• sünneti düğün başlamadan önce düğün salonunda olmuşsanız zor geçer. düğünün tam ortasında narkozun etkisi geçer ve büyük sancılar başlar. sünnet olan kişi için düğün esnasında tuvalete gitmek meseledir. tek başınıza gidemezsiniz asla. üstünüzde sadece ince bir gömlek olduğu ve iç çamaşırı olmadığı için her tarafın görülmesi olasıdır. ama sünnet esnasında çük herkese alenen gösterildiği için pek umursanmaz o gün başka tarafların görülmesi. düğün sonrası ise kişinin beklentisine göre şekillenir. mesela ben o takılan paraların, altınların benim olmadığını öğrendiğim an tam bir şok yaşamıştım. ben tek başıma harcıcam sanıyordum hepsini.
  • bir nevi, çavuşun kep atma töreni.
  • boktan bir şeydir. tüm yurtta yasaklanması gerekir.
  • gözlemlerime dayanarak tamamen sünnet çocuğunun annesi için yapıldığını düşündüğüm organizasyon. hangisine gittiysem ana kraliçe (!) hep en pırıltılı neredeyse gelinlik benzeri giysileri içinde ortalıkta kendini olabildiğince gösterebilmek için salınır durur. amaç nedir? "bak ben erkek doğurdum, gururluyum, götüm arşa ulaştı" demek mi? yoksa "anamı ağlattınız onun bunun çocukları, işte istediğiniz oldu, oğlan doğurdum, artık dokunulmazım, bugün benim günüm" demek mi? ya da "ay ben tekrar gelin olmak istiyom ayolll!" demek mi? bilemiyorum. ama kendi düğünümde anamı süsleyip tavus kuşu gibi salındıracağım, onun başı kel mi? kadıncağız 4 kız doğurdu, hepsi de normal oldu ve çok zor doğumlardı, ikisini de toprağa verdi. erkek çocuğu yok diye daha mı az anne benim annem? o neden gururlanamıyor, "neden kızım var ulan benim" diye havai fişek atamıyor? sizin ataerkil toplumunuza kafam girsin, hıh.
  • tabi dugunun oldugu bir yerde bunun davetiyesi de vardir. bir komsumuzun biraktigi sunnet dugunu davetiyesi;

    mertcan diyor ki
    basima taktilar fes
    aniden oldum prens
    korkmuyorum sunnetci amca
    istedigin kadar kes...

    sanirim sunnetci amcanin istedigi kadar kesmesi sorun yaratacaktir.
  • efendim, bu düğün bir gün öncesi akşamı kına gecesi ile başlar.

    önce kına gecesini ele alıp sünnete geçeceğiz. kına gecesi sünnetin sünneti midir bilemem ama sokağa atılan tabureler, iskemleler, org ve orgçu!, kına, acayip çok kadın, çeşitli ikramlar (bütçeye göre) muhteviyatıdır.

    çok ilerlemeden şimdiden belirteyim : ben bizim o tarafların düğününü anlatacağım. ama geyik kısmında muhtemelen değişen pek birşey çıkmayacaktır.

    ikram kısmı genellikle ve doğal olarak limonata, dondurma vb. ile olur. zaten sünnet mevsimi temmuz ayı ile başlar ağustos sonu itibari ile biter. yoksa çocuk yetişmez, okula bi eli sikinde gider alimallah. rezil olur manita ortamlarına. bissürü arkadaşı da "bi bakalım lan" falan derse ortam iyice çığrından çıkar.

    eğer ailenin geliri biraz iyiyceyse, kadın kısmısından uzakça sote bir yere erkekler için de masa açılır. rakılar yuvarlanır. sokakta olmuyorsa evde daha küçük bir kadın cemaati ile de kına işlemleri yapılır. erkekler bu sefer ya hiç olmaz ya da ayrı bir odada istiflenirler.

    bu topluluk içinde en hassas nokta, çocuğun annesinin kıyafeti ve saçıdır. çünkü kınaya ayrı düğüne ayrı kıyafet alınır veya diktirilir. bu kıyafetin en önemli özelliği, sünnet kıyafeti kadar gösterişli, şaşalı, debdebeli, canlı renkli olmayışıdır. sünnet çocuğu anneleri genel olarak fazla yaşlı olmazlar. sıra sıra veya çok yaş farklı erkek çocukları yoksa bu genelleme içinde kalırlar.

    oturan kadınların arasında kıyafet ve saç eleştirileri gezinir. çocuğun anne ve baba tarafından akrabaları iki ayrı safta yer alırlar. bu da dedikodunun tavana vurması için biçilmiş kaftandır.

    - mukaddesler de kızı everiyorlarmış
    - e onun kız daha okumuyor mu?
    - bu sene bitirdi. istanbul'dan bi oto galericinin oğluna gidiyormuş
    - ... (bkz: bik bik etmek)

    geldik sünnet gününe. yani sünnet düğününe.

    en geç saat 11:00 gibi herşeyin hazır olması gerekir. arzuya göre kapının önüne çalgıcı getirilir ve dün gece yetmemiş gibi iki göbek daha atılır. mahallenin piçleri bu arada "şu çocuğun asasını veya şapkasını nasıl alsak?" diye içlerinden hince planlar yapmaktadırlar. sünnet çocuğu da naapsın garibim, ortada oynatılmaya çalışılır, herkes ona laf atar, "erkek adam olcan lan" deyip deyip moralin ağzına sıçarlar. çocuk da "sikerim erkek adamlığınızı da sizi de" diyemez. "hem kestirip hem de nasıl erkek olunur?" diye düşünecek boşluğu ve sessizliği de yoktur.

    oyunlar oynanır. fazla uzatılmaz. 11:30 - 11:40 civarında arabalara atlanır sünnet çocuğu arabası en öndedir. bu araba kurallar gereği diğer arabalar tarafından geçilmez. geçen de toptur, topoştur. çocuk, iktidar olmak nasıl bir duyguymuş tam olarak tatmalı. kornalar deli gibi çalar. çocukcağız arabadan etrafı keserken bir bakar ki çok boktan bir durumda. kimi görse kendisine bakıp pis bir sırıtma fırlatmakatadır. bu kadar düğün ve eğlence artık içinde bir vesveseye yol açmıştır. araba ilerlemekte ve heyecan artmaktadır. sırf çocuk rahatlasın diye yapılan bu araba turu, aksi bir etki göstererek çocuğun gözlemleri sonucunda sıçtığını anlamasına yardımcı olmuştur.

    eve gelinir. mevlüt okunuyordur. mevlüt ile beraber işlem gerçekleşir. "bitti mi" falan derken, "yumurtanın sarısı gitti çüküm(n)ün yarısı" eşliğinde anne ve akraba kadınların ağlayışları hıçkırıklarla ritim bulur (ne cümle oldu be).

    artık sırada meşhur çüklü pilav vardır. gelenlere pilav ayran dağıtılır. kına gecesinde dedikodu yapan kadınlar halen devam etmektedirler. pilava da bir kulp bulurlar. ama kahretsinki bu kadınların genzine bi tane bile pirinç tanesi kaçmaz. öksürüp tıksırmazlar, allahtan da korkmazlar; halen bıdı bıdı yapıp dedikoduyu ağdalandırırlar.

    çocuk hala "ulan nereye gitti peki bizim çük. harbiden de yiyiyor olmasınlar" diye düşünür. ilk şoku ve karambolü azcık atlattığında artık bir bakar ki gak dese oluyor guk dese duble geliyor. bu şımarıklığın keyfini çıkarmaya başlar. paraları zırt pırt sayar. yeni saatini kurcalar. anası gelir "olum bozcan, oynama" der. daha kafayı kaldırmadan baba cevabı yapıştırır "bırak oynasın. karışma. bozarsa ben yenisini alırım oğluma".

    işte bu. yürü be peder! çocuk bu cevaptan sonra artık anayı bir gram bile kazımaz. bir nevi "anne sen işine bak hadi. gelenlere ayran limonata lazım. hadi uza bakalım; naş" ukalalığıyla kafayı kaldırıp bir bakış atar ve "atarili saat"i ile oynamaya devam eder.

    arzuya ve keseye göre akşama da düğün yapılabilir. yapılmasa bile en azından yakın akrabaya bi yemek verilir. sünnet çocuğu annesinin kıyafeti de eleştirel gözlerle takip edilir. akşama da ana yemeğin yanına pilav verilirse artık bizim dedikoducu teyzelerin dilinden 40 gün 40 gece düşülemez. onlar da baş örtülerinin düğümünü şöyle iki ucundan elleriyle tutup azıcık çekerek sıkılaştırırlar ve dedikoduya devam ederler.
  • ailelerin kendi egolarını* tatmin etmek için düzenlediği organizasyondur*.

    az önce bir sünnet düğününde bulundum, bulunmak zorunda kaldım. organizasyon bir pubdaydı. sünnet olacak ufaklık 9 yaşında. masaya oturduğumuz gibi alköllerimiz geldi*. çocuğun sülalesindeki tüm bayanların saçları başları yapılı, herkes iki dirhem bir çekirdek giyinmiş. davul zurna getirilmiş, oynayan oynayana.

    olay ne?

    çocuğun sağlığı ya da dini inançlar için penis başını kaplayan derinin kesilerek çıkarılması.

    bu çocuk sabah sünnet olacak bu saatte neden ayakta? onu da geçtim pubda sünnet düğünü yaptıkları çocuk 9 yaşında, yazıyla dokuz. analar babalar, teyzeler amcalar, abiler ablalar içiyor eğleniyor evet. bu da tezimi doğruluyor, kendilerine yapıyorlar bu organizasyonu çocuğa değil.

    hayır, ben zaten bu operasyonun neden kutlandığını anlamıyorum ki.

    kesilen altı üstü bir deri parçası. bu senin çocuğunu ne erkek yapar, ne adam. ama sen tutup bu çocuğa sünnet olduğunda erkek olacaksın dersen, davulla zurnayla bunu kutlar çocuğu hediyelere boğarsan bu çocuk büyüdüğünde erkek olmayı sadece ama sadece penise sahip olmak olarak görür, bu doğaldır.

    halbuki yenidoğan sünneti denen bir olay var, daha aklı ermiyorken bebeğin yaptırıyorsun oluyor bitiyor. iyileşme süreci daha kolay ve kısa, travma derdi yok, çük beyinli erkek yetiştirme ihtimalin de düşüyor.

    eğlenmek istiyorsan eğlen, karışan yok. ancak adam gibi bir sebep bul kendine, ya da sebepsizce eğlen. sebebsizce eğlenmenin bir parça çük derisi için eğlenmekten daha kabul edilebilir olduğu bir gerçek.
  • eski tadı tuzu kalmamış geleneklerden.
    nerde lan bizim zamanımızdaki gövdeyi götüren kanlar
    elle tutulan pipiye değmesin istenen, acıtmasın, öttürmesin istenen kıyafetler

    şimdi herşey hastane ortamında, reddetmiyorum ama
    doğar doğmaz yapılanları yok olmadı ileri yaşlarda çocuk cerrahlarınca yapılanları derken

    sıradan oldu yani bugün sünnet yarın deniz sunumları
    bugün sünnet yarın olimpiyata döndü.

    hepsi bir yana da ultra hipersonik megatronik hastanede sünnet edilmiş çocuga 3 sene sonra
    organizasyon yapılıyor ya, sünnet düğünü altında.

    kızkardeşim bunu yapanda.

    yahu ben takmışım altınımı yapmışım vazifemi 3 sene evvel
    hem altını yemişim bir yana da 3 sene olmuş la.

    titan saadet zinciri misiniz siz ? yediniz mi kocanlan beraber altınları
    ne düğünü bu ? yeğenin askeri gitmesine kaç sene kaldı şunun şurasında

    yok az sabretseniz düğünüyle birleştirirdiniz hem gelin kızımızda görürdü mamulü.
  • bu dugunlerin en gorkemlisi, 1582 yilinda 3. mehmet icin yapilanidir. 52 gun 52 gece surmustur.
  • tarihimiz anlı şanlı, bir o kadar da ilginç repliklerle süslü sünnet düğünleriyle doluymuş.. çetin altan anlatmıştı:

    eski zaman paşalarından birinin kırk odalı konağında, ''hizmetkar'' takımının çocukları için büyük bir sünnet düğünü yapılmakta.. entarili, üstünde ''maşallah'' yazan, kolalanmış kalıp takkeli küçük çocuklar, donları çıkartıldıktan sonra kirvelerinin kucaklarında sünnetçinin önüne getiriliyorlar..

    fırsat buldukça küçük oğlan çocuklarına sarkan konağın kâhyası* da orada.. o da şen, mutluymuş herkes gibi..
    düğünde de çoktan beri gözüne kestirdiği bir tanesinin kirveliğini üstlenmiş.
    sünnet sırasında kucağına oturtacağı ufak oğlanı, alelacele oldu bittiye getirivermeyi düşünüyormuş..

    kendince hazırlanmış, donsuz küçük çocuğu da kucağına almış. sünnetçinin karşısına oturup, iyice ayırmış oğlanın bacaklarını..
    ve tam niyetini uygulayacakken...
    ters bir kayma olmuş ve kâhyanınki, oğlanın bacakları arasından sünnetçinin önüne çıkmış.

    sünnetçi, elinde usturasıyla dehşet içinde bağırmış.
    -bu da ne?!
    kâhya istifini bozmamış..
    -model bu, demiş.. paşa hazretleri emretti, aynen buna benzer kesilecek...

    not: paşa'nın adı sansürlenmiştir.
hesabın var mı? giriş yap