• ben bu terimden hiç hoşlanmam ama en çok yerleşmiş olan da bu olduğu için sineye çekerek buraya yazmak istedim. şurada sormuşsunuz, bence de yazılması yerinde olur. silahlı kuvvetlerin halihazırdaki mevzuatı ve bunun uygulanması içler acısı bir haldedir.

    öncelikle yorumlarım benim kendi kişisel fikirlerimdir ve tsk'yı bağlamaz.

    mevzuatta bir kere eşcinselliğin tanımı yoktur. eşcinsellik bir erkeğin bir diğer erkeğe fiili livatada bulunması mıdır? ilgi gösteriyor veya arzuluyor olması mıdır? fiili livata gerçekleştiğinde fiili livatayı icra eden ve üzerinde fiili livata icra edilen askerler ayrı ayrı eşcinsel damgası mı yerler? bu iş fiili livata'ya kadar gitmezse yemezler mi? bu iş baştan, daha tanım aşamasındayken zaten nereden tutsan elinde kalmaktadır.

    mevzuat tüm eşcinsel olasılıkları, trans ve aşırı efemine kişilikleri "ruh hastalıkları" altında toplayarak duruşunu baştan belli etmiştir. ama mevzunun ruhu ve hedefi öyle yazılmamış olsa da pasif eşcinsellerdir. yazının lafzına bakarak teorik olarak aktif eşcinsel olan askerler de bu grupta sayılabilir ve çürük raporuna "psikoseksüel bozukluk" nedeni imza edilerek kendileri eve gönderilebilir. ama işte pratikte bu pek olmaz. zira o kapıyı bir açarsanız erler şafak sayacaklarına eve erken gideriz diye ona buna hallenmeye kalkabilir. işte bu derece çürük bir anlayışı normal görmek asıl ruh hastalığının kendisidir. gelgelelim bu da türkiye gerçeğidir. zira aktif eşcinsellik veya kulamparalık osmanlı'nın bize miras bıraktığı üzere pasif eşcinsellik kadar tepki toplayan bir şey hiç olmamıştır.

    ha uygulamaya gelince bir bakışta tanı koyabilen asabiye tabipleri de vardır. tanı konması için heyet karşısına çıkan er ve erbaşlara hiç söylendiği gibi resim çektir, "git onun bunun kucağında otur" falan denmeden çürük raporuna psikoseksüel bozukluk yazarak bir askeri çürüğe ayırabilirler. ancak bu kendi kafalarındaki eşcinsel şablonuna hiç hatasız uyan bir örnekle karşılaştıkları zaman genelde böyledir. dışarıdan görseniz cinsel tercihi konusunda hiç bir yorum yapamayacağınız insanlar bu tanı ile heyet karşısına geçtiklerinde askeri doktor heyeti bu kişi gerçekten söz konusu cinsel eğilime mi sahip yoksa askerden bedavaya kaçmak için mi bu yola başvuruyor onlar da bilemedikleri için erlerden bu "durumu" ispatlamaları için kanıtlar isterler. bunlar da efemine olmayan eşcinseller üzerinde yoğunlaşan bir uygulamadır. ama eşcinselliği tsk’nın bakış açısından soyutlar ve atıyorum aktif eşcinsel olduğunuzu kanıtlarsanız, başka bir erkeğe fiili livata esnasında fotoğraflarınızı getirirseniz nedense mevzuata göre size biçileb "ruh hastalığı” diagnozunuz doktor heyetinin anlayışına göre askerlik yapmanıza bir engel teşkil etmez. zira osmanlı usulü kulampara olmuşsunuzdur en fazla. 300 erkeğin olduğu bir ortama onların predatoru olarak girmenizde hiç bir sakınca görmezler. yeniçeriler falan da vaktinde ekseriyetle böyle askerlerdi ve aradan neredeyse 300 sene geçmiş olmasına rağmen o altyapı niyeyse değişmiyor. aktif erkek eşcinseller bu ülkede normalken pasif olanlar hatalı addedilir. yani pasif eşcinsel iseniz ve tabip heyeti bunu bulgularla destekleyebiliyorlarsa "hiz oğlan" statüsü gibi hemen çürüğe ayrılırsınız.

    tüm bu tablodaki askeri gerekçe binlerce genç erkeğin bir arada yattığı, duş aldığı, tuvalete girdiği ve bunu aylarca yaptığı bir ortamda yaşanabilecek olayları baştan bertaraf etmektir. nihayetinde ateşle barut yanyana evet durmaz. ama "barut"'a ruh hastası bölümünden hastalık tanısı koyup, tüm toplumun "pembe tezkere" diye bildiği yöntemle eve gönderip kendisini alenen aşağılamak ile "ateş"'e dokunmayıp onu normal bellemek de neresinden bakarsanız bakın ucube bir anlayıştır. o hastalık bu değil demek ataerkil ve yoz bir anlayışın günümüze kalan kırıntılarıdır.

    ha bunu yakın zamana kadar amerikalılar da yapıyordu, ingilizler de yapıyordu. eşcinselleri orduya almayarak ve pozitif ayrımcılığa tabi tutarak onları koruyoruz bahanesiyle ordularını 2000'li yılların başında tamamen hetero bireylerden seçmeye çalışmışlardır. şu andaki trend ise "don't ask, don't tell"/sorma-söyleme kuralıdır. batılı ülkelerde ne askere alınırken, ne sağlık muayenesinde, ne de hizmet süresince hiç kimse bir diğerine "sen gay misin, vurduruyor musun" falan gibi şeyler soramaz. diğerinin de cinsel eğilimini açıklamama yükümlülüğü vardır. olması gereken de işte budur. şu kadar basit bir sistemin yalnız varlığı ile çok büyük utanca sebep olabilecek durumları batılı ordular baştan elimine etmişlerdir. ha uygunsuz şekilde hele ki görevde falan bunu yaparken yakalarlarsa affetmiyorlar ama sorma-söyleme kuralı geldiğinden beri vukua gelmiş olaylar beşi onu geçmemiştir. - edit: @benbirpipodegilim uyarınca eklemek istedim. abd bu sistemi de 2011 yılında kaldırarak eşcinsellerin cinsel eğilimlerini saklamadan hizmet etmeleri sağlanmış.-

    kişisel gözlemim tsk'nın çürüğe ayırmaya çalıştığı pasif eşcinseller içinde dört tip personel vardır :

    gizli - açık
    efemine - erkeksi

    a- efemine ve gizli eşcinseller : sayıları hiç de düşündüğünüz kadar az değildir. askerlik yapmak isteyenleri katılım yaptıktan sonra benim gözlemime göre "o şekilde" de olsa benimsenirler. arkalarından kıkırdayan ve dedikodu yapan askerler her daim bulunur ancak aslan gibi de görevlerini yaparlar. bir askerin eşcinsel olduğu için görevini aksattığını ben görmedim. gördüm diye konuşan da hep bir arkadaşının yalancısıdır.

    b- efemine ve açık eşcinseller : bunların çoğunun askere gitmek istemediğini düşünüyorum, eşcinselliğini gizleme gereği duymayan ve askere gelmek isteyen ilginç bir yüzde ise sağlık muayenesinde en çok çürüğe ayrılanlarda başa oynar. bir mucize eseri sağlam olarak birliğe böyle bir asker katılırsa onu nereye koyacağımızı bilemeyiz zira kendisini öyle bir ortamda madden ve manen korumak güçtür. cinsel olarak hallenebildiği şeyleri bir varlık değil bir eşya olarak gören ve düşünce yapısı olarak cilalı taş devrinde kalmış diğer erler bu karakterlere zarar vermeye otomatik olarak programlıdır. en nihayetinde birlik komutanları kimsenin başına bir iş gelmeden kendilerini asabiye departmanlarına sevk ederek çürüğe ayırmaya çalışır.

    c- erkeksi ve gizli eşcinseller : bunlar cinsel tercihlerini söylemedikleri ve efemine de görünmedikleri için askerlik hizmetlerinde en az kırılgan kesimdir. askerliklerini yapmak istiyorlarsa gider yaparlar ve kimse bunun böyle olduğunu anlamadan teskerelerini alırlar. sayıları da epey vardır diye düşünüyorum. nitekim askerlik yapmak istemeyenleri ve heyet karşısına çıkmak zorunda kalanları bunu kanıtlamak için olmadık şeylere zorlanır. bu konuda da efemine olanlar kadar şanslı değillerdir.

    d- erkeksi ve açık eşcinseller : en büyük zorluğu çekenler bence bunlardır. kendileri askerliğe çağrılmakta ve buna icabet de etmektedir. askerlik yapmak isteyenlerin kendilerini açık/belli edene kadar erat içinde gizlenmeleri kolaydır. kendilerini açık ettikten sonra ise çekecekleri vardır çünkü dediğim gibi anında sürüdeki kara keçi olarak mimlenerek hemen herkesin hedefi olurlar. sadece bizde değil amerikan ordusunda da bu hala böyledir. askerlik yapmak istemeyenler ise muayene süresinde yine psikolojik olarak ağır bir kanıt sürecine zorlanırlar.

    madalyonun diğer yüzünde ise tsk'nın ya da diğer ülke silahlı kuvvetlerinin eşcinselliği neden orduda istemediği bir ahlak sorunundan çok bir idari sorundur. burada insanlar tek tip kıyafet giyer, tek tip davranırlar. hiyerarşi ve grup olarak hareket etmek esastır. bireysellik ise çok dar alanlarda dolabınızda tuvalette çarşı izinlerinde falan sahip olduğunuz bir şeydir. o yüzden averaj türk askerine uymayan her şey burada törpülenerek yontulur ve daha homojen bir grup açığa çıkarılır. mesela gayrımüslim erler de bayramlaşmalara katılır. ama trans bireyler mesela sipsivri çıkıntılardır ve bunların yontulup bütüne dahil olmaları imkansıza yakın olduğundan hepsi çürüğe ayrılır. eşcinsellere ordunun verdiği tepki de işte biraz bunu andırır. yani bu grup bilincinin yara alacağı korkusu ve şüphesi açığa çıktığından günümüzde bu pembe tezkere gibi ucube yöntemlerle hala karşılaşıyoruz.

    çözüm?

    birbirini tamamlayan iki çözümü var,

    1- profesyonel askerlik: askere herkes gelemeyecek. gelmek istemeyen ve geldiğinde çok kırılgan olacak eşcinsel grup vatani görevlerini sosyal hizmet kapsamında askerlikten daha az zorlu sosyal ortamlarda yapabilecek.

    2- sormuyorum-söylemiyorsun temelinde yazılmış cinsel eğilim mevzuatı: askerin şahsi cinsel tercihi askere alma sürecinde kendisine sorulmaz, sorulmuşsa kendisinin buna cevap verme yükümlülüğü olmaz. görevi sırasında uygunsuz bir vaziyette veya livata esnasında yakalanmış olanlar da zina esnasında yakalanmış olanlarla aktifler pasifler dahil aynı suçlarla cezalarla kovuşturulur.

    özetle,

    bu bina eklentilerle yamalarla falan artık tamir kaldıracak seviyeyi geçmiştir. profesyonel askerlik gelip eşcinsellerin otomatik olarak heyet önünde izahat vermeleri durunca bu iş o zaman rayına oturabilir. profesyonel olarak asker olacaklarda da kimin ne olduğu tsk’yı görev aksatılmadığı sürece meşgul etmemelidir.

    gaylerden asker mi olur diye soranlara da şunu ilave etmek gerek, afganistanda falan bu insanlar elde tüfek talibana karşı cayır cayır savaşıyor ve madalya alıyorlar. zira görev bilinci yoksunluğu ve sorumluluk eksikliği askerlik açısından kimin kimi düdüklediğinden çok daha büyük bir sorundur. sorumluluk alabilen bir insan evladı kime ilgi duyuyorsa duysun alamayan insana göre daha iyi bir askerdir. köyünde eşşeğe hallenip gelip gururla anlatan zoofili erlerin normal addedildiği bu “peygamber ocağı”nda gaylere normal değil demek bence asıl kişilik bozukluğudur.
  • tamamen gerçektir, komiklik olsun diye yazılmış bir kurgu değildir.

    er kişi terhis olacaktır. tezkeresini yazacak olan personel lojistik astsubayının başında beklemekte, tezkereye yazılacak olan bazı adres telefon bilgilerini vermektedir. tezkere hazırlanır ve print edilmek üzere yazıcıya gönderilir. fakat puşt inkjet yazıcının siyah mürekkebi bitmiştir. yazıcıdan çıkan kağıttaki tüm yazılar pespembedir (magenta imiş bu rengin adı sonradan öğrendim). bu sırada tezkeresi yazılacak diğer devreleri de kişinin arkasında bekliyodur. komutan tezkereyi eline alır:

    komutan: muhahaha pembe çıktı oğlum senin tezkeren. al.
    er kişi: ama komutanım nası yani.
    arkadakiler: muhahahaha
    er kişi: ama komutanım bi daha döktürsek, kartuşu değiştirsek, bi şeyler yapsak?
    komutan: tamam tamam diskete çektim. yukarıdaki lazer yazıcıda döktürürüz.
    er kişi: ohhh.
    arkadakiler: muhahahaha

    edit: bizzat başımdan geçmiştir.
  • bunun resmi olarak bu biçimde adlandırılabilmesi bile ne kadar sakat bir yaklaşımın resmileşmiş olduğunu, ve kimin sağlıklı kimin hastalıklı olduğunu çok açık göstermekte..hadi halk agzının sorgulanmadan kurumlarca da kullanılmasının çok karşılaşılan bir durum olduğunu bilerek bunu es geçelim..ve hikayeleri dinleyelim.bugün bir tane dinledim örneğin:
    biri koğuşta çeşitli vukaatların sonucunda (sonuncusunda tuvalete kanlar saçılmıştır, bu bir vukaat mıdır, yoksa ölümcül şiddet maduriyeti mi, kimse bu sorunun cevabını o kanların sahibine sormaya tenezzül edecek mi- umutsuz) ifşa olur, ve pembe tezkeresini alır, yoluna gider. bunu bir arkadaşından duyan arkadaş sorar: "peki abi nasıl yani, tek bu mu almış?iki kişi yapılmıyo mu bu iş?" karşı taraf şaşkın, cevaplıyor:"abi naptın, aynı şey mi? aslan gibi...miş işte abim. sen şunlardan verecek olan olsa almaz mısın?" bizimki ısrarla hala sorar: "nası abi ne diyosun ya. almiim ben.sen naparsın?" "ne diyosun abi, hiç acımam."
    işte bu hiç acımayan(lar); yalnızca bu arkadaş mıdır, koğuştaki diğer abiler, babalar mıdır? hiç acımayıp tek vukaatlıya pembe tezkeresini verip gönderirken bu halk agzıyla ahlaksız vukaatlarda yer alan kişi sayısının hiçbir zaman bir olmadığını unutmayı* tercih eden, ya da belki daha acıklısı bunu iyi hatırlayan ve vukaatlıların içinden gözüne pembe gelenini işbu tezkere için seçen merci nasıl birşeydir, bunu yaparak diğer has mavi vukaatlılara uzaktan, resmi bir gülümsemeyle "aferim ben de sizin yerinizde olsam öyle yapardım" demiş olmamış mıdır?..ayrıca belki daha önce: pembenin ne suçu var? ve sözlükte yazmıyo muydu, ibne yalnızca kız çocuğu demek değil miydi, allanıp pullanmadan önce? gibi sorular..tabi ki sadece sorular..
  • kendisini almak için uğraşan bir tanıdığın başına gelen görece rahat muamele:

    -sizin şimdi böyle toplandığınız ortamlar, dernekler falan vardır. orada arkadaşlarınla bir fotoğraf çektirip getir.
    mevzu bahis şahıs arkadaşlarla çay içerken arkada gök kuşaklı bayrakla fotoğraf çektirip götürür ve askerlikten muaf sayılır.

    heteroseksüellere de sorsalar şu şekilde, keyifli olabilir:

    - eşinizle cinsel ilişkiye girerken çektiğiniz bir fotoğrafla homoseksüel olmadığınızı ispatlamanız gerekiyor. aksi takdirde askere almıyoruz. o zaman görürüz her türk asker mi doğar..
  • şahıs asker(ler) hemcinsleri ile zikişirken yakalanırsa, fiili livata suçundan mahkemeye verilmek üzere tutuklanarak askeri cezaevine getirilir. isnat edildiği suçu normal olarak kapama işlemini yapan cezaevi yazıcısından başka kimsenin bilmemesi gerekirken, dakikasında hem muhafız, hem gardiyan hem de tutuklu ve hükümlüler öğrenir

    yargı - muayene - gerekçeli karar vs vs işlemlerinden sonra şahıs askerliğe elverişli değildir gerekçesi ile terhis edilir

    herhangi bir kişi askeri cezaevine çay içmeye uğrasa bile ailesine yazı yazılarak bildirildiğinden, konu askerimizin de ailesine "aile yazısı" diye adlanıdırılan yazı yazılır ve gönderilir

    eline teskeresi verilir, budur
  • bütün dünyâdaki askerlik haklarından bahsederken abd'de, avrupa'da, ve diğer gelişmiş ülkelerdeki askerlik koşullarıyla türkiye'dekini bir tutan salakların safsatalarını duymamıza da neden olmuştur. bak sen? bu ülkelerin hangilerinde adamı kendi isteği dışında, işini gücünü sevdiklerini bıraktırıp yaka paça askere götürüyorlar? hangilerinin askerî eğitimleri türkiye'deki gibi komutanın götünü yalamaktan, yalancıktan birkaç hafta silâh eğitimi alıp ömrünü dağda geçirmiş ölüm makinelerinin karşısına çıkıp ölünce de kutsal sayılmaktan ibâret? hangisinde iç savaştan zerre farkı olmayan bir çatışma var? hangisinde eşcinsellere bakış türkiye'deki gibi yerlerde, lgbtt bireylerin hakları türkiye'deki gibi gülünç ve acınası düzeyde? ulan askeriye resmen kendi dünyâsında, hayâl âleminde yaşıyor, tıp eğitimi görmüş psikiyatrı bile bu yönelime "hastalık" demeye zorlanıyor, kullanılan yöntemler içler acısı, sen hangi haktan hukuktan etikten bahsediyorsun gerizekâlı?? türkiye'de askerlik yapmak isteyip de bu uğurda yönelimini gizleyerek "aslanlarrr gibiii rööarrrrr!!" askerliğini yapamayan eşcinsel mi var, senin bahsettiğin hakların aslı olan?? zâten ordunun senden istediği bu.

    şimdi siktir git, câhil cühelâ militarist homofobik.
  • bunu alanlar bildiğim kadarıyla halen devlet memurluğu yapamamaktadırlar.
  • (bkz: tümer metin)
  • bbc'nin belgeseline konu olan tezkeredir yazacaktım ki geç kalmışım. buna hürriyet'in bir haberinde rastladım. yalnız sürekli bbc'nin bir şeyler iddia ettiğini söyleyen, çaktırmadan yalanlayan bir haberle sunmuşlar bu haberi. işte bunu garipsedim. halbuki iddialar hepimizin bildiği şeylerdir. *

    işte haber
  • bugün itibariyle alabilmek için ankara eğitim araştırma hastanesi'nde başlattığım süreç. askerlik şube-aile hakimi-hastaneye sevk, kayıt-kürek, psikiyatrist görüşmesi (ne zamandır 'böylesin', kanıtın var mı (tedavi vs?, -niye olsun ki:)), kimse biliyor mu bu 'durumunu' sorularından sonra, 564 soruluk uzun bir test ile bugünü kapattım. yarın test sonucu + ardından gata'ya sevk... bakalım günler ilerledikçe burayı da güncellerim. eskiden güncel entry okuyup, nasıl olacak diye öğrenmeye çalışırdım... pay back zamanı!

    edit: günler geçtikçe güncellemek yerine git gel yapmaktan harap olup konuyu unutmayı tercih ettiğim için gecikme yaşandı, son kez gelen mesajlara toplu cevap olması için burayı da güncelliyorum. ikinci gün gata'ya gittim, gata artık gata değiliz, bu vakaların bize gelmesinin hiçbir anlamı yok dedi ve cinsel kimlik bozukluğum olup olmadığı kararını ilk doktora bırakıp beni geri yolladı. gata içinde yapılan tüm gel git de boşa amelelik olarak kaldı. gata'nın bunu demesi ardından ilk doktora geri geldim ve bir iki formalite sorudan sonra cinsel kimlik bozukluğu tanısını bir kağıda yazdı onayladı, askerlik görevini yerine getirmemesi yönünde görüş verdi. başlığa uygun olmadığı için bahsetmediğim bir diğer husus ben miyop + astigmattan ötürü de ertesi gün göz doktorundan elverişsizdir yazısı aldım. bunun süreci her yerde yazıyor, detaylara girmiyorum. 1 hafta sonra heyete çıktım, hem cinsel kimlik bozukluğu hem de miyop + astigmattan 1 yıl erteleme verdiler, seneye tekrar uğraş dur.

    - mesajlara toplu cevaplar: aile görüşmesi, arkadaş görüşmesi, başka hastaneden ikinci görüş, 1 yıl erteleme, direkt çürük raporu bunların hepsi doktorun inisiyatifinde arkadaşlar. ben de sadece ikinci görüş için gata'ya sevk vardı, diğer hiçbir yöntem yoktu ama bu siz de olmayacağı anlamına gelmiyor. her şey hastane ve doktora bağlı.

    - kötü bir muamele yaşamadım, tipik doktor, memur git gelleri dışında sıkıntılı bir süreç yoktu. korkmayın, doktorlar garip garip tedavi oldun mu falan diye sorular soruyor ama genelde herkes işini yapıyor ve kimsenin kimseyle uğraşmaya vakti yok. anlatın derdinizi geçin.

    - makyajlı, daha kadınsı vsvs. gitmek maalesef ki sizin avantajınıza. çünkü raporunuza feminen değilseniz görünüşü 'normal' yazıyorlar. onu yazdırmazsanız sizin için daha iyi olur. ha ben, (feminine biri değilim) kendim gibi, kirli sakallı vs. gittim, yine de elverişsizdir yazısını aldım. tabi yine vurguladığım gibi her şey doktora ve hastanenin bu konulardaki genel tavrına bağlı.

    - göz de psikaytrist de elverişsizdir demesine rağmen erteleme verdiler, yine de onların takdirine kalmış bir işmiş bu, yapacak bir şey yok.

    - bu süreçte farklı mecralardan 100'den fazla insanla konuştuk, çoğu işlemlerini tamamladı, kimimiz direkt çürük, kimimiz erteleme aldı, dediğim gibi bunun bir standardı maalesef yok. sizler de bu fikre hazırlıklı olarak başlayın sürece.

    - çok gergin olduğum, kaygı bozukluğumun hortladığı, sürekli forumlarda güncel bilgiler arayarak haftalar harcadığım korkunç bir süreçti ama işlemler başladığında yaşadıklarım kendi zihnimdeki korkuların binde biri kadar bile çıkmadı. size en büyük tavsiyem kendinizi, ben gibi, yiyip bitirmeyin, sakin sakin gidin ve anlatın çıkın, üzülmeyin, korkmayın :)

    2. yıl editi: bu yıl erteleme bitiş tarihinden 2 gün önce askerlik şubeye gittim, bu defa bakaya olmadığım için kendi aile hekimime sevk etti. yine aynı işlemler sonra hop ankara şehir hastanesi göz ve psikiyatriye sevk edildim. hemen aile hekiminden çıkar çıkmaz gittim hastanaye ve göz muayenesini çıkardım aradan, yine 16.50 civarında göz kusuru yazıldı kağıda. buradan zaten muaftım ama derdim pembe tezkere. bu hastanede süper bir şey oldu, psikiyatrist neredeyse hiçbir soru sormadı. teste yolladı direkt, testten döndüm ne zamandır kendini eşcinsel hissediyorsun dedi, bu kayıtlara girecek bununla ilgili sıkıntın var mı dedi, yok dedim. bunun dışında hiçbir soru, yöntem, hiçbir şeyin konusu geçmedi. yazıldı çizildi ve böylece 2 yarım gün içinde muayene tamamlandı. sağlık kuruluna belgeleri verdim ertesi gün kurula çıktım, ondan sonraki gün de sonuç aldım. göz kusurumla beraber pembe tezkere (17d) ile askerliğe elverişli değildir raporu alıp askeriyeye teslim ettim. geçmiş olsun dendi. e devlette şu an askerliğim 2 ay daha ertelenmiş görünüyor onun sebebi bizim aldığımız ön rapor. asıl raporu sağlık bakanlığı - askeriyeye birkaç ay sonra gönderiyor o zaman muafiyet kayıtlara giriyor ama bu bizi ilgilendiren bir şey değil. bürokratik bir süreçmiş, siz askerliğe elverişli değildir raporunu aldıysanız sorun yok demektir dendi bana.

    2 ay sonraki edit: e-devlette askerlikten muaf tutulduğum şeklinde güncelleme geldi. böylece bu macera resmi olarak da kapandı.

    lubunyalara tavsiyeler: özellikle bu sene incitici, kırıcı bir soru, muamele süreç hiçbir şey olmadı. rahat rahat ilerledi süreç. her hastanenin yönteminde ufak tefek farklılıklar var ama ben bu sene hiçbir sorun yaşamadım. aile görüşmesi vs. hiçbir yöntem istenmedi. hiç kimseden istenmiyor diye bir şey yok dediğim gibi hastane ve doktora bağlı. yine de sürecini ben gibi sorunsuz ve kolayca atlatan bir sürü insan var. korkmayın, kaygılanmayın. askerlik şubeleri zaten hastanelerden daha yardımcı daha bilgilendiriciydi. umarım herkes için sorunsuz geçer bu süre.

    dm'den sorulara cevap:
    - fotoğraf, video vs..bu tarz şeylerin istenmesi yasaklandı.
    - kadınsı gitmek faydanıza evet ama erkeksi bir profille gitmenin de hiçbir sakıncası yok. ben kadınsı biri değilim, normal sakalımla gittim, önemli olan kendinizi nasıl anlattığınız ve maalesef doktorunuzun bu konuya olan kişisel yaklaşımı.

    artık bu pembe tezkere ve askerlik işini geriden bırakmak ve unutmak istiyorum. daha fazla soru cevaplamam muhtemelen artık atladığım soru varsa affola, selamlar.
hesabın var mı? giriş yap