• şüphe!

    70 yaşındaki dedeler gibi kısa kollu gömlek giymem, kollarında faça mı var derler.
    müdüre evrak imzalatmaya giderim, özel bir konu mu görüştün derler.
    bir gün öğleden sonra izin isterim, iş mi arıyorsun derler.

    kafayı yemiş ibneler...
  • karşındakine "hassiktir lan ordan yavşak" demek yerine " aa öyle mi çok iyiymiş" demeyi öğretiyor.
  • ileride para kazanacaksın ama bu kazandığın paranın bir kısmıyla zamanının bir kısmını satın alacaksın. ama asla zamanının hepsini satın alacak kadar para kazanamayacaksın.
  • güzel bir üniversitenin (en azından bana göre) bir mühendislik fakültesinden mezun oldum geçen sene. türkiye'de çok revaçta olan bir bölüm olmadığı için ve özellikle yaşadığım şehirde de işimin sahası açısından çok kısıtlı bir alan olduğu için, iş bulamadım. bir sene boyunca gezdim, yattım, uyudum, eğlendim, iş aradım ama bulamadım. şu yaşıma kadar uyumadığım kadar uyudum. sonra artık vücudum uykuya doymuş olacak ki, artık bir şeyler yapmalıyım ya diyerek yataktan kalktım ve iş aramaya devam ettim. ama bu sefer kendi işim değil de kendimle alakasız ve ve çok da vasıf istemeyen işler bakmaya başladım. bir kitapçıda çalışmak istedim, mühendislik yapmak için onları bırakırım diye almadılar beni. (oysa ki sahibi bana bayılmıştı, lise mezunu olsaymışım alırlarmış. vay arkadaş insanı okuduğuna pişman ederler.) mc donalds'a başvurdum, kadın senin burada ne işin var yahu dedi, şartları anlattı yapabilir misin dedi, sonra zor geldi bana da. kabul etmedim. sonra kafede çalışıyım dedim, neredeyse hiç para vermiyorlar diye vazgeçtim. sonra bir markete başvurdum ve iki gün sonra falan aradılar. gittim görüşmeye, dedi senin burada ne işin var. bu sorudan da sıkıldım ama yine aynı cevabı verdim. sıkıldım dedim evde oturmaktan, vakit geçsin istiyorum. alındım işe kasiyer olarak. başladım çalışmaya.
    çalıştığım market o kadar büyüktü ki, her gün yeni bir çalışanla tanıştım o derece.
    çok tatlı arkadaşlar edindim. çok güzel insanlarla tanıştım. hayatın bazıları için çok zor olduğunu öğrendim. para kazanmanın hiç de öyle kolay olmadığını anladım. çalışanın halinden yine bir çalışanın anladığını öğrendim. yalakalığın sınır tanımadığını gördüm. hiyerarşiye lanet ettim. kapitalizme sövdüm, hem de her gün. çılgınlar gibi para harcayan bir tüketim toplumu olduğumuzu gözlerimle gördüm. insanların ne kadar sabırsız olduğunu, en ufak bir sorunda ne kadar çirkinleşebildiklerini gördüm. saygısız, kibirli insanlar, egosunda boğulacak kadar götü tavanda gezen müdürler, müdürün gözüne girmek için yarışanlar, üç kuruş para kazanmak için gece gündüz çalışanlar gördüm. "rica" kelimesinin önemimi, bir "kolay gelsin" in bazen ne kadar çok şey ifade ettiğini, iyi niyetin nasıl suistimal edildiğini, kompleksli insanların çıkarları için her şeyi yapabileceklerini gördüm. aynı zamanda ne kadar komplekssiz ve dayanıklı bir insan olduğumu da burada anladım. deli gibi grip oldum ama yine de işe gittim, ayakta duracak mecalim olmadı halde sürekli koşturdum. sonra da kendimi tebrik ettim.
    kasiyerlik diye küçümsediğimiz, aman oturduğu yerden iş yapıyorlar işte dediğimiz bu işin, aslında ne kadar da çetrefilli ve bir ton zırıltısı olan bir iş olduğunu öğrendim. hiçbir şeyin uzaktan göründüğü gibi olmadığını kesin ve net olarak yaşayıp anladım.
    maddi açıdan zerre kadar bir artısı olmasa da bana, manevi açıdan milyonlarca artısı oldu bu işin. ilk işimdi, ilk doğru düzgün çalışma deneyimimdi. iş hayatı dedikleri girdapta kimlerin nasıl boğulduğunu görmem için bir fırsattı ve ben bu fırsatı iyi değerlendirdim.
    bir sonraki işimin kendi işim olmasını diliyor ve iş hayatının uçsuz bucaksız sıkıntılarını en azından bir süre üstümden atmanın keyfiyle sizleri selamlıyorum sevgili okurlar.
  • herkes için aynısı geçerli değildir belki ama, kendi tecrübelerime dayanarak sayacak olursam:
    - insanlara güvenmeme duygusu
    - kilo
    - güneş özlemi
    - yaşlanma isteği (bitse de gitsek)
    - istanbul nefreti
    - selülit
    - boyun fıtığı
    - para
    - yüzeysellik
    - yeme bozukluğu ve reflü
    ve saire ve saire..
  • sokakta görsen, yüzüne bile tükürmeyeceğin insanlara sabır göstermek...
  • iş dünyasına adım attığınızda tamamen asshole olmanız gerek aksi taktirde kaybeden hep siz olursunuz.

    iş yerinden yakın arkadaş edinme
    acıma
    iş yerinde ezik durma
    acıma
    otoriteni ve vasfını koy
    acıma
    haklarını gözet hakkı yenileninkini de gözet
    ama asla belli etme.
    ha bir de unuttum;
    acıma..
  • yapmam gereken bir işi, yapmam gereken sürede bitirmek. ne bir eksik, ne bir fazla. aceleci bir yapım vardır normalde iş konusunda. verilen işin periyodu bir hafta ise mesela, bir hafta kafamı meşgul edeceğine üç gün kasayım da bitsin modunda çalışırım. amma ve lakin iş bitse bile bir üst makamın verdiği bir haftalık süre dolmadan kesinlikle teslim etmem. zira iş hayatında yazılı olmayan bir kural vardır ki 'iti öldürene sürdürürler'. yanisi siz işleri zamanından önce bitirdikçe size çok daha fazla iş yüklerler. eh zamanı geçirirseniz de fırça yeme olasılığı her daim mevcuttur. asıl önemlisi de sorumluluk sahibi bir insansanız o iş kafanızı bitirene kadar meşgul edecektir. bu yüzden bana en mantıklı gelen bir an önce kafamı rahatlatmak için işi bitirmek, bir başkasının işini üzerime almamak için teslim edilmesi gereken son güne kadar bekleyip öyle teslim etmektir.
  • açlıktan ölmeyecek kadar para kazanabilmek uğruna nasıl tüm enerji ve yaşama sevinci piç edilir.
  • para harcamamayi kazandirir.. $imdi i$in gücün olmasa, evde oturmak dı$ında yapacağın her eylemde para harcayacaksın. (ki hazır yemek, dvd kiralama derken bu da becerilebilir) bütün gününü i$e vererek parayı hem kazanıyorsun hem de harcama ihtimalin azalıyor.
    pinokyo99
hesabın var mı? giriş yap