• özellikle ergenlerin bol bol alması gereken besin maddesi.

    vücut gelişimi için değil, gün içerisinde çok fazla protein yakıyorlar internet başında. 4-5 posta yakanları var.
  • vücuda alınan protein miktarı arttıkça daha fazla osurmaya başlarsınız. ikisi arasında doğru orantı vardır. bu sebepten dolayı vücut geliştirme ile uğraşanlar kaliteli osururlar.
  • yasamin 4 temel tasi maddeden biridir
    amino asitlerin olusturdugu polypeptide zincirlerinden meydana gelir
    bir organizmadaki tum genetik bilgi aslinda protein kodlamak icindir
    canlilarin tum yasamsal islevlerinde etkin otesi rol oynar
  • bazilari icin davuktur.

    -aksama ne yicez?
    +protein.
    -yani?
    +davuk.
  • bir süre önce proteinler üzerine düşünürken, tükettiğimiz protein kaynaklarından vücudun ne kadar/ne ölçüde yararlandığını merak etmişim.

    şimdi anlıyorum ki, tam olarak merak ettiğim şey biyoyararlılıkmış.
    biyoyararlılık dediğimiz şey, tükettiğimiz besinlerinlerin içindeki besin değerlerini vücudun ne ölçüde/ ne miktarda kullandığıdır.

    proteinler için bunu konuşacak olursak, elimdeki kaynağa göre;
    yumurta 100
    inek sütü 91
    balık 83
    dana eti 80
    tavuk eti 79
    pirinç 74
    buğday 54
    fasulye 49
    yer fıstığı 43

    bu değerler ile proteinlerin biyoyararlığını şu şekilde hesaplayacağız;

    100 gram dana etinde 34 gram protein varsa eğer, 34*80/100 işlemi ile dana etinin protein miktarının %80'ini alıp, vücudumuzun bu protein kaynağından kaç gram proteini kullanacağını ortamala olarak öğrenebiliriz.

    önce kabaca protein ihtiyacından bahsedip sonrasında biyoyararlılığa geri döneceğim.

    protein ihtiyacı için çoğu kaynak, spor yapmayan bir insan için kendi kilosu kadar yani 62 kilo birinin 62 gram protein ihtiyacı olduğunu söylemiş, bazı kaynaklarda 0,90-0,80 arasında değerler de belirtiliyor; spor yapan biri için ise kendi kilosunun 1,2 ile 2 katı arasında değişen miktarda protein alması gerektiği yönünde.
    yani spor yapan kişinin alacağı protein miktarında da bir netlik yok. bunun bir sebebi farklı farklı araştırmaların farklı sonuçlar çıkarması, bir nedeni de sporcunun spor hacmi ve metabolizmasının etken olması (totalde parametre farklılıkları diyebiliriz). ancak 62 kilo ve spor yapan birinin kendi ağırlığının 1,4 katı kadar protein alması gerektiğini düşünürsek 62*1,4=87 gram protein alması gerekir şeklinde hesaplayabiliriz.

    biyoyararlılığa dönecek olursak; örneğin 1 bütün yumurtanın biyoyararlığı 100'dür. daha açık ifade ile, vücudumuz yumurtanın barındırdığı proteinin tamamını kullanıyor. mesela; 4 yumurta yediğimizde 300 kalori ve 25 gram protein almış oluruz.

    200 gram ızgara balıkta 35 gram protein vardır, ancak balığın biyoyararlılığı 83 olduğuna göre 35 gramın %83'ünü hesapladığımızda 28 gram proteini de buradan alabileceğimizi görüyoruz ve 366 kalori de buradan geliyor.

    ancak pirincin biyoyararlılığı 74 (yüksek) olmasına rağmen vücudun kullanacağı 30 gram protein için 600 gram pirinç yememiz lazım ki bu da 2094 kalori ediyormuş ve üstüne üstlük 466 gram da karbonhidrat almış olacağız ve daha bir sürü safi zarar...

    daha önce yazdığım birkaç yazıya gelen tepkilerden anladığım kadarı ile makro saymaya meraklı çok insan var ama bunların büyük çoğunluğu bunu nasıl yapacağını bilmiyor (daha kötüsü bildiğini zannediyor. örneğin; 100 gram etten 100 gram protein geldiğini zanneden de var, 100 gram etteki 30 gram proteinin tamamının vücut tarafından kullanıldığını zanneden de).

    bu anlamda özellikle spor yapan ve alacağını proteini önemseyen insanların, sadece protein kaynaklarının içindeki proteinlere değil, bundan daha önemlisi o protein kaynağındaki proteinin biyoyararlılığına odaklanması gerektiği açık.
  • her allahın günü et yiyecek bütçeniz olmayabilir. sabah kahvaltıda "böreklik yağsız tuzsuz 250 gram lor peyniri" yerseniz bol miktarda protein almış olursunuz. 250 gram lor peynirinde yaklaşık 50 gram protein vardır. 1 kg lor peyniri = 3-4 tl. yanına 2-3 tane yumurta akı atarsanız 8 km koşuya bile çıkabilirsiniz.
  • taslaman'dan falan örnek verilmiş, epeydir bakmamıştım başlığa, yine lise düzeyinde olasılık hesapları ile protein modellenmiş, bravo.

    afedersiniz dalyarakça ve utanmazca kullandığınız o istatistik bilgisini önce bi yere bırakın. sonra gidin protein öğrenin, amk protein üzerindeki domainleri bilmez, upuzun "string" falan zanneder, sanır ki aynı mantık.

    kaldı ki stringler bile bu kadar kesin değil. ulan yazıda imla hatası yapınca okuyamıyor musun, sözcüklerde sesli harfleri atsam yine anlaşılır kalıyor büyük oranda de mi, aha protein de o hesap, çaktın. geri zekalıya anlatır gibi anlatıyorum bak.

    birincisi, protein üzerindeki aktif domainlere zarar gelmediği sürece, istersen protein sekansına hayat hikayeni yaz görevini yapar. o domainler kendi şeklini oluşturur, sekansın gerisini siklemez bile. hatta protein üzerinde epey gereksiz bölgeler olduğunu söyleyebilirim, bilmiyordun değil mi, bilmezsin çünkü bildiğin taslaman'ın, harun yahya'nın üfürmeleri, ya da lise biyoloji hocan ne öğrettiyse.

    ikincisi mutasyon domainlerde olsa bile, bi amino acid baya baya başka bir amino acid tarafından ikame edilebilir, şekli bozmadığı sürece bi sıkıntı olmaz, kolay kolay da bozmaz zaten, yani çok çok önemli noktalar dışında, farklı farklı varyasyonlu aynı işi yapan protein üretilebilir. bilmiyordun değil mi, bilmezsin çünkü bildiğin taslaman'ın, harun yahya'nın üfürmeleri, ya da lise biyoloji hocan ne öğrettiyse.

    üçüncüsü, sanıyorsunuz ki bu olasılık hesaplarını bi siz yapıyorsunuz, ulan bu işle ilgilenen istatistikçi, matematikçi ve dahi kimyacı fizikçiler var, bilgisayarcılar var, var oğlu var. ulan evrimle ilgilenen insanlar nasıl sorular soruyor haberin var mı, düşünülmüyor mu sanıyorsun her türlü olasılık, her türlü açmaz, fakat bilim böyle birşey, yavaş yavaş soru sorarak, yanıtlayarak, çürüterek ilerliyor. modelliyor, hesaplıyor, doğrulamaya çalışıyor.

    amk eline hesap makinasını alan yurdum barzosu iki dakkada çürütüyor ama, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyor.
    sonra memlekette neden bilim yok, biz ara eleman ülkesiyiz. bu zihniyete çok bile. bana kalsa hepinizi sabana sürerim, utanmadan evrim teorisini sorguluyor birde, hösst ulan höst.

    bak hele bir tanesi süper "protein'i anlamadan evrim teorisini anlatmak imkansızdır." ayıya bak, köylük yerde makale mi okuyon len hırbo.
  • kas yapmak için bolca alınması gereken besin elemanı
  • idrarda rastlandığında gut hastalığının habercisidir . dna ve rna sentezinin vazgeçilmezidir. yetişkinlerde hafta iki kez besinlerle alınması gerekli ve yeterlidir. eklenmelidir ki kilo vermek için ya da kas geliştirme için yapılan yüksek protein diyetleri karaciğeri oldukça yorar .protein alıyorum , kas yapıyorum , kilo almıyorum diye bir mucize yoktur çünkü kaslar ağır, yağlar hafifitir. kas yapıyorsanız ve kilonuz değişmiyorsa o zaman vücudunuzda ki suyu atıyorsunuzdur ki ,bu da böbreklerinizi yorar . kısaca soğanın iç dinamiğine karışmayın.(bkz: cücük)
  • proteinler etin içinde gezen, kararında alınırsa besleyen, çok alınırsa mide bozan, hasta eden minik adamcıklar değil, yaşamın özbeöz yapıtaşı polipeptitlerdir. dna'nın kendisini çoğaltacak kılıf bulmak için proteinleri seçmiş oluşu bildiğimiz anlamda organizmalar olarak varolmamızın nedeni, protein dna'da yazılı olan lineer kodun üç boyutlu tercümesidir.
    (bkz: proteomics)
hesabın var mı? giriş yap