• avustralya beyazlarinin "yabani yerlileri" ehillestirme cabalarinin bir parcasi olan melez cocuklarini ailelerinden ayirip "beyaz-hiristiyan-kültürü" ile yetistirilmesini konu alan bir film. ailelerinden kopartilan üc kiz cocugunun hayat boyu süren drami sade ve etkileyici bir dille anlatilmis. hele filmin sonunda bu kiz cocuklarinin akibeti özetlendiginde insan bu dünya üzerinde daha baska ne dertler olabilecegini cok aci bir bicimde kavriyor...
    bu bahsedilen politika 1970!!!!e kadar sürmüstür! (bkz: allah belanizi versin).
  • beyaz adamın tüm yeni dünyada yediği haltın avustralya ayağı. doğayla savaşmak yerine onun parçası olabilmiş insanların yavrularını toplayıp, (bkz: toplama kampı) yardım ettiğini iddia etmesiyle, disiplin ve çalışmanın önemini vurgulamasıyla, birilerinin meşhur sözünü aklıma getiriyor (bkz: arbeit macht frei). içinde yaşamayı seçtiğimiz hapishaneleri uygarlığın en güzide kazanımları belleyip yeni dünyanın eski insanlarına da belletme azminin türlü biçimleri, yürek dayanmayan ayrıntıları için bakabilirsiniz, guns germs and steel.
  • bir basyapit olmasa da basrol oyuncularinin cogunun amator olmasi, diyaloga cok az yer vermesiyle hollywood urunlerinin arasinda aninda goze batiyor. colde vaha gibi. mekan ve renk kullaniminin mukemmelligi de buyuk bir arti tabi. bu aralar izlenecek en guzel filmlerden bir tanesi.
  • filmin dvdsinde bir de filmin yapim asamalarini ozetleyen bir mini belgesel var. bu belgesel ozellikle uc ufakligin nasil secildigi ve rollerine nasil hazir hale getirildigi uzerine yogunlasmis. ozellikle molly'i oynayan kizin, belki de yasca daha buyuk oldugu icin, nasil ufak capli bir buhrana girdigini ve sonra nasil kendisini toparladigini gorebiliyoruz.

    bu belgeselin de en vurucu anlari, filmdeki gibi, anneler ve cocuklarinin ayrildigi "abduction" sahnesi. filmi izlerken zaten fena koyan bu sahnenin cekilisini izlerken artik iyice dagiliyor insan. cunku kizlarin hikayesi katmerleniyor, ayni anda filmdeki annelerinden ayrilan kizlar ve gercek hayatta birkac nesil oncelerindekilerin yasadigi acilari oynayarak kesfeden, o acilarin agirligi altinda ezilen aktris kizlar var. sahne cekilirken kizlarin oyuncu kocu ve cekimi diger izleyenler salya sumuk vaziyette, yonetmen "cut!" dedikten sonra da kizlar ve koclari sarilip kendilerinden gecercesine agliyorlar. onlari izleyenlerin de gozyaslarinin yerinde durabildigini sanmiyorum.

    aslinda filmde anlatilan olayin felsefi ve pratik boyutu gunumuzde hala gecerliligini surduruyor. "cocuklar (resit olmayanlar) soz konusu oldugunda yetkili kimdir, onlar icin en iyiyi en iyi kim bilebilir -devlet mi ebeveyinler mi?" sorulari cocuk haklari uzerinde calisanlar tarafindan sorgulaniyor. simdi tabii "aman da "karisik" cocuklari ace beyazina cevirelim!" diye cocuklari istimlak etmiyor devletler, ama "sen cocuguna yeterince iyi bakamiyorsun!" kararini verip cocugu "cocugun iyiligi icin!" aileden alip yurtlara veya koruyucu ailelere* verebiliyorlar. eminim bugun bile filmdeki gibi lanet edecegimiz cocuk istimlak vakalari yasaniyordur, ve biz filme aglar, beyaz adama lanet ederken bunlarin cogunlukla farkinda bile olmuyoruz.

    belki cok ajite edici bir ornek olacak ama su tecavuze ugrayan 17 aylik bebek ornegini dusunun. bu hepimizi allak bullak eden vakayi hatirlattigim icin ozur dilerim ama iyi bir ornek. hepimiz annesini lanetledik bebenin "ne bicim annesin sen! kahrolsun boyle anne!" dedik, aklimiz almadi bir annenin nasil bebegine bu olanlara izin verebilecegi, goz gore gore. ama ben hicbir yerde bu kadin niye buna izin verdi, katlandi sorusunun cevabini okumadim, ilgili makamlar bu soruyu kadina sordu mu, cevabini dinledi mi onu da bilmiyorum. korkarim kadina cocuguyla fuhus yapmak zorunda kalmadan, azgin igrenc erkeklere muhtac olmadan rahatca yasayabilecegi bir hayat saglamak devlet icin cocuga el koymaktan daha zor geldi. hepimiz de "buna izin verdigine gore akli dengesi bozuk olmali, cocuk bakmaya musait degil" diye varsaydik, insanlar siraya girdi cocugu evlat edinmek icin. bu uc ornegi verebildigime ben de inanmiyorum ama aykiri bir ornek de olsa anlatmak istedigimi ornekliyor.

    filmde beyaz olmadigi icin, bayaz gibi olsun diye annelerinden alinan kizlara agliyoruz, bu ne bicim irkcilik diyoruz ama bugunun amerikasinda da devlet cocuklarin iyiligi icin oldugunu dusundugunde cocuklari devlet himayesine aliyor. cocuklarina iyi bir hayat saglayamayacak kadar kotu (malesef esittir fakir) bir yasamin icinde olanlarin cogunun siyah oldugunu soyleyen bir istatistik okursam da hic sasirmam. fakirlerin durumunu iyilestirmek yerine "bari bunlar kurtulsun" mantigiyla cocuklarini ellerinden almak kolayci bir cozum oluyor.

    yukarida "istimlak" kelimesini bilerek kullandim, devletlerin cocuklara himaye etmeleri gereken otoyol gibi, agac gibi bir "mal/mulk" olarak yaklastigi durumlara ithafen. umalim ki gunumuzde devlet eliyle ailelerinden ayrilan cocuklar devletin kolayciligi yuzunden yasiyor olmasinlar bu aci deneyimleri.
  • ing. tavşan geçirmez çit.
  • insani izlerken içinin burkulduğu, mehmet akif'in "'medeniyet!' dediğin tek dişi
    kalmış canavar" sözlerinin bir nevi kanıtı olan film. insan izlerken ilk önce anlatılanların bir hikayeden veya abartıdan oluşabileceğini düşünerek bir nebze rahat hissediyor kendini ama film içinde nasıl olurda yüzlerce km ötedeki evine gitme arzusuyla yanıp tutuşan, anne-babalarından izin alınmadan, sadece kendi fikirleri uğruna aydınların! giriştiği bir çıkmaz yolun filmin sonunda gerçekte yaşanmış bir hikayeden alındığını görüyorsunuz. dile kolay neredeyse 1500 mil. buradan yani istanbul'dan erzurum'a kadar bir yol. sıcak bir havada aç ve susuz. ya yolda başlarına gelenler, kızı için kampta kalan yaşlı izci, dine hizmet ettiğini ve bunun karşılığında sevap kazandığını zanneden rahibeler, tavşanları tarlalardan korumak için çit ören ama içindeki vicdanının sesine kulak vermeyenler... mutlaka izlenmeli. film nedir, yararları nasıl olur, bir hikaye, yaşam, tarihi olay-belge, nasıl sinemaya aktarılır görmek için izlenmeli.
    http://www.iofilm.co.uk/…bit_proof_fence_2002.shtml
  • şu ana dek izlediğim en iç burkucu anne-kız ayrılma sahnesini içeren güzel film.. gidilesi görülesi..
  • insanoğlu feodal yapıda yaşanan sözde karanlık çağdan çıkıp, sözde medeniyete kavuşmuştur kapitalizmle. ama kapitalizm vahşidir. tüm dünyayı ezip geçen, yer kürenin şakülünü kaçırtan beyaz adamın lanetidir. zavallı aborjinler, devede kulağın üzengi kemiğidir ancak.
    o ne görüntü yönetmenliğidir, o ne vurucu oyunculuk, o ne sarsıcı sahnelerdir öyle... film öyle bir sistem eleştirisi ki aslında insan, kötü beyaz karaktere bile acıyarak bakıyo, zavallıcık dönüp duran ahlaksız bu sistemin bir parçası olduğu için...
  • film molly,daisy ve gracie adında üç kızın 1500mil'lik bir yolu yürüyerek annelerine kavuşmalarını anlatıyor.görüntü bakımından ve çoğu amatör oyuncularının performansları bakımından oldukça etkileyici.ayrıca hollywood yapımlarının çok uzağından geçen bu filmde kenneth branagh'da boy göstermekte.
  • hikayenin gercek potansiyelini kullanamami$ olsa da, uc kucuk oyuncunun ba$arisi ve peter gabriel'in omuz vermesi ile carpici olmayi ba$arabilmi$ bir film bu. ancak unutulmaz olmak varken sadece carpici olabilmis diyelim.

    diger yandan hikaye tum aborjinler arasinda efsane seklinde anlatilan gercek bir olaydan uyarlanmis.
hesabın var mı? giriş yap