• nesneleri hep geometrik biçimlerde sanki birden fazla kırık aynanın yansıması olarak göstermis sanat akımı...biçim çokluğundan biçim bütünlüğüne gidişi perspektifin üçüncü boyutuna sanki yeni bir dördüncü boyut ekleyerek ifade edilişi..mimari resim ve edebiyat alanı dısında fotografcıları da etkilemis bir akım..(bkz: kubist fotografcılık)
  • analitik kübizm ve sentetik kubizm olarak ikiye ayrılıyor.
    uzun uzun tanımlamalar vermektense örnek vererek gitmeyi tercih edeceğim efenim.
    alın bir bardağı kırın yere onlarca parça dağılsın.onları bir araya getirirken kullandığınız malzeme camın ta kendisiyse analitik kubizm.
    alın bir bardak daha kırın.yere yine onlarca parça dağılsın.onları bir araya getirirken kullandığınız malzeme cam değil de ne bileyim tahtaysa,kağıtsa,çizgiyse vs.vs..ve bir bütünlük hissini uyandırıyorsa o da sentetik kubizmdir.

    tabii bu sadece bir misaldir.deney değildir.yapmayınız.
  • picasso kübist eserlerde zaman kavramı olduğundan bahseder. ona göre figürler ve objeler hem sabah, hem öğlen, hem akşamüstü hem de gece görünümlerinde aynı anda resmedilmişlerdir. zamana alternatif olarak da farklı bakış açılarının tek bir yüzeyde anlatımı sözkonusudur.
  • edebiyatımızdaki en iyi örneklerinden bir tanesi turgut uyar'ın göğe bakma durağı'dır.

    "şimdi otobüs gelir biner gideriz
    dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
    bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin
    seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
    durma kendini hatırlat
    durma göğe bakalım."

    başlangıçları hatırlatan bir eser. korkularımızı yenip, başlayabildiklerimiz, göğe bakma durağı. sonunu bilmeden başlamak, kübistlerin işi.
  • kübik pencere tasarımı: görsel
  • naturalizmi reddeden, matematik ve metafiziğe dayanan sanat akımı . kübizm akımının önemi, kendinden sonra gelecek non figüratif, stijl, suprematizm gibi tüm soyut sanat akımlarını etkilemesi ve onlara düşünsel bir alt yapı oluşturmasıdır.bu nedenle soyut sanat akımlarını anlayabilmek için kübizmin dayandığı düşünsel alt yapıyı bilmek gerekir.şimdi heyecan yapmadan bu konuyu anlayacağız ve kübizmin yeni(!) yorumlarından kaçınacağız.
    kübizm akımının empresyonizme bir tepki olarak ortaya çıktığı söylenmiştir aslında bu bir tepkiden çok doğaya, doğadaki nesnelere bakış açısındaki farklılıktır. kübizm akımına kadar resim sanatında görülen anlatım biçimleri doğayı görmenin onu tekrarlamanın ürünleriydi.nesnelerin, doğanın yorumlanması, görme duyusuna ve duyumlara dayanıyordu. kübist sanatçılar ise nesneleri, doğayı gördükleri gibi değil, sadece görme duyumlarının verdiği verilerle değil, akılla analiz ederek, düşünerek, matematik geometrik bir düzen içerisine oturtarak kavrarlar ve nesneleri parçalayarak nesnenin öz yapısına ulaşmaya çalışırlar.peki bu sanatçılar neden biçimi parçalarlar? neden bir nesneyi parçalayarak bir öze ulaşmaya çalışırlar? çünkü bilimsel gelişmelerle birlikte biz nesneleri, zamanı farklı algılamaya başlarız.bilgi arttıkça insanın bakış açısı değişirken, sanatçının bakış açısı da değişir.sonuç olarak ortaya çıkan yapıtlar değişir. peki nasıl bir değişim olmuştur da sanatçılar biçimi, nesneleri parçalamaya başlamışlardır, bir biçimi, sözgelimi bir sandalyeyi tüm açılardan resmin yüzeyinde göstermeye başlamışlardır. çünkü zaman kavramı değişmiştir.art arda devam eden zaman kavramı yerine "eşzamanlılık" kavramı ön plana çıkmaya başlamıştır. bu eşzamanlılık kavramı da kübizmden postmodern sanata tüm sanat yapıtlarının, yapısını etkilemiştir ve etkilemeye devam etmektedir. peki zamanı eş zamanlı kavradığımızda, bir nesneyi , söz gelimi bir sandalyeyi nasıl kavrarız? biz sandalyeye sağından, solundan, önünden arkasından, altından, üstünden, bakarken zaman akmaya devam eder.biz bu ard arda akan görüntüleri eş zamanlı bir şekilde de resmin yüzeyine yansıtabiliriz. tabi görüntü eskisi gibi değildir parçalanmıştır ve geometrik bir yapıdadır. peki perspektif nereye gitmiştir? artık tek bir perspektif olamaz çünkü tek bir bakış açısı yoktur. tüm bakış açıları eş zamanlı olarak biraradadır.bir sürü perspektif biraraya gelmiştir.ortaya çıkan görüntü soyutdur aslında bir taraftan da somutdur.böylelikle değişmez asıl varlığa, varlığın özüne ulaşmaya çalışırlar. bu düşüncenin de felsefi temeli de "kant felsefesinde" kendiliğinden şey kavramında bulunabilir.

    kübizm akımının türlerine sıra gelince, bir çok farklı yorum vardır. sentetik kübizm ve analitik kübizm olarak ayıranların yanında , apollinaire'nin ayrımıyla, bilimsel kübizm, doğal kübizm, orphik kübizm, içtepisel kübizm ayrımı da yapılabilir. bütün bu farklı kübist yorumların ortak noktası ise bir doğa parçası, nesne, bir hareket noktası ya da bir varış noktasıdır. bu tavırlarıyla da diğer geometrik soyut sanat türlerinden ayrılırlar.

    daha geniş bilgi için değerli hocamız ismail tunalı'nın "felsefenin ışığında modern resim kitabı" şiddetle önerilir.
    (bkz: kant felsefesi) (bkz: kendiliğinden şey)
  • geometriden çok dört işlemi akıllara getiren sanat akımıdır bu. parçalı anlatımın genel adıdır. plastik sanatlardan sinemaya ve edebiyata pek çok etkileri söz konusudur.
    20. yy başlarında braque ve picasso ile gözlerini dünyaya açmış, şekil ve cisimleri çarpıtıp bölerek görülmeyene ifade yaratırmıştır bu anlayış. ekspresyonizm ile göbek bağı vardır. 20.yy'da zembereği boşalmış bir hızla gelişen sanayileşme ve doğadan kopuş ile karanlık bir serüvene bodoslama dalan insan ruhunun parçalanan benlik duygusu ve kimliğin sorgulanmasıdır bir yerde. lord of the ringsde betimlenen doğaya düşman makineler ve fabrikalar, yeryüzünün adeta kalbini oyup çıkarırlar. sıradan bir insan evladının başa çıkamayacağı canavarlar: uçaklar ki- nazgul- ve tanklartrollyaşamın karşısında amansız düşmanlardır. kendi üretimi olan bu amansız canavarlarla yüz yüze gelen insanlar dehşet girdabında başka bir şeye dönüşecekleri ve adına umutsuzluk ülkesi diyebileceğimiz yere gelivermişlerdir. o yer ki ölmek üzere olan ruhlarının son ikametgahıdır. org milletinin dehşet ve karmaşa içindeki benlikleri şekillerine yansır. metamorfoz , olmaması gereken şeyler oldu sonucunu verir. gollum ve orglar ile picasso’nun old guitarist ı arasındaki çarpıcı benzerlik gözlerden kaçmaz ve de kaçmamalıdır. kafka nın dönüşüm adlı hikayesi bu meseli dallandırıp budaklandırmadan bir çırpıda anlatıverir. modernizm ve modern yaşantının içinde dayak delisi olmuş gregor samsa bir sabah yatağında uyandığında devcileyin bir böceğe dönüşmüş şekilde buluverir kendisini. insanın yarattığı uygarlık, nur topu gibi bir cehennem doğurmuştur artık . dört duvar arasında radyoaktif ışınlar yayan ekranlar karşısında geçen hipnotik yaşantımızın gerçeği de budur zira.
  • kelimenin bahis konusu olan sanat akımına ad olması 1908 de paris'te georges braque'ın resim sergisindeki kübik biçimlerden oluşan bir ev resminin gören matisse'nin alay olsun diye bu resmi kübist olarak nitelendirmesiyle başlamıştır. kelimenin kavramlaşması ise vauxcelles'in teklifidir. akıma böyle bir ismin verilmesi ile (bkz: picasso), (bkz: cezanne), braque, picabia, gris gibi ressamların resimleri ile ilişkisi vardır.

    1908'lerdeki empresyonizme ve o güne kadarki diğer sanat anlayışlarına tepki olarak doğan kübizm, önce bir resim akımı olarak görülmüş daha sonra (1913'lerde) onunla yakın ilişkide olan şiirde kendini hissettirmiştir.kübizm 1930' lara kadar tesirini sürdürmüştür.
  • resme dördüncü boyutu yani zamanı katmayı hedefleyen sana akımı.
  • (bkz: cezanne)
hesabın var mı? giriş yap