• tofaş'ın efsane kuş serisinin asıl isminin fiat regata olması. fiat'ın o seriye ait kasa tasarımı dahil her şeyi tofaş'a ücretsiz olarak vermesi. (kim bilir ne sözler verildi o zaman tabii)
  • az önce skechers başlığına da yazdım ama buraya da yazayım. bazen çok gözünüzün önünde duran çözümleri önemsemeyerek ya da erteleyerek bir ömür ıskalayabiliyorsunuz. bu yazacağım şey bazı insanlar için pek önem ifade etmiyor olabilir, herkes için ufuk açıcı bir şey midir onu da bilemem, ama hayata lezzet katıcı ekonomik bir detay olduğunu söyleyebilirim;

    eğer skechers alacak paranız yoksa, scholl marka veya aynı kalitede bir jel taban alın ve ayakkabınızın içine koyun, hatta aynı tabanlığı farklı ayakkabılarınızda da kullanarak ekonomi yapabilirsiniz. inanın çok fark yaratıyor. uzun süre skechers kullandım ve memnun kaldım, ama son zamanlarda farklı ayakkabı markaları+scholl kullanıyorum, böylece hem daha estetik ayakkabılar giyebiliyorum, hem de konforlu oluyor.

    özellikle askere gidecek, bol yürüyüş içeren bir tura çıkacak, ya da uzun yürüyüşleri hayatının bir rutini haline getirmiş kişilere de bu tip bir çözüm önerebilirim.
  • whatsapp'tan sesli mesaj geldiğinde telefonu kulağınıza getirdiğinizde (telefonla konusuyor gibi) sesin hoparlörden değil ahizeden gelmesi.

    simdi bazıları mağaradan yeni mi çıktın diyecek ama sokakta o kadar çok hoparlörü kulağına dayayıp mesaj dinlemeye çalışan insan var ki bunu yazmadan duramadım.
  • atatürk'ün öncülü osmanlı sultanı 2. mahmut mudur?

    batılı giysiler giymeye başlayıp, sakalını kestirip kısalttıran ve öteki devlet görevlilerinin de kendisi gibi giyinmelerini zorunlu kılan, fotoğraflarını tüm devlet dairelerine astıran ilk osmanlı sultanı 2. mahmut'dur.
    bu uygulamayı zorunlu kılması da yeni kılık kıyafetinin kendisinden nefret eden ulema dahil herkesçe görülebilmesi içindir.

    ayrıca, devlet memurlarının kavuk, sarık, şalvar ve çarık giymelerini yasaklamış, bir 'kıyafet nizanmamesi' çıkarılarak, ulema dışında herkesin pantolon ve fes giymesi zorunlu hale getirilmiştir.
    tunus beylerbeyine elli bin fes siparişi verilmiş, tunus'tan ustalar getirtilerek 1830 yılında eyüpte bir feshane (fes fabrikası) kurdurulmuştur. saray'daki uşaklar da artık, tıpkı fransız saraylarındaki gibi, görevlerine göre ayrı ayrı üniformalar giymektedirler. üstelik, bu giysilerle gidecekleri elçiliklerdeki resmi ziyafetlerde artık müslümanların da şarap içmelerine izin verilmiştir!

    gene 2. mahmut döneminde yeniçeri ocağı ve onlarla bağlantılı olan tekkelerle birlikte mehter de kaldırılmıştır. ilköğretim mecbur hale getirilmiş, kız çocuklarının okuması teşvik edilmiştir. din ve mezhep farklılıklarına özgürlükler tanınmıştır. pasaport uygulaması başlatılmış, ilk kez yurt dışına talebe gönderilmesi gerçekleşmiştir. yerli malı teşvik edilmiştir. ilk kez posta teşkilatı kurulmuştur. harp okulu, tıp okulu ve bando okulu açılmıştır. ulufe alımı ve satımı yasaklanmıştır. divan teşkilatı kaldırılmıştır. bakanlıklar kurulmuştur. tımar sistemi tamamen kaldırılmıştır. merkezi yönetim sağlanması için vilayetler merkeze bağlanmıştır. takvimi vakayi adında ilk resmi gazete basılmıştır. avrupa tarzında müzik serbest bırakılmıştır. enderun kaldırılmış, memur yetiştiren okullar kurulmuştur. tıp, askerlik ve eğitim kurumları tamamiyle batılı normlara uydurulmuştur. ilk kez askeri amaçlı nüfus sayımı (sadece erkekler) yapılmıştır.

    fatih sultan mehmet'ten sonra bir ressama poz verip resmini yaptıran ilk padişah 2. mahmut'tur.
    saraya piyano aldırmış, ünlü besteci donizetti’nin ağabeyini getirtip donizetti paşa adıyla mızıkayı hümayun’un başına geçirmiştir.
    bütün bu icraatleri ve devleti batılı bir anlayışla yönetmesi nedeniyle ulemanın da nefretini kazanan 2. mahmutun adı halk arasında 'gavur sultan' a çıkmıştır.

    lakin 2. mahmut öyle kalıcı prensipler koymuştur ki, öldükten sonra bile bir nevi devleti yönetmeye devam etmiştir!
    döneminde açılan batı tipi okullardan daha sonraları ittihat ve terakkici askerler, jöntürk siviller yetişmiştir.
    2. mahmudun temelini attığı devlet kurumları sayesinde ülkede ciddi sayıda askeri & sivil bir güruh batı tipi hayat tarzını benimsemiştir.
    ve muhtemelen şu an türkiye cumhuriyeti sosyal ve siyasal olarak mısır, iran veya pakistan gibi ülkelere benzemiyorsa müsebbipi önce atatürk, sonra bizzat kendisidir.

    tarihin bir cilvesi olarak, o dönem sarık çıkarıp fes takmaya en çok direnen muhafazakar kitle bugün şapka yerine fes takarak 'osmanlı torunu' olduğunu iddia etmektedir!
    daha da garibi bu 'osmanlı torunları'nın doblolarının arkasına yapıştırdıklar tuğra, 'gavur' lakaplı sultan 2. mahmuta ait olan tuğradır!
  • kısa bir kalem, uzun bir akıldan daha iyidir. işte bu distur ile önemli noktaları kaçırmayız.

    herşeyi aklımıza atıp yapmak yerine not almanın önemini belirten cümledir.

    hayatımızda yaptığımız en büyük hata; yapacaklarımızı aklımıza atıp sonra da unutmaktır. bunun yerine yapacaklarımızı not alıp yeri geldiğinde hayata geçirmek en iyi çözümdür. akıllı telefonunun notları yada bir küçük not defteri bile hayatımızı düzene sokabilir.

    siz siz olun unutmam dediğiniz her haltı yazılı olarak saklayın.

    lafımı tarihe not düşünüz.
  • elektrik kelimesi yunanca kehribar anlamına gelen elektron kelimesinden geliyor. kehribar, taşlaşmış ağaç reçinesidir ve antik yunanlılar bir parça kehribarın kumaşa sürtüldüğünde kehribarın küçük yaprakları veya tozu çektiğini biliyorlardı.

    ilkokulda yaptığımız gibi cam, plastik, kauçuk gibi nesneler de kumaşa sürtüldüğünde aynı “kehribar efekti” göstermekte, ya da bugün söylediğimiz adıyla “statik elektrik”
  • bilim insanları, güneşe' dair bazı gizemleri çozmede yardımcı olacağı umuduyla mini güneş rüzgarı yarattılar.
  • şu an en olası süpernova yapma adayımız avcı takım yıldızında yer alan birisi. adı da betelgeuse. dünyadan yaklaşık 642 ışık yılı uzaklıkta yer alan bu kırmızı dev, artık ömrünün sonuna geldi ve bir sonraki aşamaya geçmek için hazır. önümüzdeki 10 bin yıl içinde betelgeusenin süpernovayla beyaz cüceye evrileceği öngörülüyor. bu bizim için çok uzun bir süre gibi gözükse de uzay için bir saniye bile değil. eğer şanslı olursak belki görebiliriz. olay vuku bulduğunda dünyada hâlâ olayları gözlemleyebilen canlılar kaldıysa eğer 1-2 hafta boyunca çok parlak ışık saçılmaları görecekler. öyle ki geceleri dolunay ışığı kadar parlaklık sağlayacak bu saçılmalar, gündüz de gökyüzüne baktığınızda rahatlıkla görülecek. yani görsel bir şölen olacak diyebiliriz. 2 hafta sonunda ise gittikçe sönükleşecek ve 1 ay sonunda tamamen yok olacak. tabi bunların dışında tehlikeli bir yönü de var. eğer patlama yönü tam olarak bizim olduğumuz yere doğru olursa işte o zaman biraz sıkıntı var demektir. şöyle ki bu patlamalar sırasında çok çok büyük miktarlarda radyasyon ortaya çıkıyor. biz bu radyasyona maruz kalırsak direkt moleküllerimize kadar ayrılırız, o kadar şiddetli. bu ihtimal her süpernovada var olsa bile bizi bulma olasılığı tabiki çok düşük, o yüzden içiniz rahat olsun. ben bu riske rağmen patlamanın bir an önce olmasını ve görsel şöleni izlemeyi umut ediyorum. sonuçta bir insan ömründe bir süpernova kalıntılarını çıplak gözle kaç kere seyreder ki?
    edit: beyaz cüce değil nötron yıldızı olacakmış.
  • hava-i fişek olarak bildiğimiz şeyin ilkin mö. çin’de ortaya çıkması. götünden sallayanların bir sınırının olmaması.
  • uluslararası uzay istasyonu'nda yaşayan astronotların yerçekimsiz ortamda nasıl yemek yedikleri, uyudukları, tuvalete gittikleri yani kısaca nasıl yaşadıkları. bu yazıyı youtube videosu olarak buradan izleyebilirsiniz.

    uluslararası uzay istasyonu, 16 ülke tarafından dünyanın yörüngesine inşa edilen bir araştırma merkezi. yaklaşık 150 milyar dolarlık maliyetiyle insanoğlunun inşa ettiği en pahalı ve karmaşık yapı. uzay istasyonu yerden 400 km yüksekliğe inşa edilmiş. istasyon duruyor gibi gözükse de aslında saatte 28000 km hızla dünyanın çevresinde seyahat ediyor.

    uluslararası uzay istasyonu aslında diğer yapay uydulardan çok farklı değil. onu özel kılan şeyler bir uyduya göre çok daha büyük olması ve içinde insanların yaşayabiliyor olması. astronotların yaşamaları için gerekli olan malzemeler dünya’dan belirli aralıklarla gönderilen uzay araçlarıyla sağlanıyor. uzay istasyonuna yeni ulaşan astronotlar, bir süredir orada yaşayan astronotlar tarafından karşılanıyorlar. bazıları uzaya ilk defa gittikleri için heyecanlarını ve mutluluklarını saklayamıyorlar.

    uzay istasyonunda yaşamak dünya’ya göre çok farklı, çünkü burada her şey çok sınırlı ve dikkatli kullanılmalı. astronotlar saçlarını durulama gerektirmeyen özel şampuanlar ve çok az miktarda suyla yıkıyorlar. etrafa saçılan sular ise buharlaştıktan sonra nem giderici cihazlar tarafından alınıp tekrar sıvı halde suya dönüştürülüyor. astronotların idrarı da dahil tüm su geri dönüştürülüp tekrar kullanılıyor. dişlerini fırçalarken ise dünyadakinden farklı olmayan diş macunları kullanıyorlar, tek fark dişlerini fırçaladıktan sonra ağızlarını çalkalayıp suyu bir temizlik bezine tükürmeleri.

    astronotlar uzayda markete gidemedikleri için yiyecekleri de dünya’dan gönderiliyor. istasyona gitmeden önce her astronot uzayda ne yemek istediğini seçer. böylece astronotlar uzayda sevdikleri yemekleri yemiş olurlar. yemekler genelde konserve ya da alüminyum paket içine konulup hava almayacak şekilde kapatılır. çoğu yemeğin içindeki su alınıp kapatıldıktan sonra pastörize edilmiştir, bu sayede bozulmadan uzun süreler saklanabilir. astronotlar bazı yemekleri tortilla denilen lavaş benzeri hamurların içine koyup yerler, bazı yemekler ise kuru olduğu için biraz su ekleyip mikrodalga fırında ısıttıktan sonra tüketirler. uzay istasyonunda içecekler de çok çeşitli, astronotlar çay, kahve, meyve suları gibi bir çok içecek bulabiliyorlar. hatta astronotlar bazı özel günlerde pizza partisi de yapıyorlar, tabi uçan pizza.

    tabi yemek yiyen astronotların bir süre sonra bir süre sonratuvalete gitmeleri de gerekiyor. yerçekimi olmadığı için astronotların atıkları dünya da olduğu gibi aşağı doğru düşmüyor. bu yüzden elektrik süpürgesine benzer ekipmanları kullanmak zorundalar. astronotlar küçük tuvaletlerini sarı uçlu bir vakum cihazına yapıyorlar. sıvı atıklar toplandıktan sonra içindeki su ayrıştırılıp tekrar kullanılmak üzere su sistemine gönderiliyor. tabi astronotlar sadece küçük tuvaletlerini yapmıyorlar. onun için de aynı vakum sistemine sahip olan küçük bir klozet var. astronotlar tuvaletlerini kendilerini klozete sabitleyerek yapıyorlar. katı atıklar da alt bölmede bulunan katı atık torbalarında toplanıyor.

    tabii insanlar uzayda uykuya da ihtiyaç duyarlar. astronotlar uyumaları için hazırlanmış özel uyku bölümlerinde uyuyorlar. yerçekimi olmadığı için uyurken yatar pozisyonda olmaları gerekli değil. sadece etrafta rastgele uçmamak için kendilerini kabine sabitliyorlar. uzay istasyonunda aşağı ya da yukarı gibi yönler olmadığı için yatakların da nerede olduğunun bir önemi yok. bu yüzden bazı astronotlar tavanda bulunan uyku odasında uyuyorlar.

    ancak uzaydaki yerçekimsiz ortam insan vücudunda bazı olumsuzluklara da neden olabiliyor. dünya’da kaslarımız ve kemiklerimiz sürekli olarak yerçekimine karşı mücadele verir. böylece kas ve kemik yoğunluğumuz her zaman belli bir seviyede kalır. ancak uzayda yerçekimi olmadığı için kas ve kemiklerimiz bir dirençle karşılaşmaz. bu durum uzayda birkaç ay geçiren kişilerin kas ve kemiklerinin güçsüzleşmesine yol açar. astronotlar bu durumun önüne geçmek için her gün düzenli olarak egzersiz yaparlar.

    ayrıca spor ekipmanları istasyonun duvarlarına sabitlenmezler. çünkü sabitlenirlerse astronotların yaptıkları hareketler uzay istasyonunun dışında bulunan ekipmanların sarsılmasına ve zarar görmesine yol açabilir.

    istasyonun en önemli amaçlarından biri, yerçekimsiz ortamın canlılar üzerinde yaratacağı etkileri gözlemlemek. bu yüzden astronotlar sürekli olarak kendileri üzerinde deneyler yapıyorlar. uzayda kesintisiz en uzun süre kalan insan olma rekoru ise abd’li astronot scott kelly’ye ait. kelly, tam 1 yıl boyunca kesintisiz olarak uzayda yaşadı.

    yerçekimsiz ortamda 1 yıl yaşamak scott kelly’nin vücudunda bir çok değişikliğe neden oldu. yerçekimi olmadığı için scott kelly’nin omurgası dünya’daki gibi baskıya maruz kalmadı ve boyu dünya’dakine göre 3 santim uzadı. scott kelly, dünya'ya döndüğünde normalde kendisiyle aynı boyda olan kardeşi mark kelly'den 3 santim daha uzundu.

    astronotlar istasyonda yaşarken ülkelerinde yapmayı sevdikleri şeyleri de özlüyorlar. örneğin italyan astronot samantha cristoforetti için uzaya espresso makinesi bile getirilmiş. astronotlar uzayda bitki de yetiştiriyorlar. uzayda bitki yetiştirebilmek önemli bir konu. çünkü eğer insanoğlu bir gün başka gezegende yaşam kurmayı denerse orada kendi bitkilerini yetiştirmek zorunda kalacak.

    uzayda yaşayan astronotların bağışıklık sistemleri zamanla zayıfladığı için kolay hastalanıyorlar. bu yüzden istasyonun içini mümkün olduğu kadar hijyenik tutmaları gerekli. hava filtrelerini sık sık özel sıvılarla temizleyip bakterilerden arındırıyorlar. ayrıca uzayda açığa çıkan çöpler de büyük bir sorun. astronotlar tıpkı dünyada olduğu gibi çöplerini poşetlere koyuyorlar. tabii ki kullandıkları poşetler su ve hava geçirmeyen özel maddelerden üretilmiş. bu çöpler bir sonraki uzay aracına yüklenerek dünya’ya götürülüyor.

    uzay istasyonuyla ilgili en ilginç şeylerden biri astronotların sabah 9 akşam 5 saatlerine göre çalışmaları. uzay istasyonu dünyanın yörüngesinde saate 28 bin kim hızla seyahat ettiği için astronotlar günde 16 defa güneşin doğuşunu ve batışını görüyorlar. bu durumun biyolojik saatlerini alt üst etmemesi için astronotlar bir aksilik olmadıkça her gün aynı saatler arasında çalışıyorlar.

    ancak uzay istasyonunda her zaman acil müdahale edilmesi gereken bir sorun çıkabilir. astronotların bazen istasyonun dışındaki bir bölüme müdahale etmeleri gerekiyor. bunu da uzay yürüyüşü yapmadan başaramazlar. uzay yürüyüşünde astronotlar uzay giysilerini giyip istasyonun dışında bazen birkaç saat süren işlemler gerçekleştiriyorlar. bu gözüktüğünden çok daha tehlikeli bir iş.

    çünkü bugüne kadar dünya’dan gönderilen uzay araçları ve uyduların kalıntıları dünyanın etrafında dönmeye devam ediyor. dünyamızın etrafında bir en küçüğü bir portakal büyüklüğünde olan yaklaşık 16 bin uzay aracı parçası var. bu parçalar saatte yaklaşık 25 bin km hızla yani bir merminin 20 katı hızla ilerliyorlar. uzay yürüyüşü sırasında bu parçalardan birinin bir astronota çarpması tek bir anlama gelir.

    ayrıca bu parçaların uzay istasyonuna çarpma riski de var. bu yüzden uzay çöpleri dünya’daki özel radarlarlar sürekli izleniyor. uzay istasyonuna çarpma riski 100.000’de 1 olan bir parça bile büyük bir risk olarak değerlendiriliyor. çarpma ihtimali 10.000’de 1 olan bir parça tespit edildiğinde ise uzay istasyonu yörüngede alçaltılıp yükseltilerek kaçış manevrası yapılıyor. bir portakaldan daha küçük parçalar ise takip edilemedikleri için zaman zaman istasyona çarpıp zarar veriyorlar. ancak bunun için de istasyonun dışı çelik yeleklerde kullanılan kurşun geçirmez malzemelerle kaplanmış durumda. bir nesne istasyonun dışına çarptığında parçalanarak koruyucu katmanlar tarafından tutuluyor ve istasyona zarar vermesi engelleniyor.

    uzay istasyonunun inşası 1998 yılında rus yapımı zarya uzay aracının yörüngeye yerleştirilmesiyle başladı. istasyon 2011 yılında tamamlandığında yaklaşık 500 ton ağırlığa sahipti.

    uzay istasyonunu tamamlamak için 16 ülkenin uzay ajansından onbinlerce kişi birlikte çalıştı. istasyon toplamda yaklaşık 150 milyar dolara maloldu. bu kadar pahalı olmasının nedenlerinden biri de uzaya kargo taşımanın maliyetinin fazla olması. uzaya çıkarılan her 1 kg ağırlık için yaklaşık 10 bin dolar harcanması gerekiyor.

    uzay istasyonu duruyor gibi görünse de aslında dünyanın etrafında saniyede 7 buçuk km gibi inanılmaz bir hızla hareket ediyor. istasyon aynı anda 6 astronota ev sahipliği yapabilecek kadar büyük. içinde 6 uyuma odası, 2 tuvalet, 1 küçük spor salonu, 2 uzay laboratuvarı ve cupola adı verilen harika manzaraya sahip bir pencere bulunuyor.

    istasyonun büyüklüğü bir futbol sahasından bile fazla, devasa güneş panelleri ise istasyondaki cihazlar için gereken elektrik enerjisini üretiyor. bu güneş panelleri öylesine büyük ki dünyadan bile görünüyor. hatta uzay istasyonu gece gökyüzüne baktığınızda ay ve venüs’ten sonra gördüğümüz en parlak nesne. uzay istasyonunun yerini gösteren internet sitelerinden takip ederek ülkemizin üstünden geçtiği bir gece gökyüzünde parlak ışıklarını görebilirsiniz.

    https://www.esa.int/…he_international_space_station
hesabın var mı? giriş yap