu sırada anadolunun dört bir yanında itilaf devletlerini kovarken..

    %90 ihtimalle kaybedecekleri bir savaştı ve ingiltere'ye döndüklerinde bu kaybın hesabını vermek zorunda oldukları bir halk vardı.

    o yüzden mantıklı olanı yapmışlardır.
  • hala mı aynı konu.
    bu insanlar 20. yy başlarındaki ingiltere'yi bir tür tanrı formunda hayal ediyor sanırım. erdoğan'ın putin'e duyduğu gibi hayranlıkla karışık garip bir kompleksleri var.
    kıçı kırık istanbul'u geç. ingilizler, koca hindistan'ı bir adamın yürüyerek başlattığı pasif direnişle kaybetti. düzenli ordusu bile olmayan baldırı çıplaklara dünya'nın en değerli bölgesini savaşsız mücadelesiz bırakarak siktir olup gitmek zorunda kaldılar.
    merak ediyorum acaba hindular arasında gandhi ingiliz ajanıydı ya diye dolaşan mallar var mıdır.

    biraz politika öğrenin lütfen. ad hoc diplomaside takılıp kaldınız.
hesabın var mı? giriş yap