• eugenics aslinda felsefeye, nietzscheden de ustun insan kavramindan da cok onceleri adimini atmis bir uygulama. sparta devlet kontrollu eugenicsi bildigim kadariyla ilk uygulayan onemli topluluk olmusken, ayni zamanlarda plato da bunun felsefi savunusunu baslatti.

    utopya kelimesinin bugunku anlamini thomas morea borcluyuz lakin tarihteki en unlu ve etkin utopya eseri, platonun da en unlu diyalogu olan devlettir *. devlet'teki merkezi tema adalet olsa da, daha dogrusu devletin yazilma nedeni adaletin tanimlanmasi olsa da, adam toplum yasaminin hemen her acisina deginmis, ureme de nasibini almis ve eserin geri kalanina guzel bir sekilde entegre olmus. cunku platonun devleti meritokrasidir, yonetimi o is icin yetistirilmis toplumun en yetenekli kesimi yurutur. toplumun potansiyelinin en ust noktasina da elbette sadece egitimle ulasilmaz, o egitimin en iyi genlere uygulanmasiyla olur.

    burada bir celiski var aslinda. eser boyunca meritokrasiyi ve egitimde firsat esitligini savunan platon, olabilecek en yuksek insan potansiyeline ulasmak hayaliyle genetik ayrimciliga goz yumuyor ve teoride olmasa da pratikte bir kast sistemine gidiyor.

    neyse, olmus adamin arkasindan konusmayalim -ahaha, ulan ne kadar aptalca bir laftir bu da- eugenicse donelim. belki 2500 sene once hastalik ustalik onemli seylerdi ama artik fiziksel olarak ustun olmanin bir onemi yok, millet tekerlekli sandalyesinden kara delikleri hayal edip hesapliyor. dolayisiyla sadece deha bazinda uygulanabilir. ornegin basarili bir muzisyen kendisi gibi basarili bir sanatciyla cocuk yapsin, nobel odullu fizikciler birlesip voltrani olustursun, araya bizim gibi olumluleri katmasinlar ki olabilecek en en en ennnn iyi insan ortaya cikabilsin, toplumun ust kesimlerini bunlar doldursun.

    halbuki dahiler plato'nun hayal ettigi gibi yonetici kastini olusturacak donanima sahip insanlar olmayabiliyorlar; dengesiz manyaklara hazine anahtari mi teslim edecegiz? onun yerine platonun dedigi gibi yonetici kasti degil de bir yaratici kasti olusturabilir olsa olsa, yani at yetistirir gibi muzisyen, sporcu yetistirirsin, bizim oglan level 37 paladin oldu diye muhabbetini yaparsin sonra. isin bu kismi nietzsche'ye daha yakin tabii. toplum dehalar icin varolmali, bir toplumun degeri ortalamasiyla degil en yuksek bireyiyle olculuyor. devlet kontrolu olmasa dahi zaten kendiliginden boyle bir eugenics oluyor bir bakima. gunun 15 saatini ilime bilime ayiran bir insan, bir pop yildiziyla evlenecek degil, yan laboratuvarda calisan biriyle ilgilenecektir. ayrica deha yaratmak icin daha akillica bir yol beyin inceleme metodlarina yatirim yapmak ve ya biyolojik olarak ya da sentetik olarak o yapilari taklit etmeye calismak olmali. boylece potansiyelinin en iyisiyle yetinmek yerine, potansiyelini arttirmis oluyoruz.

    platonun fikrine donelim, devletin yonetimi icin eugenicse yani. demek ki dehadan bahsetmeyecegiz bu baglamda, ama normal zekadan bahsedebiliriz, yani matematik zekasi yuksek bireyleri everelim de ulkemizi embesiller yonetmesin fikrinden. burada biraz spekulasyon olacak tabii ama sanmiyorum ki bu tur bir "gunluk zeka"nin biyolojik kokenlerinde oyle cok buyuk bir varyasyon olsun. tabii ki 40 iq'lu birini egiterek rasyonel dusunmesini saglayamayabiliriz ama bunlar istisnai durumlar; esnek dusunebilmek ve ogrenme yollarini anlatmak uzerine kurulmus bir egitimden gecen ortalama zekadaki biriyle ortalama ustu zekadaki biri, toplumun ust kademelerindeki gorevlerinde hemen hemen ayni derecede basarili olacaklardir gibime geliyor.

    hatta burada bence plato'nun bir okuzlugu ortaya cikiyor. zeka en yuksek kademede en cok gerekli olan birsey degil, orada karar verme yetisi, rasyonel dusunce, teorik bilgi ve tecrube gibi faktorler onemli. ust duzey yonetimde etkin olan bu faktorlerin hepsi de ortalama zekanin yeter kosul oldugu iyi bir egitime bagli seyler, eugenics avantaj saglamiyor. tam aksine pozisyon daha ozellestikce, tekniklestikce, hiyerarside assagilara indikce dogustan gelen bazi ozellikler daha cok onem kazanabilir. tabii bunun da bir optimum noktasi var, hiyerarside en asagilara inip, bir isciden en zeki insan olmasini beklemek, yahut zamaninda firsat=egitim esitligi sunmakla bu sahsa karsi yukumlulugunu yerine getirmis olan plato devletinin, bu saatten sonra ona, gelecegin bir yoneticisine yapacagindan daha cok yatirim yapmasini istemek tutarsizlik olur. demek ki platonun duzeninde beyaz yakali isciler veya teknokrat kesim eugenicsten en cok yararlanacak kesim (daha dogrusu avantaji saglayan toplum, birey toplum icin var) fakat bu durumda dahi iyi bir egitimin herkese yayilmasinin etkisi gorece cok daha buyuk olacagindan, eugenics biraz fazla mesakatli bir girisim oluyor.
  • insan soyunun genetik yardımıyla gelistirilmesini, insanın istenmeyen niteliklerin düzeltilmesini amaclayan bilim dalı
    (bkz: nazizm)
  • yunancada iyi doğum anlamına gelen bir kelimeden türetilen terim. öjenistler, başarılı insanların çok çocuk sahibi olmasını önerirler fakat bu düşünceyi ortaya atan francis galton 1911'de öldüğünde hiç çocuğu yoktu.
    ayrıca öjenik politikalar, abd'de özürlü insanların kısıraştırılmasına yol açmıştır. 1935 yılında, 35 eyalette yapılan uygulamalar sonucu sadece california'da yirmi bin gerizekalı insan kısırlaştırılmış.
    (bkz: ooha)
  • insan neslinin iyileştirilmesini amaç edindiğini iddia eden, kendini bilimsellik sosuna bulayıp yirminci yüzyılda epey bir insana yutturan görüş. daha iyi gelecek kuşaklar yaratacağız derken aslında bir yönden de 'bu ayaktakımı üremeye devam ederse sizin çocuklar azınlıkta kalacak haa' diye insanları korkutarak epey taraftar toplamış bu görüş, hatta pek çok ülke bunu bir program olarak uygulamaya koymuş. bu programların göreceli olarak insani olanları insan artığı, hatta subhuman, gördüğü insanları kimseye sormadan kısırlaştırma yoluna gitmiş. insani sayılacak olanı bu olunca insanlıktan çıkmış olanı direk nazi almanyasının 'sakatları ve ayaktakımını' gaz odalarına göndermesi oluyor. geçen yüzyılın acılarından çıkarılmış olan bir ders varsa bireyin devletten daha önemli olduğu. tabii bunun ne derece alıgılanıp kabul edildiği ülkeden ülkeye değişse de eugenics konusunda geçen yüzyılın vahşetine dönmeyeceğiz gibi geliyor.

    yine de fikirleri, kötü fikirleri bile, ortadan kaldırmak zordur. özellikle tam genom okuma teknolojisinin ucuzlaması ile birlikte sanki eugenics başka isimler altında geri gelebilir gibi görünüyor. üstelik geçen yüzyılın aksine insanlar artık fenotiplerine etki etmeyen çekinik genlerinden de sorumlu tutulacaklar gibi duruyor.

    insan neslinin iyileşmesi fikri herkesin kabul edebileceği bir noktadan başlayabilir. tek genle kontrol edilen pek çok genetik hastalık var, üstelik bazıları cystic fibrosis, huntington hastalığı gibi yaşam kalitesini çok düşüren illetler. eğer şu son dönemde laboratuarlarda yapılan anne kanından fetus'un tüm dna'sının okunması tekniği ucuzlarsa, hamileliğin çok erken döneminde bu hastalıklar teşhis edilebilir. bu noktada eğer bir şekilde devlet 'ailesel akdeniz ateşini bir kuşakta ortadan kaldıracağız' gibi bir kampanya başlatırsa bunun büyük destek bulacağını öngörmek mümkün. ama buradan gidilebilecek yerlerde durum daha da muallaklaşıyor, aynı şekilde cücelik (en azından akondroplazi), hatta belki şizofreni bile engellenebilir, devletin bu genlere sahip çocukların da doğmasını engellemek isteyebileceği ortada. buradan 'kellik de ortadan kalksın, kepçe kulaklara hayır' durumuna giden kaygan bir zemin var.

    şu anda down sendromu için belirli ölçüde yaşanıyor bu, devlet karışmadan işin içine tabii. muhtemel down tanısı konulan fetusların %90 gibi bir oranda aldırıldığı istatistiği var. bu duruma karşı çıkanlar şu andaki duruma 'eugenics by abortion' diye isim takmışlar, karşı çıkanların pek çoğu da radikal hırstiyan tabii ki. bir yandan bu görüşteki arkadaşlar sanki ileride oluşabilecek bir eugenics hareketine karşı duran ilkeli insanlar gibi görünseler de, aslında kürtajın her durumda yasaklanmasını savunarak çok tehlikeli bir iş yapıyorlar. kişisel deneyimle söyleyebilirim, özürlü çocuk yetiştirmek çok ağır bir yük, bu yükü almak istemeyen aileye devletin yapacağı baskı devletin prensiplerini kişilerin üzerinde saymak oluyor. dini inançları yüzünden devleti üreme hakkının üzerinde hakim kılmak isteyenler yarın öbür gün aynı devlet gelip de, 'şu genleri taşıyan çocuk yapamazsın' dediği zaman çok zor durumda kalacaklarının farkında değiller. en iyisi hem kürtajı, hem de doğacak çocukların yetiştirilmesine dair kararları ebeveynlere bırakmak, başka türlüsü yine devletin despotluğuna giden yol oluyor.
  • vakti zamanında nazi almanyasında uygulanan, temerküz kamplarında sakatları ve engellileri de yok etme politikasına dayanak teşkil etmiş bir kavramdır. ama aslında mesele kapitalizmin devletine ayak bağı olan ve emek gücünden yararlanılamayan sakat ve engellilerin yarattığı ekonomik yükten kurtulmak adına, herşeyi kar zarar hesabına dayandıran burjuvazinin başvurduğu yöntemlerde nasıl da sınır tanımadığı noktasında karşı karşıya olduğumuz korkunçluktur. ırkçılık düşüncesinin birinci göbek kuzeni olan eugenics, ikinci emperyalist paylaşım savaşı'na doğru ve savaş sırasında ölen 5 milyon yahudi'nin, 350 000 çingene'nin yanına 100 000 bedensel engelliyi eklemiştir. üstelik bu bir "ötanazi programı" kapsamında özel kampanyalarla gerçekleştirilmiş, bu işin "insani" bir şey olduğunu göstermek için afişler bile bastırılmıştır.

    nazi propaganda bakanı joseph goebbels gibi kimselerin çocukken geçirdikleri çocuk felci vb. hastalıklar nedeniyle sakat olmalarına rağmen öldürülmemelerinin arkasındaki sebep de temizlik kampanyasının, sonradan ortaya çıkan sakatlıklardan değil genetik bozukluklardan kaynaklanan sakatlıkları yok ederek insan soyunu iyileştirmek amacına dayandırılmış olması, yani insan soyunu mükemmelleştirmeyi hedefleyen eugenics'e dayandırılmasıdır. eugenics'in bu noktada kapitalizmin bir aracı haline gelmesindeki temel sebep ise, sakatların düzenli olarak üretmeyen ve yiyen kişiler olarak kapitalist devlete yük olduğu düşüncesidir.

    aşağıdaki linkde yer alan afişte sakatların çektiği acıların yılda 60 000 reichs mark'a malolduğu ve bunlara ötanazi hakkının verilmesi gerektiği anlatılmaktadır. elbette burada bir ötanazi değil, sakat ve engellilerin istekleri dışında gaz odalarında katledilmesi söz konusudur.

    https://upload.wikimedia.org/…hanasiepropaganda.jpg
  • tatlısuların imrendiği tüm milletler - isveçliler, almanlar, izlandalılar, beyaz amerikalılar, say say bitmez - ekseriyetle uygulamıştır bunu.

    hatta isveç, neredeyse 1980'e kadar aktif şekilde uyguluyordu.

    yoksa ciddi ciddi sosyal demokrasi kasarak günümüz haline geldiklerini mi inanıyordunuz?
  • öjeni, insan popülasyonlarının genetik frekanslarının kontrollü yönlendirmeyle iyileştirilmesidir ve temelinde "yapay seçilim" yatar. populasyonlarda çiftleşmenin rastgele yerine seçilerek gerçekleştirilmesiyle en uygun genetik kombinasyonun oluşturulması ve üstün ırk yaratılması amaçlanır. ayrıca güçsüz veya hastalıklı bireylerin üremeleri engellenerek gelecek nesle yalnızca başarılı genlerin aktarılması fikri, öjenik politikalar olarak bir çok ülkede uygulanmaya çalışılmıştır. öjeni genel anlamda etik ve ahlak kuralları ile çatışmaktadır.

    "1933 yılında çıkartılan bir yasa ile 350 bin akıl hastası, 30 bin çingene ve yüzlerce zenci çocuk, hadım etme, x ışınları ve enjeksiyon gibi yöntemlerle kısırlaştırıldılar.
    bir nazi subayı, "nasyonal sosyalizm uygulamalı biyolojiden başka bir şey değildir." diyordu.
    hitler alman toplumunun sağlıklı insanlardan oluşan bir toplum haline gelmesini amaçlayan bu politikalarının yanı sıra bir yandan da öjeninin bir diğer şartını yerine getiriyordu. alman ırkının en saf bireylerinden seçilen erkek ve kadınlar, ilişki kurup çocuk yapmaya teşvik ediliyorlardı."*
    "gerek abd'de de gerekse kuzey avrupa ülkelerinde ruhsal rahatsızlığı olanlar, 1970'lerin ortalarına kadar kendi istemlerinin dışında kısırlaştırılıyorlardı.
    20. yüzyılın başlarında amerikan psikoloji birliği'nin kendisine yüklediği en önemli görevlerden birisi, amerikan toplumunun zeka seviyesini koruyabilmek için beyaz ırkın zencilerle karışmasının önüne geçmeye çalışmaktı."*
  • adolf hitler'in iktidara gelir gelmez uygulamaya koyduğu teori. gerçi birebir aynı teori olmayabilir ancak, amaç birebir aynıydı.

    hitler iktidarının ilk yıllarında başta hastalıklı yeni doğmuş bebeklerin gelişimleri olmak üzere tüm özürlü bebek/çocuk ve yetişkin bireylerin doktor kontrolünde tutularak, gelişimleri/tedavi süreçleri izlenmişti. ilk olarak herhangi bir zihinsel/zeka özrü olan bireylere ve yine doğuştan bir takım hastalıklara sahip bebek ve çocuklara gizli gizli zehirler verilerek ailelerine sanki normal yollardan ölmüş gibi gösteriliyordu. sonra hitler, bu durumu yavaş yavaş halka açmaya, propaganda filmleri ve kampanyalarla normalleştirmeye başladı. sonrasında gayet aleni biçimde hitler'in emriyle doktorlar ellerindeki kayıtlardan, kimlerin yaşayıp kimlerin yaşamaması gerektiğini listeler halinde hazırladılar ve belirlenen isimler toplama kamplarına alındılar. üstlerinde çeşitli tıbbi deneyler yapıldıktan sonra ise katledildiler tabii.

    http://www.youtube.com/watch?v=ww800pzlj6y

    http://www.youtube.com/watch?v=ulijz7hbi7y

    http://www.youtube.com/watch?v=e0qdc2cy9ce

    hakkında, nazi politikaları, eski görüntüler, belgeler araştırıldıkça daha çok bulunabilir.

    son olarak bir komplo teorisi ile bitirelim. almanya hiç bir zaman bu politikadan vazgeçmedi diyenler var. günümüz almanlarına bakınca insan bi şüpheye düşmüyor değil.
  • dun gece cnn'de amerikada zorla kisirlastirilmis hala hayatta olan bir adamin haberini gorunce arastirip, amerikada da bir donem uygulandigini ogrendigim akim/bilim. amerikada 2. dunya savasi oncesinde 60,000 kisi eugenics kanunlari ile zorla kisirlastirilmis. ilk kanun 1907 yilinda indiana'da onaylanmis. nazi almanyasinin, amerikadaki uygulamalar ve kanunlardan esinlendigi, adolf hitlerin amerikaya bu baglamda buyuk sempati duydugu ve bunun belgelerinin oldugu da ileri suruluyor http://www.youtube.com/watch?v=iah0ws8rtsc
  • (bkz: isveç/@altay)
hesabın var mı? giriş yap