• kafamı gömüp yıllarca birikim dergisindeki yazılarını okudum.

    okumak ile bilgi sahibi olmak arasında bir bağ bulunduğunu ama okumakla kabul etmek arasında direkt bir ilişki olmayacağını da bile bile takip ettiğim yazılarına islamcıların özgürlükçü olabileceğini düşündüren satırlarında son verdim.

    bi' dönem -ömer laçiner' in tabiri olsa gerek- “camiye gidiyoruz ama namaz kılmıyoruz” ürkekliğiyle anlattıkları hâlleri hep kafa karıştırdı.

    “yetmez ama evet” sonrasında yoğun ve net bir muhasebe yapmadıklarına söylerseniz hep aynı cevabı alırsınız: “tezvirat yapıyorsunuz”

    özetle; islamcı özelinde hiçbir dini oluşumdan demokratik refleks beklenemez. salt pragmatizme göz kırpan, para ve ikbal ile bağını iktidarla taçlandırmak isteyen gruplara liberal/sosyalist cenahtan gelen destek büyük bir ahmaklık olarak tarihte anılacaktır!
  • eskiden ergenekonculardan bahseder, fetö militanlarının kurguları üzerinden ne güzel ergenekon masalları anlatır, ergenekon operasyonu'nun kumpas olduğunu fark edip dillendiren aydın insanlar ile dalga da geçerdi. eksik olmasın.

    kinci idi, nefret doluydu. ama kendisinden de çok emin idi.

    ne de olsa o üslubu ağdalı, büyük bir fikir insanı, hep haklı, bilge ve yanılmaz idi.

    ergenekon, balyoz, askeri casusluk ve benzeri cia/fetö kumpaslarında binlerce aydın ve yurtsever insan cezaevine atılmışken, tek bir insanın dahi suçsuz olma ihtimalini sorgulayan bir vicdani girişimi, sözü ve cümlesi olmamıştı.

    bu topraklar için toprağa düşmüş yitik baharlarımız, teröre kurban verdiğimiz asker, polis ve öğretmenlerimizin, tek bir satır için bile olsa yazılarında yeri yoktu.

    yazılarında said nursi ve fethullah gülen'den alıntılarla, siyasal islamcı muktedirler ile yancısı fetocu şeytanlara gülücüklü sempatik göz kırpar, mavi boncuk dağıtırdı.

    ama o elbet donanımlı bir marksist idi.

    "kemalist darbeciler, ulusalcı bombacılar, nadan türk milliyetçi terörü, militan atatürkçüler, katil yurtseverler, ellerinde türk bayraklarıyla ajite vaziyette bekleyen ulusalcılar, kalın kafalı inkarcılar."

    tüfek omza...

    sonra feto kumpası çökünce tanıl da ergenekon tefrikalarına mecburen son verdi. kemalizme iliştirmeye uğraştığı diğer kılçıklarla, pekala kitlesini uyutmaya devam etti.

    "beyaz türkler, şehirli laik orta sınıf, rakıcı ulus devletçiler, tek partinin yapay, tepeden inme, dikteci ve elitist toplum mühendisliği, azgın ergenekoncular, homojenlendirici kemalistler, it suratlı italyanlar, bekçi çocuğu apaçi ronaldo, rıza efendi iki ekmek bir süt" temalı mevzular öksüz kalmıştı.

    ağlıyordu.

    yine eskisi gibi acılarını, kinini, nefretini satır aralarından yansıtan nefret söylemli metinler yazmalıydı.

    örneğin, "içkili danslı eğlencelerin, toplumu değiştirmeye ve dönüştürmeye çalışan kemalistlerin bir alameti olduğu"ndan bahsetmeye devam etmeliydi.

    "kişisel faydacı laikleri, beyaz türklerin çıkarcı bencil hayat tarzlarını" anlatmalı, "türkçülerdeki çin düşmanlığı sanrılarını" evrene fışkırtmalıydı.

    "reşit insan kültünün jakobenlikle buluştuğu yerde duran türkan saylan'ın cenazesindeki makineli tüfek yuvası boyutlarındaki tsk çelengi"nden dem vurmalı, "ergenekon'un bir palavra olduğuna inanan veya cümle alemi buna inandırmak isteyen atatürkçüler"den girmeliydi konuya.

    evet utanmadan karaladı bu satırları. ar etmedi.

    "milliyetçi tapınca dayalı sözde laisist kemalist otoriterliğin alametine dönüştürülmüş cumhuriyetçilik söylemi"nden yürümeliydi.

    hak ve hukuk katliamlarını, özgürlük yıkımlarını, kumpasları, kadın cinayetlerini, hayvan tecavüzlerini, şeriatçı saldırılarını, işsizliği, yoksulluğu, hırsızlığı uğursuzluğu falan boş vermeliydi.

    "kemalist bürokratik vesayet, kemalist tahakküm, ergenekon ahtapotu, cumhuriyetçi faşiştler, anti-entelektüel atatürk, ulusalcılığın ve reel atatürkçülüğün lisan-ı farikası haline gelen nefret dili" yetim düşmüştü.

    yalnızlık duyuyordu.

    karalama, yaygara, bilgi çarpıtma, linç kültürü, aydın düşmanlığı, nefret söylemi ciğerine işlemiş, diline vurmuştu. ama o bunu marksizm diye yutturuyordu.

    muhakkak salyası akan taze liboşları yalansız bırakmamalı, terbiyeyle sıraya sokmalıydı.

    özlüyoruz masallarını, rıza üretim mekanizmalarını, başın öne eğilmesin, enseyi karartma tanıl reis.
  • geçende ruşen çakır ile söyleşisini izledim. şu virüsle savaşma ifadesinin ne kadar militarist olduğunu, virüslerin bizim kadar eski olduğunu vs. anlattı.

    kapattım.
  • yetmez ama evet aptallığıyla “kandırılacak” ve vesayetlerden arınmış bir liberal demokrasiye avuç açmışken kendini totaliter bir çürümüşlüğün içinde bulacaksın. sonra da, böyle bir ortamda bile, ülkeyi bekleyen olası tehlikeleri sıralarken manşete “seküler faşizm”i koyacaksın. ne sen akıllanırsın, ne mustafa kemal'i zerre anlamayan şürekan akıllanır. kullanışlı aptallar takımı.
  • şizo mesih dübürüzzaman kürt said ile sümüklü mehdi mabadüzzaman fethullah gülen şarlatanlarını parlatan, kılavuz bellediği bu iki yobazdan alıntılar yapan, cia beslemesi fettoş'un yurtsever insanlara dönük kumpaslarına alkış tutan, düzmece ergenekon iddianamesiyle ahtapotun kollarından birinin yakalandığını sanan, velhasıl yıllar boyu türkiye cumhuriyeti'nin köküne konan dinamitleri öpücüklere boğan içi nefret dolu rüzgar gülü.

    diğer kullanılışlı yoldaşları, faydalı ağababaları gibi, kemalist türkiye cumhuriyeti'ni tasfiye edip yerine ikinci cumhuriyet'i kurma rüyası uğruna düşüncesini benimsemediği, elbisesini giymediği kimse kalmadı. siyasal islamcı da, fethullahçı da, nurcu da, kürtçü de oldu, ermenici de. hasmı atatürkçülerin düşmanını dost belleme ilkesizliğiyle bu güruhun tümü ile ülfet etti.

    liberal ahlakının gereğini yaptı.

    halbuki kemalist subay babası belki de hayranı olduğu ismet inönü'den hareketle, kendisine "ismet tanıl" adını vermişti. "ahlak ilkelerine bağlı, dürüst, temiz, pak, ismet" bir evladım olsun öngörüsüyle.

    sonra ismet tanıl büyüdü. neredeyse her sıkı kemalistin çocuğu gibi antikemalist oldu.

    bünyesindeki türk ve atatürk nefreti, siyasal islam'ı tartıya vuramayacak kadar körleşmesine, akp ve eski ortağı fethullah gülen'i koşulsuz destekleyen bir liberale dönüşmesine sebebiyet verdi, ruhu "müesses nizam"a erdi.

    nihayetinde bu denli bir savrulma sonucu da yetmez ama evet sinsiliğindeki dincilerin peşinde düşe kalka geçen, insan içine çıkamaz bir yaşama, dahası demokrat bir çizgide bile tutunamayıp ziyan olmuş bir hayat hikayesine sahip oldu.

    çok kutluyorum.

    ~

    (entel t.şak mühendisi)
  • özelinde tanıl bora genelinde birikimcilerin anlayamadığı ya da anlamak istemediği bir husus var: detaya takılıp bütünü gözden kaçırmak.

    türk aydınlanma hareketi eleştirilemez değil, tabu değil. eleştirilecek yönü gırla. ama temeli ve yönü doğruydu. bu eleştiriler daha iyisi, daha ilerisi geniş halk kesiminin özgürlükleri hakları nasıl daha genişler yönünde bir amaçla mı yapılıyor kısmı muğlak. şahsi görüşüm eleştirilebilir yönlerin tali olduğu yönünde. birikim taifesi bu ikincil yönleri birincil derecede önemli addedip tüm bir ilerleme hareketine ve icraatlerine kıymet vermiyor. e alternatifi? çetin altan gibi soralım: cami ile kışla arasındaki sıkışmışlıkta (ki dönüp dönüp aynı yere getirilmekte sermaye/siyasetçi/yüksek bürokrasi blokunun hepimize attığı bir kazık) "kışla"ya attığın her "diss" muhafazakar fundamentalistlerin işine geliyorsa bir yerde bir hata yok mu?

    doğruya doğru, "100-200 yıllık pratikleri, ezberleri, aydınlanmayı eleştirelim" hay hay. peki bu 200 senelik pratiği ve aklı eleştirirken, binlerce yıllık ilkçağ ürünü dogmalara verdiğiniz desteğe, omza, koçbaşı olma, çıkacak itirazlara karşı rıza üretimi vazifesine ne diyeceğiz? köy enstitüsü rıza üretiyormuş. e üretecek tabii. 90’lardan beri 2010’lara kadar ürettiğiniz, üretmeye çalıştığınız rızaya ne demeli? 80 sene öncesini tetkik edip üstelik bazen anakronizme düşme komedisi pahasına eleştirmek ne güzel be. asıl bu zihniyetin 21. yüzyılda giriştiği rıza üretim faaliyetinin, yapılanın bir mazereti var mı allasen?
  • bütün kötülüklerin anası kemalizmdir kendisine göre. ülkede ve hatta dünyada meydana gelen bütün kötü gelişmelerde mutlaka kemalizmin bir payı bulunur. kadın hakları yeteri kadar iyi değilse asla akp'yi suçlayamayız, mutlaka kemalizm bir nane yemiştir ondan öyle olmuştur. küresel ısınma bugünün sorunu olabilir belki ama temelini kemalizm atmıştır. misal bp tankerlerini taşıyan gemi batıyorsa dünyanın öbür ucunda bir okyanusta, dümenini kemalizm kırmış, rotasını kemalizm bozmuştur. bütün bunları anlatırken mutlaka eski türkçe kelimeler de serpiştirilmelidir. 15 temmuz kemalizmin suçudur, döviz kurları yükseliyor ekonomi kötüye gidiyorsa buna kemalizm sebep olmuştur. şifa dileklerimle bitirirken sözlerimi, saadet ve esenlikler dilerim.
  • elitist ve jakoben kemalistlerin tepeden inmeci politikaları yüzünden 5 litrelik ayçiçek yağı 124 tl olmuş, polimer liboş tanıl nerelerdesin?

    köycü popülizm üzerinden türkleştirmeyi amaçlayan köy enstitüleri mevzusu ne oldu?

    covid virüsüyle savaşmak kulağa çok militarist gelmiyor mu, maske kullanımı ninjalığı özendirmiyor mu?

    rıza inşası ve kemalist bürokratik vesayet ile nasıl baş edeceğiz üstad?
  • futbol değil, lig hakkında yazmak istemediğini söylüyor.
    bir de artık "okumuş çocukların futbolla ne işi olur " geyiği ölsün bi ya! papa mı bu adam?
  • ülke light-iran olmuşken hala kemalizm ve onun hasan ali yücel gibi yıldızlarıyla uğraşan, babasına olan öfkesinden kaynaklı olsa gerek inanılmaz bir atatürkçü düşmanlığı barındıran yazar kişi.
hesabın var mı? giriş yap