• (bkz: bilgi payla$ildikca artar)

    google'da bir $eyler aradigi zaman aradigi $ey genelde sozlukte gozune carpan, arama sonuclarinda bir $ekilde sozlugu ust siralarda goren ki$ilerin once "neden" sorusunu kendilerine bir sormalari gerekir, "neden google'da bir $eyler arattigimda sozluk liste ba$inda geliyor acaba" diye bir du$unmek gerekir.

    yillar icerisinde yapilan tum tematik cali$malarin sozluge kazandirdigi veri uzerinden aradiginiz $eylere ula$abiliyor, hayvan ara ile buldugunuz sonuclara $a$iriyor, "dur abi sozlukte kesin vardir" diyerek ortamlardan sozluge akiyor iken, "ah be abi bu sozlukte nasil olmaz dur hemen ba$ligini acayim" gibi bir yakla$im yillar icerisinde oturmu$ken "ulan ki$i bunu neden yazar ki $imdi sozluge" diye hezeyanda bulunmak e$$eklik degil de nedir?

    pamela anderson'in gogusleri, $akira'nin gotu cok mu gerekli bilgilerdir, kimileri icin oyle olmali ki bunlar da sozlukte yer bulabiliyorlar. tipki tum bilgiler gibi "saf" bilgi'de "her sozlukte oldugu gibi" ek$i sozlukte de yer alabilmektedir.

    velhasil kimi bunyelerde esprisiz, icinde geyik olmayan, kadin kiz muhabbeti gecmeyen bilgiler "bilgi'den sayilmamaktadir". bu da tematik cali$an bunyenin derdi olmamak ile birlikte maksat aradigini bulmak, arayanin bulabilmesinden oteye gecmemektedir.

    sozluk hakkinda boyle de du$unebilen bir yazardir nyks efendi..
    yaa.. yaaaa...

    -bilgiyi payla$ip kaymagindan calaka$ik yiyengiller dernegi kahve dovucusunun hik diyicisi kabalali nyks.-
  • ismin anlami gecedir ve yeryuzu karanligini simgeler. hesiodaos'un theogonia'sinda onemli bir rol oynar. theogonia'da ilk ogelerin dogus sureci soyle anlatilir:

    khaos'tan once gaia , sonra erebos'la nyks, yani yeralti ve yeryuzu karanliklari cikar. nyks'le erebos sevisip birlesirler ve bu birlesmeden aither'le hemera, esir'le gun, yani isiksal varliklar dogar.
    sonra nyks kendi kendine uretmeye koyulur, ortaya cikardigi varliklar kotulugu, acligi, ykikim ve olumu simgeleyen karanlik guclerdir: uc olum tanrisi moros, ker, thanatos, hypnos (uyku) ve oneiros (dus); hesperides, yani batili gece kizlari; kader tanricalari klotho, lakhesis, atropos; oc tanricasi nemesis ve kavga tanricasi eris; bir de her turlu kavga, dovus, katil, cekisme didismeyi simgeleyen tanrilar; gaflet tanricasi ate, bellegi uyusturan lethe irmagi ve en sonunda "belalilarin en kotusu olan" ant tanri horkos.

    off yahu amma dogurganmis... bu isimlerle ilgili daha fazla bilgi icin azra erhat'in mitoloji sozlugune bakmaniz tavsiye edilir; ben hepsiyle ugrasamiycam simdi tek tek..
  • belgeseli izleyince gecmise gittim bi ufaktan.

    2000 yilinin basi falan heralde, bir internet cafe'de calismaya baslamisim karqa orada (sozluk mahlasi baska) ki dunyanin en guzel, en temiz yurekli adamlarindan biridir. onunla tanistik, sohbet, muhabbet. rahmetli ayca orada, derken keyifli ve guzel gunler yasanmaya basladi.

    o donemin meshur gruplarindan the climb gelip oyun oynuyor, disq'ler falan gelip oyun oynuyor, athena grubu geliyor sabahlara kadar oyun oynaniyor vs oyle kendi halinde bir yer. guluyoruz, egleniyoruz, sabahlara kadar oyunlar donuyor, sohbet donuyor.

    velhasil, rahmetli ayca tutturdu "olm sozluk diye bisey var senin de burada olman lazim" diye. o ne ki diyerek girip bakinmaya basladim ve oyle tanistim eksi sozluk ile. zaten bir cogunu erken donem irc yuzunden tanidigim ya da mahlas olarak bildigim insanlarin orada oldugunu gorup sasirdim. nasil basvuruyoruz nasil ediyoruz derken karqa, ayca, mikado uclusunun gaziyla sedat'a mail attim. kendi adimla basvurdum, o donem yazar olan biri ile cok benzer oldugundan reddetti ben de yeni isim bulamadim da o yuzden bir sure muallakta kaldi diye hatirliyorum. ayca ama iste, tutturdu olmaz oyle, gireceksin, senin de olman lazim diye. sonra yine o donemden baska bir arkadasimin "sen sadece gece yasiyorsun, nyks sana tam gider onu alsana" demesi ile bu mahlas ile basvurup girdim sozluge.

    aradan gecmis ~20 yil. simdi yazanlarin bir cogunun toplam omru ya bu kadar, ya bu kadar bile degil. hayatimizdaki bir cok sey gibi, hayatimizin ve ulkemizin kendisi gibi burasi da kalitesizleserek bir kult haline geldi. ayca rahmetli oldu; o eski, guzel arkadasliklar hayat kosturmacasi arasinda yitip gitti. 2 gun once dusunuyordum hala niye arada gelip bakiyorum ya da niye arada gelip yaziyorum diye. biraz anilarina, gecmisine sahip cikan, unutmayan (daha dogrusu unutamayan), onunla yasamayan ama onu inkar etmeyen bir yanim var galiba. ayca'nin hatirasi eksi sozluk bana. ondan yadigar kaldi. geri kalan simdi herhalde 150000'i gecmis yazar, 149998'i umurumda olmaz ama rahmetli ayca ile mikado hayatimda oldugu surece, bu da demek oluyor ki ben yasadigim surece ara ara gelip bakmaya, burasi kapansa dahi ara ara hatirlayip yad etmeye, kendi kisisel arsivimden gecmisi kurcalamaya devam edecegim.

    bakip uzulecegim simdiki haline, gecmis gunleri hatirlayip. arada isyan edecegim "bu kadar mi korsunuz, o kadar adam maas aliyor burayi ayakta tutmak icin hicbiriniz mi gormuyorsunuz" diye, yazanlara kizacagim "bu kadar bos, bu kadar izansiz paylasimlari mi layik gordunuz buraya" diye. herhalde o apartmandaki emekli albay yasina geldigimden olsa gerek; onu oyle yapmayin, bunu boyle yapmayin huysuzlugu hasil oldu hepten icimde. e apartmandan da tasinamiyoruz sebebi malum.

    cok uzun zamandir yalnizim bir de. bu bir sikayet ya da yakinma degil. ben oyle olmasini istedim, tercih ettim. galiba buraya bakmak, ara ara eski dostlarin yazdiklarina ya da eski zamanlarda paylastiklarina bakmak, kaybettiklerimin yazdiklarina goz gezdirmek yalniz olmak istemedigim, yalniz hissetmek istemedigim anlarda iyi hissettiriyor.

    uzun lafin kisasi 20 yil olmus, 20 yil. bunu okuyacak, simdi yazar olan bir cogunun omru kadar, belki omrunden de fazla hatira, ani, yasanmislik var burada cok azimiz icin. ara ara sayip dokmem, kizip sovmem bundandir.

    hey gidi..
  • dunya tuketili$ uzerine kurulmu$tur.. tuketili$, insanlarin tuketimi, ellerine gecenleri somurmeleri ve tuketmeleri uzerine.. tukenenler vardir birde... tuketili$e inat tukeni$i ya$ayanlar, son damlalarina kadar oz benliklerini feda edenler. hep tukeni$i ya$ayacak olanlar tanri olmayi secenlerdir. hep tuketili$i ya$atacak olanlar ise "insan" olmayi secenler. gun gelipte tanri insana ihtiyac duydugunda yaratilan yaratani reddeder ve kendi egemenligini ilan eder. buna da riyakarlik, $erefsizlik denir. belki daha da dogrusu "insanlik" denir.. yillarca destek verip onca emeginizi, goz nurunuzu, endi$enizi, acinizi, mutlulugunuzu sacarak kendi benliginizden kiymik kiymik verdiginiz, tirnaklarinizdan akan kanlar ile duvarlarini saglamla$tirdiginiz dostluklarinizdan geriye bir kac kirinti kalmi$ midir diye eski dostlarin kapilarini calip "bu kez de benim gercekten ihtiyacim var.." dediginizde ya "dost" dediklerinizin, "hayat yolda$im", "ugruna olume gidecegim" dediginiz ki$ilerin belki de ali$madiklarindan, bu gune kadar duymadiklarindan oturu verdikleri tepkiler abukla$ir, ya da "aaa ben sinema bileti almi$tim ama $imdi nasil olucak ki", "imkansiz $u anda, vallahi imkansiz.." gibi kendi men$eilerinde gayet makul cevaplar verirler. velhasil kelam her satirin yazildigi defterler gibi, her hayatin ko$e ta$larinin akillara kazinmasi, her lamanin kini, her filin hafizasi kadardir insanin kederi. her etkinin bir tepkisi, her olu$un bir sonucu, biti$i vardir. ya$ayabilene, ya$atabilene. anlatabilen.. anlayabilen..

    (nyks - bir tanrinin guncesi)
  • hayır, bu insan bilgisayardan anlamamaktadır. evime gelip, ara sıra çalışan floppymi ve yamuk yumuk çalışan alice*imi tamamen bozmuştur. evet, adsl modemimi kurup ayarlarını o yapmıştır ama bu işlem takriben 3 saat kadar sürmüştür. ayrıca..

    birgün
    selene: bak microsoft* klavye-mouse seti alacağım. güzel mi?
    nyks: hayır! sakın microsoft alma, bak logitechler var ne güzel

    ertesigün
    nyks: kendime klavye siparişi verdim
    selene: aa? hadi yaa? markası ne, logitech mi?
    nyks: microsoft
    selene: !!!
    nyks: hayatım ben hiçbir zaman microsofta kötü demedim ki, sadece wireless teknolojiye karşıyım
    selene: e benim gösterdiğim wireless değildi ki!?

    öbürgün
    nyks: tüh, klavyem gelmiyormuş
    selene: sana da benim microsoftdan alalım?
    nyks: hayır canım..ne gerek var? benim şimdi kullandığım onun aynısının wirelessı
    selene: ?!!

    ve ayrıca..evet, annem beni ona eziyet olsun diye doğurmuştur*
  • çocuklarını üç yolla üretmiştir:

    erebus, yani karanlıkla olan birlikteliğinden sağduyu (epiphron), ışıklı gökyüzü (sanırım bununla kastedilen atmosfer olsa gerek, aether), gündüz (hemera) ve uyku (hypnos) doğar.

    uranus, yani sema' dan deliliği doğurur. (lyssa)

    ve nihayet partenogenezle, yani kendi kendine, hile (apeit), ölüm (thanatos), intikam (nemesis), kavga-nefret (eris), yaşlılık (geras), alınyazısı, kader, öfke, ızdırap (oizys), düş ... gibi varlıkları doğurur.

    benim en çok ilgimi çeken, mitolojiyle de ilgilenme sebeplerimden ikisi, gecenin kendine kendine doğurduğu iki varlıktır. birincisi achlys ki sanırım bunu türkçe kelimelerle ölüm anında gözlerdeki yaş olarak ifade edebilirim, ikincisi de philotes, yani sevgi duygusunun insanda yarattığı hoşluk. bence bu iki kavramı adlandırmayı bırakın düşünebilmek bile çok büyük hayal gücü gerektirir. bu sebeple ben antik çağ' da insanların soyut düşünemedikleri iddialarını pek kabul etmiyorum. gece ve ürettikleri bunu çürütmeye yeter de artar bile.
  • "yalnizlik, her kimlige dogu$tan yazili tek ugra$idir insanin bir ya$ama sirasinda..
    tek sermayesi, sahip oldugu tek $eydir. kiymetini bilmelidir, dedi.
    yalnizdir insan, hep kalabaliklara kari$ma tela$i bundandir.
    kalabalik yalnizliklar, yalniz kalabaliklar olu$ur $ehir $ehir, ulke ulke.
    kalabalik arttikca, artmaktadir yalnizliklar.
    insan bir olumu istemez, bir de ondan beter bir yalnizligi.
    ama ikisi de muhakkak gelir ba$ina bir yalniz ya$ama sirasinda.
    olumun degil ama yalnizligin bir tek caresi var dedi,
    tek caresi a$ktir bir yalniz ya$ama sirasinda nefes almanin.
    a$kta zaten iki yalnizin ortak bir yalnizlikta bulu$masidir dedi..
    a$ik olun, gosterin birbirinize yalnizliklarinizi!
    nasilsa ayrilik, insanin kendi tek ki$ilik yalnizligini ozlemesi..
    sade olum degil, ayrilikta ya$amin emri"
    (yilmaz erdogan - bana bir $eyhler oluyor'dan)

    "bu sozler oturup ustunde du$unmeyi hakediyor besbelli, her tanrinin yalniz olu$undan dem vuruldugu gibi, her insanin kendi kendisinin tanrisi olmasi, her tanrinin bir insan var etmesi gibi.

    kisir dongulerin duzeni degil mi hayat?; kisir dongulerin entropy'si.. duzensizliklerin stabilitesi icerisinde bir sava$ degil mi aslolan.

    her zaman en gercek sandiginiz, "hep" dediginiz, "her zaman" diye degerlendirdiginiz $eyin aslinda "an"'dan ibaret oldugunu idrak etmeniz, idrakinizi inkar etmeniz degil mi "gercek" dedigimiz.

    "zaman en buyuk du$manim" demeyi bildikce, zamana hukmetmeye cali$ip gun be gun, an be an sava$imlarinizin zaman kar$isinda hukumsuzlugunu seyretmediniz mi "gecmi$" adini koydugunuz cetrefil yumaginda.

    gercek dedigimizin "olmasini istedigimiz" noktasina geldigi durumlar degil mi hayal kirikliklarimiz, aslolanin, "gercegin" tokat gibi yuzumuze indigi o soguk du$lar?.

    ve inkar edi$lerimiz, kaci$larimiz degil mi yuzle$meye olan korkumuzun belirtileri..

    peki ya bir yarinimiz olmadigini bile bile yarin kurma cabamiz? hayatlar ustune in$a ettigimiz yarinlarimiz..?

    "yanimda olsun" dedigimizin, "hayat kaynagim" dedigimizin elimizden alinmasi degil mi "olum" olarak adledilen ya$amsal tukeni$ noktasi?

    "ke$ke"'ler ile noktalanmasi gerek belki de kimi oykulerin.. tanrilarin hayatlarindaki her yalnizliklari gibi..

    "ke$ke boyle olmasaydi...""
    (nyks - bir tanrinin guncesi)
  • ".... eger ask celiskilerden siyrilabilmek ugruna karsindakine durust olmak ise, karsindakinden gizlememek ise icine saklandigi halde hissettiklerini ve dahi dusunduklerini, hersey bir surecse ve tek istedigin bu surecte yasanacaklarin net olmasi, belirsizlik olmamasi ise hayatinda, yanlis harita onunde, asik oldugunda kaybettigin pusulan elinde yelken actin demektir.. gozunun karaligindan goremedigin yollarda nereye varacagi bilinmeyen bir surecin kaptani oldugunu saniyor isen eger, geriye donup baktiginda isiklar icerisinde gorebilecegin tek gercek kendi yalnizliginin gercekligidir. ...."

    -nyks, bir tanrinin guncesi. (yayinlanmayanlar)-
  • "... insan, eger ki ili$kisine 'bitecegi' ongorusu ile ba$liyor ise ve buyuk bir yalan uzerine in$a ediyor ise bu ili$kiye dair yarinlarini, insan olmaktan mutevellit olay orgulerini/olu$lari kontrol edemeyeceginden ili$ki bir anda ciddiye doner. bu ciddiye donu$ her gun soyledigi yalan ile yuzle$mesi gerektigini hatirlatir ve mutlu olmayi ba$aramaz. her mutlu olmayi denediginde itiraf etmesi gereken bir yalan ve yuzle$mesi gereken bir gercek oldugu gelir aklina, ceker kendini..

    ili$ki duzene girip iyiye gittikce sorunlar yaratir kendince yalanlari ile yuzle$memek adina, varolmayan sorunlar yaratir, varolmayan sorunlari arar ili$ki icerisinde. kendisini mutsuz ettigi gibi kar$isindakini de mutsuz eder yalanlari yuzunden. eger muhattabi gercekten seviyor ve her$eyi ile kabulleniyorsa kirmaya ve kirilma noktalari yaratmaya ba$lar..

    bu yarattigi kaos ve mutsuzluk ortami icerisinde herhangi bir kirginligi bahane ederek ili$kiden ve soylemi$ oldugu yalanin agirligindan kurtulur. yalani ile yuzle$mek zorunda olmamanin verdigi rahatlama bir sure icin ya$adigi ili$kinin guzelligini ve onu kaybetmi$ olmanin getirecegi aciyi unuttursa da bir sure sonra ba$ka bir gercekle yuzle$ir.. tum sorunlara ragmen ili$kiyi ta$imayi ba$aran muhattabi onun yalani ile yuzle$mesini de kaldirabilir, ili$kiyi yurutmenin bir yolunu bulabilirdi. bunun farkindaligi ve bu olasiligin gercekligi yuzunden farkli bir aci ile yuzle$mek zorunda kalir.

    artik kar$isinda 2 sorun vardir insanin.. biri onu gercekten seven ve gelecegi olabilecek birini kirmi$ olmak, uzunca bir sure yipratmi$ olmak ve onu kaybetmek, digeri ise onu geri alma ihtimali olsa dahi once bu kirginliklari ve uzuntuleri telafi edip sonrasinda da yalani ile yuzle$mesini saglamak.

    iki ko$ulu gercekle$tiremeyecegine olan inanci yuzunden bir omur bu mutsuzlugu ta$ir, mutlulugu kendi yikmi$ olmasina ragmen mutluluk aramaya devam eder.

    bir yalan ile yuzle$erek ya$anabilecek mutlu yarinlar yerine ba$ka yalanlar ile yaratilan kirginliklar sebebi ile mutsuz iki insan yaratmayi tercih edebilecek kadar bencildir insan. tipki diger her$eyi tuketmeyi ba$aracak kadar bencil oldugu gibi kendisini sevenleri de tuketir.

    aslinda en cok da onlari tuketir.. ..."

    -nyks, bir tanrinin guncesi. (yayinlanmayanlar)-
  • "kisinin anlattiklari, muhattabinin bilmesini istedigi kadariyla; bilmesini istedigi sekliyle aktardiklaridir. ulasmak istedigin hedefte atacagin her adim, her hareket bir aractir. hayatinin surekliligi ve kolayligi araclari ne kadar dogru, yerinde ve etkin kullanabildigin ile dogru orantilidir."

    "war does not determine who is right, only who is left." ; ) bertrand russell
hesabın var mı? giriş yap