• sanskritçe bir sözcük. ruhun değişik dönüşüm aşamalarından geçmesi.
  • yaşama 'amacının kutsallığını ' zihinlerimize bir balyoz gibi hatırlatan muhteşem belgesel.

    sessiz bir melodram gibi 1 saat boyunca modern zamanlarda tarihsel yolculukta aslında hiçbirşeyin değişmediğini, bugün bile tüm ihtişamına rağmen hayatın geçiciliği, gücün ve kudretin tarihin tozlu sayflarında yitip gideceğini ve bugün de insan hayatının değersizliğinin tüm çelişkileriyle karşımızda olduğunun altını çiziyor yönetmen.

    bütün ideolojik-kültürel gelişmelerle yaratılan devasa medeniyetler tarihte bir nefes kadar yarım kaldı. eriştikleri bütün ihtişamlı düzeylere rağmen, 'insan hayatının değeri' her zaman unutuldu ya da görmezden gelindi.

    belgeselin her karesi şunu haykırıyor yalnızız, robotlaştık ve göreceli konforlarımız insanlığı kurtarmıyor. ortaçağ için, kilise baskısını düşünerek "karanlık çağ" deyimini kullanıyoruz.

    peki bugün bu gösterişli yüzyılın renkli dünyasında ne kadar insanlığı mutlu kılabildik. izlerken maalesef her karede kapitalizmin yarattığı kaosun suratımıza vurduğu tokatların ilkel bir şaşkınlığı içindeyiz.
  • sen kalk 25 ülkede 5 yılı aşkın sürede bir belgesel çek, onca ilginç ve kusursuz görüntüyü bir araya getir, sonra gel 2010 yılı "kültür" başkentliği yapmış bir şehirde iki salonda gösterime gir. olimpiyatları alamadığımız zaman, madrid'le tokyo'nun metro haritaları paylaşılmıştı günlerce, ve istanbul'a göre ne kadar karmaşık olduklarından bahsedilmişti. merak ediyorum, böyle filmler o şehirlerde kaç kopya ile gösterime giriyor acaba? bu da önemli bir ipucu olabilir zira. sonra da sene olmuş 2013, ve hala torrent kullanabilen insanlara methiyeler düzülüyor burada. başka ne yapacaktık ki?
  • bana göre guerlain parfümlerinin arasında en gizemli ve güzel olanı. 89 yılında piyasaya çıkmasına rağmen ben samsara'yı ilk defa 91 yılında kullanmaya başlamıştım, o zamanlar uçucu hostestim ve yolcuların arasında bu parfümü soran çok olurdu. güzel zamanlardı, gençtim, güzeldim, bir sürü hayalim vardı.
    ne zaman o günlere geri dönmek istesem kullanırım. koku hafızası çok acayip bir şey, bir iki fıs ve zaman yolculuğu başlıyor.
  • hindu dinlerinde ve budizmde reenkarnasyon çarkı.
  • insanlar çok beğendiğim şeyleri izlemesin isterim.. piyasaya düşmesin.. bana özel kalsın.. fakat bu belgeseli elimde olsa tüm dünyaya zorunlu olarak izletirdim.. insan ne kadar karmaşık ve büyük bi alemin içinde olduğunu hissedince kendi dertleri küçük geliyo..

    bayadır düşünüyorum hayatın özü nedir diye.. kader var mı ? varsa elimizde mi değiştirmek? hayatın amacı ne ? ne ne ne ?

    bu belgeselden sonra sikimde olmadı ama.. sadece oturdum ve her bi nöronuma teşekkür ettim çünkü bişileri algılamaktan aldığım hazzı, hayatımda hiç bişiyden alamadım..

    izleyin bu belgeseli.. lütfen..
  • kurtulmamiz gereken bir dongu.kurtulmaliyiz ki huzura kavu$alim.ben zaten huzurluyum diyenlere 'nah huzurlusunuz' demek isterim.
  • sanıldığı gibi sanskrit dilinde değil pali dilinde geçen bir sözcüktür. sanskrit dilindeki versiyonu için (bkz: samskara).
  • budizm'de doğum ve ölüm okyanusu, fanilik, dünyevilik, dünyevi bir hayatın huzursuluğu, bencilliğin sıkıntısı, gösteriş dünyası.
  • buna sadece manzara,din,ışık,ezan diyen adam rica ediyorum oturup bir daha izlesin. uzun zamandır beklettiğim ama izlemediğim bir belgeseldi. bugün nihayet izledim ve hiç düşünmeden herkesin en az bir kere izlemesini tavsiye ediyorum. özellikle yüksek kalite izlerseniz daha iyi olur. belgeselin her anı insanların nasıl robotlaştığını ve bunun yanında tüketim toplumunun ne hale geldiğini çok açık bir şekilde ortaya koyuyordu. bundan sonrası spoiler

    --- spoiler ---

    ofiste kendine maske yapıp kendinden geçen adam benim hayatım boyunca izlediğim en muazzam sahneydi. pembe giyinmiş kesim fabrikasında çalışanlar ve diğer teknoloji fabrikasında çalışanlar robotlaşma açısından çok iyi örneklerdi. domuzu yatırıp zorla yavrularını besledikleri ve tavukları topladıkları sahne adamı vejetaryan yapar. onun dışında şişme bebek üretilen sahne ve arkasından dans eden kızlar ve sonrasında gözünden yaş gelen geyşa çok iyi bir sahneydi. genel olarak bütün sahneler biribirileri ile alakalı ve çok iyi göndermeler vardı. budistlerin büyük sabırlıkla yaptıkları çizim ve sonunu spoiler içinde bile söylemek istemediğim sahne süperdi,çok şey anlatıyordu. mermi ve silah üretimi sahnesinden sonra suratı yanan amerikan askeri ve arkasındakı mezarlıklar yine aynı şekilde vurucuydu. kısaca mutlaka ölmeden önce izleyin ve kendinize ''ben ne yapıyorum'' sorusunu sorun. biliyorum bu sorunun cevabını bilseniz bile belki sistemden kurtulma şansınız yok. tüm insanlara yazık.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap