• milet, mö. 5.yyda mücadele içinde olduğu naksos adası için perslerden yardım ister. milet'e puştluk yapan persler, gidip naksos'u "şöyle oldu böyle oldu,size karşı yamuk yapacaklar" diye uyarırlar. bunun üzerine "sen misin bana polüm yapan" diyen milet gidip ion şehir devletlerini perslere karşı gaza getirir. ion şehir devletlerini arkasına aldığını zanneden milet feci yanılacaktır. 494 yılına gelindiğinde, askeri gücü perslerin yanında afedersin osuruk gibi kalan milet çaresizce perslere teslim olur.
    (bkz: bu da böyle bir anımdı)
  • kelime kökü latinceden askerdir (military, militer), bu sebeple eskilerin ordu iline tekabül etmektedir ama tekabül etmeye de bilir.
  • canliliginin dorugunda oldugu gunlerde biri askeri biri ticari olmak uzere iki limana sahip olan bir kiyi sehriydi. ama bugun buyuk menderes nehrinin deltasinin genislemesi yuzunden denizden oldukca iceride yer almaktadir.
  • günümüzdeki milas ile arasında takribi 100 km vardır. o yüzden orasıyla alakası yoktur. didim'e bağlı akköy köyüne 5 km uzaklıkta bulunmaktadır. efes gibi din merkezi değil de bilim merkezi olmasının günahını şimdiki bakımsızlığı ve yabaniliğiyle ödemektedir.

    antik kentin sınırları içinde aydınoğulları beyliği'nden kalma ilyas bey külliyesi de bulunmaktadır.
  • gunumuz bulgaristan'in karadeniz kiyilarini kolonile$tirmi$lerdir.
  • mö 7.yy'dan itibaren ege'nin önde gelen ticaret, kültür, sanat ve bilim merkezi olmuştur.
    yunan kaynaklarına göre burada ilk yaşayanlar karyalılar ve leleglerdir. mö 546'da perslerin eline geçen kent, tümüyle yakılıp yıkılmış, mö 479'da perslerin yenilmesiyle tekrar kurulmuştur. kentin ikinci kuruluşunda yine miletli olan hippodamos'un planı uygulanmıştı. felsefe tarihinin büyük isimleri thales, anaximandros burada yetişmişti. aristides'in de doğum yeridir. aristides yunan edebiyatında döneme göre aykırı sayılabilecek bir yazardır.

    p.s. : gezdiğim en keyif veren antik kentlerden biriydi.
  • son bir hafta içerisinde birçok antik kent, manastır, kale, mağara, tapınak vs. gezdim ege sınırları içerisinde. bu tarihi topraklardaki her adımımda da kalıntılardan bütünü, eserlerin ilk halini yarattım kendi gözümde ve antik insanlar gibi -the others- yürüdüm geniş ve gösterişli sokaklarda. yanımdan anaksimandros geçti bazen, thales okulunun kapılarını açtı bana, zalim komutan domitianus da mabedine çağırdı beni, asaletini gözler önüne sermek için.

    ikiz kardeşler apollon ile artemis'ten de haberler getirdim sizlere. didimli kardeşler meğer kendi adlarını taşıyan tapınaklarına gelen ziyaretçilerin azlığından şikayetçilermiş. "biz de sizler gibi sayılırız, yarı ölümlüyüz sonuçta" minvalinde konuşan apollon bana kız kardeşinin tapınağının dünyanın yedi harikasından sayılıp, kendisininkinin göz ardı edilmesine içerlemiş bana kalırsa. benden söylemesi, gidin görün taş etmeden bu ikizler sizi.

    zeus çok alem düşkünü geldi bizimkilere. tanrıça hera'yı -haşa- düdüklemek isteyince -şimdi aydın'ın kuşadası ilçesi sınırları içerisinde bulunan- zeus mağarası'na getiriyormuş zibidi. sonra çivi gibi soğuk suya atlayıp erkekliğini ispat edercesine yüzüyormuş burada endamlı endamlı.

    gelelim antik dönemin en önemli iki liman kenti olan efes ve milet'e. efes'in dini değerleri gözeten şehir yapısı onu ayakta tutan şey olmuş belki de. zira kenti zihnimde tamamlamak için gerekli hayal gücümü en az burada harcadım. herakleitos'un şehri efes, meğer ne görkemliymişsin, enfes. yamaç evlerinden menderes ovasına bakarken denizi seyreder gibi hissettim kendimi, biraz da antik efeslilere özenerek.

    milet biraz daha terkedilmiş gözüküyor iki kent karşılaştırıldığında. tarihi hamam ve agora'da gezerken yerleri süsleyen keçi ve koyun yünleri, köylülerin burayı kışın otlak yeri gibi kullandıklarını gösteriyor. zira bu gezdiğimiz alanlar aralık ve ocak aylarında menderes'in suları altında kalıyor ve balçık alanına dönüşüyorlar. nehir tanrısı meandros'un "şefahat ya resulullah" yerine "felaket ya resulullah" demesiyle birlikte sele teslim olan kent, liman özelliğini kaybediyor ve körfez yerini verimli söke ovasına bırakıyor.

    en çok dikkatimi çeken şey de, antik tiyatrolar oldu. sırtını dağa verip, akustiği sağlama alan; limanın dibine kurulup, ziyaretçilerin hayret nidalarına sebep olan bu şaheserler giriş çıkış yerleriyle de gerek o dönemin sanatçılarını, gerekse yerlilerini inanılmaz bir şaşkınlığa sokmuş olmalı. tiyatroların en tepesine çıkıp, eskinin denizine, şimdinin ovasına doğru "hera, beni bırakmaaa!" diye bağırmak ayrı bir zevk tabii.

    bu yazıyı niye mi milet başlığına yazdım. çünkü gezdiğim yerler arasında belki de hatırlanmaya en muhtaç mesire alanı burası. thales, anaksimandros, anaksimenes gibi filozof-bilim adamlarının şimdi bile ders kitaplarında, ansiklopedilerde yer alan keşiflerini buradaki thales okulu'nda gerçekleştirmeleri bile başlı başına bir övünç bu topraklar için. ayrıca bir rehberin world's first plant city olarak tanımladığı bu şehir ızgara şeklinde dikdörtgen bloklarla ve onları dik ve yatay olarak kesen caddelerden oluşmuş. bu anlamda -yine aynı rehbere göre- amerika'nın ünlü new york citysine örnek oluşturmuş.

    sona ererken, her gezgin gibi bu alanların daha korunaklı, bakımlı olmasını, böylece çok çok turist çekip, antik bilinç uyandırmasını diliyorum. bir fikir oluşturması için kuşadası-söke-didim üçlemesindeki bu tarihi yerleri gezme kolaylığına göre sıralayayım:

    -efes antik kenti
    -yedi uyuyanlar mağarası
    -meryem ana evi
    -artemis tapınağı
    -kurşunlu manastırı
    -panionion
    -zeus mağarası
    -dilek yarımadası milli parkı
    -doğanbey köyü (milli park sınırları içerisinde antik köy)
    -priene antik kenti
    -milet antik kenti
    -apollon tapınağı

    --keyifli gezmeler--
  • caesar 3 adlı oyunda quaestor seviyesindeki bölümlerden biri olarak karşımıza çıkan eski liman kenti.

    büyük menderes nehrinin eylemleri sonucu liman halini yitirmiş olup, eski hareketli günlerini aramaktadır ve daha uzun bir süre de arayacağa benzer.

    oldukça görkemli ve bir o kadar da güzel antik tiyatrosunun üzerine çıktığınızda, bu tiyatronun bir zamanlar deniz kenarında olduğunu hayal ettiğiniz vakit milet'e bunca zamandır neden uğramadım diyebilmek mümkün.
  • "günümüzden iki bin altı yüz yıl önce, thales adındaki dalgın bir bilge milet* şehrinde geceleri dolaşır ve yıldızları gözlemlerken kendisini sıklıkla bir kuyunun içinde bulurdu.

    meraklı insan thales hiçbir şeyin ölmediğini, bu dünyada cansız hiçbir şeyin olmadığını ve eninde sonunda her şeyin kökeninin ve sonunun su olduğunu anladı. tanrılar değil, su. `(...) mısır'da düşünmeyi öğrenmiş olan thales tutulmaların ne zaman olacağını hiç hatasız önceden bildirdi; açık denizden gelen gemilerin mesafesini hiç hatasız ölçtü ve düşen gölgesinden yola çıkarak keops piramidinin yüksekliğini tam olarak ölçmeyi başardı.

    en ünlüsünün yanı sıra daha başka dört teorem ona aittir. elektriği onun bulduğunu söyleyenler bile vardır." eduardo galeano - espejos una historia casi universal
hesabın var mı? giriş yap