• panora'nın açılmasıyla trafiği yoğunlaşmış, blok sitelerden oluşan ikamet etmekte olduğum ankara'nın semti. oran kelimesi orta anadolu'nun kısaltmasından oluşmuştur. liseye kadar hayatı ayrancı-tunalı ekseninde geçmiş bir insan olarak on onbeş katlı apartmanlardan oluşan bu semt bana yıllardır soğuk bir hava vermektedir. fiziki açıdan da soğuktur. çok yüksekte olması sebebiyle kar sağlam yağar, yağdı mı da gitmek bilmez. askeri lojmanların bulunması sebebiyle, dolmuşunda sıklıkla subaylara rastlanır. sosyo ekonomik açıdan ankara'nın iyi yerlerinden biri olduğu da söylenebilir. semtin dibinde dikmen köyü vardır. istanbul'a benzer kent-köy /gecekondu tezatlığı burada da mevcuttur. dikmen köyü üzerine inşaatlar yapılarak semtin alanı genişlediği için köyde evi olan insanlara alana kurulan sitelerden birçok daire verilmiştir. bu şekilde birden çok ev sahibi olarak zenginleşmiş birçok dikmen köylüsü vardır. ikisini kiraya verir birinde kendi oturur. kira fiyatlarının yüksek olması sebebiyle sadece iki kirayla ekstra aşırı bir harcaması yoksa gül gibi yaşayıp gidebilir. semt şehir merkezine nispeten uzak bir konumda bulunur. şu ana kadar bu semt sınırları içinde deniz zeyrek dışında hiçbir ünlüye rastlanmamışıtır. muhtemelen hiçbir ünlü yaşamamaktadır. melih gökçek'e oy çıkmaması sebebiyle kendi yağında kavrulmaya mahkumdur. eskiden zengin kesimin tercih ettiği bu semt popülerlik anlamında yerini ümitköy-beysukent-bilkent taraflarına bırakmıştır. son beş on yıldır ankara'nın ortaüst gelire sahip aileleri genel anlamda oran'ı da kapsayan çankaya'dan ümitköy tarafına bir göç halindedir. on yıl önce nasıl ayrancı insanların yıldız/oran/ümitköy taraflarına taşınmasıyla emekli mekanı olmuşsa, bugün de oran emekli semtine dönüşmektedir. insanları soğuk ama özünde iyi, kalitelidir. yer yer köyle dip dibe olduğu için köpeği boldur, havlama sesleri eksik olmaz. odtü ormanına sınırı vardır, eymir gölü girişlerinden biri buradadır. trt, japon vakfı, tapu kadastro gibi yerler de bu semtte yer alır. reklamda hülya avşar'ın kızına övdüğü site bu semtte yer alır.
  • bölgede ilk kurulan orta anadolu sitesinin kısaltılıp or-an şeklinde söylenmesiyle doğmuş, civardaki tüm yerleşim birimlerine ismini vermiş semt.
  • cezayir'de bir sehir. hem guzel bir kumsali, hem de irice bir limani oldugu icin cezayir'i isgal etmek isteyenler icin iyi bir baslangic noktasidir. (bkz: alman ordusu) (bkz: amerikalilar)
  • ankara'nin artik kar yagmadigi surece sehir icinde olan bir sitesi.
  • albert camus'nün veba'siyla tanidigim cezayir'in kiyi $ehri.
  • bu yer 24 saat yasar. fakat gunduz insanlar yasarken geceleri kopekler yasar.
  • kıçı başı iyice avm dolacak (turan güneş üzerine dikiyorlar gene bi tane) olan eski ankara'nın güzide, şimdilerin eziyet merkezi.. iki tane yol bağlar burayı şehir merkezine.. biri turan güneş, öteki konya yolu.. turan güneş zaten can çekişiyor da, konya yolu da yapılan avm ve sitelerle çöker yakında tahminim.. ne b.k yiyecez bilmiyorum..

    bi de hazır aklıma gelmişken söylemek istiyorum allahınızı seviyorsanız hafta içi akşam 6 da panora'ya gitmeye yırtınmayın be güzel kardeşlerim.. malmısınız nesiniz yaa.. hem siz trafik çilesi çekiyorsunuz hem de biz evimize gidemiyoruz sizin yüzünüzden.. bekle 1 saat sonra git, öldün mü lan.. bi bok yok işte panora'da.. karı kız kesip dönüyorsun sonra kös kös..
  • veba'da "fransa'nın cezayir'deki bir kenti" olarak tanımlanmış şehir.
    romana kalırsa bu kentteki tüm veba tutsakları fransız peki şehrin asıl sahipleri araplar nerede? buna camus'un da cevabı yok sanıyorum. roman boyunca arap'lardan sadece bir gazeteci bahsediyor. o da "arap'ların yaşam koşulları" üzerine bir inceleme yapmak istediği için. bunun dışında kenti veba kadar fransızlar da ele geçirmiş durumda.
  • hikayeyi rahmetli kurthan fişek anlatır:

    12 mart dönemi. belli bir saatten sonra sokağa çıkma yasağı var. baskın oran da o sıralar, ismi daha yeni yeni duyulmaya başlayan o semtte kendi imkanlarıyla, kâh taş, kâh kum, kâh tuğla taşıyarak ev yapma derdinde. bir gün saat geçmiş, yasak başlamış, hoca el arabasıyla hâlâ gidiyor geliyor...

    derken jandarmalar çeviriyor ve başlarındaki uzatmalıyla aralarında şöyle bir diyalog yaşanıyor:

    - nerden geliyorsun?

    - oran'dan.

    - anlamadım?

    - oran'dan.

    - bizimle alay mı ediyon lan? adın ne senin?

    - baskın oran!

    hoca üç gün gözaltında kalmış bu yüzden...
  • ilk kurulduğu günlerde tek dolmuşçu abdullah abi aklına esince gelmediği için ptt arabası, su kamyonu ya da ecevitin siyah steyşın reno makam arabasıyla şehre indiğimiz, karşı karşıya binalarda oturan türkeş'le ecevit'in polislerinin ihtilal öncesi birbirlerine bakıp hırladıkları, şimdi artık yok olan tarlalarında koşturduğumuz, barakadan bozma ilkokulunda okuduğumuz, kar yağdığında hayatın durduğu ve ihtilal sabahına pazar kahvaltısı sırasında şahit olduğumuz ankara'nın politik semti.
hesabın var mı? giriş yap