• (bkz: #153153443)

    baskıcılığını ideolojiden ziyade çarlık rusya'sından miras kalan ve günümüzde de rusya federasyonu 'nda devam eden totaliter devlet geleneğine borçlu olan eski süper güç.

    hep auschwitz ve diğer toplama kampları ile kıyaslanan gulaglarda da auschwitz'deki kadar somut bir katliam, işkence örnekleri vs. görmek de pek mümkün değil. koşullarının insanlık dışı olduğu , binlerce muhalife hatta ekim devrimi'ne katılan yoldaşlara mezar olduğu doğrudur. lakin sscb bir kişi öldürdüyse abd propagandası size 10000 ölü diye anlatıyor.

    insanlık suçları konusunda nazi almanyası 'ndan fersah fersah geridedir. hatta sevgi kelebeği abd bu konuda başı çeker. ha bu arada abd de ikinci dünya savaşı sırasında japon asıllı amerikalıları toplama kampına alıyordu.

    siz de deniz gezmişleri, 12 eylülü , bop operasyonunu görmezden gelip sscb'nin hatalarını abartarak ön plana çıkarabilir, güncelleme gelince nedense şarjı biten iphone'u iki yılda bir yenileyip, ona sarılabilirsiniz. bonus olarak fazla mesai ücreti almadan günde 12 saat çalışabilirsiniz.
  • bu devletin en büyük talihsizliği lenin gibi nitelikli bir adamdan sonra stalin gibi bir canavarın başa gelmesidir. stalin bence komünist bile değildir. tek istediği güç olan ve yönetmek olan birisidir. çünkü yaptığı iğrençlikler başka türkü açıklanamaz.

    gulag kampları, holodomor gibi zulümlerle komünizmin etik temelini çökertmiştir.
  • sonunu abd değil ama abd ile sidik yarıştırmaya çalışması getirdi. sosyalizmin kapitalizmden daha iyi bir sistem olduğunu kanıtlamak için uzay yarışına girmemiş olsa, batıdan gelen her yeniliğe daha iyisini yapabileceğini göstermek için karşılık vermeye kalkmasa, devasa kaynaklarını silahlanmaya, uzaydan abd’ye nasıl nükleer füze atarız gibi projelere harcamasa halkına refah sağlayabilirdi. halkına refah sağlayabilmiş olsa insanlarını demir perde gerisinde zorla tutması gerekmezdi. halkı refah içinde yaşasa ve rahatça batı’ya seyahat edebilse sakız, naylon çorap ve kot pantolon uğruna sistemi yıkmazdı.

    abd sscb’ye karşı silah ve uzay yarışını yürüttü, ama bu sadece ikinci dünya savaşı sonrasında sovyetlerin doğu avrupa ve kore’de oldu bittiler ve silah gücüyle demokratik sistemleri ortadan kaldırıp komünist diktatörlükler kurmasına karşı verilmiş defansif bir reaksiyondu. churchill, franklin d. roosevelt’i stalin’e güvenmemesi konusunda çok uyardı, ancak fdr’ın ömrü churchill’in haklı olduğunu görmeye yetmedi.

    ne zaman ki sovyetler doğu avrupa’daki komünist olmayan hükümetleri yıkıp, demokratik politikacıları öldürüp, yönetimlere kuklalarını geçirdiler, ne zaman ki kuzey kore sınırı aşıp güney’i işgal etmeye kalktı, o zaman abd’nin gözü açıldı ve silahlanmaya başladı. ruslar uzay yarışını bile abd’ye uzaydan nasıl nükleer bomba atarız düşüncesiyle başlattılar. abd ay’a insan indirme planını ortaya koyana kadar dünya yörüngesinden öteye gitmek sovyetlerin umrunda bile olmadı.

    abd baktı sovyetler yayılmacı, özgür dünya’ya karşı bir tehdit, tüm insanlığı kontrol etmeden durulmayacak tehlikeli bir güç, kendisi de vitesi yükseltti. ikinci dünya savaşı sonrasında artık gerek kalmadığı düşüncesiyle küçültmeye başladığı ordusunu, emekliye çıkardığı donanmasını yeniden kurdu. uzay yarışı mı istiyorsun, ben ay’a gideceğim, sıkıysa sen de yap dedi. silahlanıyor musun, ben çok daha fazla kaynağı orduma aktarırım, sıkıysa sen de yap dedi. etrafındaki ülkeleri işgal mi ediyorsun, ben nato’yu kuruyorum, sıkıysa saldır dedi. vitesi sovyetlerin nefesinin yetmeyeceği bir seviyeye yükseltti. bütün bunları yaparken sovyetler’le ticaret yapmaktan da geri durmadı. o devasa topraklara rağmen egemenliği altındaki halkları doyuramayan sovyetlere buğday sattı. kılını kıpırdatmadan, sadece gardını alıp el yükselterek, sovyetler’i orduya, silahlanmaya, uzay yarışına daha fazla kaynak harcamaya yönlendirerek yavaş yavaş bitirdi, iflasın, açlığın, isyanların eşiğine getirdi. çünkü sovyetlerin aksine bunları yapabilecek bir ekonomisi ve o ekonomiyi mümkün kılacak bir demokrasisi vardı.

    tekrar ederek bitireyim. sovyetlerin gözünü dünya’ya hükmetme hırsı bürümemiş olsa, tek hedefi kendi halkının refah içerisinde yaşaması olsa, belki bugün sovyetler ayakta ve amerikan halkı sovyet halkına gıpta ile bakıyor olacaktı. sovyetler’i yayılmacı hırslar ve halkına uyguladığı baskı bitirdi. umarım aynısı malum ülkenin de başına gelmez.
  • polonya’yı nazi almanyasıyla yaptığı gizli anlaşmalarla ortadan karpuz gibi ikiye bölmüş istimlakçı, işgalci devletti. emperyalist devletlerden farkı yoktu, aynı şeyin laciverti değil de kızılıydı.
    suçun şahsiliğini rafa kaldırıp ırkları topyekun suçlayarak soykırım yapmış rezil bir oluşumdu.
    volga almanları, kırım tatarları, karaçay-balkar türkleri, ahıskalılar, dağıstanlılar, çeçen-inguşlar vesaire bu uydurma devletin kurbanıdır. suni açlıkla ukraynları öldürmüş, kazakistan üzerinde nükleer deneme yaparak insanlık dışı icraatlerde bulunmuştur.
    hal böyleyken reichstag binasına kızıl bayrak çeken 3 kişiden bir kişi dağıstanlı, biri ukrayn biri de rustur. düşünün askere alınıyorsunuz, ön saflarda savaşıyorsunuz, nazilere esir düşmeyecek kadar şanslıysanız kurtuluyorsunuz. (ilk çarpışmalarda büyük oranda sovyet esiri alındığı için almanlar yatıracak yer bulamıyor ve topluca infaz ediyordu). evine döndüğünüzde ise ailenizi yerinde bulamıyorsunuz. almanya ile anlaşma yapmışlar, işbirlikçiler denerek kazakistan'a kırgızistana sürülmüşler. rejim aleyhtarı diye her an öldürülebilirdiniz. troçkistler, galiyevistler filan malum. şu rezil devleti övenleri 2 yıl hapse atıp her gün taş taşıtacaksın ki anlasın neyi övdüğünü.
  • insanlığın tabiri caizse kıçını kurtarmış ülkelerden biridir.

    demokrasi havarisi abd ve yancısı ingiltere 1945 - 49 arasında 300 nükleer bomba ile rusya ve çine savaşa hazırlanıyordu.
    merhametli(!) abd, bugün ay sovyetler çok baskı uyguluyordu diyenlerin dedelerini nükleerle buharlaştırmak için harekete geçmişti.

    bunun için 9 operasyon planı hazırladılar biri batının övgülerine mazhar olan özgürlük savaşçısı olarak tanıtılan ama bengal kıtlığının ve çanakkale dahil birçok savaşın suçlusu olan winston'ın planı operation unthinkable diğeri de bu planın peşi sıra gelen operation dropshot idi.
    diğerleri ise :bushwhacker, broiler, sizzle, shakedown, offtackle, trojan, pincher, ve frolic idi. tabi bu zararsız(!) planlar savunma planları olarak gösterilir genelde.
    aşağıdaki resimde planda nereleri hedef aldıkları görülebilir.
    görsel

    tabi bu planların 1949'da rafa kaldırılmasının sebebi gayet netti. sovyetlerin 1949'da ilk atom bombalarını test etmesiydi.
    bu ingiliz ve abd istihbaratını ciddi manada şoka uğrattı. abd ve ingiltere sovyetlerin 1954'ten önce atom bombası geliştireceğini düşünmüyordu. sovyet atom bombası beklenilenden bir 5 sene daha önce geldi ve bu abd ingiliz planları suya düştü...

    sovyetler olmasa ve rekabet edip kendi atom bombalarını geliştirip dünyada bir denge yaratmasalar abdnin dünyayı getireceği yer ortada. 300 nükleer bomba atmayı düşünen ülke karşısında bir denge olmasa bin de atar iki bin de.
    o yüzden sovyetlere sövüp abdyi överken bir kez daha düşünün derim. bugün burda olmayan bu ülke bir denge yaratmamış olsa yaladığınız abd belki kendisi ve vassalları hariç dünyayı nükleer çöplüğe çevirmiş olurdu.
  • çernobil faciası olmasa iyi ülkeydi aslında hatta hiç iyi değildi çernobil bu 20. yy en büyük nükleer felaketi
  • sosyalizm eleştirileri dışındaki konularda övülürken ya da sövülürken özellikle de övülürken iç içe geçmiş ya da bazen çok daha basit açıklaması olan meseleleri es geçerek olumlu yanların sovyetlere hanesine yazıldığını ve bunun da hatalı bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. nitekim dünya görüşümüz ekonomik açıdan epey farklı olsa da entry'lerini severek takip ettiğim bm778'in yukarıdaki entry'si de buna örnek denilebilir.

    "tabi bu planların 1949'da rafa kaldırılmasının sebebi gayet netti. sovyetlerin 1949'da ilk atom bombalarını test etmesiydi.
    bu ingiliz ve abd istihbaratını ciddi manada şoka uğrattı. abd ve ingiltere sovyetlerin 1954'ten önce atom bombası geliştireceğini düşünmüyordu. sovyet
    atom bombası beklenilenden bir 5 sene daha önce geldi ve bu abd ingiliz planları suya düştü..."

    burada her iki tarafta da nükleer silah oılmasının caydırıcılık oluşturduğundan bahsedilebilir en fazla. aslında bu bugünkü konsensüsün de başlangıcı olmuştur diyebiliriz. nasıl ki sıradan vatandaşların sahip olduğu bireysel silahlar adî suça karşı caydırıcılık oluşturuyor. bu da bunun gibi. yoksa sovyetler melek de abd şeytan değil ya da sovyetler şeytan abd de melek olmuyor. en azından bu konu özelinde.
  • sansür komitesi aracılığıyla işçi rejimi karşıtı film, edebi eserler, tiyatro, müzik gibi sanat eserlerini yasaklayan ülke.
  • bu ülkenin yaptığı metro durakları durak değil sanat eseridir, yaşayan müzelerdir. moskova’sından bakü’süne adamlar ince işçilik çalışıp ülkelerin edebiyatına, tarihine uygun motifler işlemişler. bir bunlara bakıyorum bir de madenden bozma, idrar kokan batı metrolarına, resmen sınıf farkı* var.
  • silahlanma yarışında yenildigini dusunuyorduk ama hic de oyle degilmis. yikildiktan 30 yil sonra silahlanma yarisinda aslinda galip geldigi ortaya cikmistir. cunku uretmis oldugu binlerce nukleer baslik ve fuze teknolojisi, demode ve disiplinsiz ordusuna ragmen bugun rusya icin delinmesi imkansiz bir kalkan olmustur. putin yatip kalkip sovyetler birligi’ne, stalinizmi terk etmesine ragmen en azindan silahlanma ve savunma doktrini konusunda yayilmaci enternasyonalist manyaklari umursamayip, stalinizmin temel dayanagi olan tek ulkede sosyalizm idealini terk etmeyen sovyet politikacilarina sukretsin.

    bu galibiyetin bedeli ise, ironik bir sekilde koca bir ulkenin yikilmasi oldu.
hesabın var mı? giriş yap