• çocukluğumda yapmaktan süper zevk aldığım bir eylemdi. ne güzel adammışım lan ben.

    (bkz: karıncalara büyük saygı duymak)
  • bıraktığım yerden birden tam tersi yöne yürümeye başlamasıyla beni derin hicranlara gark edendir. hani pıtı pıtı gidiyodun, biz bıraktık diye mi sorun oldu şimdi. ergen kız gibi ya:

    - uff ben giderim bırak.

    iyilik yap denize at zaten ya.
  • bu kadar şehirleşmenin içerisinde bu kadar yoğun hayat çerçevesinde sen ne ara vakit ayırdın da karınca buldun da gideceği yere bıraktın arkadaş diye düşündüren eylem
  • karıncanın arkadaşlarına acayip havası olmasını sağlayan eylem. düşünsenize amk, öyle bir yem getirmiş ki, bütün kış ye ye bitmez.
  • karınca, karıncaysa imkansız eylem. " eyvallah birader, ben iyiyim böyle" der, kaportaya vurup, selam çakıp, yoluna tıngır mıngır devam eder.
  • kaybolmasın (evet kaybolmasın) diye yuvasına bırakarak gerçekleştirdiğim eylem(idi). hemen arkasından taşıdığı her neyse onu da yuvasına bırakıyordum ki geri dönüp yorulmasın. genellikle karıncanın yuvadan geri çıkmasıyla sonuçlanıyordu. iyilik yaramıyormuş gerçekten, nankör hayvan.
  • karınca ineceği yere gelindiğinde hoooop deyip inince de kaportaya vurup devam et dediğinde dumur olunmamalıdır.
  • çocukken karıncalarla oynamamış, hiç karınca yuvası görmemiş, hatta hiç karınca görmemiş insanların anlayamayacağı eylem.
  • bazen de, zar zor yol alan zavallı karıncayı kapısı açılan matchbox oyuncak arabalardan birinin içine yerleştirip arabayla gideceği yere bırakmaktır.

    hatta polis arabası şeklindeki chevrolet corvette'le gideceği yere bırakmak en sık kullandığımdı. malum, yolunu kaybedenlerin yardımına devriye gezen polis amca koşar.*

    pek tabii, karıncanın altında ezile ezile taşıdığı odun parçacığını, çekirdek kabuğunu da arabanın bagajına yerleştirip onu da yanımıza aldığımızı belirtmem gerek.
  • alıştırmamak lazım. 2-3 tanesini arabayla didim'e götürmüşlüğümüz var. dönüşte de arabadaydılar sanırım pek tanıyamam aynıları mı diye gerçi..
hesabın var mı? giriş yap