• askerde mikroskopta kan incelerken bir leke görmüştüm, mikroskobun lenslerini çıkarıp silmeme rağmen görüntünün kaybolmaması üzerine kan örneği yerine boş bir örnek koydum. leke gitmedi. sonra sağ gözümle baktığımda lekenin kaybolduğunu görünce mikroskobun sol kısmını tamamen söküp temizledim. leke halen duruyordu. sonra sağ gözümle sol kısımdan baktığımda leke görünmeyince sorunun bende olduğunu farkettim. sorunun gözümde olabileceği aklımdan bile geçmiyordu. gözüme birşey kaçtı zannettim defalarca yıkadım. lekenin şekli bile değişmiyordu. hep gece nöbetleri olduğundan hiç dikkatimi çekmemişti. sol gözüm puslu görüyordu hatta yoğun ışık altında beyaz bir sis içinde ışık dağılıyor görüntü iyice bozuluyordu. doktora göründüm cihazla incelerken iki gözümde miyop ve astigmat olduğunu onun dışında bişey çıkmadığı söyledi. ısrarım üzerine tekrar inceleme yapılınca daha 25 yaşımda bu hastalığa yakalandığımı anladım.
  • "katarakt yunanca kataraktes'ten gelir, anlamı da çağlayan ya da üstten inen ve girişi engelleyen demir kafes demektir. (...) kataraktın gözünüzden alınması belli bir unutkanlıktan kurtulmanız gibi bir şeydir. gözleriniz ilk kez gördüklerinizi yeniden hatırlamaya başlar. bu yüzden gözlerinizin ameliyattan sonra karşılaştıkları bu durum bir çeşit görsel yeniden doğuşa benzer." (john berger-selçuk demirel, katarakt)
  • göz merceğinde herhangi bir opasite olmadığı halde görüşü kısıtlayabilen versiyonu için (bkz: rotaract)
  • bilinenin aksine katarakt arapça bir kelimedir. büyük çağlayan,şelale anlamlarına gelen kelime tıp diline de fiziksel özelliklerden ötürü geçmiştir. arap hekimler lensin opaklaşırken ` : zira katarakt`` : lensin saydamlıgını kaybetmesi halidir`aldığı beyaz rengi, çağlayanın köpüklerine benzetmişlerdir. nitekim mısır'da nil nehri kıyısına kurulu en lüks otellerden birisinin adı da katarakttır.

    ` : giden gören var`
  • katarakt, ileri yaşa bağlı (%90 ihtimalle) lensin yani göz merceğinin çok da anlaşılamayan bir nedenle opaklaşarak görmeyi engellemesidir. tek tedavi cerrahidir. ilaçla iyileşmez. fakoemülsifikasyon denen yöntemle opaklaşan lens materyali yenir ve onun yerine yapay bir mercek takılır. göz doktorlarının ekmek kapısıdır. zira bir teoriye göre eğer bir gün ölümsüzlük bulunursa yaşlı erkeklerde iki hastalık oluşma olasılığı %100'dür. bunlardan birisi katarakt iken diğeri prostat kanseridir.
  • goz icindeki mercegin saydamligini kaybetmesi.. katarakt latince şelale demektir.
  • genelde yaşlı hastalığı olarak bilinse de 20li yaşlarda dahi görülebilen bir göz rahatsızlığı. hele ki miyopi düzeltmek amacıyla göz ameliyatı olduysanız, ameliyatınızdan 10-15 yıl sonra artık görmenizi engelleyecek kadar ciddileşebiliyormuş.

    gelelim genç yaşta katarakt olmanın sıkıntısına. göz doktorları bu duruma hazırlıklı olmadıkları için teşhis edemeyebiliyorlar. siz de kendinize konduramıyorsunuz zaten. son 8 yılda toplamda 6 kere "göremiyorum" diyerek muayene olmama rağmen teşhis edilemedi. gözüm çok kuruymuş, o nedenle ölçüm zormuş, retinamın önünde kuruluk kaynaklı sıkıntılar nedeniyle makinalar ölçüm yapamıyormuş... denilerek eve yollandım her seferinde.

    ben bu kadar zorlandığım bir dönem hatırlamıyorum. şu an 40lı yaşlarımdayım ama 30larımın sonundan beri görmüyorum. gördüğüm her şey bir perdenin arkasında kalmış gibi. hayal meyal seçiyorum, ama görmüyorum. ehliyet aldım (nasıl aldım acaba ya), yolda giderken hiçbir tabelayı okuyamıyorum. trafik ışıklarına geldiğimi tahmin ediyorum ama direğin dibine girmeden rengi görmüyorum... günlük hayatta altyazı okuyamıyorum. ne kadar büyük olursa olsun, ışık dağıldığından okumam imkansız... en basit yazıyı okumakta güçlük çekiyorum. kitap okumayı komple bıraktım, podcastle filan idare ediyorum. meslek (mütercimlik) zaten inanılmaz zorlaştı...

    katarakt 5 seviyeymiş ve 4 ve 5'te artık dışarıdan görünecek hale gelirmiş. benim bir gözümü anca 4'te teşhis edebildiler. geçtiğimiz hafta o gözümden ameliyat oldum ve daha ilk günden dünyam değişti. diğer gözüm daha 2. seviyedeymiş ve zaten bugüne kadar onla idare ediyordum. şu an, ameliyatın üstünden az bir zaman geçmesine rağmen, eskiden "daha iyi" olan gözümün de pek görmediğini fark ediyorum.

    gelelim işin sıkıcı kısmına... bu tıp bilimi gerçekten bilim mi, diye sorgulamaya başladım. bu başıma ilk defa gelmiyor. 2018'de de sağ bacağım felç oldu yanlış teşhisten. o zaman da 2016 yılından itibaren her ay 2 ayrı doktora gitmiştim sıkıntımı anlatmak için. bacağı kurtardım ama ne çektiğimi ben bilirim. al şimdi sadece göz kuruluğu sandıkları şey de böyle çıktı. bu dönemde araba kullanabilir, kaza yapabilir, masum insanları öldürebilirdim. çok kızgınım. aşırı kızgınım.
  • güneşe uzun uzun bakmaya çalışanların yakalanması muhtemel hastalık
  • gözde bulunan merceğin matlaşmasıdır.

    gözünüzle ilgili bir problem varsa ve burayı okuyorsanız katarakttan şüpheleniyorsunuzdur.
    belirtilerini yazayım;

    ne uzağı ne yakını iyi göremezsiniz
    en büyük düşmanınız ışıktır. sizi rahatsız eder, özellikle güneş ışığı altında görüşünüz oldukça bozulur. örnek: dışarıda hava güneşli, evdesiniz ve perdeler kapalı, perdeye vuran ışık yüzünden önünde oturan kişinin yüzü karanlık gözükür ağzını yüzünü seçemezsiniz. güneş ışığına fazla maruz kalınca başınız ağrır.
    gece görüşünüz azalır, yine geceleri yanan lambalar sizi rahatsız eder, lamba ışıkları kaynak makinesine bakıyormuş gibi parlar.
  • claude monet'in -bir dönem sonra- tablolarında görülen renk tonlarındaki buğulanma ve fırça darbelerinin değişmesine neden olan göz hastalığı.

    monet'in meşhur nilüferler tablo serisinde, göz hastalığının nasıl ilerlediği pek açık fark edilmektedir. dönemin ilkel cerrahi teknikleriyle bir gözünden ameliyat olan monet, -uv filtre görevini yerine getiren lens çıkartılınca- sağlıklı göze sahip insanların göremediği uv renkleri de görmeye başlar. bundan sonra çizdiği nilüferler, beyaz ve morun muhtelif tonlarına sahiptir.

    günümüzde katarakt ameliyatlarında çıkarılan opak lensin yerine yapay lensler kullanılmakta olduğu için, monet efekt denilen durum yaşanmamaktadır.
hesabın var mı? giriş yap