4 entry daha
  • efendim, bu düğün bir gün öncesi akşamı kına gecesi ile başlar.

    önce kına gecesini ele alıp sünnete geçeceğiz. kına gecesi sünnetin sünneti midir bilemem ama sokağa atılan tabureler, iskemleler, org ve orgçu!, kına, acayip çok kadın, çeşitli ikramlar (bütçeye göre) muhteviyatıdır.

    çok ilerlemeden şimdiden belirteyim : ben bizim o tarafların düğününü anlatacağım. ama geyik kısmında muhtemelen değişen pek birşey çıkmayacaktır.

    ikram kısmı genellikle ve doğal olarak limonata, dondurma vb. ile olur. zaten sünnet mevsimi temmuz ayı ile başlar ağustos sonu itibari ile biter. yoksa çocuk yetişmez, okula bi eli sikinde gider alimallah. rezil olur manita ortamlarına. bissürü arkadaşı da "bi bakalım lan" falan derse ortam iyice çığrından çıkar.

    eğer ailenin geliri biraz iyiyceyse, kadın kısmısından uzakça sote bir yere erkekler için de masa açılır. rakılar yuvarlanır. sokakta olmuyorsa evde daha küçük bir kadın cemaati ile de kına işlemleri yapılır. erkekler bu sefer ya hiç olmaz ya da ayrı bir odada istiflenirler.

    bu topluluk içinde en hassas nokta, çocuğun annesinin kıyafeti ve saçıdır. çünkü kınaya ayrı düğüne ayrı kıyafet alınır veya diktirilir. bu kıyafetin en önemli özelliği, sünnet kıyafeti kadar gösterişli, şaşalı, debdebeli, canlı renkli olmayışıdır. sünnet çocuğu anneleri genel olarak fazla yaşlı olmazlar. sıra sıra veya çok yaş farklı erkek çocukları yoksa bu genelleme içinde kalırlar.

    oturan kadınların arasında kıyafet ve saç eleştirileri gezinir. çocuğun anne ve baba tarafından akrabaları iki ayrı safta yer alırlar. bu da dedikodunun tavana vurması için biçilmiş kaftandır.

    - mukaddesler de kızı everiyorlarmış
    - e onun kız daha okumuyor mu?
    - bu sene bitirdi. istanbul'dan bi oto galericinin oğluna gidiyormuş
    - ... (bkz: bik bik etmek)

    geldik sünnet gününe. yani sünnet düğününe.

    en geç saat 11:00 gibi herşeyin hazır olması gerekir. arzuya göre kapının önüne çalgıcı getirilir ve dün gece yetmemiş gibi iki göbek daha atılır. mahallenin piçleri bu arada "şu çocuğun asasını veya şapkasını nasıl alsak?" diye içlerinden hince planlar yapmaktadırlar. sünnet çocuğu da naapsın garibim, ortada oynatılmaya çalışılır, herkes ona laf atar, "erkek adam olcan lan" deyip deyip moralin ağzına sıçarlar. çocuk da "sikerim erkek adamlığınızı da sizi de" diyemez. "hem kestirip hem de nasıl erkek olunur?" diye düşünecek boşluğu ve sessizliği de yoktur.

    oyunlar oynanır. fazla uzatılmaz. 11:30 - 11:40 civarında arabalara atlanır sünnet çocuğu arabası en öndedir. bu araba kurallar gereği diğer arabalar tarafından geçilmez. geçen de toptur, topoştur. çocuk, iktidar olmak nasıl bir duyguymuş tam olarak tatmalı. kornalar deli gibi çalar. çocukcağız arabadan etrafı keserken bir bakar ki çok boktan bir durumda. kimi görse kendisine bakıp pis bir sırıtma fırlatmakatadır. bu kadar düğün ve eğlence artık içinde bir vesveseye yol açmıştır. araba ilerlemekte ve heyecan artmaktadır. sırf çocuk rahatlasın diye yapılan bu araba turu, aksi bir etki göstererek çocuğun gözlemleri sonucunda sıçtığını anlamasına yardımcı olmuştur.

    eve gelinir. mevlüt okunuyordur. mevlüt ile beraber işlem gerçekleşir. "bitti mi" falan derken, "yumurtanın sarısı gitti çüküm(n)ün yarısı" eşliğinde anne ve akraba kadınların ağlayışları hıçkırıklarla ritim bulur (ne cümle oldu be).

    artık sırada meşhur çüklü pilav vardır. gelenlere pilav ayran dağıtılır. kına gecesinde dedikodu yapan kadınlar halen devam etmektedirler. pilava da bir kulp bulurlar. ama kahretsinki bu kadınların genzine bi tane bile pirinç tanesi kaçmaz. öksürüp tıksırmazlar, allahtan da korkmazlar; halen bıdı bıdı yapıp dedikoduyu ağdalandırırlar.

    çocuk hala "ulan nereye gitti peki bizim çük. harbiden de yiyiyor olmasınlar" diye düşünür. ilk şoku ve karambolü azcık atlattığında artık bir bakar ki gak dese oluyor guk dese duble geliyor. bu şımarıklığın keyfini çıkarmaya başlar. paraları zırt pırt sayar. yeni saatini kurcalar. anası gelir "olum bozcan, oynama" der. daha kafayı kaldırmadan baba cevabı yapıştırır "bırak oynasın. karışma. bozarsa ben yenisini alırım oğluma".

    işte bu. yürü be peder! çocuk bu cevaptan sonra artık anayı bir gram bile kazımaz. bir nevi "anne sen işine bak hadi. gelenlere ayran limonata lazım. hadi uza bakalım; naş" ukalalığıyla kafayı kaldırıp bir bakış atar ve "atarili saat"i ile oynamaya devam eder.

    arzuya ve keseye göre akşama da düğün yapılabilir. yapılmasa bile en azından yakın akrabaya bi yemek verilir. sünnet çocuğu annesinin kıyafeti de eleştirel gözlerle takip edilir. akşama da ana yemeğin yanına pilav verilirse artık bizim dedikoducu teyzelerin dilinden 40 gün 40 gece düşülemez. onlar da baş örtülerinin düğümünü şöyle iki ucundan elleriyle tutup azıcık çekerek sıkılaştırırlar ve dedikoduya devam ederler.
93 entry daha
hesabın var mı? giriş yap